Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, 103 emekli amiralin açıklamasına ilişkin, "Bu yarasa bildirisi, ayaklarımızın altındadır ve bu bildiriye imza atanlar da hukuk nezdinde gerekli hesabı vermek zorundadır." ifadelerini kullandı.
Aydın, yaptığı yazılı açıklamada, pandemi sürecinde tüm dünyada adeta ekonomi savaşlarının yaşandığı bir ortamda güven ve istikrarın ne kadar önemli olduğunun kaçınılmaz bir gerçeklik iken bu bildirinin iş dünyasını son derece rahatsız ettiğini belirtti.
Aydın şunları kaydetti:
"Güven ve istikrar dediğimiz bir ortamda yarasalar gibi bir gece vakti alelacele kaleme alınıp imzalandığı belli olan yarasa bildirisi ile Montrö Sözleşmesi bahane edilerek geçmişteki vesayetçi anlayış ile yine milli irade hedef alınmış, milletimizin dini değerlerine saldırılmış, sopa gösterilerek geçmişteki darbeci zihniyet yine hortlatılmıştır. Şunu açıkça belirtmek isteriz ki güven ve istikrarımızı hedef alan, cuntacı kafa ile ele alınan ve millet iradesini hedefleyen bu yarasa bildirisi şehit Ömer Halisdemir kardeşimizin ruhunu sızlatmıştır. Anlaşılan bu amirallerin ülke gerçeklerinden ve millet iradesinden haberdar olmadığı ve hala alması gereken çok dersler olduğu aşikardır. Bu yarasa bildirisi, ayaklarımızın altındadır ve bu bildiriye imza atanlar da hukuk nezdinde gerekli hesabı vermek zorundadır."
Asrın İşadamları Derneği
Asrın İşadamları Derneği (ASRİAD) Genel Başkanı Adnan Danışman, 103 emekli amiralin açıklamasına ilişkin, "Bu çağda hala darbe düşüncesi ile iktidarları hizaya çekmek ya da değişimini hayal etmek tam anlamıyla ilkelliktir." ifadesini kullandı.
Danışman, yaptığı yazılı açıklamada, ülkede siyasal mekanizmaların sivil toplum kuruluşları (STK) ile varlıklarını devam ettirdiklerini, eski reflekslerin bir yansıması olarak ortaya darbe imalı bir bildiri koymanın tek kelime ile talihsizlik olduğunu belirtti.
Danışman, şunları kaydetti:
"Talihsizliktir. Çünkü, yanlış bulunan bir kısım uygulamaları ya da anlayışları iktidardan uzaklaştırmanın yolunu darbe olarak görmek artık üçüncü değil, beşinci sınıf ülkelerde devreye konan bir çözüm yoludur. Bu çağda hala darbe düşüncesi ile iktidarları hizaya çekmek ya da değişimini hayal etmek tam anlamıyla ilkelliktir.
Acaba bu amiraller, Myanmar'da yaşananlardan çok mu bahtiyar oldular? Yoksa tüm Batı merkezlerinin desteklediği Sisi iktidarına mı özendi? Dolayısıyla kenarda refah içinde oturup hayalini kurdukları iktidar fantezilerini mi gerçekleştirmeyi arzu ettiler? Yoksa birileri onları yine eskilerde olduğu gibi öne sürüp arkadan başka hesaplar mı yaptı? Artık ülke olarak bazı ilkel teknikleri kullanarak iktidar değişimi sağlama aşamalarını geçmiş olmanın zamanı gelmedi mi? Seçme seçilmenin mümkün olduğu, seçimlerin zamanında yapıldığı bir atmosferde darbe düşüncesi tek kelime ile acizliktir. Darbe, topluma söyleyecek sözü olmayanların, insanları siyasal beceri ya da söylemle ikna etmeyi başaramayanların müracaat edebilecekleri karanlık bir yoldur. Bu millet de artık karanlık yollara izin vermez. Siyasal olarak her görüşün dile gelebildiği, her görüşün partisinin olabildiği ve her görüşün yeni parti kurma imkanının olduğu bir ortamda darbe düşüncesi gerçek anlamıyla millete saygısızlık ve kötü niyettir."
Darbe ile iktidar değişimi hayal eden çılgın düşünce sahiplerini kınadıklarını aktaran Danışman, "Farklı düşüncelerini iktidara getirmek azminde olan herkes, eğer bu iddialarında samimiyse emellerini gerçekleştirmek için siyasal arenaya çıksın. Başka yollara tevessül etmesinler. Bu hatırlatmayı, tüm karanlık odaklara önemli bir uyarı olarak STK sorumluluğumuzun bir gereği olmak üzere milletimizle paylaşmayı zorunlu görüyoruz." ifadelerini kullandı.
İstanbul Ticaret Borsası
İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz, 103 emekli amiralin açıklamasına ilişkin, "Bu hukuk dışı ve sorumsuz bildirinin kesinlikle küçümsenmemesi, açılan soruşturmanın en kısa zamanda tamamlanması ve sorumluların en ağır biçimde cezalandırılması Türkiye demokrasisinin sağlığı için kaçınılmaz gerekliliktedir." ifadesini kullandı.
Kopuz yaptığı yazılı açıklamada, bugüne kadarki tüm muhtıralarda muğlak tabirlerle "demokrasinin rayından çıkması, irticanın hortlaması, huzur ve güven ortamının bozulması" gibi ifadelere tanık olduklarını belirtti.
Kopuz, şunları kaydetti:
"Bu kez ayrıcalıklı konumlarının özlemiyle yanıp tutuşan kifayetsiz bir grup, mütekait askeri oligarşi temsilcisi niyetlerini açık açık dillendirmiştir: Büyüyen, güçlenen, savunma sanayisi içindeki yerlilik oranı sürekli yükselen, bir yıllık küresel salgının olumsuz etkilerine rağmen ihracatı rekorlar kıran Türkiye'nin önüne set çekmek… Böyle bir durumun kimin işine yarayacağını, kimin isteyeceğini yüce milletimizin takdirine sunuyorum.
Kanal İstanbul'un yapılmasını Türkiye'nin güvenliğine bir tehdit olarak görmek, sürekli gelişen askeri eğitim sistemini eleştirmek bir tarafa, sorulması gereken soru bence 'Siz kimsiniz ve bu açıklamayı yapmak ne haddinizedir. Aslında mütekait generallerin bu açıklaması hukuk dışılık açısından da bir ilktir. Diğer darbeciler, yaptıkları hukuksuzluğu en azından TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesine dayandırıyorlardı. Bu hukuk dışı ve sorumsuz bildirinin kesinlikle küçümsenmemesi, açılan soruşturmanın en kısa zamanda tamamlanması ve sorumluların en ağır biçimde cezalandırılması Türkiye demokrasisinin sağlığı için kaçınılmaz gerekliliktedir."
AA