'Halksız demokrasiler gibi halksız ihtilaller de vardır'

Meclis, kurduğu Araştırma Komisyonuyla, 27 Mayıs 1960 darbesi de dahil Türkiye'de demokrasiye müdahale eden darbe ve muhtıraları ele aldı, bin 404 sayfadan oluşan iki ciltlik bir rapor oluşturdu.

Meclis, kurduğu Araştırma Komisyonuyla, 27 Mayıs 1960 darbesi de dahil Türkiye'de demokrasiye müdahale eden darbe ve muhtıraları ele aldı, bin 404 sayfalık bir rapor oluşturdu.

Türkiye'de Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe, Muhtıralar ile Demokrasiyi İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim ve Süreçlerin Tüm Boyutları ile Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Mayıs 2012'de kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, 7 ay süreyle çalıştı ve iki ciltlik rapor hazırladı. Ancak hazırlanan rapor, TBMM Genel Kurlunda görüşülmedi.

Araştırma Komisyonu geniş kapsamlı raporunda 27 Mayıs 1960 darbesine de yer verdi.

Komisyon, Demokrat Parti (DP) hükümetini askeri darbe ile devirerek siyasi iktidarı ele alan, sonradan başına Orgeneral Cemal Gürsel'in getirildiği Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) mensup 38 kişiden oluşan Milli Birlik Komitesinin (MBK) bazı üyelerini de dinledi.

Araştırma Komisyonunun dinlediği MBK üyeleri, 27 Mayıs için kullanılan “darbe” kavramına, gerçekleştirdikleri hareketin “darbe” olarak tanımlanmasına itirazda bulunarak “ihtilal”, “devrim” ya da “müdahale” kavramlarının kullanılmasını tercih ve tavsiye etti.

Komisyon raporuna yansıyan bilgilere göre, MBK üyesi Sami Küçük, “27 Mayıs bir askeri müdahaledir. Sonradan getirdiği anayasa ilkeleriyle, bir darbeden çıkmış, bir ihtilal hüviyetine bürünmüştür” diyerek darbe ve ihtilal arasında bir ayrım yapmaya çalıştı.

27 Mayıs’ın aktörlerinden ve 14’ler olarak tasfiye edilen MBK üyelerinden Orhan Erkanlı, “27 Mayıs yalnız DP iktidarını yıkan ve yeni bir anayasa düzeni kuran bir hareket olarak değil, Türk Silahlı Kuvvetlerini politikaya sokan, sık sık sivil idareye müdahale arzu ve geleneğini yaratan bir olay olarak da incelenmelidir.” dedi.

"İhtilal deyin şuna, darbe lafını sevmiyorum"

Numan Esin “devrim” kavramını tercih ederek, "Biz kendimizi darbeci olarak değil, 27 Mayıs devrimcisi olarak görüyoruz. Biz halktan kopuk, halka karşı bir hareket içinde asla bulunmadık. Biz, demokrat insanlardık... İhtilal deyin şuna. Darbe lafını sevmiyorum. Ya Milli Birlik Hareketi diyeceksiniz, ya 27 Mayıs İhtilali." değerlendirmesinde bulundu.

Komisyonun bilgisine başvurduğu isimlerden Talat Turhan da “darbe” yerine “devrim” kelimesini kullanarak, "Çünkü etimolojik olarak baktığımız vakit, devrimin tarifi ani bir değişim demektir. O ani değişim oldu çünkü bir parlamentoyu olduğu gibi kaldıran bir hareket, devrimdir." şeklinde görüşlerini açıkladı.

MBK üyelerinden Suphi Gürsoytrak’a göre de 27 Mayıs, bir halk hareketi; Haydar Tunçkanat'a göre ise ihtilal.

Komisyonun dinlediği isimlerden biri olan MBK üyesi Mustafa Kaplan ise komisyonun "darbe" tabirini kullanarak sorduğu bir soruya, "Vallahi ben darbeyi bilmiyorum. Benim bildiğim darbe, sanatkarların tahtayı şey yapan, bir vurguyla çalışamazsa ona gelip keserle iki, üç tane güçlü vurmada bulunması bir darbedir ama…" diye cevap verdi.

"Fiili durum"

Yassıada Adalet Divanı tarafından idama mahkum edilen ancak cezası MBK tarafından ömür boyu hapse tahvil edilen Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 27 Mayıs’ı “fiili bir durum” olarak tanımladı. DP’liler de zaman zaman ihtilal tabirini kullandı ancak ihtilali ya “haksız bir ihtilal” ya da “askeri darbe” anlamında kullandılar.

Yassıada’da mahkum olan DP’lilerden Halil İmre ise "Halksız demokrasiler gibi halksız ihtilaller de vardır." şeklinde değerlendirmede bulundu.

Yassıada’da mahkum olan mülkiye hocası mebus Prof. Dr. Rıfkı Salim Burçak ise "Biz 27 Mayıs için bazen hükümet darbesi, bazı kere de ihtilal terimini kullandık. İhtilal, genel olarak, halk tarafından gerçekleştirilen bir hareketi ifade ediyor. Oysaki 27 Mayıs gerek hazırlanışı ve gerekse uygulanışı bakımından tam anlamı ile bir askeri darbe niteliğindedir. Fakat 27 Mayıs’a ister ihtilal, isterse hükümet darbesi denilsin, önemli olan bu değildir. Önemli olan, 27 Mayıs’ın Türk milletinin tasvibine mazhar olup olmadığı keyfiyetidir." ifadesini kullandı.

AA