HASAN NASRALLAH VE NAİM KASIM İLE NE KONUŞTUM?

Ufuk TÜRKYILMAZ

Hizbullah'ın Türkiye'de insanları diri diri toprağa gömdüğü, domuz bağı denilen iğrenç bir infaz yöntemi ile seri cinayetler işlediği 2000 yılıydı.

Canlı yayında saatlerce süren silahlı çatışmalar (İstanbul-Beykoz) hepimiz neler olduğunu daha doğrusu Hizbullah'ın ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk. İşte ortalığın kan gölünü döndüğü bu ortamda ortamda o zamanın STAR Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni Fatih Çekirge, Yazı İşleri Müdürü Yılmaz Özdil'in de kararıyla insanları bağlayıp betona, toprağa gömen Hizbullah'ı anlamak Türkiye'de neden böylesi eylemleri yaptıklarını anlamak için için Lübnan'a gitmiştim. İzmir-İstanbul ardından Beyrut'a indiğimde saat 02.30 sıralarıydı. Gazeteci yeleğinin bir cebinde otel, yeme, içme için yanıma verilmiş dolarlar bir cebinde ise ne işe yarayacaksa hani kendimi koruma bahanesiyle bavulumda getirdiğim çakım vardı. Hizbullah ile ve onun lideri Hasan Nasrallah ve Dini Lideri Sözcüsü Naim Kasım ile görüşecektim.Son derece kararlıydım.

MYFLOWER OTELDE 7 GÜN

Önce Beyrut'un en güzel otellerinden, Fransızların inşa ettiğini bildiğim MY FLOWER Oteli'ne yerleştim. Aynı gün yine Türk olan ancak Beyrut'ta antika işi yapan bir tercüman ile Hizbullah'ın ana karargahı ve diğer uzantılarının olduğu Güney Lübnan'a gittim. Güney Lübnan'da, Hizbullah mahallelerine girdikten kısa süre sonra ellerinde M-16 otomatik silahlarla kuşanmış Hizbullah üyeleri tarafından aracım durduruldu. Taksinin önünü kesen Hizbullahçılara Türk vatandaşı olduğumu, gazeteci olduğumu, Türkiye'den geldiğimi ve Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah ve Lübnan'da Hizbullah üzerinde kuvvetli etkisi olan Dini Liderleri ve Örgüt Sözcüsü Naim Kasım ile görüşmek istediğimi söyledim. Bu söylemim üzerine silahlı kişiler kendilerini takip etmemi isteyip beni Hizbullah'ın basın bürosuna götürdüler.Basın bürosunda kadınlı erkekli 8-10 kişi vardı. Büroda yabancı birçok ulusal gazetenin muhabirleri bulunuyordu. Hepsi Hasan Nasrallah ve Naim Kasım ile röportaj yapmak istiyorlardı. Burada da kendimi tanıtıp röportaj talebimi söyledim. Basın bürosundaki görevliler hangi otelde kaldığımı, adımı, çalıştığım gazete bilgilerini alarak bana otelime dönmemi benimle iletişim geçeceklerini söylediler.Tam bir hafta boyunca otelde Hizbullah'tan gelecek haberi bekledim. Bu süreç içerisinde umudumu kaybedip Türkiye'ye dönmeyi düşündüm. Ancak yedinci günde resepsiyondan arayan otel görevlisi fotoğraf makinalarım ve diğer mesleki araçlarımı da yanıma alıp aşağıya inmemi misafirlerimin beni beklediğini söyledi. İşte tamam dı. Türkiye'yi kana bulayan, insanları domuz bağı adı verilen bir şekilde bağlayıp diri diri betona gömen o örgütün Lübnan'daki merkezine girip liderleri ile röportaj yapacaktım.

HASAN NASRALLAH VE NAİM KASIM NELER SÖYLEDİ?

Otelden çıktıktan sonra bir araca bindirildim. Araca binmem ile birlikte şoför mahalli, arka koltuğun iki yan ve arka camlarında bulunan perdeler özür dilenerek araçta bulunan iki otomatik tüfekli Hizbullahçı tarafından çekilerek kapatıldı. Yaklaşık yarım saat süren bir yolculuğun ardından içinde bulunduğum araç perde arasından görebildiğim kadarıyla bir apartmanın zeminindeki garaja girdik. Garajda indikten sonra asansörle bir kata çıktık. Buradaki Hizbullahçılar beni bir odaya alarak fotoğraf makinamı açmamı, flaşımı açıp içerisindeki pilleri çıkarmamı istedi. Maninam ve flaşım incelendikten sonra üzerim alınarak röportajı yapacağım odaya alındım. Odada beklerken çay yanında hurma ve bisküvi ikram edildi. Görevliler Hasan Nasrallah'ın güvenlik nedeniyle 5 dakika ve 1 soru alacağını örgüt ile sormak istediklerim sorulara Hizbullah Sözcüsü ve Dini Lider Naim Kasım'ın cevap vereceğini belirttiler. Odaya Hasan Nasrallah ile Naim Kasım aynı anda girdi.  Lübnan'a, Lübnan Hizbullahına 'hoşgeldin' dedikten sonra sorularımı beklediklerini söylediler.

ÖNCE GÜLÜMSEDİ SONRA ÜZÜLDÜĞÜNÜ SÖYLEDİ

Bende Lübnan'a geliş nedenim olan, Türk kamuoyunun cevabını beklediği o soru ile başladım röportajıma. 'Türkiye'de Hizbullah'ın neden insanların ellerini arkadan bağlayıp, öldürüp üzerlerine beton attığını, cinayetleri, rahmetli Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan'ı neden pusu kurup öldürdüklerini, Türkiye'de bu eylemleri neden yaptıklarını sordum.

Din Bilgini Hasan Nasrallah ile aynı zamanda Kimya Öğretmeni olan Naim Kasım soruma önce bir gülümseme ardından da üzüldüklerini belirterek tercümanım aracılığı ile cevap verdiler.

PKK'YI KİM KURDUYSA ÜLKENİZDE BİZİM ADIMIZLA CİNAYET İŞLEYEN O ÖRGÜTÜ DE ONLAR KURDU

Nasrallah  ve Kasım ortak cevaplarında (Hatırladığım kadarıyla) 'Bizim Türkiye'de işlenen o vahşi cinayetlerle ilgimiz yoktur. Biz cinayet işlemiyoruz, işlemeyiz. Hizbullah sadece İsrail'i işgal ettiği Güney Lübnan'dan ve Filistin topraklarından çıkarmak için savaşırız. Türkiye'de adına Hizbullah veren hareketin arkasına, örgütün para hareketlerine, şirketlerine vs bakacak olursanız arkalarında bizi değil siyonistleri yani İsrail'i ve Amerika'yı göreceksiniz. Bugün ülkenizin güneyinde PKK'yı kim kurduysa işte o masum insanları öldüren Hizbullah'ı da onlar kurmuştur. İsrail ve ABD'nin hedefi Ortadoğu'daki ülkeleri zayıflatıp ele geçirmektir. Ve Türkiye şunu çok iyi bilmelidir ki bu o genişlemenin içerisinde Türkiye'de vardır. Yani ülkenizde bizim partimizin adını Hizbullah'ı kullanıp kan dökenlerin ipleri siyonistlerin ABD ve İsrail'in elindedir' dedi.Bu sorunun ardından Hasan Nasrallah elimi iki elinin arasına alıp bir güle güle git dedikten sonra yanındakilerle birlikte salondan hızla ayrıldı.Biz Hizbullah'ın Dini Lideri ve Sözcüsü Naim Kasım ile 1 saati bulan bir röportaj gerçekleştirdik. Daha sonra beni Nasrallah Camii'nde Cuma namazına davet edip, Fransızca ve Arapça eğitim veren okullarını, bölgelerindeki yoksul insanlar için gıda yardımı yaptıkları çadırlarını vs gezdirdiler. Hasan Nasrallah'ın kızı Zeynep ve oğlu Muhammed Hadi 18 yaşında İsrail'in saldırıları sonucunda ölmüştü. İki çocuğu gibi baba Hasan Nasrallah'ın ölümü de İsrail saldırısı sonunda gerçekleşti. Yazım uzun oldu ama hem Lübnan'da yaşananlar hem İsrail'in Hizbullah ile savaşı gündemde olduğu için bu satırları yazma gereği duydum. Hizbullah'ın iki lideri ile yaptığım röportajımın üzerinden 24-25 yıl geçmesine karşın şu iki detayı, söylemi unutmuyorum. Birincisi 'Ülkenizin doğusunda PKK'yı kim kurduysa işte bizim adımızı önüne alarak masum insanları katleden o örgütü de (ABD ve İsrail'i kastederek) onlar kurdu. İkincisi ise ' İsrail ve ABD'nin hedefi Ortadoğu'daki ülkeleri zayıflatıp ele geçirmektir. Ve Türkiye şunu çok iyi bilmelidir ki bu o genişlemenin içerisinde Türkiye'de vardır.

NOT: Yaptığım röportaj STAR Gazetesi'nde, STAR Gazetesi'nin o meşhur başlıklarından biri olan

'İŞTE ÖZ HİZBULLAH' manşeti ile tam 3 sayfa yayınlanmıştır.