Dinleme mağduru siyasilerden biri de merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'dı. En çok dinlenen liderlerden biri oldu. Başbakanlık Resmi Konutu'nda yatak odasından, masasından, telefonundan, odasındaki duvarlardan ve saksılardan "böcek" tabir edilen dinleme cihazları çıktı. Özal kendince tedbirler aldı. Kurmaylarıyla soyunup denize girdi. Direksiyona geçip konuğuyla şehri dolaştı. İkili görüşmelerini temel atma törenlerinde, konut bahçesinde, açılışlarda yaptı. Konutta koridorlarda ve mutfakta konuştu. Gizliliğe çok dikkat etti. MİT'e konutta arama yaptırdı. Saksıda, tablo ve radyatör arkasında 5 böcek çıktı. Bazı duvarlardan ses geliyordu. "Bırakın kalsın" dedi. Biliyordu; onları söktürse yerine yenileri konacaktı. En iyisi böceklerle yaşamaya alışmaktı. Bir dönem MİT'ten şüphelendi. MİT uzmanları böcekleri çıkarıp yerine yeni vericiler yerleştiriyor olabilir miydi? Özel elektronik firması elemanları çağrıldı. Bu da çözüm olmadı. Böcekler sıklıkla saksılardan çıkıyordu. Bahçıvan, ABD Büyükelçiliği'nin bahçıvanı ile dosttu. Çiçekler oradan alınıyordu. Bahçıvan işten çıkarıldı. Ardından şef garsonun en mahrem konuşmaları sızdırdığı ortaya çıktı. Tüm garsonlar değişti, Turizm ve Otelcilik Yüksek Okulu'ndan yeni garsonlar geldi.
İÇERİDE DE DIŞARIDA DA BÖCEK
Dünyadaki elektronik gelişmelere açıktı. En yakını Adnan Kahveci, yurtdışı gezilerinden yeni elektronik aletlerle dönüyordu. Araç telefonu o günlerde yeni modaydı. Ancak küçük bir tarayıcıyla, araç telefonları dinlenebiliyordu. Danışmanı Can Çangır, bir Brüksel gezisinden küçük bir tarayıcı ile döndü. Artık Özal, araç telefonlarını dinleyebiliyordu. Bir gün gazetecilere "Siz Köşk dışında arabalarınızda gazetelerinizle konuşuyorsunuz, sizleri dinliyor, ne tür yanlışlar yaptığınızı duyuyorum. Bende de var o alet" dedi. Sonra dinlenememesi için yurt dışından özel cihazlar getirtti. Gittiği yerlere o cihazları götürdü. ABD Başkanı Goerge Bush aradığında, Özal telefonu eline almadan önce mutlaka bu cihazın bağlanmasını bekledi. Yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da dinlendi. Avrupalı liderlerle, Irak'ta Saddam Hüseyin ve Libya'da Kaddafi ile görüşmeye gittiğinde kaldığı otellerde böcekler bulundu. 1989'da Cumhurbaşkanı adaylığı tartışılırken, dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in de kendisini dinlediğinden şüphelendi. Evren, Özal'ın aday olmasını istemiyordu. Ailesini topladı, fikir sordu. Aile Özal'ın adaylığını destekledi. Özal, adaylığı düşünmediğini söyledi. Aile şoktaydı. İki gün sonra Evren'le görüşmek için Köşk'e gitti. Bir bakan, Özal'ın makam aracının kapısını açtı ve "Kararınızda isabet buyurmuşsunuz efendim. Cumhurbaşkanlığı adaylığınız partiyi zora sokar" dedi. Özal artık emindi.
DEMİREL'E 'EMRİNİZ VAR MI EFENDİM' NEZAKETİ İŞİNDEN ETTİ!
SABAH Yazarı Yavuz Donat, 1980 ihtilali sonrasında 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'le gerçekleştirdiği telefon görüşmesini anlattı: 1980 ihtilali. Demirel, eşi ile beraber Hamzakoy'a gönderildi. Döndükten sonra 'Demirel evinde 4 duvar arasında duruyor ama hâlâ devleti o idare ediyor' lafları çıktı. Aslı yok. O ara Turizm Bakanlığı Müsteşarı Kemal Baytaş bana ziyarete geldi. Kendisi, Demirel hükümeti döneminde müsteşarlığa getirilmişti. Gazetede çay içerken, Demirel aradı. 'Ne var ne yok' dedi. Sohbet ettik. Sizin için bir laf dolaşıyor dedim. 'Nedir' dedi. Telefonlarınız dinleniyormuş, dedim. Bazı müsteşarlarınızla konuşuyormuşsunuz, devleti idare ediyormuşsunuz. Yanımda Kemal Baytaş var, vereyim bir iki talimat verin, dedim.
"TELEFONUMU KİM DİNLER Kİ..."
Bunun üzerine Demirel, 'Benim telefonumu dinleyerek kim ne elde edebilir? Ülke aleyhine bir faaliyetim mi var ki..? İkincisi ben hangi kamu görevlisini arayıp talimat vermişim?' dedi. Bir küfretmediği kaldı dinlemelere. Demirel 'Ne oldu biliyor musun, sen pas verdin ben de dinleyenlere gol attım' dedi. Sövüp saydı. Kemal Bey'i istedi. Beyefendi 'Nasılsın Kemal gözlerinden öperim' dedi. Kemal de 'Sağlıklar afiyetler dilerim. Efendim bir emriniz var mı?' dedi. Demirel 'Estağfurullah ricam olur' yanıtı verdi. 3 gün sonra Baytaş görevden alındı.
'O DA SONRA BENİ DİNLETMİŞTİ...'