Sivas'ta, 2 Temmuz 1993’te 35 kişinin hayatını kaybettiği Madımak Oteli’nden sağ kurtulan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Kurucu Başkanı Murtaza Demir, Vali Ahmet Karabilgin’e gittiğini belirterek, "Vali Ahmet Karabilgin’in odasına girdiğimde içerde emniyet müdürü, tugay komutanı ve gözlüklü bir adam daha oturuyor. O sırada valiyi şöyle tahlil ettim; vali çırpınıyor ama anladım ki bypas edilmiş. Valinin yetkileri alınmış, katliama hükmeden muktedire verilmiş. Bu muktedir, tabi önemli. Vali, asker istiyor ‘yok’, polise havaya ateş açın, jop kulanın diyor ‘yok…’ Dolayısı ile bir garip vali oturuyor. Emniyet müdürü artık emri validen değil, bir muktedirden alıyor. Tugay komutanı da yine emri aynı muktedirden alıyor. Benim açımdan hiçbir değeri olmasa da bunlar (vali, emniyet müdürü, tugay komutanı) konuştu. Ama gözlüklü adam hiç konuşmadı." dedi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Kurucu Başkanı Murtaza Demir, Adana Alevi Platformu’nun Büyükşehir Belediyesi’nde düzenlediği panelde o gün yaşanları anlattı. Olay günü valilik ve Madımak Oteli’nin önünün toplanan gruplar tarafından işgal edildiğini belirten Demir, “Polisin jop kullanarak valilik önünü boşalttığını ve orayı boşaltanların da Madımak önüne geldiklerini yanımızdaki Aziz Nesin’in koruması olan polisin telsizinden takip ediyorduk. Biz arkadaşlarla birlikte bunu değerlendirme ihtiyacı hissettik. Oteldeki tüm arkadaşlarımızın kararıyla bir karar verme noktasına geldik. Toplandık, herkes fikrini söyledi. Bu konuşmaları Asım Bezirci not etti.” dedi.
Madımak Oteli’ndeki bu toplantıda alınan kararların bir mektup haline getirildiğini ve İl Turizm Müdürü Vahap Sümbüloğlu’nun yardımıyla kendisi tarafından dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin’e götürüldüğünü açıklayan Murtaza Demir, şöyle devam etti: “Vali Ahmet Karabilgin’in odasına girdiğimde içerde emniyet müdürü, tugay komutanı ve gözlüklü bir adam daha oturuyor. O sırada valiyi şöyle tahlil ettim; vali çırpınıyor ama anladım ki bypas edilmiş. Valinin yetkileri alınmış, katliama hükmeden muktedire verilmiş. Bu muktedir, tabi önemli. Vali, asker istiyor ‘yok’, polise havaya ateş açın, jop kulanın diyor ‘yok…’ Dolayısı ile bir garip vali oturuyor. Emniyet müdürü artık emri validen değil, bir muktedirden alıyor. Tugay komutanı da yine emri aynı muktedirden alıyor. Benim açımdan hiçbir değeri olmasa da bunlar (vali, emniyet müdürü, tugay komutanı) konuştu. Ama gözlüklü adam hiç konuşmadı. Dolayısıyla halen benim açımdan halen kim olduğu belirsiz olan –muhtemelen– muktedir veya muktedirin temsilcisi bu kişinin kimliğini ölçebilmiş değilim. Bu adam konuşmadı; ben kendi dünyamda ‘mesele sandığımızdan da ciddi’ dedim.”
Madımak Oteli civarında 5 bin askerin bulunduğu Tugay Komutanlığı, Jandarma Alay Komutanlığı ve Emniyet Müdürlüğü’nün varlığına dikkat çeken Demir, “Bu polis bizim solcuların gösterilerindeki değil. Bu polis başka; oradaki eylemcilerle kucaklaşıyor. Alevilerin çok güvendiği bu asker eylemcilerle kucaklaşıyor. Bu asker ve polisin jop kullanma yetkisi yok mu? Bu polis jopunu çıkarsa, havaya ateş açsa bu güruh çil yavrusu gibi dağılacak. Ama bu olmadı. Gördüğüm manzara karşısında geri dönmekten başka bir şey kalmadı. Ben bekliyorum ki şenlik komitesi başkanı olarak ‘Sizi otobüse alacağız, jop kullanacağız, sizi çatıya çıkartacağız, yolu keseceğiz; bir şey yapacağız, sizi kurtaracağız.’ gibi bir öneri bekledim. Bizim kurtulmamıza dair tek bir şey söylenmiyor. Ben ‘bu güruhu biraz geriye çeker, otelin önünü azcık açar, buraya bir otobüs verirseniz biz buradan otobüslerle çıkar gideriz’ teklifinde bulundum. Fakat bize sonra ‘ya otobüslerin camları kırılırsa’ cevabı verildi. Valinin yanından çıktım. İzlenimlerimi oteldeki insanlara anlattım.” şeklinde konuştu.
SHP’nin o dönemin iktidar ortağı olduğunu hatırlatan Demir, bir bakan veya başbakan yardımcısının uçağa atlayıp Sivas’a gelmesi halinde doğrudan gelişmelere müdahale edebileceklerini dile getirdi. Aziz Nesin’in Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ile konuştuğunu ve İnönü’nin kendisine, “Merak etmeyin, polis sizi kurtaracak” dediğini savunan Demir, “Hangi polis? Polis, asker de gelmedi. Havaya da ateş açılmadı. Gelen itfaiye aracının önüne yatıldı. Benzin getirildi. Polis benzin getirildiğini gördü, isimleri de var, fakat bunlara da mani olmadı.” ifadesini kullandı.
AVUKAT SARIHAN: UMUT ETMEK İSTİYORUM
Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Adana Şube Başkanı Mikdat Öztürk’ün moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Madımak davası avukatı Şenal Sarıhan, dosyadaki polis tutanaklarına göre Madımak’taki eylemlere 15 bin kişinin katıldığını vurguladı. Bu grubun önemli bir kısmının dışarıdan geldiğini iddia eden Sarıhan, şunları söyledi: “Sivas’ın çevresinde ne kadar kalınabilecek otel, kurs, yatılı okul gibi yerler varsa, buralar taşınan insanlarla doldurulmuştur. Bu kadar çok insanın tam da Pir Sultan Abdal Kültür Şenlikleri’nden iki gün önce Sivas’a yığılması nedir? Polis bu soruyu kendisine soracak. Burada bir tehlike varsa, önüne geçmek durumundadır. Fakat bu yapılmamıştır. ‘Yok bir şey olmaz’ diyen Erdal İnönü’nün sakin sözü, Tansu Çiller’in güzel yüzü bu işi engellemedi. 35 insan adli tıp raporlarına göre yanarak ve dumandan etkilenerek boğuldular. Polis hemen Sivas’ı kuşatıp, saldırganların kaçmasına izin vermemeliydi. Hepsi ellerini sallayarak gitti. Tutanağa 15 bin kişi ama tutuklanan insan sayısı 160’ı geçmedi.”
Şenal Sarıhan, 2 Temmuz’da yaşanan olayın 20 gün sonra savcılıkça üç ayrı iddianamesinin hazırlandığını belirterek, “Savcılık ilk davayı ‘siyasi değil, adi bir adam öldürme’ olarak değerlendirmiştir. İkinci dava ‘toplantı ve gösteri yürüyüşüne aykırılıktan’ açıldı. Üçüncü dava ‘terör eylemi’ olmakla ilgili. Davalar Sivas ve Kayseri’de görüldü. Üç dava talep üzerine Ankara’ya alındı. Dosyamız şu anda Yargıtay’da. Umut etmek istiyorum. İstiyorum ki Yargıtay, ‘evet bu insanlığa karşı bir suçtur’ desin.” açıklamasını yaptı.
CİHAN