Van Cumhuriyet Başsavcılığınca, sahte adres bilgileriyle 13 Ocak 2014'te İHH İnsani Yardım Vakfı Kilis Ofisinde arama yapılmasını sağladıkları ve AK Parti Van Büyükşehir Belediye Başkan adayı Osman Nuri Gülaçar'a seçim öncesinde kumpas kurdukları iddiasıyla dönemin terörle mücadele ve istihbarat şubelerinde görev yapan 6 polis hakkında 7,5 yıldan 10 yıla kadar değişen hapis istemiyle dava açıldı.
Başsavcılık, "İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Kilis Ofisinin hukuk dışı şekilde aranması ve AK Parti Van Büyükşehir Belediye Başkan adayı Gülaçar'a 30 Mart 2014 yerel seçimlerinden hemen önce kumpas kurulduğu iddiası"na ilişkin, hakkında yakalama kararı bulunan ve "Selam Tevhid'de kumpas" davasında da yargılanan dönemin Van Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Serdar Bayraktutan'ın da aralarında bulunduğu 6 polis hakkında yürüttüğü soruşturmayı tamamladı.
Van 5. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, zanlıların "kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" ve "görevi kötüye kullanma" suçlarından 7,5 yıldan 10 yıla kadar değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi.
Farklı adres göstererek İHH ofisini aramışlar
İddianamede, zanlı Ünal Aydın'ın, Van Cumhuriyet Başsavcılığının (Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesi ile görevli) yürüttüğü soruşturma kapsamında açık kimlik ve adres bilgileri çıkartılan mağdur İbrahim Halil İlgi'nin ikametini değiştirerek İHH Kilis Ofisinin adresini talep yazısına eklettiği yer aldı.
İHH İnsani Yardım Vakfının adresinin eklendiği yazıyla yapılan talep doğrultusunda, Van 2 No'lu Hakimliğin arama, el koyma ve bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına izin verdiği kaydedilen iddianamede, şu ifadeler kullanıldı:
"Alınan karar Kilis İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne, Emniyet Genel Müdürlüğü Elektronik Bilgi Yönetimi Sistemi üzerinden gönderilmiş, arama kararına istinaden, İHH ofisi, misafir konutu ve Katar Kızılayı ofisinde arama yapılmıştır. Hakkında soruşturma yürütülen İbrahim Halil İlgi'nin ikamet adresinin, MERNİS, UYAP ve PolNet kayıtlarında açıkça belli olmasına rağmen şüpheli Ünal Aydın bu adresi değiştirmesini şüpheli polis memurundan istemiş ve onun tarafından yeni adres (İHH Kilis Ofisi) bilgi iletimi yazısına bilerek ve istenerek yazılmıştır."
"İHH hakkında yanlış anlaşılmaların yolu açıldı"
İddianamede, İHH İnsani Yardım Vakfı avukatlarının, Van Cumhuriyet Başsavcılığı ile Van 2 No'lu Hakimliğinin yetki alanına girmemesine rağmen Kilis'te doğrudan arama yapılması nedeniyle şikayette bulunduklarını bildirildi.
Kilis'in (Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. madde yönünden) Adana'ya bağlı olmasına rağmen kararın alınması ve uygulanması sırasında Adana Cumhuriyet Başsavcılığı ve Adana hakimliklerinin bilgilendirilmediğini belirten İHH avukatlarının iddianamede yer alan şikayetlerinde şu ifadeler yer aldı:
"İHH'da arama sonlanmadan basının olay yerine gelişi, basına El-Kaide soruşturması için arama yapıldığının dile getirilmesi manidardır. İzinsiz görüntü alımının engellenmemesi ve görevli polislerce de yanlış anlaşılmanın düzeltilmesi için bir çaba sarf edilmemesi suretiyle Vakıf hakkında yanlış anlaşılmaların yolu açıldı. Bu durumun 160 ülkede uluslararası yardım faaliyetleri icra eden, Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu kararınca 'kamuya yararlı vakıf' unvanı verilen Vakfı mağdur etmiştir. Şüpheli İbrahim Halil İlgi'nin MERNİS adresi yerine vakıf ofisi, misafir konutları ve hatta Katar Kızılay Ofisinin aranmasının amacının İlgi'nin yakalanması ve bilgisayarının ele geçirilmesi olmadığı sabittir."
"Hükümeti yıpratmaya yönelik operasyon"
İddianamede, dönemin Van Terörle Mücadele Şube Müdürü şüpheli Serdar Bayraktutan ve İstihbarat Şubede görevli zanlı Yücel Aydın'ın bulduğu ve kendisine ''FJ15TQÜ67XAW'' adı verilen gizli tanığın ifadesinde müşteki Osman Nuri Gülaçar'ın isminin geçmediği vurgulanarak, Gülaçar'ın evindeki aramada da herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı kaydedildi.
Daha önce hakkında yapılan bir yargılamadan dolayı hükümeti yıpratmaya yönelik bir operasyon gerçekleştirileceğini düşündüğünü anlatan Gülaçar, Van merkezli düzenlenen ve "El-Kaide Operasyonu" adı verilen çalışmaya isminin kasıtlı olarak son anda eklendiğini, daha önce aynı konudan yargılanıp beraat ettiğini bildirdi.
Soruşturma ile bu kitleler nezdinde de itibarsızlaştırıldığı, ötekileştirildiği ve marjinalleştirilmeye çalışıldığını dile getiren Gülaçar, ismini haksız yere daha önce beraat kararıyla sonuçlanan bir olaydan dolayı "El-Kaide" adı verilen dosyaya dahil eden, evinde arama yaptıran, toplum önünde kendisini küçük düşüren, mensubu ve adayı olduğu AK Parti ve hükümeti düşürmeye yönelik harekette bulunanlardan şikayetçi olduğunu vurguladı.
Suç unsuru bulunmadı
Van Cumhuriyet Başsavcılığının, Osman Nuri Gülaçar, Ayhan Tuna, Ferit Geneş, Hasan Suvak, İskender Arvas, Kadafi Sarı, Kenan Gül, Mehmet Şimşek, Muhammed Ali Okumuş, Mustafa Yıldızer, Serdar Erginyürek, Serkan Akdemir, Şakir Karagülle, Şakir Osmanoğlu hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan kavuşturmaya yer olmadığına dair karar verdiğinin hatırlatıldığı iddianamede, Tanık Koruma Kanunu'nun ilgili maddesi uyarınca tek başına gizli tanık beyanının esas alınamayacağı ve bunun yan delillerle desteklenmesi gerektiği ifade edildi.
Şüphelilerin kendi aralarındaki görüşmelerinin benimsedikleri dünya görüşü doğrultusunda dini içerikli olduğu ancak örgüt niteliğindeki yapılanma düzeyinde yasa dışı ilişki tespit edilemediği, mensup oldukları öne sürülen örgütle organik bağ içine girip sürekli çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylemlerde bulunduklarına ilişkin yeterli delil bulunmadığı anlatılan iddianamede, haklarında atılı suçtan kamu davası açılması için yeterli şüphe ve delil olmadığının anlaşıldığı kaydedildi.
İddianamede, İbrahim Halil İlgi, Abdulhakim Acar, Abdulkadir Şen, Gülten Şimşek, Ömer Faruk Aksebzeci, Recep Çamdalı, Suat Koçaklı'nın da görüşmelerinin benimsedikleri dünya görüşü doğrultusunda dini içerikli olduğu, örgüt niteliğindeki yapılanma düzeyinde yasa dışı ilişki tespit edilemediği, bu kapsamda haklarında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan kamu davası açmaya yeterli delil elde edilememesi nedeniyle kavuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği bildirildi.
Atılı suçları işlemişlerdir
Bir belgenin kamu görevlisi tarafından, yürüttüğü kamu görevinin gereği şeklinde düzenlenmesi veya onanması durumunda, belgenin "resmi" niteliğinin haiz olduğunun kabul edilebileceği anlatılan iddianamede, şu ifadelere yer verildi:
"Van Cumhuriyet Başsavcılığının (Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. madde ile görevli) dosyası kapsamında, aralarında mağdur Halil İbrahim İlgi'nin de bulunduğu 5 kişi hakkında, Van Emniyet Müdürlüğünün, 'bilgi iletimi' konulu talep yazısında, İbrahim Halil İlgi'nin ikamet adresinin farklı yazılması suretiyle 'resmi belgede sahtecilik', ayrıca tüm şüpheliler, atılı suçla ilgisi bulunmayan Vakfa ait ofis binası ve eklentilerinde arama ve el koyma, bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına kasıtlı sebebiyet vermek suretiyle 'görevi kötüye kullanma' suçunu işlemişlerdir. Tanık Koruma Kanunu'nun 9/8. maddesine göre, gizli tanık beyanının tek başına delil olmamasına, gizli tanığın alınan ifadesinde, müşteki Osman Nuri Gülaçar'ın isminin geçmediği, Van Emniyet Müdürlüğünün 13 Ocak 2014 tarihli 'bilgi iletimi' yazısında Gülaçar'ın kimlik ve adres bilgilerinin, Van Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmesi sonrasında, şüphelilerin fikir ve eylem birliği içerisinde 'görevi kötüye kullanma' suçunu işlemişlerdir."
Bu arada iddianamede yer alan bazı zanlıların FETÖ/PDY soruşturması kapsamında meslekten ihraç edildikleri ve cep telefonlarında örgütün şifreli haberleşme programı ByLock" bulunduğu öğrenildi.
AA