Arınç, Gezi eylemleriyle gündemin gerisine düşen “yeni anayasa” ve “çözüm sürecine ilişkin soruları cevapladı.
2011 Ekim’inde kurulan Uzlaşma Komisyonu’nun 2012 sonunu hedeflemesine karşın, “elde avuçta bir şey olmadığı görüldü” diyen Arınç, şunları söyledi:
- MUTFAKTA 6-7 KİŞİ: Özellikle CHP, yeni anayasa konusunda, ipe un sermek, sadece münakaşa etmekle, günlük olayları tartışarak vakit geçirdi. Biz anayasa komisyonumuzda sürekli toplanıyoruz. Uzlaşma Komisyonu’nda 3 üye var. Ama ayrıca 6 -7 kişi mutfak görevi görüyoruz; arkadaşlarımızla sürekli istişare halindeyiz… 2012 sonu geldiğinde, Başbakanımız haklı olarak “Bu iş yürümüyor, bu iş yürümüyorsa bizim başka planlarımız da var. Yeni Anayasa konusunda biz ciddiyiz. Eğer Meclis bunu yapamayacaksa biz yeni planlarımızı uygularız” dedi.
- SÜRECİN SAHİBİ MECLİS BAŞKANI: Unutmayalım ki, sürecin sahibi Meclis Başkanımızdır. Onun talebi üzerine partimizden 3 arkadaşımızı görevlendirdik. 3 ay dendi, mart dendi, hatta bir ara Bahçeli, “23 Nisan olursa anlamlı olur” dedi. O da olmadı. Yine Genel Başkanımız “Bu iş olmayacak galiba, biz bunu ilanihaye sürdüremeyiz” dedi. Bunun üzerine Meclis Başkanı, “Bu temponuzla bu işi yapamayacağız. Meclis’i meşgul etmeyelim” anlamında yine topladı. “Hiç olmazsa, yasama döneminin sonuna kadar olsun” denildi. Şimdi biz bütün gücümüzle yine, şifahi olarak verilen bu söze uymaya ve en azından temmuz başına kadar bir taslağın ortaya çıkmasına çalışıyoruz. İyi niyetliyiz, gayretliyiz. Ama arkadaşlarımızın çabası, çoğu zaman karşılık bulmuyor. İdeolojik tartışmalarla veya Sayın Başbakan’a yöneltilen muhalefetle Anayasa Komisyonu günlük mesaisini kapatıyor. Ama Meclis Başkanımız, zannediyorum, “Mesai mefhumu yok, çalışacaksınız, şu gün, şu saatte sizden şunları istiyorum” dediği için son zamanlarda biraz hızlandı.
- TAVRIMIZI ORTAYA KOYUYORUZ: Ama temmuz ayı başına gelindiğinde, Meclis tatile girdiğinde yine elde avuçta bir şey yoksa zannediyorum ki yine Meclis Başkanı, yine o gün bir karar verecek. Ama biz parti olarak tavrımızı ortaya koyuyoruz. Bugüne kadar uyduk, uyuyoruz. Bundan sonra, iki seneye yaklaşan bir süreç içerisinde mesafe alınamamışsa, Genel Başkanımızın söylediği gibi diğer planlarımızı uygulamak için bize de bir zaman kalmasını isteriz. Genel Başkanımız, Meclis Başkanımıza, “Biz bu işte artık yokuz. Buradan bir netice alamadık” diyebilir.
- CHP EVET DERSE İŞİMİZ KOLAY OLUR: Sayın Başbakan, B, C planları olduğundan söz etmişti. Yani bizim bir taslağımız varsa, ana muhalefete, MHP’ye gideriz. O olmazsa, diğer partiye gideriz ve “Beraberce bu işi yapamadık, Meclis bu işe muvaffak olamadı. Ama benim bir taslağım var, sizin de bir taslağınız varsa gelin beraberce oturalım, yeni anayasayı birlikte yapalım deriz.
CHP, “evet” derse 367 aşılmak suretiyle, işler daha kolay yürür. O kabul etmezse, MHP ile bu yola gidilebilir. Ama 3. ihtimal, yani BDP ile, bu işin sayısal sıkıntıları var, psikolojik sıkıntıları olabilir. İç politikaya dönük tartışmalar olabilir. Esas tercihimiz ilk iki büyük partiyle, hem sayısal anlamda hem de özgül ağırlık bakımından bir sonuca ulaşabilmek.
Taslak Seçenekleri
Elbette üzerinde mutabık kalınanları baz almak suretiyle yeni bir taslak da hazırlanabilir. Veya “Gelin, birlikte yeni taslağı beraber hazırlayalım” da diyebiliriz. Yeter ki, mantalitede bir beraberliğimiz olsun. Çünkü bir taslakla gidildiğinde, o parti, “Sen bana dayatmada bulunma” diyebilir. Beraber çalışalım denirse, memnuniyetle… Ama işi kolaylaştırmak bakımından, “Bu kadar çalıştık Meclis’te elimize az çok bir taslak çıktı. Sizin kabul ettikleriniz var, reddettikleriniz var. İsterseniz bunu esas alarak bunu üzerinde çalışalım” diyebiliriz.
PKK Nevruz’daki mesaja uyuyor
Başbakan’ın “MİT Ada’yla görüşüyor” sözünden sonra, BDP’li milletvekilleri birkaç defa gittiler biliyorsunuz. Ama bence önemli olan, Nevruz’da verilen mesajdır. PKK, Nevruz’da verilen mesaja uyacağını ifade etmiştir. Ve bu sözünü de tutmaktadır bilebildiğimiz kadarıyla. Yani; bir: Türkiye’de eylemsizlik olacak, herhangi bir saldırı olmayacak, herhangi bir silahlı eylemde bulunmayacaklar. Çok şükür ki, altı aydan bu yana Türkiye’de PKK eylemi yok. Büyük bir rahatlık ve huzur var.
- İkincisi; Türkiye’deki silahlı unsurların yurtdışına çıkacağı konusu. Bunu da kabul etmişlerdi. Orada da bir çıkış olduğunu biliyoruz. Kendileri tarafından yapılan açıklamalarda da bunun önümüzdeki aylarda tamamlanacağı ifade ediliyor. Üçüncü aşamada; tamamen silahların bırakılması. Ama ikinci dönem bitmedi henüz.
- SÜRECİ BİRAZ GÖLGELEDİ: (PKK’lıların) Legal siyaset yapmaları konusunda bir çalışmamızdan bahsedilemez. Biz Türkiye’de her zaman fikir özgürlüğünden, herkesin siyaset yapma hakkından bahsediyoruz. Ama bu örgütle ilişkisi olup da kanunen suç işlemiş olanlar, haklarında yargı kararı olanların, bu kararlar eğer siyaset yapmalarına engelse, burada söyleyeceğimiz bir şey yok. En azından kısa vade için. Adalet Bakanlığı’nın buna yönelik bir hazırlığı yok. Ancak şüphesiz yasal mevzuatımız açısından ihtiyaç duyulduğunda, farklı konularla düzenlemeler yapılabilir. Şu anda, Sayın Adalet Bakanımızın, “Şöyle bir çalışma yapıyoruz, getireceğiz” şeklinde sözünü duymadım. İhtiyaç olduğunu da düşünmüyorum. Çözüm sürecini belki son yaşadığımız olaylar biraz gölgeledi. Ama ben o sürecin başladığı gibi olumlu bir şekilde devam ettiğini biliyorum en azından..
Bilişim kanunu güncellenebilir!
Benim sorumluluğumla ilgili olanı TV’de söyledim. İnternet medyası özellikle haber portallarına yönelik pozitif bir düzenlemeyi yaptık. Ama henüz kanunlaştıramadık. Açık yüreklilikle söylemeliyim ki, internetteki sorumsuzluk alanı içinde, insanların özel hayatlarına, kişilik haklarına, edepsizce hakaretlerin iftiraların hakaretlerin uçuştuğu bir dünyaya bakarak, bu pozitif yaklaşımımızı gerçekleştiremiyoruz. Fakat bilişim suçlarıyla ilgili bir ceza kanunu var, yürürlükte olan. Eğer Adalet Bakanlığı eğer bir hazırlığın içindeyse, o kanunun daha güncel hale gelmesi için bir çalışma yapıyor olabilir.
Çiğdem TOKER'in röportajı/ AKŞAM