E. Alus - Milliyet / İstanbul’da vahşice öldürülen ABD’li Sarai Sierra’nın ailesinden katil zanlısına mektup var. Annesi ve erkek kardeşi ‘Rabbimize ve İsa Mesih’e güveniyoruz. Onun merhameti ve sevgisi sayesinde sana ‘Seni bağışlıyoruz’ diyebilmekteyiz’ dediler.
Dünyanın gündemine giren vahşi cinayet davasında son gelişme. Kurbanın ailesinden katile ‘bağışlama’ mektubu var. Dehşet şöyle yaşanmıştı:
- Cesedi dehlizden çıkmıştı: ABD’den fotoğraf çekmek için İstanbul’a gelen Sarai Sierra, 22 Ocak 2013’te kaybolmuş, yapılan çalışmalar sonucunda Sierra’nın cesedi 2 Şubat 2013’te Sarayburnu’ndaki surlarda bir dehlizde bulunmuştu. Polisin günler süren araştırması sonucunda ise katil zanlısı olarak Ziya Tasalı’ya ulaşılmıştı.
- Ağırlaştırılmış müebbet: Firar eden Tasalı, 17 Mart 2013’te Hatay’da yakalanmış ve tutuklanmıştı. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Kaplan tarafından hazırlanan iddianamede, Tasalı hakkında “canavarca hisle öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, “cinsel saldırı ve nitelikli hırsızlık” suçlarından 5 yıldan 14 yıla kadar hapis cezası istenmişti.
- Dava 3 Eylül’de: İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk duruşması 3 Eylül’de görülecek dava öncesi Sarai Sierra’nın annesi Betziada Jimenez ve erkek kardeşi David Jimenez, ayrı 2 mektupla katil zanlısı Tasalı’ya seslendi. Mahkeme dosyasına da girecek olan mektuplarda, Sierra’nın annesi ve erkek kardeşi Tasalı’ya “Seni bağışlıyoruz” dedi.
Aile Sierra’nın davasının kapatılmasından endişeli
Sierra’nın ailesinin mektubunu, ailenin Türkiye’deki avukatı Ceren Şarman Milliyet’le paylaştı. Henüz 2 yıllık avukat olan ve yüksek lisansını “cinsel istismar” konusunda yapan Şarman (25), televizyondan izlediği olayın ardından Amerikan Konsolosluğu’nu arayarak aileye ulaştı. Şarman, “Ailenin avukatı olmadığını öğrendim. Bu süreçte onlara avukat olarak yardımcı olabileceğimi düşündüm. Çok uğraştım ve eşi Steven Sierra’nın telefonunu buldum. Aile önce çok memnun oldu. New York’ta bir senatör araya girdi.
Kim olduğumu, nerede okuduğumu sordu. Bilgilerimi istediler. Daha sonra da aile bir anda görüşmeyi kesti. Aradan birkaç ay geçti. Mail atarak bu olayın Türkiye’de kapatılmaya çalışıldığını düşündüklerini belirterek bir avukat ihtiyaçları olduğunu söylediler. ‘Bize yardım etmek ister misin’ dediler. Ağabeyim Amerika’da yaşıyor. Aileyi buldu ve vekaleti de onun aracılığıyla aldım. Müdahil olacağıma dair dilekçemi mahkemeye verdim. Annesi mektup yazmak istediğini söyledi ve 2 hafta bu mektupları bekledim. Ancak aile mektupların çevirisini dahi Türkiye’de yaşayan bir aile dostlarına yaptırdı. Dava 3 Eylül’de başlayacak ve ben de genç bir avukat olarak adelet için mücadele edeceğim” dedi. Yargılamayı yapan İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi, Tasalı için İstanbul Barosu’na yazı yazarak avukat atanmasını talep etti.
‘Sarai’nin ablası fotoğraflarına bile bakamıyor’
Anne Jimenez, mektubunda şunları söyledi:
“Bu mektubun okunmasını arzu etmemin nedeni kızımız Sarai Sierra’nın ölümünden bu yana ailemizin içinde bulunduğu durumu ifade etmektir. Bu zaman bizler için hiç kolay olmadı, çok gözyaşı döktük ve halen dökmekteyiz. Sarai sevecen bir anne, bir eş, bir evlat ve David ile Christina’nın kız kardeşleriydi. Ablası Christina, bir daha onu görmeyeceğini hatırlayarak artık Sarai’nin resimlerine dahi bakmıyor. Çünkü onu bizden kopardın. Sarai aklına koyduğunu yapmakta azimli, eğlenceli, şefkatli ve hayat dolu bir kadındı. Çok şükür Tanrı, içinden geçtiğimiz bu karanlık zamanda bize güç verdi ve lütuf gösterdi. Rabbimize ve İsa Mesih’e güveniyoruz. O bağışlayıcıdır.
Onun merhameti ve ve sevgisi sayesinde sana ‘Seni bağışlıyoruz’ diyebilmekteyiz. Adalet yerini bulacak ve Sarai’ye karşı işlediğin suçun cezasını çekeceksin. Bilmeni istiyoruz ki, inandığımız Tanrı merhametli ve sevecendir. Onda bağışlanma vardır. Bize gelince, kızımızı bir gün tekrar göreceğimizi biliyoruz. Çünkü bu rabbimiz ve İsa Mesih’in bize verdiği vaattir ve ben bu vaade dayanarak dimdik duruyorum.”
‘Kız kardeşim incittiğin ilk insan mı?’
Sierra’nın erkek kardeşi David Jimenez ise mektubunda şunları yazdı:
“Sarai’yi kaybetmek şimdiye dek başıma gelen en büyük sarsıntı. O harika bir kardeş ve hatta daha da iyi bir arkadaştı... Hayatımın geri kalan yılları nasıl geçecek, bilmiyorum. Fakat hayatımın bir daha asla 22 Ocak gecesi gelen telefondan önceki gibi olmayacağını kabullenmek zorundayım. Bu geçtiğimiz aylar bizim için ne kadar zor olsa da, Tanrı bütün bu zaman boyunca bize hep yakın oldu. Bunun, ailemin yaşamını nasıl değiştirdiği hakkında yazmayı sürdürübilirim ama sanırım öyle bir mektup yazmak istemiyorum. Şiddet dolu bir geçmişin mi var yoksa kız kardeşim incittiğin ilk insan mı? Bunu bilmiyorum. Ancak senin için hala bir umut ve bağışlanma imkanı olduğunu biliyorum. Bu cümleleri yazabilmemin tek nedeni, bizzat benim bol bol bağışlanmış olmamdır. Evrenin Tanrısı karşısında pek çok günah işlemiş olmama rağmen gene de beni bağışladıysa, sana karşı kin beslemem yanlış olacaktır.
“Belki asla adam öldürmemiş olabilirim ama İsa Mesih şöyle diyor, ‘Adam öldürmeyeceksin. Öldüren yargılanacak dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, kardeşine öfkelenecek herkes yargılanacaktır.’ Hiç kimse kendisini inciten birine öfkelenmeden bir gün bile geçirmemiştir. Benim de Tanrı’nın önünde günahlarım var ama İsa Mesih sayesinde onun huzurunda bağışlanmış, aklanmış ve suçsuz olarak durabilirim. Bu nedenle Ziya, bil ki sadece Türk mahkemelerinin huzurunda değil. Daha önemlisi kutsal ve adil bir Tanrı’nın huzurunda da hüküm giymiş durumdasın. Bir cinayet işlendi.
Adaletin yerine geleceğini umut ediyorum. Dua ediyorum ki, eğer bu suçu işleyen kişi sen isen, adalet tam olarak yerine bulsun. Ne eksik ne fazla.”