NE DEĞİŞTİ HAYATINIZDA, NEYİ DEĞİŞTİREBİLİRSİNİZ? (1)
Ülkem insanın gündemi bir hayli ağır ve yoğun. Herkes partili, bir partinin neferi, çığırtkanı, fedaisi. Hani derler ya 'Ayranı yok içmeye' diye aynen öyle. İstanbul seçimleri var bu günlerde gündemimizde. Amir, memur, işçi, işsiz, patron, gariban, herkes bu gündemin içerisinde. Olmalı mı? Elbette..! Arkamızı dönecek halimiz yok..Ama benin anlatmak istediğim başka.. Devam edelim...Seçim gezilerine başlayan partilerin ilgili kişilerinin durumu da karışık, enteresan. Örneğin kiminin uçağı elden, yabancıdan, kiminin ki sermayeden. Neden? Ne beklentisi var uçaklarını siyasilere tahsis edenlerin ki. ..Hani başka ülkede olsa var ya. Neyse ittir et bunlar boş şeyler...Benim halkım için önemi yok bunun...
VATANDAŞIMIN GÜNDEMİNDE BU SORULAR VAR!
Ülkem vatandaşının gündemi ağır oldukça yoğun. .Kim haklı, kim haksız, kim daha yakışıklı, kim yakışıksız, İstanbul'a o mu yoksa diğer aday mı yakışır? Eşleri, çocuklarıyla adayların boy, boy fotoğrafları.. Ya adayların televizyondaki randevuları ne zaman. Gündemi yoğun halkım merak ediyorlar Yok çünkü gündemlerinde başka bir şey Allah'a çok şükür.. Karnı tok sırtı pek...Sahi acaba hangi TV yayınlayacak, düelloyu kim yönetecek, saat kaçta, hangi gün...Facebook, Twitter trolcü dolu... Amaç seni, beni kandırmak..Başarıyorlar mı? Hemde çok..Eğitim düzeyi belli, insani kavramlarımız, değerlendirmelerimiz belli işleri çok kolay, aldıklarını hak ediyorlar...Hem kandırsın ne var bunda. Benim partimin adayı kazansın da ne olursa olsun..
OYSA Kİ GÜNDEM
Oysa büyük bir senaryonun içerisindeyiz sen, ben, ana ve babalarımız, evlatlarımız ile. Tıpkı diğer ulus insanlarının olduğu gibi. Yani yalnız bizim ülkemize has değil bu tür hareketler, yaşanılan süreç. Gerçek gündemimiz bu mu, bu olabilir mi? Eğitim yoksa, vatandaşlık bilinci beyinlere yerleşmemişse , çıkar ön saftaysa maalesef bu...Halbuki tarım ülkesi ülkemizde soğan 15 lira, patates desen ondan eksikli mi? Barbunya 14, limon 11, yarım kilo kıyma 25 lira, eti yazmama gerek var mı bilemedim. Eğitim... Dibe vurmuş..!. Örneğin, İzmir Karşıyaka'da bir ortaokulun öğrenci sayısı en az bin 500 çocuk. Yani okul sabah-öğlen iki vardiya çalışıyor. Ha bıraksanız akşam vardiyası da yapacak ama çocukların uykusu geliyor. Sağlık...! En yakın ameliyat tarihi 6 ay sonraya. Yada benim tipimi beğenmeyip bana öyle verdiler. Kuyrukların ne önü ne sonu belli. Asgari ücretin ne kadar olduğunu yada başka kişilerin maaşlarıyla karşılaştırmaya gerek yok herhalde. Olsun...Bütün bu ahval ve şerâit içinde olan vatandaşımın gündemi şu aralar İstanbul seçimleri. Diyeceksiniz ki, o partinin bu partinin adayı kazanırsa kendisi için bir şey değişecek mi? Hayır! Tıpkı taaa geçmişten bu yana olduğu gibi..;
FRANSIZLAR BU DURUMA NASIL UYANMIŞ?
Dedik ya yukarıda ülkemizde yaşanılanlar sadece bizim ülkemize özgü şeyler diye. Ama insanoğlu uyanıyor artık bu kendisine dokunmayan gündemlerden. Örneğin Fransız halkının uyandığı gibi. Sıkılmayın lütfen okuyun...Bakın sizin için araştırdım. Fransa'da akaryakıt zamlarıyla başlayıp daha sonra Cumhurbaşkanı Macron'a tepki olarak sokaklara taşan, 'Sarı Yelekliler', diğer bir adıyla Gilets Jaunes eylemcilerine sorular soruyor gazeteciler. Ancak eylemciler sorulan sorulardan çok altını çizmek istedikleri bir açıklamayı yapıyorlar gazetecilere. Açıklama aynen şu: ' Meydanlarda, sokaklarda, yollarda gördüğünüz insanların bir siyasi düşüncesi, partisi yok. Hiç bir sendikaya bağlı değiller. Bundan önceki ve şimdiki hükümetin kendileri için hiç bir şey yapmadığını anladıkları için buradalar. Diğer bir değişle bizi bir araya getiren neden insanların artık uyanıp kendine gelmesi. Açıklama önemli...Açıklama tüm ülke halkları insanlar için çok anlamlı..
BBC'NİN ARAŞTIRMASINA GÖRE
İngilizlerin ünlü haber ajansında Sarı Yelekliler ile ilgili yapılan bir araştırma yazısı da eylemcilerin söylemini net olarak destekleyen özellikte. BBC araştırma, inceleme yazısında, Fransa'daki eylemcilerin ortak noktasını şöyle açıklıyor, 'Sarı Yelekliler kurulu düzene güvenini yitirmiş kesimlerden oluşuyor. Sadece hükümet, ulusal meclis, ve senato değil, partiler ve sendikalardan ümidini kesmiş endişeli kalabalıklar'
PARTİLERE, SENDİKALARA DAVET YOK
Devam ediyor ünlü haber ajansı araştırma ve incelemesinin ayrıntılarına. 'Düzene isyan eden eylemciler geleceklerinden, ceplerine girip çıkan arasındaki artan dengesizlikten, dev şirketlere müşfik, alttakilere gaddar kesilen gidişattan müstaripler. Meydanlarda sağcı, solcu vs. hiç bir partiye, sendikaya davet yok, aksine sarı kart var. BBC'nin araştırmasına göre de ne diyorlar Fransa'da ki eylemciler. 'Sizin de bizimle bir düşünceniz yok. Bizi boş gündemlerle oyaladınız. Sağcı kendi materyallerini, solcu kendi materyallerini kullanarak bizi yıllarca kandırdınız. Kendi hayat şartlarınızı yukarıya çekerken bizi dibe fırlattınız: Bizler sağcısıyla, solcusuyla bunu anladık, şimdi meydanlardayız. '
Önemli..Çünkü, eylemcilerin neden bir arada olduklarını anlamaları yalnız Fransız halkı için değil, vatandaşını unutan yada insanı için hiç bir şey yapmayan dünya uluslarının siyasileri için önemli..Anlar ve bir sonuç çıkarırlar mı? Hiç zannetmem...
İNSANIMIZ FRANSIZ HALKINI ANLAYABİLECEK Mİ?
Vandallıkları hariç, cana, mala kıymadan Fransa'daki tepki verenler gibi diğer ülke insanlarının da gerçeği anlayıp, bir araya gelmeleri mümkün mü? Örneğin, Türkiye'de yaşayanlar için...Halk, yakmadan, dökmeden tamamen demokratik, insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde Türkiye'de yaşananları kendi hayatı ekseni içerisinde bakmayı, değerlendirmeyi başarabilecek mi? Oysa ki bakmak için o kadar çok nedenimiz varken. Örneğin kaç yaşındaysanız bir 20-30 yıl öteye gidip ne değişti hayatınız da diye bir sorgulama yapsanız. Sorular sorsak kendimize. Geçmişi olduğu gibi şimdiki zamanı sorgulasak. Partizanca değil olaya kendimiz, çocuklarımız için baksak.. Ne değişti hayatımızda neyi değiştirebildik? Ne değiştirdi siyaset, siyasetçi, A parti B parti hayatınızda..?
Ben 35 yıllık basın emekçisi olarak kendi arşivimden sizler için bazılarını hazırladım. Yakmadan, yıkmadan uyanmanız dileğimle ikinci yazımda paylaşacağım sizlerle...