Türkiye'nin New York Başkonsolosluğu ve BM Daimi Temsilciliği'nin bulunduğu Türkevi binasında düzenlenen ve moderatörlüğünü SETA Washington Araştırma Direktörü Doç. Dr. Kılıç Buğra Kanat'ın üstlendiği panele, Türk ve Amerikalı uzmanlar ile davetliler ilgi gösterdi.
"Geçmişten bir kalıntı mı yoksa hala geçerli mi" başlığı altındaki panelin ilk oturumunda söz alan Kriz Grubu BM Direktörü Richard Gowan, BM Güvenlik Konseyi'nin mevcut performansına yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Gowan, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşının konseyin zayıflığına dair soruları küresel düzeyde tekrar gündeme getirdiğini belirterek, "Güvenlik Konseyi, tahmin edildiği gibi Rusya'nın saldırganlığına anlamlı bir şekilde yanıt vermede başarısız oldu" dedi.
Konseyin, Ukrayna'daki savaşla ilgili tartışmalar devam ederken, diğer alanlarda sınırlı bir işlevsellik seviyesini koruyabildiğini kaydeden Gowan, "Bu da gösteriyor ki radikal reformlar etrafında dolaşmak konseyin daimi 5 üyesinin hiçbirinin çıkarına değil" dedi.
"Uluslararası güvenlik konusunda yetkilerin yenilenmesi gerekir"
Kolombiya BM Daimi Temsilciliği Müsteşarı Francisco Gutierrez de konseyin durumunun sadece güvenlik endişeleri ile değil prosedürel olarak da anlaşılması gerektiğine dikkat çekti.
Gutierrez, "Güvenlik Konseyi reformunun kaçınılmaz bir süreç olduğu görüşlerine katılıyorum. Kuruluşların, yalnızca kendilerinin tamamlanmasında gerekli ayarlamaları değil, aynı zamanda koşulları etkin bir şekilde sağlamak için uluslararası güvenlik konusunda yetkilerinin yenilenmesini de yeniden gözden geçirmeleri gerektiğinin altını çizmek isterim" dedi.
Eski BM Genel Sekreteri Libya'ya Destek Misyonu Özel Temsilcisi Ian Martin ise Güvenlik Konseyi'nde en problemli konulardan birinin daimi üyelerin veto hakkı olduğunu belirterek, vetoların sınırlandırılması ve veto hakkını kullanan üyelerin Genel Kurul'a karşı sorumlu olması teklifini desteklediğini söyledi.
Martin, "Ancak Güvenlik Konseyi'nde daimi bir üyenin herhangi bir koşulda vetoyu fiilen kullanmasını durdurmasından son derece şüpheliyim" ifadesini kullandı.
"Artık sorun, reformun gerekli olup olmadığı değil, nasıl yapılacağıdır"
İletişim Başkanlığı Kamu Diplomasisi Daire Başkanı Oğuz Güner'in moderatörlüğünü yaptığı panelin ikinci oturumunda ise "Amaca Uygun mu? Daha iyi bir formda olabilir mi" başlığı altında BM Güvenlik Konseyi için reform önerileri tartışıldı.
Columbia Üniversitesinde Kent Küresel Liderlik Programı Direktörü Jean-Marie Guehenno, panelin ilk oturumunu dinleyen herkes için, BM Güvenlik Konseyi'nde reform yapılmasının gerekliliğinin açıkça ikna edici olduğunu belirterek, "Bu girişimi başlattığı için Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı'nı takdir ediyorum. Artık sorun, bir reformun gerekli olup olmadığı değil, nasıl yapılacağıdır" dedi.
Guehenno, Güvenlik Konseyi'nin Suriye ve Ukrayna gibi yerlerde görülen dehşet konusunda aciz kaldığına dikkat çekerek, "Ne kadar işlevsiz olursa olsun Güvenlik Konseyi, bazen aldığı kararlarla hala bir etkisi olduğunu gösteriyor. Ancak bu, bugün Ukrayna'da, Yemen'de veya başka yerlerde ölmekte olan insanlar için kesinlikle tatmin edici değil. Daha iyisi yapılabilir ve yapmalıyız" diye konuştu.
"Türkiye'nin dünyadaki diğer ülkeleri harekete geçirme konusunda iyi konumlanmış etkili bir ülke olduğunu düşündüğünü belirten Guehenno, "Tahmin edilebilir bir dünya en güçlüler için bile tahmin edilemeyen kuralsız bir dünyadan daha iyidir" değerlendirmesinde bulundu.
"Küresel sorunlarda karşı tepki vermede konsey etkisiz kalıyor"
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Şuay Nilhan Açıkalın da BM Güvenlik Konseyi'nin yeniden yapılandırılmasının 1990'lardan beri tartışılan bir konu olduğunu hatırlatarak, "Küresel sorunlarda karşı tepki vermede konsey etkisiz kalıyor. Özellikle bugün artık tüm geleneksel paradigmalar açıkça değişti, daha hibrit, daha birbirine bağlı, daha çok yönlü problemlerle karşı karşıyayız" dedi.
Açıkalın, konuşmasına şöyle devam etti:
"Ve bunlar sadece bölgesel veya ulusal değil, insanlığın en büyük problem olan farklı kıtalarda ve alanlarda şiddetin dahil olduğu daha çok küresel sorunlar. Ancak tek sorun sadece bu şiddetler değil, BM Güvenlik Konseyi'ndeki ülkelerin bunlara karşı sessizliğidir. Bu nedenle, BM Güvenlik Konseyi'ni nasıl değiştirebileceğimizi veya BM Güvenlik Konseyi'nde nasıl daha fazla adalet veya eşit temsil yapabileceğimizi belirlemek için yeni bir yaklaşım veya yeni bir yol bulmaya özen gösterelim."
"Son 10 yılda bir milyondan fazla insan hayatını kaybetti"
Japonya'da bulunan Soka Üniversitesindeki Uluslararası Barış Çalışmaları'ndan Prof. Vesselin Popovski de sunumunda, Güvenlik Konseyi reformu üzerine yapılan proje ve çalıştaylar için organizatöre teşekkür ederek, "Şunu söylememe izin verin ki, diplomasi deneyiminizle bunu yapmak için Türkiye'den daha iyi kimse yoktur" ifadesini kullandı.
Popovski, reform konusunda BM Şartı'nda bulunan daimi üyelerin değişiklikleri onaylama yetkisinin büyük problem olduğunu belirterek, bu nedenle reform çalışmalarının çok fazla şüpheciliği ve karamsarlığı davet ettiğini söyledi.
Konseyin daimi üyelerinin veto hakkından vazgeçmek istememelerinin en büyük problem olduğunu belirten Popovski, "İnsanlar bunu küçümsemeye çalışıyor. Ama Suriye'deki insanlara, Yemen'deki insanlara, Myanmar'daki Rohingalılara veya Ukraynalılara sorarsak, yaşadıklarının tek nedeni vetodur. Son 10 yılda bir milyondan fazla insan hayatını kaybetti" dedi.
AA