“GÜMRÜKLERİ ÖZELLEŞTİRİN”
Mersin Gümrük Müşavirleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olarak geçmiş dönemde rahmetli Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a gümrüklerin özelleştirilmesi için çağrıda bulunmuştum. Son dönemlerde birçok kurumun özelleştirme kapsamına alındığını dile getirip, Osmanlı’dan bu yana gümrüklerin tarihte 2 defa özelleştirildiğini hatırlatarak, “Gümrüklerde güç; esrar gibi, eroin gibi bağımlılık yapmış vaziyette. Gücü elinden bırakmak istemeyen bürokratlar, emekli olur olmaz gümrüklerde iş yapan firmalara danışman ya da idareci olarak girmektedirler. Gümrük idaresinin gerek fiziki gerek beşeri alt yapısını insan ilişkilerinden arındırıp modernize etmeyen bürokratlar gümrük idarelerini kamyoncuların, nakliyecilerin ve yetkisiz iş takipçilerinin yolgeçen hanına çevirmiş vaziyettedirler. Gürbulak Kara Hudut Kapısı bir nakliyeci şirkete; Cilvegözü, Habur ve İpsala Hudut Kapıları TOBB’ne; Limanlar yabancı şirketlere devredilirken gümrük idarelerinin beşeri ve fiziki alt yapısı, gümrük vergilerinin toplanması ve gümrük çalışanlarının maaşlarının ödenmesi neden özelleşmesin ki! Eski bir Maliye Bakanının dediği gibi “parayı veren düdüğü çalsın” demiştim.
Özelleştirmeyi alan kişi belki sisteme değişik, kolay uygulamalar da getirebilir. Örnek olarak günümüz Türkiye’sindeki muayene memurlarının toplamı İstanbul’a dahi yetmezken tüm Türkiye’yi denetliyor. Devlet eğer memur için kadro açamıyorsa özelleştirmeye gitmeli. Bakarsınız özelleştirmeyi alanlar muayene memur sayısını 20000’ne çıkartır. Bugün Almanya’da en az 32 bin gümrük memurunun 25 bini muayene memuru olarak çalışıyor. Almanya’ya açık sınırlara sahip sınırları olmayan bir ülke diyebiliriz, çünkü komşularının hepsi AB üyesi. Türkiye gibi kuşatılmamıştır.
Gümrük işlemleri günümüzde maalesef hala devletçi bir yaklaşımla sürdürülmektedir. Basit bir ihracat işleminin gerçekleşmesi için 19 ayrı kapıdan geçilmektedir. Özelleştirme ile birlikte bu bürokratik işlemler ortadan kaldırılacak ve hiç şüphesiz işler sürat kazanacaktır.
“GÜMRÜK VE DIŞ TİCARET MESLEK OKULU AÇILMALI”
Öte yandan Türkiye’de pek çok meslek okulu bulunmasına karşın “Gümrük ve Dış Ticaret Meslek Okulu” bulunmamaktadır. Açılanlar ise kapatılmaktadır. Gümrük idarelerindeki gümrük işlemleri konuya hâkim kişiler tarafından sürdürülmemektedir. Gümrükteki çalışanların tamamına yakın bir kısmı (gümrük konusunda) tabansız kültüre sahiptir. Gümrüklere kapanan bankalardan, maliyeden, belediyelerden, kapanan vakıflardan memurlar atanmış ya da diğer kurumlardan yatay geçiş yapılmıştı. Mardin’in Savur İlçesindeki belediyeden dahi gümrük idarelerine geçişler olmuştu ve bu şekilde konuya hâkim olmayan ve gümrüğü “arpalık” olarak gören personelin; toplam yedi yıllık eğitim ve stajdan sonra gümrük müşaviri olanlar ile teşkilatta 25 yıl çalıştıktan sonra emekli olup bakan, başbakan ve cumhurbaşkanının onayından sonra yani üçlü kararnameyle bölge müdürü olarak atananların ancak gümrük müşavirliği yapabildiği bir mesleği denetledikleri görülmektedir.
Gümrük idarelerinde iş ve işlemler ehline teslim edilmemektedir. Örneğin Amerika’da gümrük akademisi mevcuttur ve buraya liseden sonra iki yıl tahsil yapanlar girebilmektedir. Ülkemizde ise liseden sonra iki yıllık ön lisans okullarından mezun olanlar doğrudan staja başlatılmaktaydı. İspanya’da ise hukuk ve iktisat fakültesi mezunları gümrük okullarına yeterlilik sınavından sonra girip ancak gümrük memuru olabilmektedir. Fransa’da ise hem gümrük okulu hem de gümrük muhafaza okulu bulunmaktadır. Dünyanın diğer ülkelerinde de mutlaka bir gümrük okulu ya da koleji bulunmakta ve gerek gümrük teşkilatında çalışacaklar gerekse gümrük müşavirliği yapacak olanlar bu okul mezunlarından oluşmaktadır. Türkiye’nin AB’ye girebilmesi için öncelikle gümrük konusunda standartları yakalayabilmemiz şarttır. Yabancı dili dahi olmayan, gümrük eğitimini almamış, geçmişten gelen bir gümrük tecrübesi bulunmayan kişilerin gümrüklerde çalışmaması gerektiğine inanıyorum. Gümrük ve Gümrük Müşavirleri olmadan dış ticaret işleminin olmayacağı gerçeğinden hareketle geçmişte “gümrükler kevgire döndü” diyen bir bakana, şimdilerde kamyoncuların, tırcıların, doğrudan temsilcilerin ve yetkisiz kişilerin iş takip ettiği gümrüklü alanlar için “gümrükler kalbura döndü” diyebiliriz.
“EN KISA SÜREDE GÜMRÜK MÜŞAVİRLERİ ODASI KURULMALIDIR”
Yetki ve sorumluluk alanlarının başladığı ve bittiği yerİ belirtilmeyen ve adeta “kefil kuruluş” gibi çalıştırılan Gümrük Müşavirleri, 4458 sayılı Kanununun emredici hükmüne rağmen hala disiplin altına alınıp çalıştırılamamakta ve meslek odaları kurulmamaktadır. Bu nedenle Gümrük Müşavirleri büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Gümrük Müşavirleri yetkileri olmamasına karşın sanki büyük bir sorumluluk altındaymış gibi kolluğa ve yargıya günah keçisi olarak gösterilmektedir. Yeni bir oda yasası çıkartılarak gümrük müşavirlerine yeminli mali müşavirler gibi çeşitli sorumluluklar verilmesi ve mesleğe saygınlık kazandırılması ve mesleğin her çeşit şüpheden uzak sürdürülebilir bir disiplin altına alınması gerekmektedir. Ya da yeminli mali müşavirler ve yetkilendirilmiş gümrük müşavirleri gibi “yeminli gümrük müşavirlik mesleği” ihdas edilip bunlara sadece şirket kadrolarında çalışma imkânı verilip (beyanname tanzim, takip ve imza yetkisi hariç), şirketlerin ithalat-ihracat vesair dış ticaret işlemlerini organize etme ve temiz bir şekilde dış ticaret evraklarının gümrük idaresine intikali sağlanmalıdır.
Geçmiş dönemde, TOBB Başkanlığı tarafından ilgili bakanlık makamına ve Başbakanlığa yazılarak Gümrük Müşavirleri Odasının kurulması ve Gümrük Müşavirlerinin kayıt altına girmesi engellenmiştir; gerekçe olarak Türkiye’de bir oda ve başkanlık enflasyonu olduğu bu nedenle Gümrük Müşavirleri Odasının kurulmasına gerek olmadığı eğer oda kurulması gerekiyorsa TOBB’nin çatısı altında örgütlenmesi istenmiştir. Yani TOBB ülkenin gümrük denetim mekanizmasını da vesayeti altına almaya çalışmıştır. Ulusal menfaati, kendi menfaatlerinin üzerinde gören Gümrük Müşavirleri Dernek Başkanları, Sn Bakan Hayati Yazıcı’nın başkanlığında yapılan bir toplantıda, zamanın Gümrük Müsteşarı Emin Zararsız’ın muhalefetine rağmen TOBB’nin bu teklifini hiç düşünmeden reddetmişti.
Gümrük müşavirlerinin karşıt inceleme yapma yetkileri bulunmadığından ve Gümrük Müsteşarlığı’nın veri ambarına girip kıymet analizi yapamamaları nedeniyle mükelleflerinden gelen evrakları inceleyememekte, bu nedenle de ancak ellerine evraklar tutuşturulduktan sonra yapılacak işten bilgi sahibi olabilmektir. Bilen ve bilmesi gerekenlerden olmadıkları halde yasal yönden sorumluluk altındaymış gibi gösterilen Gümrük Müşavirleri Gümrük Kanununun 181. Maddesine büyük mücadeleler sonunda eklettiğimiz “MUTAT OLARAK” bilmesi gerekenlerden ne anlaşılması gerektiğini değil kolluk kuvvetlerine ve yargıya, kendi teşkilatındaki denetim elemanlarına dahi anlatamamaktadır.
Dış ticaret hacminin yüzde doksanını Gümrük Müşavirleri beyan etmektedir. Kamu Kurumu şeklinde meslek odası şeklinde örgütlenemeyişimiz sadece kayıt dışı ekonomiden nemalananların işine gelmektedir.
Türkiye’de bir tane Dernekler Kanunu olmasına rağmen ve dernek olarak faaliyetini sürdürmek isteyenler bu kanuna tabi olması gerekirken, her ne hikmetse ve nasıl oluyorsa Gümrük Müşavir Dernekleri bu kanuna bağlı olmadan milyon doları bulan bütçeler oluşturarak para toplayabiliyorlar. Gümrük Müsteşarlığı da derneklerin yaptıkları bu toplantılara müşahit olarak katılıyor ve bu dernekleri tanıyarak onlarla yazışma yapabiliyor.
Artık ülkeler asker postallarıyla işgal edilmiyor. İşgaller iktisaden yapılıyor. Vatandaşa güven esasına dayanmayan ve sürdürülebilir bir disiplin içinde idarelerde iş takibi yaptıramayan ve yolgeçen hanına dönmüş olan gümrüklerimiz, bakalım 2017 döneminde nasıl fotoğraf verecek.
Bugüne kadar gücü elinden bırakmak istemeyen Gümrük Müsteşarlığı, gümrük idarelerindeki iş ve işlemleri özelleştirecek mi? Kendisi sadece denetim mekanizması olarak çalışacak mı?
Ülkemizin gümrüklerden kuşatılmış olduğunu düşündüğümüzde, gümrüklerin bir ülkenin namus durakları olduğunu söylememizde bir sakınca yoktur zannedersem. Namusumuza sahip çıkmamızın tek yolu, gümrük imajını düzeltmekten yani gümrükleri arpalık olarak gören zihniyeti; rüşveti bahşiş olarak nitelendirenleri içimizden temizlememize ve gümrüklü yer ve sahaları yolgeçen hanından kurtarmamıza bağlıdır.
İşportacı bile malını daha çabuk satmak için “BUNLAR GÜMRÜK MALI” demeyi ihmal etmemektedir.
Bu imaj hiç birimizi mutlu etmiyor!
bir adamın iki koruması varmış. biri beyaz, diğeri siyah. Bunlar durmadan kavga ederlermiş. torunu dedesine sormuş. Dede demiş, bunlar neden durmaksızın kavga ederler. Dedesi, yavrum demiş bunlardan beyaz olan iyiliği; siyah olan ise kötülüğü temsil eder. Bu nedenle birbirlerine üstün gelmek için daima mücadele ederler. Peki, demiş torun dedesine, hangisi üstün gelecek? Dedesi torununa cevap vermiş. Evlat demiş sen hangisini beslersen o galip gelir.
Şimdi kendimizi sorgulamaya başlayalım. Biz bu güne kadar hangisini besledik? Bir yandan mesleğimizi yaparken öte yandan rüşvetle, yolsuzluklarla dişe-diş mücadele ettik diyen kaç kişiyiz? Yoksa sadece günü kurtarmaya mı çalıştık?
Muhammet Ali; “Ben günah işlemek üzereyken cebimdeki kibriti çıkartır, parmağımı yakarım. Kibritin ateşine dayanamazken, öbür dünyada nasıl hesap vereceğimi düşünür ve günah işlemekten vaz geçerim” diyor. İçimizde parmağını yakan var mı? Samimiyetle kendisini sorgulasın. İmanın en zayıf noktası olan “kalben buğz etmeyi” bile yaptığımızı zannetmiyorum.
BİR KİMSEYİ MESLEK SAHİBİ YAPAN, ONA VERİLEN VE ONUN ALDIĞI EĞİTİMDİR. AMA ONU MESLEĞİN EN İYİSİ YAPAN, AHLAKİ ERAZYONA UĞRAMAMIŞ OLAN KENDİSİDİR.
Bugüne kadar bulundukları dürüst çizgilerini terk ettiğine şahit olmadığımız; mesleğinde daha üst kademelere çıkıp ülkesine ve mesleğine daha faydalı olmaya çalışmak istemesinden dolayı siyaset-ticaret-bürokrat üçgenine takılıp iftiraya uğrayan, gözaltına alınan hatta yargılanıp suçsuzluğunu ispat eden başta MÜSLÜM YALÇIN olmak üzere onca bürokrat ve gümrük müşavirlerini saygıyla selamlıyorum.
GÜMRÜK MÜŞAVİRLERİ ODASI’NIN NE ZAMAN KURULACAĞI VE BU KONUDA GELİNEN SON NOKTA SORULUYOR.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Gümrük Müşavirliği unvanı ve vergi numarası altında faaliyet gösteren hızlı kargo taşımacılığı, antrepoculuk vesair unvanları kullanılmasının mümkün olmadığına karar verir “gümrükleme unvanın” sadece gümrük müşavirleri şirketince kullanılmasının mümkün olduğunu kanun kapsamı içine alırsa, ancak o zaman gümrük müşavirleri odasının kurulmasına yeşil ışık yaktı diyebiliriz.
26 OCAK Dünya Gümrük Gününde
- Bir ülkenin diğer dünya ülkelerine karşı egemenlik haklarının tescil edildiği en önemli yerin gümrük idareleri olduğunun;
- Küreselleşen dünyamızda eşyanın ticaret hızını olumsuz olarak etkileyecek her türlü formaliteden arınma çabası içine girmiş bir gümrük idaresinin değişimini;
- Gümrüklerin bir ülkenin namus durakları olduğunun akademik dille anlatımını;
- Fatih Sultan Mehmet kanunnamesinden, Kanuni Sultan Süleyman Kanunnamesinden, 1481 tarihli Gümrük Kanunnamesinden, 1476 tarihli İstanbul ve Galata Gallatı Gümrük Kanunnamesinden, 1763 İzmir Limanı İhracat Gümrüğü ve Tarifesinden ve 1891 tarihli Gümrük Nizamnamesinden, 4458 sayılı Gümrük Kanununa nasıl geldiğimizin anlatımından;
- Dünya ticaretinin gelmiş olduğu durum ve dış ticaretin ülke ekonomisindeki mevcut yeri göz önüne alındığında, bu ticaretin en az %90 kısmını beyan eden gümrük müşavirlik mesleğinin en kutsi mesleklerden biri olduğunun anlatımından
Bahsedilmesi halinde, Dünya Gümrük Gününde gümrük müşavirlerinin etkinliği öne çıkacaktır. Bunun aksi, her yıl olduğu gibi antrepocular, hızlı kargo taşıyıcıları, çeşitli lojistik taşımacılık yapan kamyoncuların iştiraki ile yapılacak bir kutlama, emeklilikten sonra kendilerine yer arayan bürokratların mizanseninden başka bir şey olmayacaktır.
Elbette her ticaretin bir hareketi vardır. Bir eşyanın alınıp satılması ya da takasa girebilmesi için mutlak hareket görmesi gerekir. Küreselleşen dünyamızda biz bu harekete lojistik hareket diyoruz. Lojistik hareket, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere her türlü ürünün, servis hizmetinin ve bilgi akışının, başlangıç noktasından (kaynağından) tüketildiği son noktaya (nihai tüketiciye) kadar olan tedarik zinciri içindeki hareketinin etkili ve verimli bir şekilde planlanması, uygulanması, taşınması, depolanması ve kontrol altında tutulmasıdır. Bu durum, uluslararası ticaret kurallarına katılmış ve ikili anlaşmalarda bulunmuş olsanız dahi, her ülkenin kendi iç hukuk sistemine göre şekillendirilir. İşte bu nedenle ülkelerde iki değişik argüman uygulanır. İkili anlaşmalara göre “tarife engelleri”; ikili anlaşmaların dışında ise “tarife dışı engelleri”. Bu argümanları tespit edip ortaya koyan gümrük bürokratları ile dış ticaret uzmanlarıdır.Bunları uygulayan ise sadece gümrük müşavirleridir. Antrepocular, hızlı kargo taşıyıcıları, lojistik şirketler değildir.
Daha önceki yıllarda yapılan Dünya Gümrük Günü Kutlamalarına baktığımızda AB-Türkiye Gümrük Birliği Çerçevesinde Mevzuat Uyum Çalışmaları, Gümrük Birliği Perspektifinde Türkiye’nin yükümlülükleri, Uluslararası Firmalarda Stratejik Birleşmeler, Türkiye’nin Ticaretin Kolaylaştırılmasına Yönelik Gümrük Politikaları, Türkiye’nin Dış Ticaret Yapısı ve GümrüklerinRolü, Yakın Gelecekte Gümrük İdaresinin Ağırlıklı Görevi, Gümrük Müşavirleri ve Dolaylı Temsilcilik gibi konuların işlendiğini görmekteyiz.
Herhalde yeni gümrük politikasında, “Ülke Güvenliğinin Sağlanmasında Gümrüklerin Stratejik Önemi”nden ziyade, tedarik zinciri içinde her türlü servisi yapan nakliyecilerin lojistik hareketi önem kazanmaktadır. Zaten mevcut olan ve Avrupa Birliği ülkelerindeki “yetkilendirilmiş yükümlü” mantığıyla bizim yetkilendirilmiş yükümlü mantığımız farklı değimli? Onlarda yetkilendirilmiş yükümlü olmak için en belli başlı özellik “SINAV” konusudur. Bizde ise “altını olan kuralı koyar” mantığına dayanıyor.
Bizim meslektaşlarımızın çoğu hala Gümrük Müşavirlik Mesleği’nin dernekçilikten odaya dönüşmesini hayal ediyor.
Dostum, sen dernek bile değilsin! Dernekler, Dernekler Kanununa bağlı olarak kurulur ve tüzüğü de buna uygun olarak İçişleri Bakanlığı tarafından onaylanır. Sen kamu yararına hizmet gören bir meslek örgütü haline gelip çalışmayasın diye Gümrük Müsteşarlığı senin Dernekler Kanununa bağlı olmadan faaliyet göstermene göz yumuyor, sesini çıkartmıyor! Sen dernek bile olmamışken oda olmayı nasıl hayal edebiliyorsun?
Acemi müneccimler gökte yıldız ararken, yolunun üzerindeki kuyuyu görmez, içine düşerlermiş. Sen oda olmayı hayal ederken, korkarım kamyoncuların, nakliyecilerin şirketlerinde maaşlı memur bile olamayacaksın. İlk denemenin hızlı kargo şirketlerinde yapıldığını herhalde unutmadın. 2000 yılının başında Antalya’da ve Bodrum’da Gümrük Müsteşarlığı tarafından yapılan arama konferansında Gümrük Müşavirlerinin kargo şirketlerinde ve lojistik şirketlerde maaşlı memur olarak çalışmasını isteyen bürokratların, bugün bu şirketlerin ortakları ya da icra kurulu üyeleri olduğunu hatırlatmamda yarar var mı acaba?
Son söz
Ey Gönül!
Bir sürü dostlarının yanında,
Elbette ki düşmanların da olacak;
Ama imtihan ya bu,
Onca düşmanın var iken,
Seni dostun vuracak….