'KAÇMAK ZORUNDAYDILAR ÜSTELİK AÇTILAR'

Aykut Onur KALAYCI

KAÇMAK ZORUNDAYDILAR ÜSTELİK AÇTILAR

Kaçmak zorundaydılar, üstelik karınları da açtı. Kaçmak zorundaydılar çünkü çok can yakmışlardı, açtılar çünkü hiç doymuyorlardı. Kim Fetullah'a başkaldırıyor, ertesi gün kendini onların karşısında buluyordu. Arkadaşları ile son hedefleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve göreve seçimle gelmiş AK Parti hükümetiydi..

17 Aralık günü düğmeye bastılar. Efendileri ve efendilerinin iplerini elinde tutan ABD öyle istemişti.. Bakan, bakan çocuğu hatta Cumhurbaşkanının bizzat kendisi oğlu, ailesi dâhil edilmişti soruşturmaya. Ancak her şey onların umduğu gibi olmadı. Kumpas çabuk anlaşılmış, çürük bir ağaç gibi devrilmişti. Şimdi sıra devletteydi.

Üç savcıya ilk tokadı HSYK attı. Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç meslekten men edildiler. İkinci tokat pek gecikmedi. Bu sefer sırayı adalet aldı. Üç sözde savcı, üç uşak hakkında 10 Ağustos 2015 günü yakalama kararı çıkarıldı. Çıkarıldı ama işte tam burası tam bir rezalet, tam bir ihanetti. Haklarında yakalama kararı çıkartılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara Sarp Sınır Kapısı'ndan ellerini kollarını sallayarak yurtdışına kaçmışlardı. Dönemin Valisi Kemal Cirit ekranlarda bu açıklamayı yaparken Türkiye neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Kaçmak zorundaydılar ve üstelik açtılar.

Sır kaçışın ardından iddiaların ardı arkası kesilmedi. Hatta bir iddiaya göre, sözde savcılar kaçarken bir de sınır kapısında kendilerine sofra hazırlanmıştı. Kaçmak zorundaydılar, açtılar..

YA SONRASI SONRASI DAHA DA REZALET

İki sözde savcının kaçışı rezalet olarak değerlendirildi. Uzun süre nasıl kaçtıkları vs. tartışıldı ama hikaye.. Neden hikaye diyecek olursanız asabınız bozulmazsa devam edin okumaya.. Özellikle de sorularıma dikkat edin! Özellikle de devlette devamlılık esas olduğuna göre Sayın Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan... bakın soruyorum...

1-) Zekeriya Öz ve Celal Kara Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandıklarını kamuoyu bilirken Sarp Gümrüğü’nde görev yapanlar bilmiyor muydu acaba?

2-) Bu Savcılar Niçin Başka Sınır Kapısı’ndan Değil De, Sarp Gümrüğü'nü Tercih Etmişlerdir? Hiç düşünen oldu mu bunu?

3-) Bu Savcılara, Gümrükte İzzet-i İkramda bulunulmuş mudur? Diyoruz ya yazımızda, kaçmak zorundaydılar ve üstelik açtılar diye...

ŞİMDİ CAN ALICI SORUYU SORUYORUM. NEDEN CAN ALICI? ÇÜNKÜ FETÖ İLE GERÇEKTEN MÜCADELE EDİLİYOR MU, YOKSA EDİLMİYOR MU BU SORUNUN CEVABINDA YATIYOR. BAKIN SORUYORUM:

4-) Bu savcılar kaçarken, o dönemde gümrükte ve kaçakçılık istihbaratta kimler görev yapıyordu? Peki, bu görev yapan kişiler şimdi nerede, hangi önemli görevleri yapıyorlar?

Bakın benden size tüyo. Bir tanesi Ege Bölgesi'ndeki bir gümrükte hem de çok önemli bir görevde. Diğerleri mi ee diğerlerini de siz buluverin bir zahmet.

HALA BAKANLIKTALAR, HALA GÖREV BAŞINDALAR!

Ben iddia ediyorum bu eli kanlı terör örgütü hala gümrüğün kalbinde ve hala görev başındalar. Bu kripto Fetöcülerin üzerine gidilmediği sürece bu ülke ve bu ülkenin insanı tehlikededir.

KORKMAZGİL'İN O ŞİİRİ- SELDA BAĞCAN’IN O YORUMU GELİYOR AKLIMA..

Tüm bu korkunç gerçekleri yazarken rahmetli Hasan Hüseyin Korkmazgil'in o şiiri, Selda Bağcan’ın o güzel yorumu geliyor aklıma. Şöyle diyor Korkmazgil;

“ÖYLE BİR YERDEYİM Kİ

NE KARANFİL NE KURBAĞA

BİR YANIM MAVİ YOSUN

DALGANIR SULARDA

DOSTUM DOSTUM

GÜZEL DOSTUM

BU NE BETER ÇİZGİDİR BU

BU NE ÇILDIRTAN DENGE

YAPRAK DÖKER BİR YANIMIZ

BİR YANIMIZ BAHAR BAHÇE”

……………………………………………….

BİR ERDOĞAN BİR DE SOYLU

Gerçekten de 'Bu ne beter çizgidir bu, bu ne çıldırtan denge'. Şunu açıkça söylemeliyim ki, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadele de Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun mücadeleleri takdire şayandır. Tabii kanlı örgüte darbeler indiren polis ve jandarmalarımızı da unutmamak gerek. Ancak ülkemizin maliyeden sonra katma değer katan Ticaret Bakanlığı ne yazık ki FETÖ ile mücadeleden bir haberdir. Umursamazdır.

SANA DERT Mİ DİYE SORABİLİRSİNİZ!

Evet dert. Yalnız bana değil, vatanını seven herkese dert olmalıdır bu yaşananlar. Çünkü şunu açıkça yazıyorum ki, FETÖ ile mücadele Ticaret Bakanlığı'nda sulandırılıyor. Bir yandan geçmişte FETÖ ile ortak hareket ettiği aşikâr olan insanlara aktif görevlerde imkânlar sunulurken, bir yandan da FETÖ komisyonlarında görev yapanlar gümrükten birer birer ayrılarak İstanbul'un en önemli gümrük müşavirlik şirketlerine yönetici oluyorlar.

Lütfen ama lütfen sizlere soruyorum odacı, memur, şoför, müfettiş, iki gümrük bölge müdürü, bir kaç daire başkanı kurulan FETÖ komisyonlarında adeta darbeyi bizzat yapanlar gibi gösterilip görevden uzaklaştırılırken ve bu kişilerden çoğu aklanıp görev yerlerine dönerken; kayınpederi, kayınbiraderi FETÖ'cü olan ve tutuklananların üst düzeydeki bürokratlarına neden dokunulmaz? Yazık çok yazık ayıp çok ayıp. Şu unutulmamalıdır ki, 15 Temmuz şehitlerinin kemiklerini sızlatanları bu toplum er geç ortaya çıkartacaktır. Bu şehitlerin kemiklerini sızlatanlara bu halk hakkını asla helal etmeyecektir.

Ne diyordu şair; ‘BU NE BETER ÇİZGİDİR, BU NE ÇILDIRTAN DENGE?’

- YAZAR NOTU -

Değerli okurlarım, bundan sonraki yazımda ise Bakanlıktaki Rotasyon konusunu işleyeceğim.