-HOPPALA YÂRİM YAZ DELDİ ÇARŞIYA KİRAZ GELDİ-
Şimdi başlığı okudunuz ya eminim ‘Aykut Bey kaçakçılık dosyalarıyla yetim hakkı yiyen hırsızlarla uğraştıkça kafayı yedi aklı başından gitti’ demişinizdir. Yok, vallaha Allah’a şükür akıl sağlığım yerinde.. Peki! Bu başlıkta neyin nesi derseniz hemen mevzuya girelim. Efendim birçoğumuzun dilinden düşürmediği halk şarkılarımız vardır. Örneğin ‘manda yuva yapmış söğüt dalına yavrusunu inek kapmış gördün mü?’ ya da yukarıda yazdığımız gibi ‘Hoppala yârim yaz geldi çarşıya kiraz geldi’ gibi.. Sözleri kulağa saçmada gelse bizi oynatır, eğlendirir bu türküler..
Sizlere bu haftaki yazımda ilginç bir kaçakçılık soruşturmasını yazacağım. Soruşturma o kadar ilginç ki, inanın bir yandan CHP’nin tarihi kongresini izliyor; bir yanda da yazıma başlık bulmaya çalışıyorum. Ama gelin görün ki aradan saatler geçmesine karşın yazının içeriğini anlatacak bir başlık bulamıyorum. O zaman da akılıma işte sözleri saçmada olsa bizi eğlendiren, oynatan ve düşündüren bu türkülerin sözleri geldi.
Milyonlarca liralık kaçakçılık soruşturmasının yapılış tarzı ve sonrası yaşananlar işte bu türkülerimizin sözlerini aratmayacak nitelikte, içeriği ise eğlenceli hem de düşündürücü.. Şimdi ben yazayım siz okuyun haklı mıyım haksız mıyım karar verin sevgili okurlarım;
‘ÜLKEYE BİNLERCE TELEFON SOKTULAR’
Sizlere ‘etkihaber.com’ adlı sitemizden birkaç gündür tanıtımını yaptığımız, İstanbul’da meydana gelen milyonlarca liralık telefon kaçakçılığı olayının komik soruşturmasını anlatacağım.
Kaçakçılığın merkezi ise HAYDARPAŞA GÜMRÜĞÜ. Halen mahkemesi devam eden olayda, ithalatçı firma gümrüğe getirdiği binlerce masa üstü telefonun yerine başka bir eşyayı gümrüğe beyan eder. Ancak bu arada gelen bir ihbar telefonu firmanın hevesini kursağında bırakır. Telefondaki ses beyan edilen ürünün gümrüğü az; TSE belgesi istemeyen kart değil masa üstü telefon olduğunu söyler!
Hemen harekete geçilir. Hong Kong’dan gelen SZCU 5573692 numaralı 40’lık konteynır görevlilerce açılır. İhbar doğrudur!! Gerçektende kart beyan edilen ürünün binlerce adet masa üstü telefon olduğu görülür. İşte ne olduysa da bundan sonra olur.
İddiaya göre; olay ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirileceği yerde o dönemin İstanbul Gümrüklerinden sorumlu olan (nadide insan) Nadide Hanım tarafından ne hikmetse telefonlar Ankara’ya gönderilir ve o büyük devletin savcısından bile çekinmeyen gücün isteğiyle Ankara’ya gelen telefonlar tasfiyelik olur!..
Kaçak yakalanan telefonlar transit yapıldı!
Durun daha bitmedi. Dedik ya aynı ‘Hoppala yârim yaz geldi çarşıya kiraz geldi’ gibi diye.. Ankara’daki binlerce telefon tasfiyelik olduğu halde yine o büyük gücün etkisiyle bu seferde transit yapılarak Cilve gözü Gümrüğü’ne gönderilir. 2003 yılında kaçakçılık usulsüzlükler meydana gelirken Gümrük Müsteşarlığı olaya tam 4 yıl sonra -evet yanlış okumadınız tam 4 yıl sonra- yani 2007 yılında uyanır. Müsteşarlık, olayın bütün detaylarıyla su yüzüne çıkması için hemen bir baş kontrolör görevlendirir. Unvanının önünde BAŞ olan bu kontrolör kaçakçılık olayıyla ilgili olarak bir rapor yazar. Aman ne rapor; zannedersiniz ki kaçakçılığı soruşturma geçiren D. İthalat ve İhracat Ltd. Şti. ortakları M. D., S. İ. ve onlara yardım eden gümrükçüler değil inler, cinler ve periler yapmış!.
Raporda herkes arap sabunu ile yıkanıp aklanır paklanır. Ama Türk Yargısı da boş duracak değil ya?.. Herkesi aklayan ve adının önünde ‘BAŞ’ olan bu kontrolör hakkına inceleme başlatır. Kaçak telefonlar bir bu ile bir o ile gitse de yargı gerekeni yapıp konuyla ilgili dava açılır.
Vekil yapıldı!!
Peki! Tüm traji-komik bu olayların ardından o dönemin ‘NADİDE’ müdürüne ne olur? O da Gümrük Müsteşar Yardımcısı Vekili yapılır. Nasıl mı yapılır? Ya da böyle komik soruşturmamı nasıl yapılır? Vallaha bilsek bu yazının başlığını ‘Hoppala yârim yaz geldi çarşıya kiraz geldi’ diye yazmazdık. Şarkının devamı nasıl mı? İyi yazayım da onu da okuyun;
armudu taşlayalım
altında kışlayalım
akşam oldu vakit oldu
eğlenceye başlayalım
hey yallah yallah yallah
hoppala yarim yaz geldi
çarşıya kiraz geldi
aldım beş okka kiraz
o da yare az geldi
armudun altı kuyu
uyu sevdiğim uyu
ne çabuk sarhoş oldun
içtiğin üzüm suyu
armut dalda sallanır
yere düşer ballanır
o yar beni görünce
hem güler hem nazlanır
Ayrıca, şunu da belirtmek isterim; Yeni Gümrük Müsteşarı Sayın Ziya Altunyaldız, bu dosyayı isteterek kaçakçılık soruşturmalarını buradan başlatabilir. Zaten bu çok önemli dosyayı unutulmaması adına tekrar gündeme taşıdım.
Sağlıcakla kalın sevgili okuyucularım..
YAZARIN NOTU:
1— İstanbul Gümrükleri ile ilgili ikinci bir rapor daha elime geçti. Önümüzdeki günlerde kaleme alacağım bu raporlar, 7.2 şiddetinde deprem etkisi yaratacak nitelikte.. Tabii bu depremin altında kimler kalacak bunu da hep birlikte bekleyip göreceğiz değerli okurlarım.
2—Bazı ithalat ve ihracatçılardan çok sayıda mail, telefon ve faks alıyorum. Hepside ithalat ve ihracat işlemleri sırasında mağduriyetlerini dile getiriyorlar. Hiçbir sabıkaları olmayan bu şirket ve yöneticilerin, hiçbir gerekçe gösterilmeksizin kırmızı hatta zorlandıklarını ve bunun karşılığında da gemi acentelerine (özellikle de birine) para ödediklerini anlatıyorlar. Çok yakında bu uygulama ve mağdur olan ticaret erbabı insanların mağduriyetlerini de yine www.etkihaber.com’daki köşeme taşıyacağım. Bilgilerinize..