Trabzonspor Kulübü eski başkanlarından Özkan Sümer, UEFA’nın kararının ardından 2010-2011 sezonu şampiyonluk kupasının Trabzonspor’a verilmesinin, Türk futbolunun namus borcu olduğunu söyledi. Tahkim Kurulu’nun eski kararını gözden geçirmesi için yeni bir delil ya da durum gerektiğine de dikkat çeken Sümer, UEFA’nın kararının yeni bir durum olduğunu savundu.
Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzenleyen Özkan Sümer, şike ve UEFA’nın kararıyla ilgili değerlendirmeler yaptı. UEFA’nın kararından sonra Türk futbol dünyasında yeni bir hareketlenme olduğunu hatırlatan Sümer, şöyle konuştu:
“Ama bu hareketlen tem yönlün bir netleşmeye dönüşemedi maalesef. UEFA’nın kararı mahkeme kararı paralellik teşkil ediyor. Bu olayda en duyarlı ve sorumlu olan iki ciddi kurumun verdiği kararların bile yanlış olduğu, başka şeylere dayalı olduğuna dair yorumlar gerçekten çok rahatsız edici. UEFA’nın 2+1 kararı sadece Avrupa kupalarından men etme değildir. Bu karar ayrıca, 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin de kararlarının onaylanması, doğrulanması şeklinde düşünülmelidir.”
“TFF YÖNETİMİ GÖREVİ BIRAKACAKTIR”
Şike sürecinin Türk futboluna yansımalarının yanı sıra, birinci derece mağdurun Trabzonspor olduğunu ifade eden Sümer, gelinen noktada da TFF yönetiminin görevi bırakacağını iddia etti. Sümer, buna gerekçeni ise, “Artık Türk futbolunda yıkmaya değer bir şey kalmamıştır.” şeklinde açıkladı.
Trabzonspor’un kupayı almasının hakkı olduğunu, ancak kupanın ruhunun gittiği, geriye tenekesinin kaldığını anlatan Sümer, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu kolay hazmedilecek bir durum değil. Neden ruhu gitmiştir; o kupanı adil bir yarışma neticesinde Trabzonspor’a verilebilme durumu oluşturulabilmiş olsaydı, o durumda övünç, sevinç, coşku, şenlik, kucaklaşma, gurur gibi kupaya ruh veren değerler yaşanmış olacaktı. Bunlar kupanın ruhu. Ayrıca camianın parçalanması, takımın dağılması, ekonomik kayıplar, oyuncu katmanın zorlukları, ilginin azalması, yeni yatırımların yapılmaması, bunların bedelinin ödemek mümkün mü?”
KUPA YANLIŞ YERLERDE VE GÜNAHKAR ELLERDE
Fenerbahçe’nin de bu kupayı kirli görüp iade etmesi gerektiğini iddia eden Sümer, “Ancak Trabzonspor için bu kupa ruhu gitmiş olsa bile yine de kutsaldır. Çünkü bu kupa için verilen mücadelenin, yaşanan haksızlıkların, çekilen acıların bir değeri vardır, kupa bunların simgesidir. UEFA kararı ile iyiden iyiye anlaşılmıştır ki, kupa yanlış yerlerde ve günahkar ellerde. Artık kupa gerçek sahibine teslim edilmelidir. Bu durum Türk futbolunun namus borcudur.” dedi.
“UEFA’NIN KAKARI YENİ BİR DURUMDUR”
Trabzonspor’un ne denli haksızlığa uğradığının UEFA kararıyla ortaya konduğunu savunan Özkan Sümer, bundan sonra Futbol Federasyonu’nun ilgisiz kalıp da ilk kararında ısrarcı olmasının beklenen bir şey olamayacağına vurgu yapı.
Tahkim Kurulu’nun kararını değiştirebilmesi için yeniden bir delil sunulması ya da bir durum oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Sümer, “UEFA’nın bu karırı bir durumdur. Kaldı ki TFF yönetimi daha fazla bu olayların içerisinde ve Türk futbolunun başında kalma şansını yitirmiştir. Yeni gelecek yönetim de bu düzelmeyi yapabilir ama ona kalmadan Tahkim Kurulunun verdiği karar siyasi bir baskının sonucu olduğuna göre, siyasetin talimatı her şeyin düzeltilmesine yetecektir.” ifadelerini kullandı.
ADAYLIK SİNYALİ
Sümer, TFF yönetiminin görevi bırakması ve olası bir seçimde aday olup olmayacağı yönündeki soru üzerine de şu cevabı verdi:
“Türk futbolunda yaratılacak ortam çok önemlidir. Türkiye futbolun yasayla yönetildiği ender ülkelerden biridir. Yasası var, o yasayla kazandığı bir özerklik var ama o özerkliği kullanamadığı gerçeği var. Herşeyden önce o özerlik kullanılmalı. Buna da elbette ki öncelikle kulüpler sahip çıkacak. Kulüpler bu yolu başka sebeplerden ötürü reddetmişse, siyasette bundan yararlanmak gibi bir eğilim içerisindeyse artık ortamın bu yönde elverişli olduğunu söylemek mümkün değil. Türk futbolunu kalkındıracak bir potansiyel oluşturulması için bunlar gerekli.
Ayrıca yönetim, sadece bir kısım insanların orada temsili olarak yer alması değildir. Bu bir takımdır, orada insanların yeri, rolü belli olması lazım. Böyle bir takım oluşturulduğu taktirde zannederim Türk futbolu bu zor süreci atlatabilir, aksi taktirde olayı daha derinleştirir. Şahsa dönüm değil, ortam oluşması birinci koşul. Ortam olursa biz de kendimize dönük, çevremize dönük veya bir etki yaratmaya dönük bir kısım girişimlerimiz olur.”
CİHAN