Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) kabul edilen 6487 sayılı yasa ile ilgili değerlendirmede bulunan Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Prof. Dr. M. İhsan Karaman, alkol kullanımının, dünyanın öncelikli ilk üç halk sağlığı probleminden birisi olduğunu ifade etti.
Alkol düzenlemesine ilişkin 6487 sayılı yasa 24 Mayıs’ta TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek, 28 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına sunuldu. Anayasa gereği 15 gün inceleme süresi bulunan, Cumhurbaşkanı Gül’ün 11 Haziran’a kadar yasayla ilgili kararını vermesi bekleniyor. Konuyla ilgili değerlendirme yapan Karaman, “Küresel olarak, alkol önlenebilir ölüm ve yaralanmaların üçüncü temel nedenidir. Bağımlılık yapıcı olmasından ayrı olarak, alkol, sindirim sistemi hastalıkları, kanser, kalp ve damar hastalıkları, bağışıklık bozuklukları, akciğer hastalıkları, iskelet ve kas hastalıkları, üreme bozuklukları, düşük kilolu doğum riskini de kapsayan 60 değişik çeşit hastalığın ve durumun, yaralanmaların, zihinsel ve davranışsal bozuklukların nedeni olarak bilinen bir halk sağlığı sorunudur. Alkol, bulaşıcı olmayan hastalıklar için risk faktörü olmasının yanı sıra HIV/AIDS, tüberküloz, pnömoni gibi bulaşıcı hastalıkların yayılma riskinin artmasının da önemli bir nedenidir. Bununla birlikte alkol, cinayet ve intiharı da kapsayan her türlü kasıtlı ve kasıtsız yaralanma ve ölüm, sokaktaki şiddet, aile içi şiddet olayları, kazalar için de artırıcı bir nedendir.” değerlendirmesinde bulundu.
ALKOL REKLAMLARI ÖZELLİKLE GENÇLERİ HEDEF ALIYOR
Prof. Dr. İhsan Karaman, alkol endüstrisinin özellikle gençlere yönelik pazarlama yaptığına ve bunun için sportif ve sanatsal mecraları yoğun bir şekilde kullanarak gençleri alkol kullanımına özendirdiğine dair önemli kanıtlar bulunduğunu belirtti. Karaman, şu bilgileri verdi: “Alkol reklamları yaşı tutmayan gençleri hedef almakta; televizyon, müzik ve diğer sponsorlukların da gençlerin içkiye başlamasında ve içki tüketiminin artmasında önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Alkol deneyimi olmayan adölesanlar alkolün zararlı etkilerine karşı daha savunmasız, dolayısıyla daha büyük risk altındadırlar. Ergenlik döneminde alınan alkol miktarıyla doğru orantılı olarak ergenin yetişkin hayatında alkol bağımlısı olma ihtimali ve mental problemler, eğitimde başarısızlık, suça eğilim, alkole bağlı sağlık problemleri yaşama ihtimali artar. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan 2008 sağlık araştırma raporu ve 2010 sağlık araştırma raporu verilerini karşılaştırıldığımızda 10 yaş altı ve 14 yaş altı çocuklarda ilk kez alkol kullanma oranının artma eğiliminde olduğunu görmekteyiz. Bu bakımdan, ülkemizde alkolü ilk deneme yaşının giderek düştüğü ve gençlerin daha fazla riskli alkol kullanma davranışları gösterdiklerine dair ciddi kanıtlar mevcuttur.”
DSÖ, DÜZENLEMELERİ TÜM ÜLKELER İÇİN GEREKLİ GÖRÜYOR
Alkol, uluslararası denetim altındaki diğer maddelere benzer bir şekilde bağımlılık yapıcı olduğunu aktaran Prof. Dr. İhsan Karaman, bu nedenle alkol sıradan bir ürün olarak kabul edilmediğini söyledi. Karaman, “Artık tüm dünyada bağımlılık yapıcı ve zararlı madde statüsünde ele alınmakta ve alkol tüketimine yönelik her geçen gün yeni sınırlandırmalar getirilmektedir. 1960 Tarihli BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi; Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Önlenmesi Ve Kontrolüne Dair 2010 tarihli BM Genel Kurulu Kararı; 2010 tarihli BM Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Asamblesi'nin kabul etmiş olduğu Zararlı Alkol Kullanımını Azaltmaya Yönelik Küresel Strateji Belgesi gibi ülkemizin de taraf olduğu temel uluslararası metinler çocukların ve gençlerin alkolün zararlarından korunmasına yönelik hükümler içermektedir. Aynı zamanda Anayasamızın 58. Maddesi de gençlerin alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan korunmasına yönelik açık bir hüküm ihtiva etmektedir.” dedi.
DÜNYADAKİ UYGULAMALAR YAPILAN DÜZENLEMELERİN ÇOK ÜZERİNDE
Prof. Dr. İhsan Karaman, başta ABD olmak üzere Norveç, İsveç, Fransa, İzlanda, İngiltere gibi ülkelerde söz konusu uluslararası kriterlere bağlı olarak yapılan alkolün yaş, mekan ve zaman sınırlandırmalarının Türkiye’de henüz yasalaşmakta olan sınırlandırmaların çok üzerinde olduğuna dikkat çekti. Karaman, şunları dile getirdi: “Yasal düzenlemeler konusunda yeterli bilgiye sahip olmayan Türkiye kamuoyunda, alkolle ilgili düzenlemeler kişisel özgürlük ve hayat stiline müdahale olarak algılanmış ve endişelere neden olmuştur. Alkol endüstrisinin, bu tür yasal düzenlemeler karşısında bilgi kirliliği yaratarak ve bilimsel verileri çarpıtarak konuyu halk sağlığı tartışmasının dışına çıkarttığına inanıyoruz.” CİHAN