Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, paralel yapının tabanına seslenerek, "Bütün bu ortaya çıkan gerçeklerden sonra samimi insanların o çatı altında durmasının hiçbir mazereti olamaz. Paralel yapı tabanındaki samimi insanlar bu yapının kimlerle işbirliği yaptığını lütfen görsünler ve sorgulasınlar. Hala bu yapının Mossad ile işbirliği yaptığını göremiyorlarsa yazıklar olsun” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği(TUMSİAD) Genel Kurulu’na katıldı. İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlene programa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Bilim ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, AB Bakanı Volkan Bozkır, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, eski AB Bakanı Egemen Bağış, eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ da katıldı.
Genel Kurul’da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, TUMSİAD üyelerine Türkiye’nin demokrasi mücadelesine verdiği destekten dolayı teşekkür etti.
“BİR FATİH’LER VARDIR, BİR DE İŞGALCİLER VARDIR”
Konuşmasının büyük bir bölümünü paralel yapı iddialarına ayıran Cumhurbaşkaın Erdoğan, Türkiye’nin son yıllarda önemli imtihanlardan geçtiğine dikkat çekerek, “Gezi olaylarında, darbe girişimde, seçimlerde çetin imtihanlardan geçtik. Şunu samimiyetle söylemek isterim. Bizim bütün bu hadiselerde en başta kardeşliğimiz, en başta muhabbetimiz test edildi. Eğer birbirimizin arasında bu sarsılmaz muhabbet olmasaydı inanın bu dava bugün burada olmazdı. Sizler belki bu salonda olmazdınız. Ben şahsen belki bu kürsüde olmazdım. Kaleleri zapt ederler, köyleri tahrip ederler, ülkeleri işgal ederler ama o gönüldeki aşk var ya, o gönüldeki ateş, muhabbet var ya onu yıkamadıkları, onu tahrip edemedikleri sürece inanın mutlak zafer kazanamazlar. Unutmayın bir Fatih’ler vardır, bir işgalciler vardır. Fatih’ler kalpleri fetheder ve gönüllere girerler. İşgalciler ise toprakları alsalar da gönüllere giremez, onun için işgal ettikleri topraklarda dahi tutunamazlar. Kimi zaman haksız rekabetle, yasaklarla cezalarla, iftiralarla, montajlarla, uluslararası operasyonlarla üzerimize geldiler. Ellerindeki tüm imkanları, tüm silahları, yalanlarla kullandılar. Ama Allah’a sonsuz hamdüsenalar olsun muhabbetimizi sarsamadılar, kardeşliğimize el uzatamadılar” diye konuştu.
“YOLUNU SAPTIRANLARA UĞURLAR OLSUN, BİZ BİZE YETERİZ”
Yeni Türkiye yolculuğuna her kesimden dostlar ve kardeşlerle çıktıklarını söyleyen Erdoğan, “Bu uzun yolda defalarca kardeşliğimiz test edildi. Kimin gerçek dost ya da kardeş olduğunu, kimin de dostluk kardeşlik maskesi altında gizli niyetleri olduğunu gördük yaşadık ve onlarla yolumuz ayrıldı. Gidenlere, yolunu değiştirenlere, yolunu saptıranlara uğurlar olsun. Bize biz yeteriz. Biz Allah yeter. Biz birbirini sırtından hançerleyen o nankörleri, o hainlerin seviyelerine inmeyecek, onların düştükleri tuzaklara düşmeyeceğiz. Bırakın hainler hain olmanın gereğini yapsınlar, onlar hıyaneti, nankörlüğü, fitneyi özelikle bir takım çevrelerin maşası olmayı terci ettiler. Bırakın dostları ile yürüsün, dostları ile haşrolsunlar. Biz birbirine kenetlenmiş tuğlalar gibi dimdik, sapasağlam yeni Türkiye mücadelesini vermeye devam edeceğiz” diye konuştu.
“10 ASIR SONRA BİR BAŞKA HAŞHAŞİ YAPI ULUSAL GÜVENLİĞİMİZİ TEHDİT ETTİ”
Paralel yapı ile ilgili olarak ‘haşhaşi’ benzetmesini tekrarlayan Erdoğan, “Yaşadığımız süreç tarihi bir süreçtir Bir o kadar da ibretliktir. Biz bunlara ‘haşhaşiler’ dedik. Çünkü haşhaşiler 11. Yüzyıl’da ortaya çıkmışlardı ve aynen bugünkü gibi paralel yapı kurarak büyük Selçuklu Devleti’ne ağır zararlar vermişlerdi. Bizim o günden sonraki tüm devletlerimiz bu olaylardan ibret almış ve bu noktada hassas davranmışlardı Maalesef 70’lerden itibaren Türkiye Cumhuriyet’i bu konuda gerekli hassasiyeti gösteremedi. On asır sonra aynı şekilde bir başka haşhaşi yapı ulusal güvenliğimizi tehdit eden boyuta ulaştı. Biz bu hadiseden ders çıkaracak ve tedbirlerimizi bugünden alacağız” ifadelerini kullandı.
“BU YAPI BENİM TÜRKİYE’NİN ULUSAL GÜVENLİĞİNE TAARRUZ ETTİ”
Paralel yapının sadece kendisine ve arkadaşlarına taarruz eden bir yapı olmadığını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi: “Bunu bugün dahi göremeyenler var. Bu paralel yapının aslında neye taarruz ettiğini tam olarak anlamayanlar var. Bu yapı benim şahsımdan ziyade öncelikle Türkiye’nin ulusal güvenliğine taarruz etti. Geçen gördünüz. Cumhurbaşkanlığı, bakanlar, anayasa mahkemesi, genel kurmayın telefonlarını dinlemek ne demek ya. Böyle bir şey olabilir mi. Böyle bir sivil toplum örgütü içinde barınanlar bunu nasıl yapabilir. Bu vatana ihanet değil de nedir, ajanlık değil de nedir. Dışişleri bakanlığındaki gizli toplantıyı dinleyip uluslararası şebekelere servis etmek ne demek. Mit’in Türkmenlere yardım götüren TIR'ların önün kesmek, oradan aldığı fotoğrafları dünyaya servis etmek ne demek. Ahlaksızca şunu söylüyorlar ‘bu TIR'lar terör örgütlerine silah götürüyordu’ diyorlar. Böyle de ahlaksızca yalanları söylüyorlar. Yalan sevgililer sevgilisi o nebinin en çok nefret ettiği şeydi. Bunların bu ülkenin evladı olduğunu, bu yaptıklarına rağmen hala düşünen varsa çok büyük bir gaflet içindedirler. Bu yapı bu milletin dini hassasiyetlerine apaçık suikast düzenlemek istemiştir Kendilerinden başkasını Müslüman görmeyecek kadar enaniyet içinde oldular ve kendilerine her yöntemin meşru kabul edildiği sapkın bir yol çizdiler. Her yol meşru. Böylece dini hassasiyetlere ağır zulmettiler”
“HALA BU YAPININ MOSSAD İLE İŞBİRLİĞİ YAPTIĞINI GÖREMİYORLARSA YAZIKLAR OLSUN”
Paralel yapı tarafından gerçekleştirilen Taşhiye operasyonunu hatırlatan Erdoğan, “Şimdi özgür basın diye feryat ediyorlar. Taşhiye operasyonu diyerek kitaplara el koyanlar bunların kendisiydi. Taşhiye operasyonu diye yaptığınız operasyonun altında neler yatıyordu. Yazarlar, çizerler orada kitapları olan birçok insan vardı. Bunlar 16 ay içeride yattı. Bunu neyle izah edeceksiniz. Niye onlara saldırdınız. Bu yapı aynı zamanda bu aziz milletin ahlak değerlerine de suikast düzenlendi. İftira, şantaj, montajı her türlü haksızlığı meşru gösterdiler. Bu milletin ahlak damarlarını tahrip etmeye çalıştılar. Bunlar milli değiller, yerli değiller, buna rağmen bugün hala bunlarla iş tutanlar inanın yakında büyük bir mahcubiyet yaşayacaklar. Siyasi partilere, derneklere söylüyorum, hatta yanı başımızda gizlendiğini zannedenlere söylüyorum. Kim ki bunlara karşı tavır almazsa Türkiye’ye milletine, dinine haksızlık etmiştir. Şahsen en başından itibaren bu yapını tabanı ile üst kademesini ayrı değerlendirdim. Üst kademe başka çevrelerin kuklası olmuş durumda. Bir üst akıl olarak ifade ettiğim uluslararası egemen güçler bunları gayret iyi kullandılar ama tabandakileri artık bazı soruları kendilerine sormaları, bazı şeyleri sorgulamaları kaçınılmaz bir hal almıştır. Bütün bu ortaya çıkan gerçeklerden sonra samimi insanların o çatı altında durmasının hiçbir mazereti olamaz. Acaba bu devlet neden açık ve net bu tavrı koyuyor diye sormaları lazım. Paralel yapı tabanındaki samimi insanlar bu yapının kimlerle işbirliği yaptığını lütfen görsünler ve sorgulasınlar. Hala bu yapının Mossad ile işbirliği yaptığını göremiyorlarsa yazıklar olsun” dedi.
“YARGI KENDİ İÇERİSİNDEKİ HAŞHAŞİLERİ TEMİZLEMELİ, BÜNYESİNDEKİ ZEHRİ ATMALI”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed ile ilgili karikatürleri yayınlayan Cumhuriyet gazetesini de eleştirerek, şunları söyledi: “Sevgili Peygamberimize hakaret eden karikatürleri yayınlayan gazete bundan yıllar önce bir savcı ile ilgili ağır hakaretler ediyor. Bugün aynı gazete aynı savcıya sahip çıkıyor. O savcı da çıkmış 17 Aralık darbe girişimini nasıl yaptıklarını itiraf ediyor. Allah aşkına hukukta ‘bence’ diye bir yaklaşım olabilir mi? Buradan adalet doğabilir mi? ‘Bence’ diyerek şahsi duygularını öne çıkaran bir savcı o koltukta kalamaz. Bu darbenin apaçık itirafıdır. Bu açıklamalar illegal örgütlenmenin apaçık itirafıdır. Yargı en başta içindeki haşhaşileri temizlemeli, bünyesindeki zehri atmalıdır. Ben yargının samimi mensupların onlarla bir tutamam ama bu haşhaşilerin içlerinde olduklarını zaten biliyorlar. Zarar gören sadece yargı değil Türkiye. Twitter, gazete sayfalarından savcılar hakimler keyfi açıklamalar yapıyorlar. Dünyanın neresinde bunun bir örneği var. Sen anarşist misin? Nasıl olur da bir savcı olarak adalet sarayı önünde broşür dağıtırsın? Biz hayatımızda yaşamadık. Öğrencilik yıllarında okul önünde broşür dağıtırdık. Burada da zihinsel bir rahatsızlığın içine girdiği belli, ver de birileri yapsın bunu. Adam mı kalmamıştı? Acaba bu ülkenin savcıları hakimleri bunu nasıl izah ediyorlar. Rafa kaldırılmış bazı dosyalar raftan indiriliyor. Ortaya sadece cinayetler, kumpaslar çıkmıyor ortaya aynı zamanda hukuk cinayetleri çıkıyor. Bütün bunlara rağmen birileri hala çıkıp bu paralel yapı ile el ele iş tutuyorsa onlara da yazıklar olsun.”