Sanal Gerçeklik-İnternet’in, dikkatlerin bilhassa bu noktalara çevrilmesi gereken diğer yönlerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
En Büyük Tehlike ‘Pornografi’
Son dönemlerde toplumumuzda birçok nedenden dolayı çocukların ve gençlerin kullanabileceği pornografik materyal üretiminde artış olurken, televizyon yayınları ile filmlerde pornografiye çok benzer cinsellik sahneleri yer almaya başladı. Bir anlamda televizyonlardaki bu sahneler, internetteki pornografiye olan merakı da körüklemeye başladı. Üstelik kişiliklerin ve cinsiyet kimliklerinin silindiği bir ortamda söz konusu merak, cinsiyet ayrımını da ortadan kaldırdı.
Bu durum öncelikle çocukların, sonrasında yetişkinlerin psikolojik ve cinsel gelişimi üzerinde derin etkiler taşımaya, cinsel şiddeti içeren yaklaşım veya tavırlardan ziyade diğer cinsiyetin tanımlanması konusunda problem yaratmaya başladı. Kadının bir obje olarak tanımlanmasının yanı sıra, kadın ve erkek rollerinin kalıplaşmış bir vizyonla yer alması önemli problemleri beraberinde getirdi. Yetişkinler her ne kadar cinselliği tanımlasa ve problemlerinin farkında olsa da, pornografiden kaynaklanan problemlerin çözülmesi ve etkilerinin giderilmesi gerekmektedir..
Herkesin de bildiği gibi, zenginliği ve çeşitliliği sayesinde internet, çocuklar ve yetişkinler üzerinde dikkate değer bir cazibeye sahip! Bu engellenemeyen cazibe ile bir bağlantıdan diğerine sörf yaparken kolaylıkla farklı yönlere gidilebilir. Peki ya sonuç?
Zaman kavramı kaybedilebilir ve böylece farkında olmadan internette saatler harcanabilir. Çocuklar söz konusu olduğunda ise, bu çok daha ciddi bir problem haline dönüşüveriyor. Dolayısıyla internet bağımlılarının sayısının gün geçtikçe arttığı, ‘internet hastalığı ve tedavisinin’ tıp literatürüne girdiği gözle görülür bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Araştırmalar, internet kullanıcılarının tıpkı ilaç, alkol veya kumar gibi diğer bağımlılıklara benzeyen davranışları internet kullanımı için de göstermeye başladığına ilişkin bulgular ortaya koymaktadır. İnternete yönelik bağımlılık göstergeleri olarak; internete ilişkin aşırı zihinsel uğraş, internette geçirilen süreye gittikçe daha fazla ihtiyaç duyma, internet kullanımı azaltıldığında yoksunluk belirtileri (huzursuzluk, sinirlilik vs.) sayılabilir. Bu durum, bireylerin çevresiyle ilişkilerini bozarak; başarılarını engellemektedir. Bu sorunun birden fazla temel gerekçesi olduğundan dolayı, çözüm için de birden fazla yöntem gerekebilmektedir.
İnternet; bir bilgi deposu olması kadar, kişilikleri zayıf ve zaafları olan kişilerin kendi gerçekliklerini yaşamasına olanak sağlayan bir platform olma özelliği de taşımaktadır. Yüz yüze iletişim kuramayan, toplumda yer edinme sorunu taşıyan ve anti sosyal olarak tanımlanabilen kişiler, sadece bu ortamda iletişim kurabilme şansına sahip olmaktalar.. Ancak kişilik sorunlarını engel olarak gördükleri için, sanal iletişimde farklı kişiliklere bürünmek zorunda kalabilmektedirler. Bu durum, zaman içinde ‘gerçek kimlik-sanal kimlik’ çatışmasına yol açmaktadır.
Sınırsız özgürlüğün yaşandığı tek ‘sanal gerçeklik’ alanında eğitim, statü, ırk, yaş, cinsiyet gibi özellikler önemini yitirmekte ve bunların yerini, gerçek alanda baskılanmak zorunda kalınan duygular, talepler, yaşam tercihleri ve kişilik formları almaktadır. Bu anlamda internet; bir yandan özgürlükleri serbest bırakırken, diğer yandan toplumu koruyan baskıları da serbest bırakmaktadır.
Sanal Savaşlar Dönemi
İnternetin sınırsızlığı ve kontrol edilemezliği ile milyonları kontrol edebilme yeteneği, savaş konseptini de haliyle değiştirdi. Askeri güç sıralamada alt sıralara düşerken, internet üzerinden insanların beyinlerini ele geçirme dönemi başladı. Bu anlamda internet, psikolojik savaşın da en önemli yöntemi haline geldi. Kullanılan silah ise çok basit; milyarlarca sayfa ve bu sayfalardaki sınırsız kirletilmiş bilgi!! Bu sınırsızlık içinde temiz bilgilere ulaşma zorlaşırken, düşünme yeteneğinin zaafa uğratılması ile insanlar artık rahat yönlendirilir hale geldi.
Sonuç olarak internet; toplumları hem yaşatan hem de yok eden bir fenomen olarak çıkmamacasına insan hayatına girdi. Yok eden özelliğine kapılmadan yaşatmasını sağlamak ise, insana yani bizlere bağlı bulunuyor. Böyle giderse gelecek, sanal ile gerçeğin savaşına tanıklık edecek!..