İslam dünyasına Hz.Yusuflu mesaj

Mısır'daki olaylar için "Literatüre göre dört dörtlük darbe" tespiti yapan Erdoğan, yaşananlara sessiz kalan İslam dünyası için "Hz. Yusuf'u kuyuya atan kardeşler gibi" benzetmesi yaptı.

Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda Mart ayında yapılacak yerel seçimler, "diktatörlük" tartışması ve Mısır üzerine çarpıcı açıklamalar yaptı. Diktatör diyenlere "hodri meydan" diyen Erdoğan Mısır'daki darbeye darbe diyemeyen batı ülkelerine çatıp, sessiz kalan İslam Dünyasını da "Hz. Yusuf'u kuyuya atan kardeşler gibi" benzetmesi ile eleştirdi.

BAŞBAKAN Erdoğan'ın mesajları şöyle:

Batı tümüyle 'bir yıllık süreç içerisinde Mursi halkını kucaklamadı' diyor. Bu nasıl kucaklamamak ki Mübarek kabinesinin üçte ikisi sayın Mursi'nin hala kabinesini oluşturuyordu. Kendisine bu darbeyi yapan Sisi, Genelkurmay Başkanlığına Sayın Mursi'nin getirdiği bir kişiydi. Şu anda cumhurbaşkanlığı görevini gelen kişi, aslında o da Sisi'nin şu anda yönettiği bir kişidir. Onu da Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na sayın Mursi getirdi.
Bu nasıl bir şey ki Sayın Mursi'nin atadığı bu insanlar arkadan kendisini vuruyor ve hala utanmadan, sıkılmadan bu Batı kalkıp buna 'darbe' diyemiyor, 'müdahale' diyor ve 'kucaklamadı' diyor. Bu, siyasi literatürde bal gibi, dört dörtlük darbedir. Bu darbede kan vardır, yaralılar vardır. Batı nerede? Hani İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi? Hani insan haklarına saygı? Kendileriyle ilgili böyle bir şey olduğu zaman dünyayı ayağa kaldıranlar şimdi ne yapıyor? İnanın hepsi arkada kıs kıs gülüyorlar.
Eğer Batı Mısır'a yardımı keserse Arap dünyasında, Müslümanlarda 'biz çok zenginiz, yardım ederiz' diyen bir zihniyet var. Arap dünyasının içinde zenginler olduğu kadar, zekata muhtaçlar da var. Kaç tanesine elinizi uzattınız. Doğru, kaymak takım da var. Ama kaymak takımın altında sefilleri yaşayanlar da var. Hani 'Bunlar Victor Hugo'nun sefilleri değil, bizim sefillerimiz' diyordu ya, bizim sefillerimize bunların sahip çıktıkları falan yok. Bunlar diktatörlere sahip çıkıyorlar. Farkları bu.
Buradan Mısır ordusunun inançlı insanlarına ayrıca sesleniyorum; siz o Müslüman kardeşlerinize nasıl silah doğrultuyorsunuz? Nasıl bomba yağdırıyorsunuz? Sizin zerre imanınızda bir titreme yok mu? Hukuka uygun olmayan talimata uyulmaz. Burada size böyle bir talimat veriliyorsa ve bu hukuksuz ise siz kalkıp da bunun karşısında o insanları öldüremezsiniz.
(MHP lideri Bahçeli'nin, "Başbakan Mısır'daki darbeyi kabullenemedi" sözüne) Sayın Bahçeli, siz Mısır'daki darbeyi hazmedebildiniz mi? Evet, biz Mısır'daki darbeyi kabullenemiyoruz ve kabullenmeyeceğiz. Bugün susarsak, yarın aynı tuzağı bize kurduklarında sesimizi çıkarmaya hakkımız olmaz.
Mısır'daki darbe karşısında Batı da, İslam dünyası da iyi bir sınav verememiştir. Şu anda İslam dünyası adeta Hazreti Yusuf'u kuyuya atan kardeşlerden farksız durumdadır. Ama Rabbim nasıl ki o Yusuf'u kuyudan çıkarıp Mısır'a sultan ettiyse, nasıl ki o kardeşleri Yusuf'a muhtaç, mahçup ettiyse, bugün de kardeşlerinin ihanetine rağmen Mısır halkının, Mısır'ı idare etmesinin önüne hiç kimse geçemeyecektir. Bugün kardeşlerine karşı ihanet içinde olanlar da er ya da geç mahçup olacaklardır. Biz Türkiye olarak ilkelerle hareket ederiz ve öyle devam edeceğiz. Sayın Bahçeli, sen öncelikle imanının sesini duy ve oradaki mazlumların yanında yerini al!

Bize son derece yakışıksız şekilde 'diktatör' diyenlere hodri meydan diyorum, Mart ayında seçim var. Demokratik, özgür, şeffaf bir şekilde millet sandık başına gidecek. Kimin demokrat, kimin de diktatörlük özlemi içinde olduğunu o gün millet net şekilde ortaya koyacak. Son sözü millet söyleyecek. Eğer diktatörlük görmek istiyorsanız, buyurun, Mısır'a gidin. Diktatörlüğün olduğu yerde gazeteler, dergiler, televizyonlar sabah akşam diktatör ifadesini kullanamaz. Sallandırırlar Mısır'da olduğu gibi... Türkiye'de kim böyle bir şeyden bahsedebilir?
Çıkacaksın meydanlarda istediğin gibi konuşacaksın, bunu Toplantı Gösteri ve Yürüyüşleri Kanunu'na aykırı yapacaksın. Sana su, biber gazı sıkıldığında da bunu mermi olarak telakki edeceksin, sevsinler seni. Dünyada Uluslararası Hukuka bak, hepsinde de güvenlik güçlerine ne gibi yetkiler verildiğini görürsün. Gidin bakın bakalım milli şefiniz döneminde bir tek kişi cesaret edip de ona 'diktatör' diyebilmiş midir? Darbeci arkadaşlarınıza bugüne kadar aranızdan bile diktatör diyebilen çıkabilmiş mi acaba?
CHP'de çok ciddi bir liderlik, genel başkan boşluğu var. Şu anda Cumhuriyet Halk Partisi, Genel Müdürü'nün dahi kontrolünden çıkmış durumda. Şu anda CHP'ye kimin yön verdiği en büyük muammadır. CHP şu anda sadece sokakta şiddet uygulayanlarla, yumruk atanlarla, cam çerçeve kıranlarla hatta eli kanlı terör örgütleriyle ancak gündeme gelebilen bir partidir. CHP'nin gündemi, artık vandallar, barbarlar, eli kanlı terör örgütleri, bunlara sahip çıkan medya kuruluşları tarafından belirleniyor. CHP her kafadan bir sesin çıktığı, her kanadın bir yöne çektiği umutsuz bir parti haline geldi. Böyle bir umutsuzluk içindeki CHP seçim sürecini proveke etmek için her yola, yönteme başvuracak. Kamuoyu araştırmalarını gördükçe çılgına dönüyorlar. Bunlar şimdi bulanmış suda balık avlama gayretinde...

Başbakan Tayyip Erdoğan, konuşmasının Mısır bölümünde İsrail'e atıf yaparak "Demokrasi sadece sandık değildir" yaklaşımının İsrail'den kaynaklandığını belirtti. Erdoğan "Mısır'da ne diyorlar: Demokrasi, sandık değildir. Arkasında neresi var, İsrail var. Çünkü İsrail, elimizde belgesi var, 2011 seçimleri öncesinde Fransa'da yapılan bir oturumda, Adalet Bakanı'yla, Fransa'dan bir entelektüel, o da Yahudi, aynen şu ifadeyi kullanıyorlar: Mısır'da Müslüman Kardeşler seçimi kazansa da onlar kazanamayacaktır, çünkü demokrasi sandık değildir. Demokrasinin tanımındaki bu çelişkiler dünyayı otokratik rejimlere doğru taşıyacaktır. Bizim endişemiz budur" hatırlatması yaptı. Erdoğan'ın işaret ettiği diyaloğun 2011'de Fransa'da, dönemin İsrail Adalet Bakanı Tzipi Livni ile entelektüel Bernard Henry- Levy'nin arasında geçtiği öğrenildi.

Başbakan Tayyip Erdoğan Mart ayında yapılacak yerel seçimler için "Ehliyetiyle, liyakatıyla hareketimizi çok daha güçlü kılacak isimlerle bu seçimlere girmemiz gerekir" dedi ve ekledi: "30 büyükşehir yüzde 76'yı oluşturuyor. Buradan hareketle bu 30 büyükşehirde, bizim alacağımız oy nedenli önemli, bunu görmek durumundayız. Bu dava, bu hareket hedeflerine ulaşamadan 2023 burçlarına ay yıldızlı bayrağı dikemeden akamete uğrararsa bunun vebali en fazla bizim üzerimizde, bu teşkilatın üzerinde olur. Rehaveti asla kabul edemeyiz." Erdoğan, siyaset yaptıkları partilerin hangi gerçeklerle kapatıldığının tekrar incelenmesi gerektiğini de belirterek, "2007'de AK Parti'ye açılan kapatma davasını bugün yeniden inceleyin. Şimdi biz de yeniden inceliyoruz, üzerinde çalışıyoruz. O davalarda silah bulamazsınız, o davalarda şiddet bulamazsınız, o davalarda hukuk dışı hiçbir hareket, girişim bulamazsınız" dedi.