Ankara
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Merkez Bankası İdare Merkezi'nde düzenlenen "Enflasyon Raporu 2022-I Bilgilendirme Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, orta vadeli tahminler üretilirken başlangıç noktası olarak iktisadi görünümü esas aldıklarını söyledi.
İthalat fiyatları, gıda fiyatları, küresel büyüme ve maliye politikası gibi dışsal unsurlar için varsayımlarını gözden geçirdiklerini ve güncellediklerini belirten Kavcıoğlu, "Uluslararası emtia fiyatları geçtiğimiz rapor dönemine göre yüksek seviyelerini korumakla beraber, Omicron varyantı kaynaklı belirsizliklerle oynak bir seyir izledi. Ham petrol fiyatları, aralık ayında salgın hastalığa yönelik endişelerle düşüş gösterirken, ocak ayında Omicron varyantının küresel enerji talebi üzerindeki etkilerinin sınırlı kalacağı beklentisiyle tekrar yükseldi." diye konuştu.
Kavcıoğlu, bir önceki rapor döneminde görülen artışların ardından gerileyen doğal gaz fiyatlarının halen yüksek seviyelerini koruduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:
"Vadeli fiyat eğrileri, ham petrol fiyatlarının önümüzdeki dönemde 'Ekim Enflasyon Raporu' varsayımlarının sınırlı bir miktar üzerinde kalacağına işaret ediyor. Bu doğrultuda, ham petrol fiyatlarına ilişkin varsayımlarımız 2022 yılında ortalama 80,4 dolara, 2023 yılında ise ortalama 74,3 dolara güncellendi. Enerji dışı emtia fiyatları arz-talep uyumsuzluğu, taşımacılık maliyetlerindeki artışlar ve tarımsal kuraklığa bağlı olarak yükselişine devam etti. İthalat fiyatlarının genel seviyesine ilişkin varsayımlarımız da yukarı yönlü güncellendi."
"2022'de finansal koşulların daha sıkı olacağını varsaydık"
Gıda fiyatlarını, başta döviz kuru gelişmeleri olmak üzere uluslararası gıda fiyatlarında süregelen artışların birikimli etkilerini ve tarımsal kuraklık gelişmelerini dikkate alarak 2022 ve 2023 yılları için yukarı yönlü güncellediklerini dile getiren Kavcıoğlu, küresel iktisadi faaliyet üzerinde Omicron varyantı kaynaklı belirsizliklerin artmasına bağlı olarak dış talebe ilişkin varsayımları geçen rapor dönemine göre sınırlı bir miktar aşağı revize ettiklerini bildirdi.
Kavcıoğlu, "Küresel enflasyondaki artışa bağlı olarak 2022 yılında finansal koşulların bir önceki rapor döneminde öngörülenden daha sıkı olacağını varsaydık. Orta vadeli tahminler üretilirken makroekonomik politikaların orta vadeli bir perspektifle enflasyonu düşürmeye odaklı, koordineli bir şekilde belirlendiği bir görünümü esas aldık." ifadelerini kullandı.
Enflasyon tahminleri
Enflasyon tahminlerini paylaşan Kavcıoğlu, "Temel varsayımlarımız ve kısa vadeli öngörülerimiz çerçevesinde, para politikası duruşunun sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda belirleneceği bir görünüm altında, baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla enflasyonun kademeli olarak hedeflere yakınsayacağını öngörüyoruz." dedi.
Tahmin aralıklarına ilişkin bilgi veren Kavcıoğlu, enflasyon yükseldikçe enflasyon beklentilerindeki dağılımın açıldığını dolayısıyla tahmin edilebilecek aralığın genişlediğini anlattı.
Kavcıoğlu, bu durumun tahmin patikasına da yansıtıldığını belirterek, şöyle devam etti:
"Bu çerçevede, enflasyon tahmin aralığımızın orta noktaları 2022 yılı sonunda yüzde 23,2, 2023 yıl sonunda yüzde 8,2 ve 2024 yıl sonunda ise yüzde 5 seviyelerine tekabül etmektedir. Böylece, 2022 yıl sonu enflasyon tahminini 11,4 puanlık güncellemeyle yüzde 11,8’den yüzde 23,2'ye yükselttik. Bir önceki rapor dönemine göre Türk lirası cinsinden ithalat fiyatlarına bağlı güncelleme enflasyon tahminini 4,2 puan artırırken gıda fiyatları varsayımındaki artıştan 2,5 puan katkı geldi. Diğer yandan, yönetilen/yönlendirilen fiyatlar, büyük ölçüde alkol-tütün fiyatları ile elektrik ve doğal gaz fiyatlarındaki artış kaynaklı olarak yıl sonu enflasyon tahminini 3 puan yukarı çekti."
Birim iş gücü maliyetlerinin 2022 yılı için belirlenen asgari ücret artışına bağlı olarak 2 puanlık yükseltici etki yaptığını aktaran Kavcıoğlu, çıktı açığındaki güncellemenin ise tahminleri 0,3 puan aşağı çektiğini ifade etti.
Kavcıoğlu, 2023 yıl sonu enflasyon tahminini de paylaşarak, şunları kaydetti:
"2023 yıl sonu enflasyon tahminini de yüzde 7'den yüzde 8,2'ye yükselttik. Başlangıç koşullarındaki güncellemenin enflasyonun ana eğilimine etkileri, 2023 yıl sonu enflasyon tahminini 0,8 puan artırdı. Diğer yandan, gıda enflasyonu varsayımındaki güncelleme, tahmini 0,1 puan artırdı. Türk lirası cinsinden ithalat fiyatları tahmine 0,5 puan yükseltici yönde katkıda bulunurken çıktı açığındaki güncellemeler 0,2 puan düşürücü yönde etkiledi."
"Türkiye'nin dış talep görünümü olumlu seyrini koruyor"
Küresel iktisadi faaliyette yaşanan toparlanma ve aşılama oranlarındaki artışa rağmen salgında yeni varyantlar ve jeopolitik risklerin küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tuttuğunu ve belirsizlikleri artırmaya devam ettiğini aktaran Kavcıoğlu, varyantlara ilişkin risklerin canlı kalmasının bazı ülkelerde 2022 yılı büyüme görünümünü olumsuz etkilediğini ve büyüme tahminlerinin aşağı yönlü güncellenmesine neden olduğunu söyledi.
Kavcıoğlu, Türkiye'nin ana ticaret ortaklarında büyüme öngörülerinin 2021 yılı için ekim rapor dönemine göre daha çok yukarı yönlü güncellenirken, 2022 yılı büyüme öngörülerinin bir miktar aşağı yönlü güncellendiğine işaret ederek, Türkiye'nin dış talep görünümünün olumlu seyrini koruduğunu belirtti.
Emtia fiyatlarının genel itibarıyla yüksek seyrini sürdürdüğüne dikkati çeken Kavcıoğlu, enerji fiyatlarının geçen rapor dönemine göre gerilerken bu gelişmede doğal gaz fiyatlarındaki düşüşün etkili olduğunu kaydetti. Kavcıoğlu, "Bununla birlikte doğal gaz fiyatları 2020 düzeylerine göre oldukça yüksek seyrediyor. Diğer taraftan enerji dışı emtia fiyatları ekim rapor dönemine göre artışını sürdürdü. Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, tedarik teslim sürelerindeki uzama, küresel navlun maliyetlerinin tarihsel olarak yüksek seviyeleri ve arz-talep uyumsuzlukları gibi unsurların etkisiyle küresel enflasyonda dikkati çeken artışlar gözleniyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Gelişmiş ülkeler için enflasyon tarihi yüksek seviyelere ulaştı"
Kavcıoğlu, dünya genelinde gerek manşet gerekse çekirdek enflasyonun hız kazandığına dikkati çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Özellikle gelişmiş ülkeler için 2008 düzeyini de aşmasıyla enflasyonun tarihi yüksek seviyelere ulaştığını görüyoruz. Salgının etkilerinin zayıflamasıyla ortadan kalkması beklenen arz ve tedarik sorunlarının henüz düzelme eğilimine girmediği ve özellikle gelişmiş ülkeler kaynaklı olarak enflasyonu artırıcı yönde etki etmeye devam ettiği değerlendiriliyor. Gelişmiş ülke merkez bankaları arasındaki söylem ayrışmasının ise arttığına şahit oluyoruz. Gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda da gerek güncel enflasyon gerçekleşmeleri gerekse enflasyon beklentileri hedefin üzerinde seyrediyor."
Gelişmekte olan ülkelere son dönemde portföy girişleri olduğunu gözlemlediklerini bildiren Kavcıoğlu, "Bu süreçte Türkiye'ye yönelik sermaye girişleri kasım ayında hisse senedi piyasalarında devam ederken aralık ayıyla birlikte hem DİBS hem de hisse senedi piyasalarından sermaye çıkışları gözlendi. Salgının seyrine ve gelişmiş ülke merkez bankaları para politikalarına ilişkin bekleyişlerin bundan sonraki dönemde de küresel risk iştahı ve portföy hareketleri üzerinde etkili olmaya devam edeceğini düşünüyoruz." dedi.
Kavcıoğlu, yurt içinde büyüme, turizm, ihracattaki olumlu gelişmelere işaret ederken, iktisadi faaliyetin hem dış hem de iç talebin desteğiyle yılın son çeyreğinde güçlü seyrettiğini ve sanayi üretiminin de dördüncü çeyrekte de yükseliş eğilimini sürdürdüğünü anlattı.
Aşılamanın hızlanmasının küresel ekonomideki toparlanma sürecini desteklediğini belirten Kavcıoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu
"Türkiye'de ve tüm dünyada aşılama oranlarının artmasıyla birlikte salgın tedbirlerinin kademeli olarak kaldırılması, dış talebin iktisadi faaliyete katkısını artıran bir faktör olarak ortaya çıkıyor. Aşılamanın toplumun geneline yayılması salgından olumsuz etkilenen hizmetler ile turizm ve bağlantılı sektörlerin gücünü korumasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanıyor. Aşılamadaki güçlü ivme ile birlikte kısıtlamaların hafifletilmesi, turizm faaliyetindeki ve ilgili hizmet kalemlerindeki toparlanma eğiliminin belirginleşmesinde önemli rol oynadı. Nitekim, kartla yapılan harcamalara ilişkin verilere göre, salgından daha çok etkilenen hizmet sektörlerinde artış oranlarının daha yüksek olduğunu görüyoruz."
Kavcıoğlu, anket verilerinin, yılın son çeyreğinde de firmaların gelecek için yatırım harcamalarını artırmayı planladığına işaret ettiğini aktarırken, tedarik sorunlarının üretim üzerinde sınırlayıcı olduğu taşıt sektörü dışlandığında kasım ayı itibarıyla dış ticaret ve üretim endekslerinin yılın son çeyreğinde sabit sermaye malları talebinin güçlü seyrettiğini teyit ettiğini söyledi. Bu dönemde, imalat sanayi kapasite kullanım oranının salgın öncesi seviyesinin de üzerine çıktığını belirten Kavcıoğlu, "Söz konusu ilave kapasite ihtiyacının önümüzdeki dönemde de yatırım talebini destekleyebilecek bir unsur olduğunu değerlendiriyoruz. Dolayısıyla özellikle uzun vadeli Türk lirası cinsinden finansman imkanlarının yatırım talebinin karşılanması açısından önemli olduğunu düşünüyoruz." diye konuştu.
"İstihdam artışının devam edeceğini öngörüyoruz"
İstihdam görünümündeki iyileşmenin ve iş gücü piyasasındaki olumlu seyrin iktisadi faaliyet görünümüyle uyumlu olarak sürdüğünü bildiren Kavcıoğlu, "İstihdam, turizmdeki olumlu seyrin etkisiyle hizmetler sektörünün öncülüğünde artış eğilimini korurken, iş gücüne katılım oranında sınırlı bir yükseliş olduğunu gördük. Anketler imalat sanayinde istihdam beklentilerinin yüksek seviyelerde seyrettiğini gösteriyor. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde istihdam artışının devam edeceğini öngörüyoruz. " ifadesini kullandı.
Kavcıoğlu, fiyat etkileri dışlandığında, küresel talepteki toparlanma ve reel kurun seviyesine bağlı olarak ihracat miktarının artış eğilimini koruduğunu belirterek, "Uzun dönemli eğilimi gösteren 12 aylık birikimli cari dengedeki iyileşme kasım ayında devam etmekle birlikte bir miktar ivme kaybetti. Altın ve enerji hariç bakıldığında yıllık cari dengedeki iyileşmenin sürmekte oluğunu görüyoruz. Cari işlemler dengesindeki iyileşmenin güçlenerek devam etmesinin, önümüzdeki dönemde dış finansman ihtiyacını azaltarak ülke risk primini olumlu etkilemesi beklenmektedir. Bu çerçevede, cari işlemler dengesinin 2022 yılında fazla vereceğini öngörüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Yıllık kredi büyümesinin yüzde 13,8 seviyesine gerilerken ılımlı bir seyir izlediğine dikkati çeken Kavcıoğlu, "2021 yıl sonu itibarıyla kur etkisinden arındırılmış ticari kredi ve tüketici kredisi büyüme hızları sırasıyla yüzde 10,9 ve yüzde 20,2 düzeyinde gerçekleşti. Firma ve konut kredileri ivmelenirken ihtiyaç kredisi büyümesi yatay seyretmeye devam etti. Kapasiteyi artırıcı ve arz kısıtlarını giderici yatırımlar için ticari kredilerdeki gelişmeleri önemsiyoruz. Bireysel kredilerin ise görece daha ılımlı bir büyüme sergilemesinin, enflasyon görünümü ve dış denge üzerindeki riskleri sınırlamak için önemli olduğunu vurgulamak istiyorum." dedi.
"Enflasyondaki yükselişte temel mal, gıda ve enerji grupları öne çıktı"
Kavcıoğlu, tüketici enflasyonunun 2021 yılı sonunda yüzde 36,08 olarak gerçekleştiğini ve yıllık enflasyonda tüm alt gruplarda artış gözlendiğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yılın son çeyreğinde döviz kuru gelişmeleri enflasyondaki yükselişin en önemli belirleyicilerinden birisi oldu. İktisadi faaliyetin dördüncü çeyrekteki güçlü seyri, ithalat ve uluslararası gıda fiyatlarındaki artışların yanı sıra tarımsal kuraklık, tedarik sürecindeki aksaklıklar ve taşımacılık maliyetlerinde kısmi düzelmeye rağmen devam eden yüksek seyir gibi arz yönlü unsurlar enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam etti. Bu bağlamda enflasyondaki yükselişte temel mal, gıda ve enerji grupları öne çıktı. Merkez Bankası bünyesinde takip edilen çıktı açığı göstergeleri yılın son çeyreğinde potansiyelin üzerinde bir ekonomik aktiviteye işaret etmeye devam ediyor. Dış talep gerek mal gerekse de hizmet sektörü kaynaklı olarak olumlu seyrini korudu. Büyümenin daha dengeli bir kompozisyonda gerçekleştiğini değerlendiriyoruz."
Son çeyrekte döviz piyasasında yaşanan sağlıksız fiyat oluşumlarına bağlı döviz kurlarına endeksli fiyatlama davranışlarının enflasyondaki yükselişin en önemli belirleyicisi olduğunu belirten Kavcıoğlu, "Bu bağlamda, temel mal ve enerji grupları öne çıkarken, gıda ve hizmet grupları içinde kur duyarlılığı yüksek olan kalemler olumsuz ayrıştı. Kur gelişmelerinin ve artış eğilimini koruyan ithalat fiyatlarının yanı sıra tedarik zincirlerinde yeniden belirginleşen aksamalar da üretici fiyatlarının yükselmesine neden oluyor. Türkiye PMI verileri kapsamında yayımlanan tedarikçi teslim sürelerine baktığımızda, süregelen iyileşme eğiliminin yılın son aylarında tersine döndüğünü ve teslim sürelerinin yeniden uzadığını görüyoruz. Navlun fiyatları, bir miktar geri çekilse de yüksek seviyelerdeki seyrini koruyarak arz yönlü sorunların sürdüğünü teyit ediyor." diye konuştu.
Kavcıoğlu, para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizleri değerlendirdiklerini ve politika faizinde eylül-aralık döneminde toplamda 500 baz puan indirim yaptıklarına dikkati çekerken, şunları kaydetti:
"Aralık ayı iletişimimizde de belirttiğimiz gibi arz yönlü ve para politikası etki alanı dışındaki arızi faktörlerin fiyat artışları üzerinde oluşturduğu geçici etkilerin ima ettiği alanın kullanımını tamamladık. Ocak ayına geldiğimizde bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 14 düzeyinde sabit tutulmasına karar verdik. Alınmış olan kararların birikimli etkilerini yakından takip ediyor ve bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla Merkez Bankasının tüm politika araçlarında Türk lirasını öncelikleyen geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci yürütüyoruz."
"Sağlıksız fiyat oluşumlarının zemini ortadan kaldırılmıştır"
Kavcıoğlu, enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükselişte, bir süredir küresel emtia fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar ve talep gelişmelerinin etkili olduğunu söyledi.
Son aylarda bunlara ek olarak, döviz piyasasında yaşanan sağlıksız fiyat oluşumlarına bağlı döviz kurlarına endeksli fiyatlama davranışlarının önemli rol oynadığına dikkati çeken Kavcıoğlu, "Fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan adımlarla sağlıksız fiyat oluşumlarının zemini ortadan kaldırılmıştır. Fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan adımların sonuçlarına ek olarak, arz-talep uyumsuzlukları ve tedarik süreçlerindeki aksaklıkların kademeli olarak azalmasıyla önümüzdeki aylarda dezenflasyon sürecinin başlamasını öngörüyoruz." diye konuştu.
"Ticari ve bireysel kredileri yakından takip ediyoruz"
Enflasyonu artıran arz-talep uyumsuzlukları ve kapasite kısıtlarının ortadan kaldırılmasını ve cari işlemler dengesindeki eğilimin güçlenmesini önemsediklerini vurgulayan Kavcıoğlu, "Bu bağlamda, ticari ve bireysel kredileri yakından takip ediyoruz. Ekonomiye sağlanan kaynakların, etkin bir biçimde, amacına uygun faaliyetlere yönlendirilmiş olmalarını sürdürülebilir fiyat istikrarı için gerekli görüyoruz." ifadelerini kullandı.
Kavcıoğlu, alınmış kararların birikimli etkilerini yeni yılın ilk çeyreğiyle birlikte yakından takip ettiklerini dile getirerek, "Bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla Merkez Bankasının tüm politika araçlarında Türk lirasını öncelikleyen geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci yürütüyoruz." bilgisini verdi.
"Liralaşma Stratejisi, TCMB'nin politika gözden geçirme sürecinin asli unsurlarından"
Bu kapsamda "Liralaşma Stratejisi"nin TCMB'nin politika gözden geçirme sürecinin asli unsurlarından biri olduğuna dikkati çeken Kavcıoğlu, bu stratejinin yeni finansal ürünler, teminat çeşitlendirilmesi ve likidite yönetimi uygulamaları vasıtasıyla Türk lirasının sistemdeki kullanımını merkeze alan bütüncül bir yaklaşımla oluşturulduğunu bildirdi.
Kavcıoğlu, söz konusu strateji kapsamında Merkez Bankasının bir dizi uygulamayı yakın zamanda hayata geçirdiğini anımsatarak, "2021 yılı Aralık ayında yabancı para ve altın mevduatların Türk lirasına dönüşümü desteklenerek, Türk lirası mevduat tercihinin güçlenmesi yönünde bir adım atılmıştır. Hazine ve Maliye Bakanlığının tamamlayıcı ürünüyle döviz kurlarında oluşan sağlıksız fiyat oluşumlarının önü alınmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
Para politikası aktarım mekanizması etkinliği açısından, fonlama miktarı, kullanılan araçlar, dağılım, vade ve teminat yapısı gibi likidite yönetimi unsurlarının önem arz ettiğini belirten Kavcıoğlu, şunları kaydetti:
"Bu çerçevede, mevcut Türk lirası likidite yönetiminin temel bileşenleri olan açık piyasa işlemleri ve swap işlemlerinin büyüklüğü, toplam fonlamadaki payları, imkan bazında dağılımı ve teminatlandırma yapısı 'Liralaşma' stratejisi kapsamında gözden geçirilmektedir. Reel sektöre finansal sistem tarafından sağlanan kredilerin belirlenmiş amaçlarına uygun kullanımı, söz konusu buluşmanın finansal istikrarı güçlendirmesi dolayısıyla Türk lirasının temellerinin sağlamlaştırılması açısından elzemdir."
"Odak, finansal sistemin liralaşmasını sağlamak olacak"
TCMB'nin ihracatı ve yatırımları, reeskont ve yatırım taahhütlü avans kredileri yoluyla desteklediğini aktaran Kavcıoğlu, şöyle konuştu:
"Bir yandan hedefli kredilerle ihracat ve cari dengeyi, yatırımları ve istihdamı destekleyerek diğer yandan kredi büyümesini dengeli bir bileşimle istikrarlı kılacak adımları atarak fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde tesis edilmesine katkı sunacağız. Merkez Bankasının politika gözden geçirme sürecinde liralaşma stratejisi çerçevesinde, yakın, orta ve uzun vadede devreye alınacak tüm uygulamaların odağı fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla finansal sistemin liralaşmasını sağlamak olacaktır."
AA