Gezi Parkı, Yaşadığımız En Son Darbe Girişimidir

Tunceli Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ali Kemal Özcan, Gezi Parkı'nın yaşanan en son darbe girişimi olduğunu iddia ederek, "Bunu iktidarını kaybeden, asker-sivil-bürokratik aygıt dediğimiz, kitlelere yukardan bakan, kitleleri sadece.

Tunceli Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ali Kemal Özcan, Gezi Parkı'nın yaşanan en son darbe girişimi olduğunu iddia ederek, "Bunu iktidarını kaybeden, asker-sivil-bürokratik aygıt dediğimiz, kitlelere yukardan bakan, kitleleri sadece yönetilmeye layık gören, sürü gibi gören, bir iktidar alışkanlığının, iktidarını geri alma girişimidir. Bunu seçimle yapamayacağını biliyor. Bundan sonra bir fırsat, bir haklı gerekçe bulursa başka bir denemede de bulunur, sonra biz ona da bir isim bulmaya çalışırız." dedi. Özcan Gezi Parkı olaylarının ardında cumhuriyet tarihinde ilk defa bir hükümetin batıya sormadan kendi iradesiyle Kürt sorununu çözme temelinde Öcalan’la görüşmesinin yattığını, uluslararası güçlerin bunu bardağı taşıran son damla olarak değerlendirdiğini düşündüğünü söyledi.

Taksim Gezi Parkı ile başlayan ve Türkiye’nin bir çok yerine sıçrayan olaylar ile ilgili Cihan Haber Ajansı’na (Cihan) değerlendirmede bulunan Sosyoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ali Kemal Özcan, haklı bir çıkışla başlayan çevre eyleminin, uluslararası organizasyon girişiminin altında kaldığını ifade etti. Özcan, Abdullah Öcalan’nın Taksim Gezi Parkı’na selam göndermesi tutumunun da tehlikeli olduğu iddia etti.

ÇOK YAKIN GEÇMİŞTE BİR ULUDERE OLAYI OLDU

Taksim Gezi Parkı olaylarının tek bir sosyal süreç ile açıklanamayacağını savunan Özcan, “Çevre duyarlılığı ile başlayan eylemler, sosyal süreçler tek faktör ile açıklanamaz. Çevre duyarlılığı ile başladığı söylenen Gezi denemesi asıl olarak ulusal ve uluslararası 'ulusalcı'ların giriştiği bir darbe denemesidir. Görüntüdeki 'Gezi ağaçları'ndan bakılırsa, o zaman bizim kalkıp 12 Eylül darbesini savunmamız gerekir. Çünkü 12 Eylül döneminde çok ciddi bir şekilde Türkiye’de baskı, inkar ve işkence vardı. Türkiye’nin ekonomisinin ciddi sorunları vardı. Ve insanların itirazı oldukça haklıydı. Örneğin, işkenceye karşı çıkmak, işkenceye itiraz etmek; işkence insanlık suçudur demek bir ağacı savunmaktan daha az önemli değildir. Ama olay bu değildir. O kadar ağaçtan daha hassas gelişmeler oldu. Çok yakın geçmişte bir Uludere olayı oldu. Orada 34 ağaç gitmedi. Ve Türkiye’nin sosyal gelişmesi 1 yıl içinde büyük niteliksel sıçrama da yapmadı. O günlerde de sosyal medya vardı. O günlerde de bu gençlik vardı.” dedi.

TAKSİM’DE, SELAM VERİLECEK, SOLCULUK, SOSYALİZM VE HALK ADINA SELAM VERİLECEK BİR TEK DURUM YOKTUR

Açıklamasında Taksim Gezi parkı eyleminin geçmişte yaşanan darbelerden sonra yaşanan sonuncu darbe olduğuna dikkat çeken Özcan, Taksim Gezi Parkı'ndaki eylemlerin darbe niteliğinde olduğunu savundu. Taksim’deki olayların arkasında iktidarını kaybeden iç ve dış unsurların olduğu yönünde görüş bildiren Özcan, “Bu iktidarını kaybeden, asker-sivil-bürokratik aygıt dediğimiz, kitlelere yukardan bakan, kitleleri sadece yönetilmeye layık gören, sürü gibi gören, bir iktidar alışkanlığının iktidarını geri alma girişimidir. Bunu seçimle yapamayacağını biliyor. Bundan sonra bir fırsat, bir haklı gerekçe bulursa başka bir denemede de bulunur, ona da bir isim bulmaya çalışırız biz. Ama size özetle söylemeliyim ki; Taksim’de, Gezi’de selam verilecek, hele hele solculuk adına hele hele sosyalizm adına ve halk adına selam verilecek bir tek durum yoktur” diye konuştu.

Abdullah Öcalan ile ilgili 20 yılı aşkındır çalışmalar yaptığını ifade eden Özcan, Öcalan’ın uluslararası güçlerden Amerika ve İngiltere’nin organizasyonunda yapılan Taksim Gezi Parkı'na selam göndermesini Öcalan’nın kendi idam fermanına imza atmak olduğu anlamına geldiğini söyledi. Özcan, Öcala İmralı’ya geldiğinden beri kendisinin Türkiye'ye teslim edenlerin beyninin İngilizler olduğunu, uygulayıcıların ise Amerika olduğunu söylediğini belirtti. Özcan, "Ancak, Öcalan, bugün Batı'nın bu 'Abi' güçlerinin organizasyonunda gerçekleşen Taksim Gezi Parkı darbe denemesine selam gönderdi” diye konuştu.

HÜKÜMETİN KÜRT SORUNUNU BATI’YA SORMADAN ÇÖZME ÇALIŞMASI BARDAĞI TAŞIRDI

Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir hükümetin batı güçlerine sormadan kendi iç iradesiyle Kürt sorununu çözme temelinde Öcalan’la görüşmesinin uluslararası güçler tarafından bardağı taşıran son damla olarak değerlendirildiğini kaydeden Özcan, “Türkiye’de ilk kez bir devlet, iktidar olmuş bir hükümet, batı güçlerine, büyük güçlere sormadan 'Ben Kürt meselemi kendim çözerim' diye Öcalan ile görüşmeye başladı. Bütün hedef bu süreci akamete uğratmaktır. Bu güçler bu hedefin peşini de bırakmazlar. Onun için ben bu bilgilerin Öcalan’a ulaştırılmasını öneriyorum. Öcalan’ın geziye selamı Öcalan’nın kendi idam fermanına imza atmasıdır. Maalesef ne kadar kendisi buna inanmış, ne kadar inandırılmış bilmiyorum. Ama sonuç itibariyle Öcalan, kendi idamına imza attı. Gezi’de, Taksim’de öyle bir halk hareketi yok. Halk hareketi diyeceksek 12 Eylül’ü desteklememiz gerekir. 12 Eylül’ün bütün çatışmaları, 80 darbesinin hazırlayıcı nedeni olmadı mı? Bu çerçeveden bakıp Gezi'nin büyük konsorsiyumunu, büyük ittifakı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi iç dinamiği ile Kürt sorununa el atma girişimini unutmayalım. Bütün hedef bunun önüne geçmektir. Türkiye ile Batı arasında iç dinamik ve dış dinamik çekişmesi var. Batı'nın 'Abi' güçleri güçlü dost sevmez, kendi meselelerini hele de Kürt meselesi gibi cumhuriyetle yaşıt meselesini kendi iç dinamiği ile çözen/çözebilen 'dost' sevmez" şeklinde konuştu.
CİHAN