‘BOZKIR SOĞUĞUNDA SICAK BULUŞMA’
GÜMRÜKÇÜLER BOZKIRA İNDİ!
AYKUT ONUR KALAYCI'NIN KALEMİNDEN SON YILLARIN EN BÜYÜK BOMBA DEDİKODUSU..
www.etkihaber.com BÜROKRASİDE YAŞANDIĞI İDDİA EDİLEN SON YILLARIN EN FLAŞ DEDİKODUSUNU AÇIKLIYOR...
ETKİHABER'İN USTA KALEMİ AYKUT ONUR KALAYCI, GÜMRÜK KORİDORLARINDA KONUŞULAN BOMBA İDDİAYI BAŞTA OKUYUCULARI OLMAK ÜZERE TÜM KAMUOYU İLE PAYLAŞIYOR...
İŞTE İNSANI DÜŞÜNDÜREN, DOĞRUYSA UTANDIRAN İDDİA...
Yıl yanılmıyorsam 2002 yılı. İç Anadolu bozkırının, Başkent Ankara'nın buz gibi soğuk günler yaşadığı kış aylarından biri. Yer, Ankara-Eskişehir yolundaki bir benzinliğin kafeteryası. Dedik ya hava soğuk mu soğuk; ancak kafeteryanın içi oldukça sıcak. Sıcaklığın iki nedeni var. Biri kafeteryanın ortasında bulunan devasa soba, diğeri ise müşterilerinin hararetinden kaynaklanan ısı. Biz sobanın ısısından bahsetmeyeceğiz tabiî ki bu yazımızda. Biz bu soğuk günde, İç Anadolu'nun bozkırında üç üst düzey gümrük görevlisi ile bir aracının neden buluştuğunu anlatacağız sizlere..
Japon değil Çin malı
Önce sizi buluşmanın öncesine götürmek istiyorum. Götürmek istiyorum ki, bu insanların Allah'ın soğuğunda, İç Anadolu'nun bozkırında neden bir araya geldiklerini anlayabilesiniz. Yıllardan 2000 yılı. Gümrük Müsteşarlığı ile bir ilin muhafaza müdürlüğü sahte üretim olan yüksek miktarda porselen yakalar. Yani firma biz 'bunları Japonya'dan aldık, kaliteli porselen' der ama görevlilerin yurt dışı araştırmaları sonucu porselenlerin Japon malı değil, Çin malı olduğu ortaya çıkar. Bunun üzerine geniş çaplı soruşturma başlar. Çin malı porseleni 'kaliteli porselen' diye ithal ettiği iddia edilen firma mahkemeye verilir.
İade, dürüst gümrükçüleri rahatsız etti!
Fakat firma da boş durmaz! İlgili mahkemeye getirdiği çeşitli belgelerle el konulan porselenlerini geriye almak için karar çıkartır. Mahkeme bu gelişme üzerine operasyonun yapan başmüdürlüğe yazı göndererek, porselenleri ilgili firmaya teslim edilmesini ister. Tabi bu arada bir de parantez açalım. Bu süreçte araya bazı üst düzey bürokratlarda girer. Gümrük Müsteşarlığı'nı arayarak ilgili firmanın porselenlerinin acilen iade edilmesini ister. Porselenler, mahkemenin kararına gümrüğün itiraz hakkı olmasına karşın firmaya aceleyle geri verilir. Bu acele, dürüst gümrükçüleri oldukça rahatsız eder. Firmanın jet hızıyla milyonlarca TL'lik porselenini geri alması gümrükte dedikoduları ayyuka çıkarır!.
ÖNEMLİ İHBAR MEKTUBU
İşte tam bu sırada, Gümrük Müsteşarlığı'na imzasız çok önemli bir ihbar mektubu gelir. Gümrük yetkililerinin porselenlerin iadesine itiraz hakkı olduğu halde, bunun yapılmayıp jet hızıyla firmaya malının verilmesi ihbar mektubun ana konusudur. İhbarcı yazısında çok önemli bilgilere yer verir. İhbarcının iddiası şudur; " Mahkeme kararı olmasına karşın ilgili firmaya porselenlerin adeta ışık hızıyla iade edilmesinde hatırı sayılır rüşvetler verilmiştir" İhbar mektubu kurumun denetim birimince hemen işleme konulur. Soruşturma için müfettiş görevlendirilir. Porselenlerin seri şekilde firmaya teslim edilmesi karşılığında rüşvet aldığı iddia edilen gümrük görevlileri belirlenmeye çalışılır.
Soruşturan da şeytana uydu!.
Ancak gerekeni yaptığı zannedilen denetim birimi sorumlusu da, iddiaya göre şeytana uyar. Rüşvetin büyüklüğü onun da iştahını kabartmış, kısa yoldan zengin olma hayali her şeyin önüne geçmiştir. Denetim birimi sorumlusu hemen bir gümrükçüyü aracı olarak görevlendirir. Ve emrini verir: "Git söyle onlara aldıklarının yarısını vermezlerse bu işi uzatırım. Soruşturmayı genişletirim. Bu kimse için iyi olmaz"
Emri alan aracı gümrükçü durumu porselenleri acil teslimini yapan üç kahraman, gözü kara gümrükçülerimize bildirir. Derki aracı “Valla denetim birimi yöneticisi aldıklarının yarısı versin. Yoksa bu işin sonu kötü "diyor der. Üç üst düzey gümrük görevlisini bir telaş alır. Başlarlar kara kara düşünmeye. İkisi 'denetim birimi yöneticisinin istediği parayı çok bulurken, diğeri 'uzlaşmadan' yana olduğunu belirtir. Taraflar son sözü söylemek için işte yazımızın başında belirttiğimiz gibi, İç Anadolu'nun bozkırının ortasında, Başkent Ankara'nın o soğuk gününde benzin istasyonunda buluşma kararı alır.
Torpidoda da biraz var ama..
Üç üst düzey gümrük görevlisi ile denetim biriminin yöneticisinin tayin ettiği aracı benzin istasyonunda buluşur. Aracı denetim yöneticisinin fiyat kırmadığını, porselenleri acil teslim ederek rüşvet aldıkları iddia edilen gümrük görevlilerine belirtir. Hemen bir üst düzey gümrük görevlisi lafa atılır; "Ya aracın torpidosunda 10 bin yeşil var ama sonrasını sonra tamamlarız" der. Tartışma, miktar 2 saat boyunca benzincide masaya yatırılır. Aracı umutsuz şekilde denetim birimi yöneticisine durumu anlatır. 'Efendim 10 bin diyorlar başka bir şey demiyorlar' Denetim birimi yöneticisi oldukça kızar. Bu arada konuyla ilgili görevlendirilen müfettiş durumu haberdar alır. Bakar ki kendine emir veren yöneticisi ile rüşvet aldığı iddia edilen gümrük görevlileri iddiaya göre pazarlık masasında. Ne yapacağını şaşırır. Hemen kararını verir müfettiş. Kendisini bu çirkin tezgâhtan ayırmak için soruşturma dosyasını ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderir. Savcılık hemen bilirkişi atar. Müfettişin hazırladığı raporda tutarsızlık olduğu iddiasıyla üç gümrük görevlisiyle ilgili işlem yapılmaz. Ancak mahkemenin 'Firmaya acil porselenlerini verin' kararı Danıştaylık olur. Şimdi davaü, Danıştay'ın alacağı karar doğrultusunda netleşecek. Tabiî ki www.etkihaber.com olarak Danıştay'ın bu kararını da sizlere duyuracağız.
Sevgili okuyucularım; Gümrük Müsteşarlığı koridorlarında dile getirilen bu iddiayı, ayyuka çıkan dedikoduyu sizlere aktarmaya çalıştım. Yazarken zaman zaman güldüm, zaman zaman üzüldüm. Bu olayın kahramanlarını soracak olursanız ben tanıyorum. Sizde tanımak isterseniz, bir gün sokakta karşılaşırsak kulağınıza söylerim... Soruşturma ve araştırma yazılarımın dışında bu tür iddiaların söylentilerin dillendirildiği yazılarıma devam edeceğim. Yakında sizlere İstanbul Emniyeti Mali Bürosu'nca yapılan ‘BAHAR’ adlı operasyon ile ilgili çok özel ayrıntıları da yazacağım. Bekleyin!.