Okullar tatile girdi, milyonlarca öğrenci karnelerini alarak tatile çıktı. Ancak bazı öğrenciler, bilim olimpiyatlarında okullarını ve ülkelerini en iyi şekilde temsil etmek için rahatlarından fedakarlık yaparak günde en az 7 saat ders çalışıyor.
Denizli Özel Servergazi Lisesi öğrencilerinden oluşan bilim olimpiyat takımı, yaz tatili, hafta sonu tatili demeden, başlarında öğretmenleriyle beraber günde saatlerce problem çözüyorlar. Milli takıma oyuncu yetiştiren kulüpler gibi, okul öğrencileri de TÜBİTAK’ın milli takımına girmek için caba sarf ediyor. Öğrenciler, kamp gibi kullandıkları okullarında sadece ders çalışmıyor. Verilen aralarda basketbol, hentbol gibi sporların yanı sıra çeşitli zekâ oyunlarıyla kendilerini geliştirmeye çalışıyor.
Servergazi Fen Lisesi olimpiyat takımında yer alan ve bu yıl Antalya’da düzenlenen 17. Genç Balkan Matematik Olimpiyat’ında altın madalya alan 9. sınıf öğrencisi Feyza Duman, bilim olimpiyatlarına her gün saatlerce çalışarak hazırlandıklarını söyledi. Olimpiyat çalışmasının normal bir öğrenciye göre oldukça zorlu olduğunu ifade eden Duman, “En azından bir 7 saat çalışmak gerekiyor. Bu bir gönül işidir. Zevk alarak yaparsın. 1-5 saat ile yarım saat aralar veriyoruz. Bu aralar güzel ve verimli geçiyor. Hocamın çok katkısı oluyor. O katkı olmasa bir şey olmazdı.” dedi.
Fen ve matematik dersleri vererek okulun matematik olimpiyat takımını çalıştıran Kurbani Kaya, matematik olimpiyat çalışmalarının ortaokuldan, fizik, kimya, biyoloji ve bilgisayar olimpiyatlarının ise liseden başladığını belirtti. Kaya, “Ortaokulda TÜBİTAK iki aşamalı bir sınav yapıyor. Bu yarışmalarda başarılı olan öğrenciler milli takıma katılıyor. Orada dereceye girenler de Genç Balkan Matematik Milli Takımı’na katılıyorlar. Diğer branşlarda bu süreç yok. Bu yüzden matematikte büyük başarı elde etmek için ortaokuldan başlamak gerekiyor.” diye konuştu.
BİLİM OLİMPİYATLARI, SPOR OLİMPİYATLARINDAN DAHA ZOR
Bilim olimpiyatları için uzun süreçli antrenman yapmak gerektiğini ifade eden Kaya, şöyle devam etti: “Bir günde bir sporcu 3 saat çalışıyorsa, bilim olimpiyatçısı öğrenci en az 6 saatle 8 saat arası çalışıyor. Çünkü ortaya farklı bir şeyler koymak zorunda. Bir olimpiyat sorusunda şimdiye kadar sorulmamış bir soruyu çözecek öğrenci. Yarışmalarda klasik bir soruyu çözmek için 1.5 saat süre verilir. Bunun sebebini orada bir orijinallik vardır. Onu fark etmesi gerekir. Olimpiyatlara kesik kesik de çalışılmaması gerekir. Belli bir standardın altına düşerse yeni yöntemler elde edemez. Kolay kolay rakiplerine ulaşamaz. Bilim olimpiyatlarında en can alıcı nokta merak bence çok önemli. Merak olursa onu iter. Çalışırken farkına varmadan 7-8 saat çalışır. Bir şeyi merak eder sonra bir başkasını derken zaman geçer. Olimpiyat sevilmezse bir günde bu kadar çekilmesi çok zordur. Diğer derslerden farkı, olimpiyatta bir akış vardır. Bir şey öğrenirsiniz onun üzerine bir şeyler bina edersiniz. Bunu bir strateji oyunu gibi düşünebiliriz.”
‘DEVLET, SPOR OLİMPİYATLARINDA VERDİĞİ ÖDÜLÜ BİLİM OLİMPİYATLARINDA DA VERMELİ’
Spor olimpiyatlarında şampiyon olan sporcuya devlet tarafından altın ödülü ve çeşitli imkânlar sunuluyor. Bilim olimpiyatlarında derece elde eden öğrencilere ise sembolik ödüller, başarı belgesi ve üniversiteye giriş sınavında ilave birkaç puan veriliyor. Bu durum, yıllarca matematik veya fen bilimlerinde kendini çok iyi yetiştiren öğrencilerin maddi kaygılardan dolayı kendi alanının dışında tıp gibi alanlara yönelmesine sebep oluyor. Matematik olimpiyatlarında derece elde eden öğrencilerin üniversiteye, en az ilk iki sınıf derslerini görmeden 3. sınıf, hatta 4. sınıftan çok rahat başlayabilecek düzeyde bir eğitim aldığını vurgulayan Kaya, “YÖK’ün bu tür öğrencilere sahip çıkması gerekiyor. Fen bilimleri alanında maddi bir kaygı bulunmadan özel yetiştirmesi lazım. Bu öğrencileri üçüncü sınıftan başlatmalıdır. Bu öğrenciler için dört yıllık lisans eğitimini 2 yıla indirebilir. Burada da kendi alanına yönlendirebilir. Bir nevi üniversitenin son iki yılını yüksek lisans gibi değerlendirebilir. Doktora alanında daha iyi yere gelebilir. Dünya çapında bilim adamı olabilir. Böylece çok daha genç bilim adamlarının olmasına sebep olacaktır. Bu çok başarılı öğrencileri normal müfredata tabi tutarsak 30-35 yaşına kadar bir şey icat edemeyeceklerdir." şeklinde konuştu.
Okulun olimpiyat ve proje koordinatörü Halil İbrahim Gündoğdu da bilim olimpiyatlarında başarı gösteren öğrencilere verilen ödüllerin, sporculara verilen ödüle kıyasla düşük seviyelerde kaldığını anlattı.
Bu eksikliğin hükümet ve bakanlar tarafından da bilindiğini anlatan Gündoğdu, sözlerine şöyle devam etti: “Bu konuda bir düzenlemede getirmeleri gerekiyor. Bu öğrencilerimize bir teşvik olsun. En azından öğrencilerimiz eğitim maliyetlerini karşılayabilsinler. Yurt dışında da eğitimi düşünebilsinler. Çocuklarımızın kafasından ‘bilim adamı olursam kendi alanımda gelecekte maddi refaha da erişebilir miyim’ kaygısını gidermek lazım.”
Gündoğdu, şunları kaydetti: "Olimpiyat takımımız milli takım gibi çalışıyor. Sadece koşmak yerine soru çözüyor. Kondisyon depolamak yerine deney yapıyorlar. Bir milli takım düşünün. Esas bunları yetiştiren kulüpleridir. Aynı bu şekilde bilim olimpiyat öğrencileri de kulüp olarak öğrencilerini düşünebilirsiniz. TÜBİTAK da bu öğrencilerin milli takımı. Öğrenciler bu okullarda yetişiyorlar haftalarca kamp yapıyorlar. Fedakarlık yapıyorlar. Buradan başarılı öğrenciler TÜBİTAK kamplarına katılıyorlar. Sonra ülkemizi temsil ediyorlar.” CİHAN