İstanbul
Sayyid, İsrail karşıtı protestolar üzerinden neoliberal dünya düzeninin çöküşünü ve daha iyi bir dünya olasılığını değerlendirdi.
***
İsrail şiddetini protesto edenler için dünya çapındaki mitingler ne anlama geliyor? Dünya çapında birçok insanın bu mitinglere katıldığını ve Filistin ile dayanışma içinde olduğunu görüyoruz. Batı'daki bazı Yahudi toplulukları, ateistler ya da siyahiler gibi Filistin'le ya da İslam'la hiçbir ilgisi olmayan insanlar neden Filistin için sokaklara döküldü?
Sadece Batı ülkelerinde değil, dünyanın her yerinde mitingler olduğunu görmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Milyonlarca insan Gazze ve Filistin halkıyla dayanışma gösterilerine katıldı. Latin Amerika'dan ya da Müslüman olmayan Afrika'dan pek çok hükümet Tel Aviv'i kınadı, örneğin Güney Afrika hükümeti Tel Aviv'i sürekli bir şekilde eleştiriyor. Çünkü Güney Afrika’da mücadele ettiği ayrımcılık rejimi “apartheid”ın Filistinliler üzerinde yeniden canlandırıldığını görüyor. Ve bu şekilde Filistin'de yaşanan acılar ve Filistinlilere yönelik saldırılar, birçok insana kendi sömürgecilik, ırkçılık ve baskılanma deneyimlerini hatırlatıyor. Pek çok hükümet kendilerine insanca davranmayı reddettiği için kendilerine yönelik zulüm olasılığını düşündürüyor ve yankı uyandırıyor.
Bence bu gerçekten de neoliberal düzenin bir grubu insan yerine koymamasına karşı bir isyan ve bu yürüyüşlere gittiğinizde göreceksiniz ki orada pek çok Yahudi, Müslüman ve ateist protestocu var. Onları bir araya getiren tek bir şeyden bahsedemeyiz. Bu, farklı fikirlerin bir araya geldiği bir aile. Ama Gazze'de hepimizi etkileyen bir şey görüyorlar.
Mevcut neoliberal dünya düzeninde insanlığa karşı bu tür suçları işlemek neden bu kadar kolay? Neden dünya bu katliamların gerçekleşmesini engelleyecek ya da savaş suçlarının sorumlularını onlarca yıl sonra değil de bu suçlar işlendiğinde cezalandıracak mekanizmalardan yoksun?
Bosna soykırımının gerçekleşmesine izin verildiği için Rohingya soykırımının yapılmasının daha kolay hale geldiği söylenebilir. Rohingya soykırımı oldukça önemlidir çünkü çok zayıf bir ülke olan Myanmar tarafından gerçekleştirilmiştir ki bu ilke birçok Müslüman ülkeden çok daha zayıftır. Ancak Müslümanların ya da diğerlerinin bu soykırım konusunda bir şey yapmaması, dünyada Müslümanlığa karşı artan şiddete müsamaha edildiği anlamına gelir.
Söylemek istediğim, neoliberal düzen artık kimsenin inanmadığı, kimsenin gerçekten üzerine bile düşünemediği bir ucubeye dönüştü. Ama yine de beyinlerimizi ve kalplerimizi tüketmeye devam edecekler, çünkü yapmayı bildikleri tek şey bu. Ve şu anda, bugün dünyada yeni bir vizyona ihtiyaç var ancak ufukta yeni bir vizyon görünmüyor.
Mevcut neoliberal dünya düzenine alternatif yeni bir vizyon görüyor musunuz?
Gazze'deki soykırım girişimine karşı direniş, daha iyi bir dünya için yeni bir vizyon olasılığının önünü açıyor. Bu vizyon, Bosna'da kaybedilen, Rohingya ve Çeçenistan vakalarında ortaya çıkmayan, örneğin Uygurlar veya Keşmirliler gibi pek çok farklı olayda görülmeyen bir vizyon.
Hatırlamak gerçekten çok önemli ama İslam dünyasının pek çok yerinde şu anda bu mitingleri gerçekleştirmek mümkün değil.Örneğin Riyad'da isteseniz de gerçek bir miting yapamazsınız. Yani Şakira konserine gitmek serbest ama Filistin için bir halk mitingi yapamazsınız.
Ancak diğer Müslüman ülkelerde gerçekleşen büyük mitinglerde de pek çok hükümet bu tür halk protestolarını kısıtlamaya çalışmıştır çünkü kendilerini devirebilecek tek şeyin halkın gücü olduğunun farkındalar. Yani insanların bir araya gelmesinden ve güçlerinin farkına varmasından korkuyorlar.
Çözümü nerede görüyorsunuz?
Çözüm olarak, sizin gibi kuruluşların işinin bir parçası da insanları siyasi mücadele konusunda aydınlatmak ve eğitmektir. Çünkü çözümler kendiliğinden ortaya çıkmaz; çalışma gerektirir, bilgi gerektirir, boykot olasılıklarına bakmayı gerektirir, örneğin düşünsel anlamda önde olmayı gerektirir. Boykotlar işe yaradı ve işe yarayacaklar. Bununla birlikte elimizdeki tek güç boykotlar değil. Boykotlara başvurmak zorunda kalmanızın nedeni, kontrol edebileceğiniz tek şeyin bu olmasıdır. Çünkü hükümetlerinizi doğrudan daha titiz adımlar atmaya zorlayamazsınız.
İnsanların ya niyetleri ya yetenekleri ya da bilgileri yok. Dolayısıyla mücadele sürecinin bir parçası da daha iyi bir dünyanın olanakları konusunda bilinçlenmek, kendimizi eğitmek ve başka insanların örnekliğine bakarak bunu nasıl yapacağımızı öğrenmektir. Örneğin, Müslümanlardan ne kadarı Malcolm X gibi insanların mücadelesini, Cezayirlilerin mücadelesini ya da sömürgecilik karşıtı mücadeleyi, İmam Şamil'i biliyor? Bunların hepsi bizim için kayıp. Çünkü eğitim sistemimizde bize bunlar öğretilmiyor, dolayısıyla tüm bu direniş mazisi kayboluyor. Bu nedenle işin bir parçası da kendimizi eğitmek, umut etmek, bir şeyleri değiştirebileceğinizi ve bir şeyleri değiştirmek için bir göreviniz olduğunu düşünmek olmalıdır.
Sizce, böyle bir eğitimin temel taşları nelerdir?
Kendimizi sömürgeleştirilmekten kurtarmayı öneriyorum. Bilginin sömürgeden kurtulmasını öneriyorum. Sömürgeden kurtulma çabasının bizim halihazırda yaptığımızdan daha derin olması gerektiğini öneriyorum. Sömürgeden kurtuluşla birlikte özgüven de artacaktır.
Örneğin, bir ya da iki istisna dışında İİT üyesi ülkelerin ordularının neredeyse tamamı tamamen Batılı orduların mantığıyla inşa edilmiştir. Aynı zamanda, gerçek kurumsal hafızaları sömürgecidir. Onurlarını çoğu zaman diğer Müslümanları öldürerek ve baskı altında tutarak kazandılar ve Mısır, Cezayir, Pakistan, Endonezya gibi ülkelerde yaptıkları da buydu.
Ve sorunlarla karşılaştığınızda, eğer oturmuş bir eleştirel bilgiye sahip değilseniz, sorunlarınızı onları nasıl çözeceğinizi söyleyen elkitaplarına, Batılı ve teknik kılavuzlara bakarak çözmeye çalışacaksınız. Bu tür bir dayanak noktası size yardımcı olmayacak ve size daha iyi bir dünya inşa etmek için araçlar vermek yerine, tüm acımasızlıkları ve adaletsizlikleriyle sizi mevcut dünya düzeninin içine hapsedecektir. Daha iyi bir gelecek inşa edecek araçlara sahip olabilmemiz için sömürgecilikten kurtulmamız gerekiyor.
O halde asıl mesele şudur: Ulus ötesi, gelecek odaklı ve kendi yolunu çizecek kadar kendine güvenen bir Müslüman siyasi kimliğinin ortaya çıkmasına izin verecek miyiz? Bu olmadan Titanik'te sandalyeleri hareket ettiren yolcular gibiyiz ve birileri iyi bir sandalyede, birileri de kötü bir sandalyede oturuyor olabilir ama gemi batarsa hepimiz de onunla birlikte batacağız./AA