Şair, yazar ve fikir adamı Sezai Karakoç, son yolculuğuna uğurlandı

Türk Edebiyatının önemli isimleri arasında yer alan mütefekkir, şair ve yazar Sezai Karakoç için Şehzadebaşı Camisi'nde cenaze töreni düzenlendi.

Tören öncesi evinde bulunan Karakoç'un cenazesinin yanında eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Kur'an-ı Kerim okuyarak, dua etti. Usta şairin cenazesi, Fatih'teki evinden tekbirlerle camiye getirildi.

Karakoç'un yengesi Ayten Karakoç ile yeğenleri Mehmet Kasım Karakoç ile Aziz Karakoç Şehzadebaşı Camisi'nde taziyeleri kabul etti.

Aralarında gençlerin de bulunduğu çok sayıda kişi, cami bahçesinde Kuran-ı Kerim okuyarak, Karakoç için dua etti.

İkindi vaktini müteakip kılınan cenaze namazında TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, AK Parti Genel Başkanvekilleri Binali Yıldırım ile Numan Kurtulmuş, AK Parti Grup Başkanvekilleri Mahir Ünal ve Muhammet Emin Akbaşoğlu, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, MHP İstanbul İl Başkanı Birol Gür, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, eski Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, eski bakanlardan Prof. Dr. Sami Güçlü, AK Parti Genel Başkan Danışmanı Prof. Dr. Yasin Aktay, Kahramanmaraş Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) Genel Direktörü Mahmud Erol Kılıç'ın yanı sıra kültür ve sanat dünyasından çok sayıda kişi saf tuttu.

Cenaze namazının ardından eski Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Karakoç'un tabutu başında tezkiye konuşması yaptı. Karakoç, daha sonra dualarla Şehzadebaşı Camisi haziresine defnedildi.

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanvekili ve eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Karakoç'un vefatından dolayı herkese baş sağlığı diledi.

Çok değerli bir insanın Hakk'a yürüdüğünü ifade eden Kahraman, "Cenabıhak gani gani rahmet eylesin. Eserleriyle yaşayacak, ismi unutulmayacak. Düz, dik, numune-i imtisaldi. Çizgisi dümdüz, haysiyetli, çok kıymetli bir insandı. Hepimizin başı sağ olsun. Sayıları çoğalsın, yenileri olsun inşallah. Maarif sistemimizin böyle isimler yetiştirmesini niyaz ve temenni ediyorum. Fikirleri bundan sonra da yaşayacak. Çünkü sağlam, yerine oturmuş fikir sahibi, çok değerli bir insandı. Dini esas kabul eden, Hakk'ı bilen bir insandı." dedi.

Prof. Dr. Turan Koç, "Mevlana hangi kulvarda yürüdüyse o da o kulvarda yürüdü. Sesi, soluğu bize medeniyetimizden tercüme ettiği şeyler, eski toprağımızdan, havamızdan yani medeniyetimizin çiçeklendiği her nere varsa bizim bilincimizi, şuurumuzu oraya kadar ulaştırdı." diye konuştu.

Yazar Müjdat Uluçam ise herkesin büyük bir şair ile fikir adamını kaybetmenin hüznünü yaşadığını dile getirerek, "Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Hayattayken 1980'li, 1990'lı yıllarda Diriliş Yayınları'nda kendisini birkaç defa ziyaret ettim. Bütün eserlerini bir yaz baştan sona okumuştum. Şunu biliyoruz ki, 'İkinci Yeni' akımında şiirde bir çığır açmış şairimiz, kendi kuşağı içerisinde. Tefekkür tarafı da zaten tartışılmaz." ifadelerini kullandı.

Yazar Aykut Ertuğrul, Karakoç'un hem düşünce hem edebiyat dünyası açısından çok önemli olduğunu söyledi. Ertuğrul, "Büyük bir kayıp ve hepimizin yetişme çağında da büyük etkileri olmuş bir büyük şairdi Sezai Karakoç. Bireysel olarak da benim için çok önemli idi. Elbette bu etkisi devam edecek. Kitapları, eserleri vesilesiyle üzerimizdeki etkisi artarak, büyüyerek devam edecek." değerlendirmesini yaptı.

Şair Furkan Çalışkan, üzgün olduğunu aktararak, "Hepinizin yetişmesinde, edebiyata duyduğumuz ilgide, Türkiye'ye duyduğumuz ilgide Sezai Karakoç'un çok büyük bir yeri var. Bugün ona veda ederken hayatımızın çok önemli bir kısmının çok önemli bir aktörüne veda etmiş oluyoruz. Tabii eserleri bizden de uzun ömürlü olacak. Onlar yaşamaya devam edecek." dedi.

Şair Mürsel Sönmez ise Karakoç'un vefatı dolayısıyla yeryüzündeki tüm insanlara baş sağlığı dileyerek, şunları kaydetti:

"Yüreği insan sevgisiyle dolu ve bu sevgiyi, en güzel kelimelerle ifade etmiş bir düşünce adamının, bir şairin cenazesindeyiz. Şüphesiz göçen herkes için güzel şeyler söylenir. Ama Sezai Karakoç için söylenecek hiçbir şey ona layık olacak bir güzellikte değildir. Bunun altını çizmek lazım. Bu toprakların basit kalbi bir duygusundan hareketle, aşkla, o aşkı büyüte büyüte evrensele yayan bir yürekti Sezai Karakoç. Şiirleriyle bunu ortaya koydu. Düşünceleriyle de aklımızı, kalbimizi ve irademizi disipline etti. Bizim geleceğe dair bir ufuk oluşturmamıza yol açtı. O bakımdan insanımızın ve bütün yeryüzü halklarının insanlarının başı sağ olsun. Çünkü 'Alimin ölümü, alemin ölümü gibidir' diye bir hadis-i şerif var. Yüreği yüksek atan insanlar yeryüzünde Cenabıhakk'ın rahmet indirmesine bir bahanedir. O bahanelerimizin yok olmamasını temenni ediyoruz. Sezai Karakoç'a Allah'tan rahmet diliyorum. Milletimizin, İslam ümmetinin başı sağ olsun."

Cenaze törenine, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de çelenk gönderdi.

Karakoç, I. Dünya Savaşı'nda Kafkas cephesinde çarpışırken Ruslara esir düşen tüccar Yasin Bey ile Emine Hanım'ın oğlu olarak Diyarbakır Ergani'de 22 Ocak 1933'te dünyaya geldi.

Çocukluğu Ergani, Maden ve Piran’da (Dicle) geçen usta edebiyatçı, 1944'te Ergani'de ilkokulu bitirdi. Aynı yıl parasız yatılı kaydolduğu Maraş Ortaokulunu 1947'de bitiren şair, 1950'de Gaziantep Lisesinden mezun oldu. İlkokulda Battal Gazi kitaplarını, Ahmediyye ve Muhammediyyeleri okuyarak, dinleyerek büyüyen Karakoç, ortaokulda ise Namık Kemal, Ziya Paşa, Tevfik Fikret ve Ziya Gökalp'in eserlerini okudu.

Karakoç, okumaya olan ilgisi ve sevgisiyle lise yıllarındayken okuduğu eserler arasına Batı klasiklerini de ekledi.

Üniversiteye başladığı yıllarda Doğu ve Batı klasiklerini bitirmişti..

Üniversiteye başladığında Doğu ve Batı klasiklerini bitiren usta kalem, daha sonra kazandığı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinin (SBF) sınav sonuçlarını beklerken, Necip Fazıl Kısakürek ile tanışmak üzere yanına gitti. Ortaokul ve lise yıllarında Büyük Doğu'nun tutkulu bir okuyucusu olan Karakoç, Kısakürek ile tanıştıktan sonra ise bir daha hiç ayrılmadı.

Karakoç, 1950’li yıllarda Büyük Doğu’nun sanat edebiyat sayfalarını yönetti, 1955'te de üniversitenin maliye bölümünden mezun oldu.

Maliye Bakanlığında Hazine Genel Müdürlüğü Dış Tediyeler Muvazenesi bölümünde 1955'te çalışmaya başlayan edebiyatçı, girdiği sınavı kazanarak 11 Ocak 1956’da maliye müfettiş yardımcısı oldu. Edebiyatçı Karakoç, 1959'da gelirler kontrolörü olarak İstanbul'a atandı, görevi gereği yurdun birçok yerini görme imkanı buldu.

Şair Sezai Karakoç, 1960-1961'de Ankara ve Ağrı'da askerlik görevini tamamladı.

İlk eserleri 1950'li yıllarda okuyucuyla buluştu

İlk eserleri 1950’li yıllarda Büyük Doğu’da yayımlanan Karakoç, 16 Aralık 1963’ten itibaren değişik aralıklarla Yeni İstanbul gazetesinde, "Karakoç" imzasıyla günlük yazılar kaleme aldı.

Sezai Karakoç, Türk edebiyatının en sevilen şiirlerinden biri haline gelen "Mona Rosa" şiiriyle okuyucunun kalbinde taht kurdu.

Yeni İstiklal, Yeni İstanbul ve Babıali'de Sabah gazetesinde yazmaya başlayan Sezai Karakoç, 1 Temmuz- 31 Ağustos 1974 arasında Milli gazetede "Sur" başlığı altında yazdı.

Edebiyat çalışmalarına daha çok vakit ayırabilmek için resmi görevinden istifa eden Karakoç, 1990’da şiir ve yazılarında, dergilerinde, kitaplarında ortaya koyduğu dünyayı gerçekleştirmek için Diriliş Partisini kurdu. Yedi yıl bu partinin genel başkanlığı görevini yürüttü. Diriliş Partisi, 19 Mart 1997’de kapatıldı.

Bu tarihten itibaren Diriliş dergisi dışında hiçbir yerde yazmayan Karakoç, dünya savaşlarından yenik çıkan İslam dünyasının yeniden dirilişini amaç edindi. Bu uğurda, yazı hayatı boyunca diriliş kavramı çevresinde zinde bir bilinç uyandırmaya çalıştı; başta şiir, siyaset ve düşünce olmak üzere, dünya Müslümanlarının uyanışına eserleriyle emek verdi.

Edebi ve düşünce hayatını diriliş nesli olarak tanımladığı gençliğin yetişmesine adayan Karakoç'un şiirleri Büyük Doğu, Hisar (1951-54), Mülkiye (1952-53), İstanbul (1953-57) Şiir Sanatı (1955), Hamle (1955), Pazar Postası (1957-58), Türk Yurdu (1959), Hür Söz (1961), Soyut (1965), Hilâl (1965) ve Diriliş (1960-92) dergilerinde yayımlandı.

Usta kalemin "Mona Roza” şiiri 1950'li yılların başlarında büyük ilgi görürken, ikinci şiiri "Rüzgâr" Hisar (Şubat 1951) dergisinde çıktı.

AA