Mövenpick Otel'de düzenlenen 2. Türkiye Kamu-Özel İşbirlikleri Konferansına katılan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek , burada yaptığı konuşmanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
BDDK tarafından tüketici kredileri ve kredi kartlarına ilişkin alınan tedbirlerin etkilerinin sorulması üzerine Şimşek, amaçlarının, Türkiye'de sürdürülebilir yüksek büyümeyi sağlamak olduğunu söyledi.
Tüketici kredilerindeki artış hızının şu anda sürdürülebilir olmadığını vurgulayan Şimşek, bir taraftan ülkenin cari açık sorununun olduğunu diğer yandan da her alanda makroihtiyati yaklaşım içinde olduklarını ifade etti.
Daha önce de bankalara ilişkin bir takım düzenlemelerde bulunduklarını hatırlatan Şimşek, dünyada gayrimenkulün yüzde 100'üne kredi verilirken, Türkiye'de bunun yüzde 75'le sınırlandığını anımsattı.
Bakan Şimşek, şu anda proje kredilerini, KOBİ'lere, ihracatçılara verilen kredileri özendirdiklerini, bunlarınmaliyetini aşağı çektiklerini belirterek, "Hanehalkının borcunun daha da artıracak veya bankaları risk altına koyacak veya sürdürülebilir büyümeyi etkileyecek ya da genel anlamda makroekonomik istikrarı, cari açık boyutuyla söylüyorum, bu trendleri yakından izliyoruz ve onları zaman zaman aldığımız tedbirlerle sınırlamaya çalışıyoruz" diye konuştu.
Bu tedbirlere bazı örnekler de veren Şimşek, bunların hem vatandaşı hem de bankacılık sektörünü korumaya yönelik adımlar olduğunu ifade etti.
Bankacılık sektörünün şu anda bilançosunun çok sağlıklı olduğunu dile getiren Şimşek, şunları kaydetti:
"Şimdi biz, bu sağlıklı yapıyı korumaya çalışıyoruz, işin özü bu. Bankalar çok mu yükleniliyor? Son dönemde yapılan tartışmalar ve bir anlamda alınan tedbirlerle belki böyle bir algı uyanmış olabilir ama biz bankacılık sektörünün sağlıklı, sürdürülebilir, iyi sermaye yapısına sahip ve karlı olması için bu tedbirleri alıyoruz. Bence önemli olan burada şu; piyasaların etkin olmadığını 2008, 2009 yıllarında biz çok iyi anladık. Piyasalar, kendi başlarına bırakılırsa ne kadar büyük zararların doğacağını dünyada küresel krizle birlikte gördük. Biz artık biraz daha müdahaleci ama rekabeti, inovasyonu, yenilikçiliği sınırlamayan bir müdahale tarzındayız. Yani makroihtiyati bir mantıkla hareket ediyoruz. Özetle, BDDK'nın aldığı tedbirler... Yani gidip bir gıda ürününü 18 ay kredi kartına taksitlendirmek sizce mantıklı mı? Ne yaptık, o taksitlendirmelere sınır getirdik. Ben bunu aslında bankalar açısından da hanehalkı açısından da daha sağlıklı görüyorum."
"Öngördüğümüz kadroların dağıtımını henüz yapmadık"
Bir gazetecinin, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Şubat'ta 10 bin öğretmen ataması yapılacak, Ağustos'ta da 40 bin olabilir diye söylemişti. Siz bütçeyi açıklarken, 34 bini istisna olmak üzere 74 bin personel alınacağını, yani 40 bin yeni personel alınacağını söylemiştiniz. Bu tabloya göre sadece öğretmen atamalarıyla bu rakam dolmuş oluyor. Dağılım nasıl olacak" sorusu üzerine de Şimşek, şunları söyledi:
"Biz, bütçe kanununda öngördüğümüz kadroların dağıtımını henüz yapmadık. Bütçe kanunu biliyorsunuz Plan Bütçe Komisyonunda kabul edildi. Artık bundan sonra o kanunda harcama artırıcı bir değişiklik yapamayız. Dolayısıyla biz gelecek sene bir durum değerlendirmesi yapacağız. Yani gerekirse kamunun diğer birimlerine hiç eleman vermeyeceğiz. Yani öyle olması gerekiyorsa öyle olacak ama bu konuda verilmiş bir karar yok. Bunlar oturulacak, Sayın Başbakanımızın takdirinde olan bir konu. Eğer, bu kadroların büyük bir kısmını milli eğitime verelim, diğer alanlarda hiç personel almayalım denirse, o bizim için bir talimattır, öyle yaparız. Daha fazla eleman alalım denirse de o tabi oturulur, değerlendirilir. Ona göre de bütçeye yansımasını sınırlandırmak için tedbir alınmak zorunda kalınır. Çünkü daha fazla eleman alacaksak, daha fazla para harcayacaksak o zaman bizim ya borçlanmamız lazım ya da vergileri artırmamız lazım."