Gazeteci Hrant Dink'in, kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni olduğu Agos gazetesi önünde 19 Ocak 2007'de katledilmesinin üzerinden 14 yıl geçti.
Cinayetin ardından yürütülen soruşturmalar sonunda açılan dava halen devam ederken, AA muhabiri, cinayetle ilgili yargılama süreci, olayla ilgili hazırlanan iddianame ve mütalaalarda geçen bilgileri ve suikast öncesi, sonrası ile 14 yılda yaşanan gelişmelerin yargısal boyutunu derledi.
Şişli Halaskargazi Caddesi'nde bir bankadan çıktıktan sonra 19 Ocak 2007'de o zaman 17 yaşında olan tetikçi Ogün Samast tarafından 3 kurşunla vurularak katledilen Dink'in ölümü, toplumun büyük kesiminin tepkisine yol açtı.
Tetiği çeken Samast, ekiplerin yaptığı çalışmada kimliği kısa sürede belirlenip izi sürülerek Samsun'da yakalandı.
Cinayetin ardından yürütülen soruşturmada ilk olarak aralarında Samast'ın da bulunduğu 12'si tutuklu 18 sanık hakkında dava açıldı. Ogün Samast, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal'in de aralarında bulunduğu 12'si tutuklu 18 şüpheli hakkında 20 Nisan 2007'de iddianame hazırlandı.
"Yargısal darbe teşebbüsü" olan 17-25 Aralık 2013'teki operasyonların ardından farklı bir boyut kazanan dava sürecinde cinayetin, emniyet içerisinde yuvalanan FETÖ/PDY mensuplarının organizasyonuyla gerçekleştiği sonucuna ulaşıldı.
Davaya ilişkin hazırlanan mütalaada cumhuriyet savcısı, sanıklardan Ramazan Akyürek'in İstihbarat Daire Başkanlığı görevini yürüttüğü 1 Ağustos 2008 tarihinde, Hrant Dink yargılamasını yürüten Mahkeme Başkanı Hakim Erkan Çanak hakkında "Selman Büyükburç" sahte ismiyle İBDA/C üyesi olduğu gerekçesi ile telefonunun dinlenilmesi kararı çıkarttığına vurgu yaparak, bu yöntemle mahkeme başkanı ve yargılamayı kontrol altına almaya çalıştığına işaret etti.
Davaya ilişkin kararını 17 Ocak 2012'de açıklayarak cinayetten mahkumiyet kararı veren mahkeme, terör örgütü üyeliğinden ise sanıklara ceza vermedi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yerel mahkemenin kararının, "sanıkların atılı suçları, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği" gerekçesiyle bozulmasını istedi. Yargıtayın da bozma yönündeki kararının ardından dava, 17 Eylül 2013'te yeniden görülmeye başlandı.
HSK kararnamesiyle görev yeri değiştirilen eski Mahkeme Başkanı Rüstem Eryılmaz, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ'den ihraç edildi. ''ByLock'' kullandığı belirlenen eski savcı Hikmet Usta firar etti.
FETÖ'cü savcı Muammer Akkaş tarafından yürütülen soruşturma uzun süre herhangi bir işlem yapılmayıp adeta sürüncemede bırakıldı.
Soruşturma 2014'te hız kazandı
17-25 Aralık yargısal darbe teşebbüsünden sonra tespit edilen FETÖ'cü savcıların dosyalardan el çektirilmesinin ardından hızlanan yargılama sürecinde ilk olarak soruşturmayı 2014'te savcı Yusuf Hakkı Doğan devraldı.
Savcı Doğan, soruşturma kapsamında o güne kadar dokunulmayan kamu görevlileri hakkında inceleme başlattı. Soruşturma kapsamında, ilk olarak Hrant Dink'in öldürüldüğü tarihte Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü olarak görev yapan Ali Fuat Yılmazer, ardından Ramazan Akyürek tutuklandı. Bu tutuklamaların ardından soruşturma dönemin jandarma görevlilerine de uzandı.
Aralarında eski emniyet müdürlerinin de bulunduğu 26 kamu görevlisi hakkında hazırlanan 2. iddianamede, şüphelilerin "tasarlayarak kasten öldürme, silahlı örgüt kurmak ve üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme, görevi kötüye kullanma ve kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi" gibi suçlardan hapis cezasına çarptırılmaları istendi.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, FETÖ'cü eski savcı Zekeriya Öz, Ekrem Dumanlı, Adem Yavuz Arslan, Ercan Gün ile eski jandarma görevlileri Muharrem Demirkale ve Hamza Celepoğlu'nun da bulunduğu jandarma mensuplarının da yer aldığı 51 sanık hakkında benzer suçlardan 3. iddianame hazırlandı.
9 sanık hakkında karar verildi
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 85 sanıklı davada, aralarında Ogün Samast'ın da bulunduğu 9 sanık hakkındaki dosya karara bağlanmak için ayrıldı.
Mahkeme heyeti 9 sanık hakkında, 17 Temmuz 2019 tarihinde, sanık Erhan Tuncel'in, Dink'in öldürülmesine ilişkin "kasten öldürmeye yardım" suçu dahil toplamda 99 yıl 6 ay, sanık Yasin Hayal'in "silahlı suç örgütü kurma ve yönetme" suçundan 7 yıl 6 ay, Ogün Samast'ın "silahlı suç örgütüne üye olmak" suçundan 2 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasını kararlaştırdı.
Sanık Zeynel Abidin Yavuz'u Dink'in öldürülmesine ilişkin "kasten öldürmeye yardım" suçundan 12 yıl 6 ay, "silahlı suç örgütüne üye olmak" suçundan 1 yıl 6 ay 22 gün olmak üzere toplamda 14 yıl 22 gün, sanıklar Tuncay Uzundal'ın Dink'in öldürülmesine ilişkin "kasten öldürmeye yardım" suçundan 15 yıl, "silahlı suç örgütüne üye olmak" suçundan 1 yıl 10 ay 15 gün olmak üzere 16 yıl 10 ay 15 gün, Ahmet İskender ile Ersin Yolcu'nun "silahlı suç örgütüne üye olmak" suçundan 1 yıl 10 ay 15 gün hapisle cezalandırılmasına karar veren mahkeme heyeti, sanıklar Salih Hacısalihoğlu ve Osman Hayal'in ise beraatine hükmetti.
Bu dosyada karar verilmesinin ardından aralarında Fetullah Gülen, eski emniyet müdürleri ve jandarma komutanları dahil 76 sanıklı davanın görülmesine devam edildi.
''FETÖ'cü polisler, Dink'in öldürüleceği bilgisini kasten gizledi''
Söz konusu davaya ilişkin cumhuriyet savcısı, 14 Aralık 2020'de esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Bugüne kadar defalarca FETÖ'nün üstü örtülü desteği olduğuna işaret edilen Dink cinayetinde, mütalaada cinayeti doğrudan FETÖ tarafından yapıldığına dikkat çekildi.
Hrant Dink'in öldürüleceği bilgisinin istihbarata bildirildiği belirtilen mütalaada, hayati önem taşıyan bu istihbari bilgilerin, "F/4 Gizli Haber Raporları"na yansıtılmayarak kasten gizlendiği, cinayete dair tetikçi ismi ve detay bilgilerinin yer aldığı raporun, Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü ve İstihbarat Daire Başkanlığı kayıtlarından yok edildiğine vurgu yapıldı.
FETÖ'nün amacı için cinayet "araç suç"
Mütalaada, ayrıca "Sanık Ramazan Akyürek, Erhan Tuncel'in yardımcı istihbarat elemanı olarak angaje edildiği tarihten, Hrant Dink cinayetinin gerçekleştiği 19 Ocak 2007 tarihine kadar Yasin Hayal'in elebaşı olduğu suç örgütünce geliştirilen Dink cinayeti tasarısı ve cinayeti işleyecek tetikçiler hakkında bilgi sahibi olan kamu görevlisi olduğu ancak yöneticisi olduğu FETÖ'nün amaçları doğrultusunda; Ergenekon, Balyoz gibi soruşturmaları başlatmayı amaç edinen örgütün bu amaçla 'amaç suç'un gerçekleştirilmesi için Dink cinayetinin 'araç suç' niteliğinde olduğu ve sanıklar Ali Fuat Yılmazer ve Coşgun Çakar ile cinayetin gerçekleşmesini bekledikleri" değerlendirmesinde bulunuldu.
Dink'in mutlak suretle öldürüleceği bilinmesine rağmen amaç suçun gerçekleşmesi için araç suç olan cinayetin gerçekleşmesinin beklendiğine vurgu yapıldı.
Bunun yanı sıra, Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek’in FETÖ'cülerin gizli haberleşme programı olan ''ByLock'' isimli uygulamayı kullandıkları tespit edildi. Genişletilen soruşturmalar neticesinde cinayetin, emniyet ve jandarma içerisinde yuvalanan FETÖ mensuplarının organizasyonuyla gerçekleştiği açığa çıktı.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen hakkında yakalama kararı
Yapılan yargılama neticesinde dosyaları ayrılan Fetullah Gülen, Adem Yavuz Arslan, Zekeriya Öz, Ekrem Dumanlı, Halil İbrahim Güven ve Mehmet Faruk Mercan dahil 13 sanık hakkında yakalama kararı bulunuyor.
Hrant Dink suikastı davasında hazırlanan ek iddianamede, cinayetin "FETÖ elebaşı Gülen'in sapkın dini inançları referans alınarak başka bir düzen getirmek için FETÖ/PDY'nin şiddet içeren bir başlangıç eylemi olduğuna dikkat çekilerek, cinayetin FETÖ bağlantısına şu ifadelerle dikkat çekildi:
“15 Temmuz başarısız darbe kalkışmasına giden süreçte, Hrant Dink cinayeti bu yolda ve bu amaç için attırılan ilk kurşun olması nedeniyle yürütülen soruşturmanın mahiyeti, niteliği ve ne kadar önemli olduğu, yabancı devlet destekli bu çete faaliyeti ile ülkemizin ve devletimizin zor duruma düşürüldüğü bugünlerde daha iyi idrak edilebilmektedir."
Aynı iddianamede, "Coşkun İğci'den, Yasin Hayal'in Dink'i öldürmeyi planladığı bilgisini alan Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerinin, bağlantı kurdukları İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi şüphelilerle cinayetin planlanması ve icrası noktasında müşterek hareket ettikleri" belirtildi.
''Samast'ı takip eden subay, 15 Temmuz'da ortaya çıktı''
Cinayet günü, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü Bölücü Faaliyetler İstihbarat Tim Komutanı olarak görev yapan eski Yüzbaşı Muharrem Demirkale'nin, cinayet mahallinde Ogün Samast’ı takip ettiği açığa çıktı.
Demirkale'nin kendisine ait iki hatla cinayetten bir gün önce ve bir gün sonra dönemin özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı FETÖ'cü Zekeriya Öz ile 7 kez görüşme yaptığı da esas hakkındaki mütalaada yer aldı.
Mütalaaya göre, Demirkale'nin ayrıca ankesör ve ardışık arama yöntemi ile örgüt üyeleri ile haberleştiği tespit edildi.
Demirkale'nin, cinayetten yıllar sonra yarbay olarak 15 Temmuz 2016’da FETÖ'nün darbe girişiminde Jandarma Genel Komutanlığındaki eylemlerde yer alarak uzun namlulu silahlarla ateş ettiği belirlendi.
Tetikçi Ogün Samast, cinayetten bir gün sonra yakalandığı Samsun Otogarı'nda il jandarma ve emniyet müdürlüğüne bağlı birimlerde gözaltında tutuldu.
Gözaltı sırasında "Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez" yazısının önünde elinde Türk bayrağı tutuşturularak çekilen görüntülerin bir kısmı, tutuklu sanık Ercan Gün tarafından servis edildi.
Davaya savcılıkça sunulan esas hakkındaki mütalaada sanık Gün'ün de FETÖ'nün amaçları doğrultusunda Ogün Samast'ın görüntülerini yayınlatarak FETÖ'nün cinayet üzerindeki amacını gerçekleştirmeye çalıştığı vurgulandı.
Sanıkların son savunmaları alınıyor
Eski subay Muharrem Demirkale ve eski general Hamza Celepoğlu'nun da aralarında bulunduğu 18 sanığın ankesör kaydı bulundu.
Dink'in öldürülmesine ilişkin İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen, aralarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma ve eski emniyet görevlilerinin de bulunduğu 76 sanıklı davada, sanıkların son savunmaları alınıyor.
AA