Yıl 1815. Osmanlı devletine “hasta adam” teşhisini koydular.
103 yıl beklediler. 1918 1. dünya savaşından sonra İngilizler Musul’u, İskenderun’u, Kars’ı işgal ettiler. Fransızlar Dörtyol, Adana, Mersin, Afyonkarahisar’a girdiler.
Kara denizde Rum Pontus devleti kurulmaya başlandı.
İtilaf devletleri birbirlerine güvenemediklerinden boğazlara ve İstanbul ortaklaşa sahip çıktılar.
1919 Mayısında Yunanlılar İzmir’i işgal etti.
Amerika Birleşik Devletinin ve İngilizlerin kışkırtmasıyla Ermeniler Hazardan Antalya’ya uzanan ve başkentlerinin Erzurum olacağını düşledikleri bir devleti kurmak için harekete geçtiler.
Yahudiler Filistin’de devlet kurmak için “Alyans İsrailit” adında silahlı bir teşkilat kurdu. Anadolu’da da “Makabi” isimli bir dernek kurup Anadolu’daki kendilerine düşecek payı almak istediler.
Devletin içindeki hainler de ülkeyi parçalamak için İngilizlerin himayesinde “İngiliz Muhipleri (dostları) Cemiyeti”,
“Kürdistan Teali (yükseliş) Cemiyeti” gibi cemiyetler kurarak devlet düşmanlığına başladılar.
Mustafa Kemal, 9. ordu müfettişliğine tayin edilerek 30.Nisan.1919 tarihinde Samsuna gönderildi.
22 Haziran 1919 da milli iradeye dayalı Amasya Genelgesini yayınlayıp sivil ve askeri yöneticileri işgale karşı direnmeye çağırdı.
23.Temmuz.1919 tarihinde Erzurum kongresini;
04.Eylül.1919 da Sivas kongresini yaptı.
Bu kongrelerde ülkenin tek bayrak, tek millet, tek devlet şeklinde bölünmez bir bütün olduğu ve hâkimiyetin de millete ait olduğu vurgulandı.
23 Nisan 1920 de TBMM açılarak yeni bir Türk Devletinin doğduğu dünyaya ilan edildi.
İstanbul hükümeti şeyhülislam Dürizade Abdullah’a ısmarlama bir fetva hazırlatarak milli mücadeleyi başlatanları “asi” ilan etti.
Buna karşılık Ankara hükümeti vatan hainliği kanununu (hıyanet-i vataniye) ve istiklal mahkemelerini kurarak gerekli önlemleri almaya başladı.
10.Ağustos.1920 de ülkeyi tamamen bölüp parçalayıp sömürge haline getiren Sevr anlaşması imza edildi fakat meclis tarafından onaylanmadığından hukuken geçersiz bir anlaşma olarak tarihe geçti. Bu tarihten sonra ülkede gönüllü milis kuvvetleri oluştu. Bunların tamamı tarihe “Kuvay-i Milliye” adıyla geçti. Adana’da “Tufan Bey”, Maraş’ta “Sütçü İmam”, Antep’te “Şahin Bey”, Ayvalık’ta “Ali Bey” direnişin sembolü oldular.
Nihayet düzenli ordu kuruldu ve milis kuvvetlerinden oluşan Kuvay-i Milliye kaldırıldı.
06-09.ocak.1921 tarihinde I. inönü;
31.mart.1921 tarihinde II. inönü;
6-13 Eylül de Sakarya;
26-30.Agustos.1922 de Dumlupınar Meydan Savaşlarında Yunanlılar imha edildi, arta kalan Yunanlılar da
09.Eylül.1922 de İzmir’de denize döküldü.
11.Ekim.1922 tarihinde Mudanya mütarekesi yapılarak Trakya Yunanlılardan geri alındı.
Trablusgarp ve Balkan savaşları ile Çanakkale savaşında, bu ülke için 12-13 yaşındaki çocuklar savaştı.
12 yıl aralıksız süren bu savaşta Anadolu’nun genç nesli tükenme noktasına gelmişti.
29.Ekim. 1923 tarihinde cumhuriyet ilan edildikten sonra “10 yılda 15 milyon genç yarattık her yaştan” diye yazılan 10. yıl marşındaki bu cümle tükenmek üzere olan bir neslin yeniden yeşerdiğini ifade eder.
Anadolu halkının tekrar yeşermemesi için nüfus planlaması adı altında geçmiş dönemlerde yapılan kısırlaştırma politikası, milli egemenlik ve Türk istiklal ve cumhuriyetine yapılan en ağır darbedir. Türk istiklalini ve Türk cumhuriyetini ilelebet payidar kılabilmek için genç nesile dün olduğu gibi bugün de şiddetle ihtiyaç vardır.
Bu nedenle tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet sloganına dört elle sarılmalıyız.
Artık sorarak öğrenmek, duyarak öğrenmek alışkanlığından kurtulup okuyarak öğrenmek alışkanlığını kazanmalıyız.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Türk sadece bir milletin adı değil, Türk bütün adamların birliğidir”.
İçinde bulunduğumuz günlerin 2. bir kurtuluş mücadelesinden farkı yok.
TARİH TEKERRÜR EDİYOR. "NE OLURSA OLSUN, SONUNA KADAR BARIŞ", VATANA İHANETTİR.
BARIŞI TESİS EDEBİLMEK İÇİN ÖNCE VATANA SAHİP ÇIKMAK GEREKİYOR.
SAVAŞIN YÜZÜ SOĞUKTUR. AMA GEREKİYORSA SAVAŞACAĞIZ.
ALPARSLAN'IN ŞU VECİZ SÖZLERİNİ UNUTMAMAMIZ GEREKİYOR.
Biz Türkler temiz Müslümanlarız. Bidat nedir bilmeyiz. Onun için Allah bizi aziz kıldı.
Savaşı seviyorum, çünkü sonunda zafer var.
Size öyle bir vatan aldım ki; ebediyen sizin olacaktır.
Allah bize bir istiklal marşı ve bir onuncu yıl marşı daha yazdırmayı nasip etmeden muvaffak kılsın.
Ne mutlu Türk’üm diyene.