28 Şubat sürecinde, hükümeti devirmeye teşebbüs ettikleri iddiasıyla 103 kişi hakkında açılan davanın görülmesine Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediliyor. Duruşmaya davanın bir numaralı sanığı dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı da katıyor.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya savunması yarım kalan İsmail Hakkı Karadayı’nın savunmasının alınması için adliyeye geldi. Karadayı adliyeye girerken yürüyebilmek için korumalarından yardım aldığı görüldü.
Duruşmaya, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ile tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katılıyor.
Üye Hakim Süleyman Köksaldı, sanık yoklamalarını aldı. Duruşmayı, çok sayıda basın mensubu ve izleyici takip ediyor..
Müşteki avukatı Yılmaz Bölükbaşı,"Sizin veya diğer komutanların 28 Şubat sürecinde ülkenin yönetimiyle alakalı ortaya koyduğu ders vermeler, brifingler 'şeriat gelecek' söz ve eylemleri üzerine mi oldu, yoksa planlı bir hareketin parçası mı?" sorusuna, Karadayı, "Ben gerçekler neyse onları ifade ettim. Bu bakımdan, bunları dikkatli okurlarsa pekçok şeyi kendileri görecekler. Bu soruya cevap vermek istemiyorum" yanıtını verdi.
''ERBAKAN'IN ŞERİAT GELECEK, KANLI MI KANSIZ MI OLACAK SÖZÜNÜ PEK ÇOK KİŞİ TV'DEN DUYDU''
Bölükbaşı'nın, "Şeriat gelecek, kanlı mı olacak kansız mı sözünü Erbakan nerede söylemiştir, kesin bilginiz var mı?" sorusuna, Karadayı, "Pek çok kişi bunu televizyondan duydu" cevabını verdi.
Avukat Bölükbaşı'nın, "Terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan ile terör örgütü Hizbullah'ın elebaşı Hüseyin Velioğlu'nun arkadaş oldukları ve 28 Şubat sürecinde bunlarla görev bağlamında ilişki kurulduğu bilginiz dahilinde mi?" sorusuna Karadayı, "Ne alakası var, anlamadım" karşılığını verdi.
Avukat Bölükbaşı'nın, "28 Şubat döneminde Fadime Şahin ve Ali Kalkancı gibi kişilerin verilen görevi başarıyla oynadıkları yönünde görüş var. Bununla ilgili bilginiz var mı?" sorusu üzerine Karadayı, "Hayır" dedi.
''ERBAKAN HASSAS BİR İNSANDI''
Bölükbaşı'nın, "Bükreş'te katıldığınız bir toplantıda, 'biz askerler siyasetin dışındayız' şeklinde yaptığınız açıklama için Başbakan Erbakan'ın size teşekkür ettiğinden bahsettiniz. Rahmetli Erbakan'ın size defalarca teşekkür etmeye sevk eden gerçek durum sizce ne? sorusuna, Karadayı, "Erbakan hassas bir insandı. Bana da gerçekten birkaç defa teşekkür etti" yanıtını verdi.
OSMAN PAMUKOĞLU SORUSU
Bölükbaşı'nın, "Askerler sivil otoriteye bağlıdırlar. 28 Şubat sürecinde bazı olaylar karşısında rahatsızlık duyduğunuzu belirtiyorsunuz. Bu süreçte neden Osman Pamukoğlu gibi asker elbisesini çıkararak, yönetime talip olmadınız? Neden böyle bir yol tercih etmediniz?" sorusuna Karadayı, "Bu soruyu pek mantıklı bulmadım. Özür dilerim" diye cevapladı.
Avukat Bölükbaşı da "28 Şubat sürecini de biz pek mantığımıza oturtamadığımız için soruyoruz bu soruları" karşılığını verdi.
Bölükbaşı'nın, "Bir kısım kurumlar, kişiler mimlenmiş, adete sürek avları düzenlenmiş, bir kısım insanlar işinden aşından edilmiş, yaşam tarzları sorgulanmış, yargılanıp infazları yapılmıştır. 28 Şubat sürecinde de kanunların nasıl şekillendiği malum. İrticayla mücadele konusunda devrim kanunlarına atıfta bulunarak bir mücadele yürüttünüz. Devrim kanunları da dahil 'irticayla ilgili mücadele kriterleri şöyle belirlenir' diyen, hangi yasa vardır? İrticayla mücadelenin kriterlerini kim belirlemektedir?" sorusuna Karadayı, "Cevap vermeyeceğim. Gerçekle alakası olmayan, hayali şeyler bunlar" yanıtını verdi.
''BASINDAN UZAK KALDIM''
Bölükbaşı'nın, "20 Aralık 1996'da Hürriyet'te Ertuğrul Özkök'ün, üst düzey bir komutana atfen bu defa işi silahsız kuvvetler halletsin yazısı var. Bu yazıdaki üst düzey komutan siz miydiniz?" sorusuna, Karadayı, "Hayır, basından mümkün olduğu kadar uzak kaldım. Söyledikleriniz mantık dışı, askerin ne alakası var bununla" karşılığını verdi.
Bölükbaşı'nın, "Garnizon komutanlıklarınca yurt içine yönelik istihbarat çalışması yapılması mümkün mü? sorusuna, Karadayı, "Yok böyle birşey" cevabını verdi.
Bölükbaşı'nın, "16 Nisan 1997 tarihli lailklik aleyhtarı faaliyetler konulu belgeden haberiniz var mı?" sorusuna, Karadayı, "Hayır, böyle bir belge yok, olamaz" yanıtını verdi. "Sizin haberiniz olmadan böyle bir talimatın verilmesi mümkün müdür? sorusuna ise Karadayı, "Mümkün değildir" cevabını verdi.
YANIT VERMEDİ..
"BÇG, araştırma, proje hazırlama göreviyle, sadece bir yerde oluşturulmuş masum bir komisyon mudur? Yoksa, 10 Nisan 1997 tarihli BÇG belgesinde yer aldığı şekliyle ayrı bir birim teşkilatlanması mıdır?" sorusunu ise Karadayı, yanıtsız bıraktı.
HAKİM: SORULARI SORSUNLAR, SİZ CEVAP VERMEZSENİZ VERMEYİN
Karadayı'nın "Sorulara cevap vermek istemiyorum, bundan sonrakileri keselim" demesi üzerine, Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, "Efendim soruları sorsunlar, siz cevap vermezseniz vermeyin" karşılığını verdi.
''SİNCAN'DA SORUMLU OLACAK KİMSE YOK Kİ''
"Sincan'da tankların yürümesiyle ilgili, sorumlular hakkında herhangi bir işlem yaptınız mı?" sorusuna Karadayı, "Sorumlu olacak kimse yok ki. Bu eğitim olarak yapılan bir faaliyet" yanıtını verdi.
"Refah Partisi'nin Anayasa Mahkemesi'nce kapatıldığını söylediniz. Bunda, olayları abartan bir kısım medyanın tahrikleri ve gazete küpürleri delil olarak kullanılmıştır. Refah Partisi'nin kapatılması sürecinde Genelkurmay Başkanlığı olarak yönlendirici rol üstlendiğiniz konusunda ne dersiniz?" sorusuna, Karadayı, "Mantıksız şey bunlar, cevap vermek istemiyorum" cevabını verdi.
Müşteki avukatı Hüsnü Tuna'nın, "Ana-Refah koalisyonunun kurulmamasına yönelik, Tansu Çiller'le Uludağ'da görüşme yaptığınız söyleniyor. Aldığınız tavrın nedeni nedir?" sorusuna, Karadayı, "Sayın Çiller'in avukatı, Çiller'le Uludağ'da görüştüğümün yalan olduğunu söyledi. Bunun üzerine daha ne diyeyim?" yanıtını verdi.
''DARBE DİYE BİR ŞEY YOK''
Tuna'nın, "Refah iktidarının ilk YAŞ toplantısında çok sayıda asker ihraç ediliyor. 2. YAŞ toplantısında atılanlar da dikkate alındığında darbeye karşı çıkacakların atıldığı fikrine katılıyor musunuz? sorusuna Karadayı, "Darbe diye birşey yok ortada, nereden çıkarıyor sunuz?" karşılığını verdi.
Müşteki avukatı Cüneyt Toraman'ın, soru sorarken, "28 Şubat darbe olmasaydı, bu dava açılmazdı" demesi üzerine Karadayı, "28 Şubat darbe değildir bunu çok iyi bilmeniz lazım" cevabını verdi.
Toraman'ın, 28 Şubat sürecine ilişkin bir başka soru sorarken, faili meçhul cinayetleri hatırlatması üzerine ise Mahkeme Başkanı Köksal, "Faili meçhullere biz bakmıyoruz, faili meçhullerle ilgili dava varsa orada bildiklerinizi belirtin" dedi.
"28 Şubat'tan önce İsrail'de bu sürecin provası yapıldı mı? sorusuna Karadayı, "Hayretler içerisinde kalıyorum bu soruları nereden yaratıyorsunuz?" cevabını verdi.
SORULARI YANITLAMADI
Müşteki avukatı Bülent Demir'in, "28 Şubat döneminde 150 bin kişinin kadrolaştığı tespit edilmiş, 150 bin kişilik kadrolaşma TSK içinde mi Türkiye genelinde mi?" sorusunu, Karadayı cevaplamadı.
Demir'in, "2010 yılındaki referandumla YAŞ kararları yargıya açıldı. Niye askeri mahkemeler varken, yargılanma hakkı olmayan bir kuruma, YAŞ'a bin 546 kişiyi ihraç için gönderdiniz? 2'li ve 3lü kararnamelerle yargısız infaz yapılmasına neden izin verdiniz? Hiç vicdan azabı çekmediniz mi?" sorusuna Karadayı, yanıt vermedi.
Demir'in bu sorusuna, salondakilerin tepki gösterdiği görüldü.
Karadayı, "BÇG'ye ilişkin" bir soru üzerine, "Genelkurmay'da onlarca çalışma grubu olur, çalışma grupları yasal olmayan bir hedefe yönelmez" dedi.
Karadayı, müşteki avukatının birçok sorusunu ise yanıtsız bıraktı.
MAHKEME SALONUNDA TARTIŞMA
Müşteki avukatı Necip Kibar, söz alarak, "Öyle manzaralar vardı ki yürekler yandı, mukaddes görülen değerler zarar gördü. Üniversiteye giden bir kız öğrencinin, böşörtüsü, BÇG'nin talimatıyla başından zorla çıkarıldı" dedi ve olayın fotoğrafını gösterdi.
Kibar daha sonra ise 70 yaşındaki Medine Bircan'ın, başörtülü fotoğrafı olduğu gerekçesiyle Çapa Tıp Fakültesi'nde tedavi göremediğini savunarak, "Başı açık fotoğraf getiremediği için hayatını kaybetti. Bunlar 28 Şubat'taki psikolojik harekatlardı" dedi ve Bircan'ın fotoğrafını gösterdi.
Bunun üzerine Karadayı, "Bir defa bunlarla alakamız olmaz. Ben ilk defa mahkemeye geliyorum. Sizleri dinledikten sonra gerçek mağdurların, burada oturan arkadaşlarımız olduğuna inanıyorum" diye konuştu.
Karadayı'nın bu sözleri, sanık yakınlarınca alkışlandı. Mağdurlar ise bu sözlere tepki gösterdi.
''NELER YAPMIŞ BİZİM TSK?''
Salonda kısa süreli tartışma yaşanınca, Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal, avukata, "Resim göstermeyin, olay hastanedeyse, oraya gidip işlem yapın" dedi.
Karadayı, söz alarak, "Meğer neler yapmış bizim TSK? Böyle mantık dışı şeyler olabilir mi? Bunu samimi olarak söylüyorum. Buradaki arkadaşlar gerçek mağdurlar" ifadesini kullandı.
Kibar'ın söz almak için ısrar etmesi üzerine, Mahkeme Başkanı Köksal, "Söz vermiyorum, zorla mı alacaksınız?" Avukatlar için de disiplin hükümleri var, seyirciler için de var. Söz vermediğim kimse konuşmayacak" uyarısında bulundu.
Üye Hakim Hakan Oruç, söz alarak, "Avukat bey, siz iddianameyi dinlemediğiniz için... Burada bir çok müştekinin beyanları okundu, iddianamede de var. Müştekilerin sicil notları bile var. Bu kadar spesifik meselelerle uğraşırsak işin içinden çıkamayız" dedi.
''HÜKÜMETİN ISKATIYLA ALAKASI YOK''
Kibar'ın, "Ben bir örnek vereceğim" diye ısrar etmesi üzerine Mahkeme Başkanı Köksal, "Hastanede tedavi edilmeyen bir adamın, hükümetin ıskatıyla alakası yok" dedi.
Köksal, kimseyi rencide etmek, disiplin hükümlerini işletmek istemediklerini söyledi.(hürriyet)