Prof. Dr. Salih Yılmaz, Kırım'daki Kerç Köprüsü'nde meydana gelen patlamanın üzerine Rusya'nın stratejisinde yaşanan değişiklikleri ve doğuracağı sonuçları AA Analiz için kaleme aldı.
***
Kırım'daki Kerç Köprüsü'nde meydana gelen patlama, hem Rus iç siyasetinde hem de Ukrayna'daki askeri harekatın gidişatında önemli değişimler oluşturabilir. Çünkü daha önce Rusya tarafından Kırım'daki köprünün çok iyi korunduğu, Ukrayna'nın buraya operasyon yapabilmesinin imkanı olmadığı açıklaması yapılmıştı. Ukrayna'nın Kerç Köprüsü'ne düzenlediği iddia edilen bu saldırı, öncelikle Kırım'da yaşayan sivil halkın göç etmesine neden olacaktır. Bu göç, Rusya için ek maliyet doğurduğu gibi Kırım'da yerleşik askeri birlikler için de lojistik sorunu oluşturacaktır.
Rusya'nın Kiev ve diğer şehirlere düzenlediği saldırılarda İran'a ait SİHA'ları kullanıyor olması, bir bakıma Rusya'nın İran ile aynı sepete konmasına neden oluyor. İsrail'in bu duruma karşı çok fazla tarafsız kalması zorlaşacaktır.
Rusya'nın Kerç Köprüsü'ne düzenlenen saldırıya Ukrayna'daki şehirlerin önemli altyapı tesislerini vurarak cevap vermesi, aslında Batı'nın eline önemli bir koz verdi. Ukrayna'da insanların elektriksiz kalması, fabrikaların vurulması gibi durumlar Ukrayna'ya silah yardımını artırabilir. Hatta ABD'nin, başta hava savunma sistemleri olmak üzere kısa-orta menzilli füze vermesine de yol açma ihtimali yüksek. Avrupa ve dünya kamuoyu, Kırım'daki köprünün vurulmasını askeri lojistiğin kesilmesine yönelik bir hareket olarak görürken, Rusya'nın şehirleri bombalamasını, sivil halkı cezalandırma veya Batı'yı tehdit etme olarak görüyor.
Rusya, 24 Şubat'ta ilk harekata başladığında Kiev'deki yönetimi değiştirmeyi ve kendine taraftar yeni bir hükümet kurmayı planlamıştı. Fakat Belarus üzerinden yaşadığı lojistik sıkıntısı ve asker yetersizliği, cepheyi küçültmesine neden oldu. Rus askeri yetkililere göre Belarus Cumhurbaşkanı, kendi ordusuna bütünüyle hakim olamadığından tümden savaşa girmekten kaçınıyor. Öte yandan Belarus'ta darbe olmasından da çekiniliyor.
Rusya'nın Ukrayna savaşında düzenli ordu komuta kademesindeki koordinasyonsuzluk, önemli sorun haline geldi. Çünkü cephede dört farklı birim görev yapıyor ve birimler birbirinden emir almadıkları için komuta kademesinin etkisi azalıyor. Çeçen birlikleri kendi komutanları ile savaşıyorlar. Wagner paralı askerleri, düzenli ordudan emir almıyor. Donetsk ve Lugansk gönüllüleri de kendi komutanlarının emrindeler. Düzenli ordu birliklerinin komuta kademesi diğer birliklerle eşgüdüm sağlayamadığından Suriye ve benzer bölgelerde önemli başarılar kazanmış ve askeri bürokraside güç sahibi komutanlar görevden alındı. Sık sık görevden almalar, komutanlar arasında çekişmelere ve inisiyatif almamaya da neden oluyor.
Rusya'nın Ukrayna'da cepheleri küçültmesi ve kara savaşlarındaki başarısızlığı, son dönemde nükleer silahları yeniden gündeme getirdi.
Wagner birlikleri ile Çeçen kuvvetlerinin ortak hareket ederek düzenli orduya karşı direnmeleri, birçok komutanın görevden alınmasıyla sonuçlandı. Çeçen lider Ramazan Kadirov ve Wagner komutanları, kendi istedikleri komutanların Ukrayna'da görev almasını başardılar. Her ne kadar Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu'ya yönelik başarısızlık ithamları basında yer alsa da Şoygu'nun görevden alınması, Rusya'da tüm dengeleri yerinden oynatabilir. Güvenlik ve askeri bürokraside görevden almalar, taraftar olan oligarkları da etkileyeceğinden güç çatışmasına neden olacaktır.
Nükleer seçeneği
Rusya'nın Ukrayna'da cepheleri küçültmesi ve kara savaşlarındaki başarısızlığı, son dönemde nükleer silahları yeniden gündeme getirdi. Fakat Rusya'nın sık sık nükleer silah kullanımını gündeme getirmesi, Batı'dan çok Rus halkında rahatsızlık oluşturuyor. Moskova, St. Petersburg gibi büyük şehirlerde yaşayan halk muhtemel bir nükleer savaşta hedef alınacaklarını düşündüğünden göç etme hazırlıkları yapıyor. "Nükleer bir savaşta Rusya'nın kazanamayacağı çünkü birçok ülke ile mücadele etmesinin mümkün olmadığı" kanaati, Rus toplumunda yerleşmiş halde. Ancak Rusların büyük çoğunluğunun Ukrayna'daki savaşı desteklediği de göz ardı edilmemeli.
Nükleer savaş gündemi aslında ABD ve onu destekleyen müttefiklerine avantaj kazandırıyor. Rusya'ya karşı tarafsız olan ülkelerin de ABD'nin yanında yer almasını sağlıyor. Diğer bir yandan ise İran'ın da nükleer güce kavuşması halinde aynı durumun yaşanması ihtimali, İsrail'in tezlerini haklı çıkarıyor.
Kerç Köprüsü'ne yapılan saldırı, Ukrayna'nın Kırım'dan vazgeçmediğini gösterdiği gibi ABD ve bazı müttefiklerinin de savaşı Kırım'a taşıma konusunda olurlarının olduğunu ortaya koyuyor.
Batı'nın ekonomik yaptırımlarının Rusya'yı etkilemediği savı, Rus toplumunda karşılık bulmuyor. Çünkü gıda fiyatlarının yükselmesi Rusları derinden etkiliyor. Rusya'nın Avrupa gaz piyasasında payı yüzde 10 civarına düştü. Rusya, bütçesinin önemli kısmını fosil yakıtlardan karşılıyor. Her ne kadar Çin, muhtemel alıcı gibi gözükse de hem ucuza satış hem de Çin'in bu durumdan yararlanmaya yönelik politikaları, Rusya'yı rahatsız ediyor. Bu savaşın uzun sürmesi halinde Rus toplumunda göçün ve rahatsızlıkların artması beklenebilir. Bu kış nasıl ki Avrupa'da zor geçecekse Rusya'da da zor geçecek ve kışı en az hasarla atlatabilen, bu savaşta avantajlı duruma gelecektir.
Rusya'nın bundan sonraki stratejisi
Rusya, eskisine göre Ukrayna ile masada anlaşmaya daha yakın olacak diyebiliriz. Çünkü hem askeri stokların yetersizliği hem de profesyonel asker sıkıntısı, Rusya'yı kış için zorlayacaktır. Kırım'daki köprüye düzenlenen saldırı, "Kırım'a saldırı düzenlenemez" fikrini de geçersiz kıldı. Sonbahar döneminde, ABD'nin ve diğer müttefiklerin yeni silah yardımlarıyla Kırım'daki köprüye yeni saldırılar yapılması, olağan hale gelecektir. Rusya'nın Ukrayna şehirlerine karşı düzenlediği saldırı, bir bakıma "Batı'ya da bir gözdağı vermek" olarak görülebilir. Çünkü Rusya, Kuzey Akım doğalgaz boru hatlarına düzenlenen saldırılara karşılık vermedi. Bunun karşılığının NATO ile bir savaş olduğunu bildiğinden şimdilik soğutulmuş halde olduğu söylenebilir.
Rusya'nın Kiev ve diğer şehirlere düzenlediği saldırılarda İran'a ait SİHA'ları kullanıyor olması, bir bakıma Rusya'nın İran ile aynı sepete konmasına neden oluyor. İsrail'in bu duruma karşı çok fazla tarafsız kalması zorlaşacaktır. ABD'nin İsrail'e baskısıyla yeni silahları Ukrayna'ya vermesi beklenebilir. Kırım Köprüsü’ne karşı Kiev ve diğer şehirlerin bombalanması Rus kamuoyuna karşı da verilen bir mesaj olarak düşünülebilir. Çünkü Ruslar, kendi devletlerinin güçsüz gözükmesini istemiyor. Rus toplumu ve cephedeki askerler, bu cevap ile bir nebze tatmin olmuşlar gibi görünüyor.
Ukrayna'nın savaşı kazanması veya üstünlük kurması için Kırım ve Melitopol üzerinden sağlanan lojistik hattını kesmesi gerektiğini Ruslar da biliyor. Rusya'nın tepkisinin bu kadar sert olmasının ana nedenlerinden birisi, Kırım hattının savaşın gidişatını değiştirecek olmasıdır. Ayrıca Kerç Köprüsü, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için bir itibar meselesi haline geldi. Rusya, Belarus üzerinden yeniden cephe açarak Ukrayna'daki durumu hafifletmek istese de Polonya ve Baltık ülkelerinin savaşa girme ihtimalinden şüpheleniyor. Rusya eğer Belarus üzerinden yeni bir cephe açarsa bu, Kiev'deki rejimi değiştirmek için kararlı bir sürecin başlangıcı olur.
Kerç Köprüsü'ne yapılan saldırı, Ukrayna'nın Kırım'dan vazgeçmediğini gösterdiği gibi ABD ve bazı müttefiklerinin de savaşı Kırım'a taşıma konusunda olurlarının olduğunu ortaya koyuyor. Kırım Köprüsü'ne saldırıların devam etmesi halinde Rusya, tehdit ettiği gibi nükleer güç kullanmazsa içeride büyük bir eleştiri ile karşı karşıya kalacak. Nükleer güç kullanırsa da Rusya'nın dağılmasıyla sonuçlanacak bir karşılık verileceği endişesi mevcut. Fakat Rusların öngörülemezliği ve "yapamazlar" denilenleri geçmişte yapmış olmaları, Batı ülkelerini endişelendirmeli.
Ruslar eğer Çin ve Hindistan'a fosil yakıtlarını istediği fiyatlarda satamaz da güçlü bir ekonomik kriz ile karşılaşırsa Baltık bölgesinde de bir savaş ihtimali güçlenecektir. Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) üyeleri Ermenistan, Kırgızistan ve Kazakistan gibi ülkeler Ukrayna'daki savaşın Baltık bölgesine veya NATO ile savaşa dönüşmesinden çekindikleri için savaşa dahil olmamak adına örgütten çıkmaya veya örgüt kurallarının yeniden belirlenmesine yönelik niyetlerini dile getiriyorlar. Ukrayna'daki savaş bu ülkeleri Türk Devletleri Teşkilatı'na veya Çin'e daha çok yaklaştırıyor.
Kerç Köprüsü'ne saldırı, Ukrayna'daki savaşın dönüm noktasını oluşturabilir. Rusya için Kırım'dan lojistik, artık tümden güvenli olmaktan çıktı. Bundan sonra Rusya'nın, ana lojistiği Berdyansk üzerinden gemilerle veya Rostov'dan M4 karayolu ile yapması gerekecektir. Rusya'nın köprüye yapılan saldırılara, askeri hedefleri vurarak değil de şehirleri ve sivil hedefleri vurarak cevap vermesi, dünya kamuoyunda taraftar bulmasını da güçleştirecektir.
Rusya'nın tek kutuplu dünya düzenine karşı baş kaldırması kendine göre haklı sebeplere dayansa da tek başına tüm dünya ile mücadele etmesi uzun vadede iyi sonuçlar doğurmayabilir.
[Prof. Dr. Salih YILMAZ, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğretim üyesi ve Ankara Rusya Araştırmaları Enstitüsü Başkanıdır.] AA