HALKALININ BOMBASI PATLADI

Aykut Onur KALAYCI

HALKALI'NI​N BOMBASI PATLADI!!

Sır Cd'deki Ünlü Bürokratlar

Esendere ve Halkalı'da cevap bekleyen sorular…

Eryılmaz’ı yıldırmak mı istiyorlar?

Çayımı yudumlarken HALKALI BOMBASI patladı!!

Biliyorsunuz özellikle son yıllarda yapılan operasyonlarda ‘CD’ kelimesi olayla ilgili ele geçirilen belgeler arasında gösterilip, tutanak ve fezlekelerde adı sıklıkla kullanılır. Ünlü isimlerin gözaltına alındığı, sorgulandığı ve hatta tutuklandığı bu süreçte sır CD, 51numaralı DVD veya kayıp CD ya da olayı çözen CD diye çokça haber okuyup görmüşüzdür gazetelerde.. İşte o haberlere nazire yapacak tarzda bir önemli CD haberi de ben yazmak istiyorum bu haftaki köşemde.. Eğer iddia doğruysa ve o isim iddiasında haklıysa, hele birde elindeki CD’yi ortaya çıkarırsa emin olun bu CD haberi en az diğerleri gibi kamuoyunun gündeminde kendine yer bulur!!

CD’nin kahramanları tanıdık mı çıkacak?

Çünkü bana gelen bilgilere göre, CD’nin içerisinde çok önemli bilgi ve belgeler var. Peki! Bu belgeler hangi olaya dayanıyor veya bu CD’nin kahramanları kimler diye sorarsanız hemen açıklamasına geçelim. Bu CD içeriğinde bir süre önce benimde sıkça kaleme aldığım, köşemde yer verdiğim Büyükçekmece Kaçakçılık Savcısı Mustafa Kemal GÜL ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü KOM Şubesi tarafından ortaya çıkartılan hayali ihracat soruşturmalarında adları henüz ‘GEÇMEYENLERE’ ait bilgiler içeriyor. Yani hayali ihracatçılarla saç ayağı oluşturduğu iddia edilen, hayali ihracatçılarla içli dışlı olduğu iddia edilen bürokratlara ait.

Sahibi cezaevinde..

Yine iddiaya göre, bu CD soruşturma kapsamında adı ön plana çıkan bir kişinin elinde.. Halen Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada yargılanan bu kişinin duyduğuma göre CD’de adı geçtiği iddia edilen bürokratlardan önemli bir ricası varmış. İddiaya göre bu kişi bürokratlardan kendisini üzerine atılı suçlardan kurtarmazlarsa söz konusu CD’yi ilgili mercilere vereceğini söylüyormuş.Hatta‘Bana yardım edin; eğer yardım etmezseniz sizi deşifre ederim’ dediği iddia edilen zanlı, çevresine kendisi ile bürokratların ilişkisini herkese kanıtlayabileceğinin altını çiziyormuş! Yakın tarihte bu kişinin duruşması olacak. Bakalım o zaman ‘Ankara’da ilişkim var’ dediği o bürokratlar ona yardım edebilecek mi etmeyecek mi hep birlikte bekleyip göreceğiz!

SORULARA DEVAM

Son iki yazımda olduğu gibi üzerine basa basa söylüyor ve açıkça yazıyorum ‘Ey! Ankara’daki bürokrat; Hakkari Esendere Gümrüğü ile Halkalı Gümrüğü’nde ‘DİİB’lemelere dikkat’ diye.. İlgilisine yol göstermek amacıyla da birkaç soru soruyorum ve diyorum ki;

1-) İhracatlarda, imalatçıların dâhilde işleme izin belgesi ile yapılan ithalat beyanını veren gümrük müşavirleri kimler?

2-) Bu gümrük müşavirlerine, dâhilde işleme izin belgesi kapsamında yapacakları işlemleri gerçek firma sahipleri mi görevlendiriyor;  yoksa bu işi meslek haline getirmiş aradaki kişiler mi görev veriyorlar?

3-) Son dönemde, ne kadar firma ve şirketin dâhilde işleme izin belgesi müeyyideli kapanmıştır?

Bu sorulara bir cevap var mı? Henüz yok. Peki! Araştırıyorlar mı, cevaplayabilirler mi sorularımın yanıtlarını açıkçası henüz bilemiyorum. Ama ben araştırdıklarına inanarak, yine soruşturmacıya ve ilgilisine yol göstermek amacıyla yeni sorularımı da sormak istiyorum.

EY YETKİLİ;

1-) Dâhilde işleme izin belgesi almak için gerekli olan kapasite raporlarında, işçi sayısının diğer gerekli kriterlerin farklı gösterilerek belge alındığı, hatta sahte kapasite raporuyla belge alındığı söyleniyor….

2-) Özellikle de İstanbul Halkalı tarafındaki antrepolarda ithal edilen kumaşların, dâhilde işleme izin belgesi sahiplerine devredilmek suretiyle vergisiz yurda sokuluyor mu sokulmuyor mu? Bunlardan haberiniz var mı?

“PARDON AMA ARAYA GİRMEM LAZIM”

Sevgili okurlarım yazımı tamamlamış, Halkalı-Esendere’deki DİİB’lemelere dikkat çekmiş, sorularımı sorduktan sonra da tavşankanı çayımdan bir yudum almıştım ki BOMBA patladı. Korkmayın lütfen bu el bombası, havan falan değil!!

Artvin-Sarp  Sınır Kapısı’na gelen bir tır ile kamyonda yapılan aramada, konfeksiyon malzemesi olarak beyan edilen mallar fabrika atığı çıktı!.. Yani birileri tam hayali ihracatı patlatacaktı ki boğazlarında kaldı. Peki! Gürcistan’a çıkış yapmak isteyen bu iki araç nereden yüklenmiş derseniz büyük harfle yazacağım sevgili okurlarım HALKALI’dan! Peki, bu hayali ihracatın bedeli ne kadar 1 Milyon 710 bin Euro.

Ayrıca ‘bu kaçakçılığı kim çıkardı’ derseniz; namuslu ve dürüst iki tane gümrük muayene memuru ile x-rayda çalışan gümrük muhafaza kaçakçılık istihbarat görevlileri.. Onları kutlar ve başarılarının devamını dilerim. Ben buradan yetkililere de seslenmek istiyorum. Bu ve bunun gibi çoook bombalar var Halkalı’da benden söylemesi.. Yakında hem Esendere hem Halkalı ile ilgili önemli bilgi ve belgeleri siz okuyucularımla paylaşacağım. İlgili ilgisiz herkesin bilgisine..

El Eryılmaz’ı yıldırmaya mı çalışıyorlar?

Hatırlarsınız, 2010 yılının başlarında Halkalı Gümrüğü’ne yönelik hayali ihracat operasyonu yapılmıştı.. Gümrük Teftiş Kurulu da bu konuyla ilgili olarak gümrük tarafının soruşturulması için başmüfettiş Mehmet Eryılmaz’ı görevlendirmişti.. Soruşturma başlangıçta ivme kazanmış; Eryılmaz soruşturmayla ilgili bayağı bilgi ve belge toplamıştı.. Ancak kulağıma öyle bir iddia geldi ki, inşallah doğru değildir diye düşünüyorum. İddiaya göre soruşturmanın bu günlerde sekteye uğratılmak istendiğisöyleniyor..

Soruşturma çerçevesinde şüpheli olabilecek yüzlerce firma olmasına karşın soruşturmanın tam anlamıyla araştırılamadığı; bir takım bilgi ve belgelere ulaşılamadığı; özellikle de yurt dışı bilgileriyle ilgili sıkıntılar yaşandığını duyuyorum. Dürüstlüğüne ve de çalışkanlığına son derece güvendiğim Mehmet Eryılmaz’ın bu konunun üstesinden gelebilecek kabiliyeti olduğunu da biliyorum. Ama işini bir de âmâsı var. Acaba diyorum kendi kendime soruşturmayı sekteye uğratan veya Mehmet Eryılmaz’ın elini kolunu bağlayan bazı üst düzey yöneticiler mi var? Bu konuyu çok sıkı araştırıyorum herkesin bilgisine..

İzmir’in Keneleri

İzmir Gümrükleri’nin başı dertten bir türlü kurtulmuyor. Çifte operasyon geçiren İzmir Gümrükleri ile ilgili geçtiğimiz yıl önemli birçok kaçakçılık olayını gündeme getirmiş ve kaçakçılığın bütün ayrıntılarını köşeme taşımıştım. Halen mahkemesi süren bu olayda, bazı uyanıkların İzmirlilere kaçak ve bozuk çay içirdiklerini devletin belgesiyle ortaya dökmüştüm. Şimdi de kaçak çay konusuyla ilgili önemli bilgiler alıyorum. İddiaya göre; Y. ve M. adlı kişiler gümrüğü soyup soğana çeviriyorlarmış. Bu kişilerin adamları olduğu iddia edilen C. de işin içindeymiş. Bu kişilerin kaçakçılıktan ve haksız kazançtan elde ettiği mal varlıklarını ise İzmir’de bilmeyen yokmuş. Bu kişiler Almanya’ya da kaçma hazırlığı içerisindelermiş. İlgilisine duyurulur. Ben araştırıyorum isterseniz sizde bir bakın..

YAZARIN NOTU

-İzmir’deki soruşturmanın detayları ile ilgili elime önemli belgeler gelmek üzere.. İddiaya göre, İzmir’deki gümrük soruşturmasında önemli iki ilimizin başmüdürleri dinlemeye takılmış!! Bu iki ildeki gümrük başmüdürleriyle ilgili olarak soruşturmayı yürüten Gümrük ve Ticaret Bakanlığı başmüfettişlerinden NEVZAT ER’in, başmüdürlerin ifadelerine başvurduğu bilgisine de ulaştım. Şimdi bu illeri merak ediyorsunuzdur; biri tabiî ki İzmir gerisini de artık siz tahmin edin!!

-Uzakdoğu ülkelerinden özellikle ÇİN’den alınan mallar, konteynırlara yükleniyor. Buradan da İran’ın Bender Abbas limanına, daha sonra da kara yoluyla İran’ın Bazargan şehrine geliyor. Bu güzergâh üzerinden Türkiye’ye yapılan ithalatlara dikkat çekeceğim bir sonraki yazımda.. Bu konuyla ilgili elimde bir takım ciddi bilgi ve belgeler de mevcut.

-Okuyucularımın, Yol Arkadaşlarımın maillerinde sıra-

Her yazımdan sonra olduğu gibi yine çok sayıda okuyucum bana telefonla, mektupla, özellikle de mail yoluyla ulaşıp bazen yeni bilgiler veriyor; bazen tebrik ediyor ve bazen de yazılarımda eksiklikler olduğunu belirtiyorlar. Bu hafta özellikle Gümrük Muhafaza Memurlarından mailler aldım. Okuyucularımın tüm maillerini köşeme taşıyamamaktan üzülüyorum ancak içlerinden seçerek yayınlayabiliyorum. Kimsenin bana darılmamasını temenni ederek  bu hafta sizlerden gelen bazı mailleri aynen köşeme koyuyorum.

Gümrük Muhafaza Memurları

“Sayın Kalaycı iyi günler;

Ben Gümrük ve Ticaret Bakanlığı taşra teşkilatında, Gümrük Muhafaza Memuru olarak görev yapıyorum. Bizler gümrüklü yer ve sahalarda görevli kolluk kuvvetiyiz. Asli görevimiz kaçakçılıkla mücadele olup, hizmetler 7 gün 24 saat kesintisiz yürütülmektedir. Yasa dışı ticaretin önlenmesiyle vergi kaybının önüne geçilmesi, insan sağlığı, hayvan ve çevre sağlığına zararlı ürünlerin yurda girişinin engellenmesi, tabiat ve kültür varlıklarının korunması hakkında yaptığımız çalışmalar ve yakalamalar sık sık yazılı ve görsel medyada yer almaktadır. Bizler mesleğe girdiğimizden bu yana çoğu zaman 24 saat çalışma,24 saat istirahat, yani 24/24 çalışma düzeni ile çalışmaktayız. Hafta sonu, bayram, yılbaşı, özel günler ve diğer idari tatiller bizim için geçerli olmayıp hep görev başındayız. Yıllık izinlerimizi dahi idarenin uygun gördüğü zamanda uygun gördüğü kadarıyla alabiliyoruz ve çoğu zaman bir kısmını hiç kullanamadığımızdan iznimiz yanıyor. Tahmin edeceğiniz üzere, bu çalışma düzeni çok yorucu olup; insan bünyesinin kaldırabileceği bir çalışma düzeni değildir.

Vardiyalı çalışmanın, gece çalışmanın insan ömrünü kısalttığı; psikolojik rahatsızlıklara neden olduğu (tükenmişlik sendromu gibi); sosyal hayatı kısıtladığı bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış bir gerçektir. Üstelik 24 saat bir insandan belirli bir nöbet yerinde uyumadan dinlenmeden nöbet tutmasını, hatta iş ve işlemleri yapmasını beklemek akla mantığa aykırıdır. Bu durumun görevde zafiyet getireceği gün gibi ortadadır. Nitekim birçok memur arkadaşımız, bu şekilde çalışırken dikkatsizlik sonucu yaptıkları hatalardan dolayı disiplin cezaları almış ve hatta yargılanmışlardır. Bazıları bunalıma girip intihar ederken, bazıları ise cinnet geçirip görevli memur arkadaşlarını öldürmüştür. Oysa insan bünyesinin kaldırabileceğinin üzerinde böyle bir çalışma düzeni adeta cezai ehliyeti de alıp götürür. İdareler personel yetersizliği nedeniyle böyle çalışmak zorunda olduğumuzu söylese de, personel sayısı artsa bile durum değişmemiştir.

Bir diğer husus ise, yolluk meselesidir. Bildiğiniz gibi iş sahibi memura araç tahsis edemeyeceğini ancak yol masrafını karşılamak istediğini müdürlüğe bildirirse, göreve giden personele yolluk ödenir ve ödenen para şoförler ve otomobilciler odasının belirlediği taksi tarifesine göre belirlenir. Ancak uygulamada bu durum çok ciddi bir "mükellefi yolma" olayına dönüşmüştür. Bazı memurlar, 3000 bin lira ve hatta üzerinde yolluk almaktadır. Yani bu demek oluyor ki, o memur o kadar göreve gitmiş ki 3000 TL taksi parası ödemiş cebinden.. Buna inanmak mümkün mü Sayın Kalaycı? Sormazlar mı adama o 3000 lirayı nereden buldun diye? İşin aslı halen soran da yok. Çoğu memur bu görevlere gitmediği halde gitmiş gibi gösterilip yolluk alınıyor ya da iş sahibinin aracıyla gidiyor yine yolluk tahsil ediliyor. Bu para haksız bir para olup, karşılığında da iş sahiplerinin olmaz işine olur veriliyor. Ayrıca kurumda birlik ve beraberliğin sağlanmasının önüne geçiyor. Yolluk alan personel ve diğerleri arasında çatışma yaşanıyor. Bu uygulamanın kaldırılması elzemdir. Tüm memur arkadaşlarım adına sizden ricamız; bu durumu köşenize taşımanızdır. Bize yardımcı olmanızı rica ediyoruz. Saygılarımızla..”

Lojman ve TASİŞ

Kadir Güneş

Sayın gümrükçüler, lojman isyanında haklısınız! Sizi de TASİŞ de kollayan birileri varsa dert etmenize gerek yok. TASİŞ de herkese lojman tahsis edilir ama bir şartla birilerine yalakalık etmeniz şartıyla.. Siz gümrükçülerde böyle bir şey söz konusu zaten olmaz o zaman da lojmanları sadece uzaktan görürsünüz. Erenköy TASİŞ’deki iki yöneticinin süreleri bitmelerine rağmen nasıl oluyor da aynı kişilere lojman tahsis ediliyor? Neden sayın müsteşar bu olaylara el atmıyor? Adaletli olmak başka bir şeydir!!

Kaçak İstihbaratı ayrı tutun!

Sayın Aykut Bey; Yazınızda belirttiğiniz ‘amire var, memura yok’ sözünden kaçak istihbaratın amirlerini ayrı tutmanızı rica ediyorum. Çünkü onlara ne lojman var; ne de ek 5 bin. Lütfen siz olsun sahip çıkın. Onlar zaten sahipsiz. Bir 15 yıllık kaçak amiri siz de bilirsiniz ki, gümrükte yeni işe girmiş bir gümrük memuruyla aynı ücreti alıyor. Ey! Müsteşarlık adalet bu mu? Nerede adaletiniz eşit işe eşit ücret eşit maaş oldu mu? Söylenenle İcraat aynı mı?

Gümrük Muhafaza

Yıldırım

Sayın Kalaycı, Gümrük Muhafaza ile ilgili yaptığınız analizler için sonsuz teşekkürler sağolun. Sizin de belirttiğiniz gibi, teşkilatın en önemli sorunlarından biri Genel Müdürün gümrüklerden gelmiş olması bu adam bilinçli olarak gümrükler tarafından teşkilatı bitirmek ve gümrükçülerin daha rahat at oynatabilmeleri için getirilmiştir. Teşkilata bugüne kadar olumlu hiç bir katkıda bulunmadığı gibi, son olarak mevcut Gümrük Muhafaza yönetmeliğini de kaldırmak için uğraşmaktadır.

Gümrük

Mustafa

Aykut Bey, sizde muhafaza kökenlisiniz ancak rica ediyorum bu muhafazaları köşenizde lütfen artık çok fazla söz sahibi yapmayın çünkü teşkilata çok zarar veriyorlar... Muhafazaların hepsini suçlamıyorum ancak... Bizim teşkilatımızın en büyük kamburu-hırsızı muhafazalar Tır sallarlar bedelini teşkilat öder kaçakçıya bilgi belge verirler bedelini yine teşkilat öder bu nedenle bakınız... bu teşkilatın her şeyinden faydalanırlar ancak yinede ağlarlar... üç kazı güdemeyen adam ALLAH muhafaza oluyor!...

Sahte Ruhsatlı Antrepolar

Aykut Bey, gerek gümrük teşkilatını gerekse de kamuoyunu bilgilendirmeleriniz den dolayı kamu görevi yaptığınız için sizi ne kadar tebrik etsek az. Size bu gümrük teşkilatının nelere nasıl bakacağını bilmediğine ilişkin konu aktaracağım. Antrepo ruhsatlarının çoğu, tarım alanlarında ve tarımla ilgili depo ruhsatı gümrükler bunu bilmeden ve de incelemeden her türlü eşya depolama izni veriyorlar. Antrepoların ruhsatlarını verenlere sormaları lazım “bu izin ne için verilmiş?” teyit almaları gerekirdi.

Yer değiştirme yönetmeliği

Can

Sayın Kalaycı, aslında yeni yer değiştirme yönetmeliği taslağı ortaya çıktı.  Öncüpınar, Akçakale ve Karkamış, Kaş, Finike, Isparta, Bartın aynı yani 4. bölgede. Süre 4 yıl. Hazırlayanların aile büyüklerinin ellerinden öperim. Çok doğru bir eşleşme olmuş. Ankara merkez teşkilatını Öncüpınar, Akçakale ve Karkamış’ a bekleriz. Buralarda hayat çok güzel ailelerini alıp gelsinler bekliyoruz!!!

“Yazarımız Aykut Onur KALAYCI'nın yazısını izinsiz kullananlar hakkında, yasal işlem başlatılacaktır!! Ayrıca, yazarımıza aykutonurkalayci@gmail.com mail adresinden ve de 0312- 473-66-08 nolu faks numarasından da ulaşabilir; her türlü istek görüş ve önerilerde bulunabilirsiniz!!”