İş dünyası örgütlerinin temsilcileri, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "İnşallah 31 Mart'ın ardından önümüzde şöyle 4,5 yıllık kesintisiz bir icraat dönemi olacak. Bu dönemi en verimli şekilde kullanarak yeniden reform gündemimizi hayata geçirmekte kararlıyız" şeklindeki sözlerini değerlendirdi.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Türkiye'nin, 31 Mart yerel seçimlerinin ardından siyasi istikrar gücüyle ekonomi alanındaki yapısal reformların da hızlanacağı son derece önemli bir dönüşüm süreci yaşayacağını, bu dönemin, ekonomi yönetiminin ortaya koyduğu gelecek vizyonu ışığında ve Yeni Ekonomi Programı (YEP) çerçevesinde planlanan tüm ekonomik reformların adım adım hayata geçeceği stratejik önemi yüksek bir süreç olacağını vurguladı.
Bu bağlamda ekonomik reformları da tek başına bir alana odaklanarak değerlendirmemek gerektiğini belirten Olpak, bankacılıktan reel sektöre, bütçe disiplininden cari açığın düşürülmesine kadar pek çok dinamiği kapsayan bir reform atağından söz ettiklerini söyledi.
Olpak, yapısal reformların ekonomiye katacağı pozitif ivmeyle, ülkenin dünyada yaşanan ekonomik yavaşlamalardan en az şekilde etkilenmesi ve sürdürülebilir büyümeyi hız kesmeden devam ettirebilmesi için kırılganlıktan uzak ve şoklara dayanıklı yeni bir yapıya kavuşacağını düşündüklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Türkiye ekonomisinin özellikle üretim odaklı bir yaklaşımla, stratejik alanlarda yüksek katma değer yaratması ve büyümesini ithalata bağımlı olmadan sürdürmesi büyük önem taşıyor. Ekonomi alanındaki reformların en önemli artılarından biri de kuşkusuz, Türk lirasının değerini koruması adına çok olumlu bir katkı yapacak. Zaman zaman döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar karşısında oldukça güçlü durabilen ve uluslararası piyasalara daima en üst seviyede güven veren bir konumda olacağımızı öngörüyoruz. Bu açıdan özelikle 2019 yılının ikinci yarısında Türk ekonomisinin büyüme ivmesini koruyacağına ve pozitif yönde ilerleyeceğine inanıyoruz."
"Çok değerli bir fırsat dönemi"
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan da son yıllarda art arda yaşanılan yoğun seçim takviminin Türkiye'de özellikle ekonomi için öncelikli olan bütüncül yapısal reformların gecikmesinde önemli bir etken olduğunu vurguladı.
31 Mart'taki seçimlerin ardından kendilerini uzun bir seçimsiz dönemin beklediğini ifade eden Bahçıvan, "Bu dönemin, içinde bulunduğumuz süreçteki en önemli gündemimiz olan ekonomik hayatımıza ilişkin reformlar için çok değerli bir fırsat dönemi olacağına inanıyoruz. Dolayısıyla kısa vadeli hiçbir siyasi hesaba takılmamasını umut ediyoruz." dedi.
Bahçıvan, çok değerli olan bu dönemin de ülke ekonomisinin temel sorunlarına kalıcı çözümler üretilecek bir süreç olarak kullanılması gerektiğini, sanayiciler olarak bu ortamın kendilerine uzun vadeli bir katkı sağlayacağını, üretim, teknoloji, eğitim odaklı, bütüncül, özellikle bir yapısal dönüşüm dönemi olarak değerlendirileceğini ümit ettiklerini söyledi.
Bugüne kadar reformların neler olacağını yaptıkları istişarelerde hükümet ile paylaştıklarını ve bu durumun süreceğini ifade eden Bahçıvan, "İSO olarak her daim söylediğimiz gibi, ülkemizin nitelikli ve sürdürülebilir bir üretim ekonomisi modelini oluşturması ve bunu kalıcı hale getirmesi gerekmektedir. Yapılacak reformların cari açığa da katkı sağlayacak kaliteli bir sanayileşme ve katma değerli yüksek büyümeyi hedefleyecek bir dönemin başlangıcını oluşturması en büyük dileğimiz." dedi.
"Türkiye, yeniden küresel büyümenin öncüleri arasında yer alacak"
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın reformist bir irade ortaya koymasının, iş dünyasının ümidi ve beklentisinin realize olması demek olduğunu söyledi.
Yapısal reformların, yerli ve milli üretim ile yerli teknoloji ve buluşları hızlandıracak, sanayiyi güçlendirecek, ihracatı artıracak nitelikte olması gerektiğini vurgulayan Avdagiç, hükümetin yapısal reformları yaparken, iş dünyasına, yerli üretime karşı pozitif ayrımcılık yapması, onu himaye ederek geliştirmesi gerektiğini kaydetti.
Avdagiç, 4,5 yıllık seçimsiz dönemin Türkiye için önemli bir dönüşüm fırsatı olacağına inandığını ifade ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu dönüşüm fırsatını tıpkı 2002'deki bir anlayışla kullanabilirsek inanıyorum ki Türkiye yeniden küresel büyümenin öncüleri arasındaki yerini alacaktır. Türkiye ekonomisi, 4,5 yıllık seçimsiz dönemin hemen başında uygulayacağı yapısal reformlar ve katma değerli ihracat atağıyla en doğru yere istikrar çıpasını atacaktır. 4,5 yıllık bu seçimsiz dönem, ülke içinde reform takviminin istikrarlı ve kesintisiz şekilde işleyeceği, ekonomiye daha fazla yoğunlaşacağımız ve gelen fonları çok daha rasyonel değerlendireceğimiz anlamına geliyor."
Bu süreçte Türkiye'nin dünyadaki mal ticaretinden aldığı payı artırması, farklı şeyler üretilmesi, yeni markalar oluşturulması gerektiğini aktaran Avdagiç, reformların en çok temas etmesi gereken noktanın yüksek teknolojili üretim olacağını vurguladı.
Avdagiç, "İthalata bağımlı ihracat yapısından sıyrılmamız gerekiyor. Cari açık sorunumuzun kalıcı olarak çözülmesi buna bağlı. Dış ticaret yapımızda yükte hafif, pahada ağır ürünleri öne çıkartmalıyız." diye konuştu.
Enerji maliyetlerinin düşürülmesine dikkati çeken Avdagiç, yatırımcı ve girişimci ekosistemini geliştirmenin, tasarruf oranlarını artırmanın, mesleki eğitimin önemine işaret etti.
"Reformlarla ilgili sözler iş dünyası için çok önemli"
Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş ve sonrasında uygulanan ekonomi politikalarının istikrarı de beraberinde getirdiğini, iş dünyası olarak kendileri için de istikrar ve güven ortamının çok önemli olduğunu vurguladı.
Aydın, 31 Mart sonrası için de ekonomideki sorunların çözülmesi ve büyümenin sürdürülmesi için istikrarın devam etmesinin önemine işaret ederek, Erdoğan'ın 31 Mart sonrasına ilişkin sözlerini çok önemsediklerini söyledi.
Erdoğan'ın; faizin düşürülmesi, döviz kurundaki dalgalanmaların önlenmesi, enflasyonun yeniden tek hanelere çekilmesi, büyüme rakamlarının yükseltilmesi konularındaki düşüncelerinin herkesçe malum olduğunu aktaran Aydın, şunları kaydetti:
"İş dünyası çatı kuruluşları olarak bizler de aynı önceliklere sahibiz. Faizin düşürülmesi yeni yatırımları getirirken, beraberinde işsizliğe çare olacaktır. Döviz kurundaki dalgalanmanın kontrol altına alınması, fiyatlardaki oynaklığı sabitleyip tüccarımıza daha güvenli ticaret yapma imkanı sağlayacaktır. Enflasyonun tek hanelere çekilmesi, piyasaları canlandıracak, iş, aş ve büyümeyi gerçekleştirecektir. Radikal kararların alınması, büyük sorumluluk getirmekle birlikte bu kararların uygulanabilmesi için de eş güdümlü çalışabilecek bir ekip gerektiriyor. İşte bu noktada tecrübe, bilgi, birikim ve en önemlisi istikrar unsuru politikaların devreye girmesi gerekiyor."
"Yerli üretim ve ihracatı artırmaya ağırlık verilecek"
Orhan Aydın, hükümetin kesintisiz icraat dönemindeki savunma sanayi, yerli otomobil, Kanal İstanbul ve şehir hastaneleri gibi projelerinin, sektörlere canlanma getireceği, bunların yanı sıra yerli üretimi ve ihracatı artıracak politikalara ağırlık verileceğinin anlaşıldığını söyledi.
Erdoğan'ın yüksek faiz konusundaki eleştirilerini anımsatan Aydın, "Bu bağlamda yatırımların ve üretimin önünü açmak için faizlerin düşürülmesi noktasında da reform derecesinde kararlar alınacağı kanaatindeyiz." dedi.
Aydın, gelir dağılımı, bölgeler arası dengesizlik, tarımdaki yerlilik oranı ve fiyat istikrasızlığı gibi öncelikli konular noktasında da reform düzeyinde yenilikler beklediklerini ifade ederek, "Ekonomide istikrar, beraberinde sorunların çözülmesini ve büyümeyi getirecektir. Kesintisiz icraat konusunda ev ödevlerimiz bellidir. Şimdi kamusuyla, özel sektörüyle el ele verip gereken reformları gerçekleştirerek büyüyen Türkiye'yi inşa etme dönemidir." şeklinde konuştu.
AA