İYİ FOKSLUYORSUNUZ

Erdoğan'dan "Sağlığınız nasıl?" sorusuna cevap!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sağlık durumuyla ilgili iddialara yanıt vererek, “Allah’a hamd olsun gayet iyiyim ve hangi hastanede yatmışım, nasıl olmuş; bunları hep sizlerden öğreniyorum. Böyle bir şey olmadı. Sadece bayramdan sonra birkaç gün dinlendik. Herhangi bir sıkıntı söz konusu değil” dedi.

Erdoğan sağlığıyla ilgili haberlere tepki gösterdi ve iyi olduğunu bildirdi. Erdoğan "Allah’a hamd olsun iyiyim ama iyi foxluyorsunuz. Ve hangi hastanede yatmışım... hastanede ne olmuş filan falan... Böyle birşey olmadı. Sadece bayramdan sonra birkaç gün dinlendik, programımızı uygulamaya koymadık, şimdi Türkmenistan daha sonra Bursa.. İşte medyanın bu yönü çok kötü. Biraz kendinizi sorgulamanız lazım. Bu kadar yalanı nerden buluyorlar, nasıl yazıyorlar. Biraz insan utanır. Ülkenin başbakanı hastanede yatmış, yok şöyle olmuş. Biz bir ders aldık o dersin başlığı da edeb ya hu" dedi.

-“MISIR’DA SADECE DEMOKRASİ DEĞİL, İNSANLIK HEDEF ALINMIŞTIR”-

Erdoğan, Batı’nın Türkiye’yi “Mısır’ın içişlerine karışıyor olmakla” itham ettiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:

“Bize ‘Arapların içişlerine niye karışıyorsunuz’ diyenlere sesleniyorum; Suriye’yle ilgili olduğu zaman neden destek istediniz o zaman? Suriye Arap değil miydi? Türkiye’nin tavrını övmek suretiyle, Türkiye’yle burada çalışmayı arzu ettiğinizi siz söylediniz. Mısır da bizim komşumuz, Akdeniz de bizim komşumuz. Biz Akdeniz’de müşterek çalışmaları onlarla her zaman yaptık. Tarihi, kültürel, medeniyet noktasında bağlarımız var. Tabi ki buraya yönelik de söyleyeceklerimiz olacaktır. Mısır’da sadece demokrasi değil, insanlık hedef alınmıştır, demokrasiye ölümcül bir darbe vurulmuş, ardından insanlık can çekişmeye başlamıştır. Bir ülkenin ordusunu, askerini, polisini, ağır silahlarını kendi halkına çevirmesi, meydanlarda adaleti beklemekten başka hiçbir şey yapmayan kendi halkını katletmesi ‘içişleridir’ diyerek asla görmezden gelinemez. Bu katliamları işleyenler kadar buna sessiz ve tepkisiz kalanlar da bu cinayetlerden sorumludur. Dünyanın gözü önünde binlerce masum insan ölürken, insanlar artık meydanlara kefenlerini giyip çıkarken bunu görmezden gelmek, doğrudan doğruya bu cinayetlere ortaklık etmektir.”

-“BM GÜVENLİK KONSEYİ’NİN SÜRATLE TOPLANMALI”-

BM Güvenlik Konseyi’nin süratle toplanması gerektiğine dikkat çeken Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“BM Güvenlik Konseyi’nin kuruluş amacına uygun olarak, böyle bir olay karşısında, hele hele Mısır gibi, bölgede önemli görevlere haiz bir ülke için bu önemli olayları göz ardı etmek mümkün değildir. Bu darbeyi görmezden gelenler, eleştiremeyenler, hatta darbeye ‘darbe’ deme onuru dahi gösteremeyenler, o masum çocukların katledilmesinde pay sahibidirler. Kalbi, vicdanı, onuru olmak, bir insan için bu darbe karşısında dik durmayı, sesini yükseltmeyi gerektirir. Susan sessiz, tepkisiz kalan herkesin, her yönetimin, her uluslararası kuruluşun tıpkı darbeyi yapanlar gibi, ellerine, yüzlerine o masum çocukların kanı bulaşmıştır. Binlerce insanın katlini önleyecek gücü, iradesi, imkanı varken, bunları kullanmayanlar, katillerin hamisi olarak bu cinayetlerin failleridir, suç ortaklarıdır. Susmak, onaylamaktır. Hatta susmak, fiili teşvik etmektir. Batılı ülkelere sesleniyorum; Gazze’de, Filistin’de sustunuz, Suriye’de sustunuz, hala susuyorsunuz. Mısır’da sustunuz, susuyorsunuz. Bu aşamadan sonra hangi yüzle demokrasiden, evrensel değerlerden, insan hak ve özgürlüklerinden bahsedeceksiniz? Bu aşamadan sonra demokrasi, insan, hukuk, adalet dediğinizde kimi inandıracaksınız? Gözünüzün önünde insanlar katledilirken, bunu durdurmak elinizde olduğu halde, tam tersine bunu teşvik ederken artık ne yüzle insani değerlerden bahsedeceksiniz?”

"ER YA DA GEÇ BİR MUSA ÇIKAR!"

Erdoğan, Mısır’daki darbe yönetimine seslenerek, “Tarihte hiçbir zalim, zulümle abat olmamıştır. Mısır’ın darbeci yöneticileri, bu dünyanın kudretli gibi görünen firavunlarına dahi kalmadığını bilmeleri gerekir ki, onlar bunu çok iyi bilir. Er ya da geç bir Musa çıkar ve zulmün hesabını sorar” ifadelerini kullandı.

Başbakan Erdoğan, Mısır’da Ramazan ayının başından beri askeri darbenin sonucu olarak süregelen katliamın farklı bir yönüne şahit olunduğunu belirterek, “Burada demokrasi süreci içerisinde kendi oylarının akıbetini öğrenme mücadelesi içinde olan Mısır halkına karşı askeri darbeyi yapanların, çok açık bir şekilde katliam yaptığını dünya televizyonlarında izleme fırsatımız oldu. Bunu bizim de bazı medya gruplarımız dahil, bunu gizlemek, göstermemek gayreti içinde olup hatta Müslüman Kardeşlerin silah kullandıklarını söyleyecek kadar ileri giden medya gruplarımız da olmuştur. Bu talihsizliktir” dedi.

-“ŞEHADETE İNANMIŞ OLAN BU İNSANLAR ER VEYA GEÇ KAZANACAKLAR”-

Tanklarla, zırhlı araçlarla 300 civarında kendi vatandaşını öldüren bir darbe yönetimine sahip çıkma gayreti içinde olanlar bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Biz ilk günden itibaren bu olayı bir askeri darbe olarak nitelendirdik. Fakat batı buna darbe diyemedi, müdahale demek suretiyle bu işi yumuşatmanın gayreti içindeydi. Nitekim dün bütün bu gelişmelerden sonra bu darbeciler en son 17.00 itibariyle olağanüstü hal ilan etmek zorunda kaldılar. Bütün bunlar işleri çözer mi? Ben çözeceğine asla inanmıyorum. Çünkü şehadete inanmış olan bu insanlar er veya geç Mısır’da bu demokratik haklarının neticesini de kazanacaklardır. Batı, demokrasi testinden geçmek istiyorsa bunu anlamak durumundadır. Bu konuda Batılı ülkeler samimi davranmaz, samimi adımlar atmazlarsa artık demokrasi dünyada sorgulanmaya başlayacaktır. Buna biz de dahiliz. Ben ülkemdeki muhalefete bakıyorum, iktidar Mısır sorununda çok daha farklı adımlar atabilir ve burada etkili olabilirdi gibi saçma sapan, şimdi de ‘Mısır üzerinden nasıl oy devşirebiliriz’ diye ana muhalefet, yavru muhalefet bakıyorsun, açıklamalar yapıyor. Hiç olmazsa burada samimi davranın da ortak neler yapabiliriz, onları konuşalım. Ne yaparsanız yapın, bugüne kadar hiçbir şey elde edemediniz. Çok değişik yollara girdiniz. Demokratik olmayan yollarla AK Parti iktidarını vurmak istediniz, 10 yıldan beri bunu yapıyorsunuz ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, sevgili halkım hiçbir zaman buna müsaade etmedi. 7 seçim geçirdik, şimdi 8.’ye gidiyoruz, hala kamuoyu araştırmaları ortada. Bütün bunlara rağmen hala ‘İllegalite bize ne kazandırır’ın arayışı, gayreti içinde olan bir yapı söz konusu.”

-“İSLAM DÜNYASI ÜZERİNDE BİR TEZGAH ÇALIŞTIRILIYOR”-

Sürekli olarak İslam dünyası üzerinde bir tezgâh çalıştırıldığını söyleyen Erdoğan, “Bu tuzaklar, Türkiye için de geçerlidir. Güçlü Türkiye’yi hiç kimse istemiyor. Demokrasi tabiatı gereği ortaya çıkan tüm soruların yine demokrasi içinde çözülmesiyle gelişir ve olgunlaşır. Demokrasinin kendi içinde aşamayacağı hiçbir sorun yoktur. Dünyada bugüne kadar yapılan darbelerde demokrasiyi kurtarmak bir gerekçe, mazeret olarak gösterilmiştir” dedi.

Mısır’da “askerin demokrasiyi kurtarmak için darbe yaptığı” bahanesiyle karşılaşıldığına dikkat çekerek, şunları ifade etti:

“Bu, Batı’nın her zamanki iki yüzlülüğünün bir yansımasıdır. Darbeyi gerçekleştirenler, milli iradeyi katletmekle tatmin olmamış, ardından milleti katletme girişimlerini başlatmışlardır. Bütün tahriklere, kışkırtmalara, baskılara rağmen Mısır’da darbeye karşı haklı tepki sergileyenler asla şiddete başvurmamışlardır, silah kullanmamışlardır. Bütün bu olaylar karşısında onlar sadece, ölüm anında bile zafer işareti yapmışlardır. Mısır’da son derece haklı bir şekilde darbeyi protesto edenler, verdikleri oya sahip çıkanlar, milli irade hırsızlarına karşı seslerini yükseltenler şiddet tuzağına düşmemiş, darbecilere ve onların destekçilerine asla bahane vermemişlerdir. Tahrir Meydanı’nda toplanan bir avuç insan bahane edilerek darbe yapılmış; ancak Mısır’ın tüm şehirlerinde, çeşitli meydanlarda toplanan milyonlarca insanın sivil, demokratik, barışçı eylemleri ağır katliamlarla bastırılmaya çalışılmıştır.”

-“DEMOKRATİKLEŞME UMUTLARI BU DARBEYLE SÖNDÜRÜLMEMİŞ, GÜÇ KAZANMIŞTIR”-

Erdoğan, uluslararası medyaya da seslenerek, “Türkiye’de polisin hukuk dairesinde kullandığı biber gazını saatlerce canlı yayına taşıyan yerli, yabancı medyayı muhatap alarak konuşuyorum, günlerce Türkiye’den kışkırtıcı yayın yapan uluslararası medyanın acaba Mısır’ı görmesi, bir satır yayın yapması için daha kaç masum sivilin ölmesi gerekiyor? Fok balıklarıyla ilgili saatlerce, günlerce, haftalarca yayın yapan uluslararası medyanın Mısır’da, Suriye’de, Filistin’de ölen çocukları görmesi için daha ne kadar kan akması gerekiyor?” diye sordu.

“Mısır’da sadece insanlar ölmüyor, aynı zamanda insanlık ölüyor, vicdan kuruyor, insani değerler ağır darbeler alıyor. Mısır’daki darbe yönetimine şunu hatırlatmak istiyorum; tarihte hiçbir zalim, zulümle abat olmamıştır. Mısır’ın darbeci yöneticileri, bu dünyanın kudretli gibi görünen firavunlarına dahi kalmadığını bilmeleri gerekir ki, onlar bunu çok iyi bilir. Er ya da geç bir Musa çıkar ve zulmün hesabını sorar” diyen Erdoğan, Mısır’da Nobel Barış Ödüllü Cumhurbaşkanı Yardımcısı Baradey’in “geç ama haklı istifasının” darbe yönetimi için bir örnek olması gerektiğini dile getirdi.

Bu katliamları gerçekleştirenlerin şeffaf ve adil şekilde yargılanmaları gerektiğini söyleyen Erdoğan, şunları ekledi:

“30 Haziran’dan bu yana başta Cumhurbaşkanı Mursi olmak üzere tutuklanan siyasiler serbest bırakılmalıdır. Başta BM olmak üzere, uluslararası kuruluşlar ve ülkeler daha fazla kan dökülmeden, can kaybı olmadan bugüne kadar cesaretlendirdikleri darbecileri, en azından bundan sonra derhal kınamalı, katliamların durması için harekete geçmelidir. Mısır’ın 25 Ocak devrimiyle başlayan demokratikleşme umutları bu askeri darbeyle söndürülmemiş, tam tersine daha da güç kazanmıştır. Mısır’daki milyonların haftalardır süren direnişi, takdire şayandır. Mısır’da o sıcağın altında namaz kılarak, oruç tutarak, ibadet ederek, şiddete asla prim vermeyerek devam eden kutlu direniş, tüm dünyaya örnek teşkil edecek bir güzellik ve umut sergilemiştir. Kefenleriyle meydanı dolduran, oylarına sahip çıkan, üzerlerine yağan kurşunları gülümseyerek karşılayan Mısır halkı, dünyaya adeta ders vermiştir. Buradan mısır halkını tekrar yürekten selamlıyorum. Mısır halkı bilsin ki, Türkiye’nin selamları, duası onlarladır.”

-“BİZİM FİŞLEME GİBİ BİR SANATIMIZ YOK, ÖYLE BİR DERDİMİZ DE YOK”-

CHP’li milletvekillerinin fişlendiği iddialarına da yanıt veren Erdoğan, “Bizim fişleme gibi bir sanatımız yok, öyle bir derdimiz de yok. Ben fişlendiğimi biliyorum, arkadaşlarımın fişlendiğini biliyorum ama biz böyle bir yola hiçbir zaman girmedik, bunları hiçbir zaman doğru bulmadık, bulmadığımızı da açıkladık. Dinlendiğimizi söyledik. Bunlar malum şeyler. Hatta bunları abartarak yazan gazeteler bile bizim kimlerle ne konuştuğumuzu kendi gazetelerinde yayımladılar. Demek ki iyi dinlemişler veya dinleyenlerle ortaklıkları var. KKTC Cumhurbaşkanı’ndan tutun, işadamları, TBMM Başkanı’na… Tüm bunların hepsi kendi gazetelerinde yayımlandı. Bizim böyle bir derdimiz, sıkıntımız yok, bunlara tamamen karşıyız” diye konuştu.