Sinop'un Babaçay köyü sakinleri selde yaşadıkları acıyı unutamıyor

11 Ağustos 2021'de 40 evin yıkıldığı, 15 kişinin sele kapılarak hayatını kaybettiği Ayancık'ın Babaçay köyünde aradan geçen bir yılda hüzün ve acı hakim.

Sinop

Batı Karadeniz'de 11 Ağustos 2021'de yaşanan sel felaketinde 40 evin yıkıldığı, 15 kişinin sele kapıldığı Sinop'un Ayancık ilçesine bağlı Babaçay köyünde kayıpların acısı hala taze.

Kastamonu, Sinop ve Bartın'da geçen yıl şiddetli yağışların ardından sel felaketi yaşandı. Selin vurduğu noktalardan biri de Sinop'un Ayancık ilçesine bağlı Babaçay köyüydü.

Selde 40 ev yıkıldı, girişteki 2 köprünün çökmesiyle köyün kara yolu ulaşımı kesildi. Sel felaketinden binaların çatılarına ve tepelere çıkarak kurtulmaya çalışanlar bulundukları yerlerden helikopterlerle güvenli noktalara taşındı.

Köyde, 11 Ağustos 2021'de yaşanan selde 15 kişi yaşamını yitirdi. Babaçay köyü sakinleri için selde kaybettikleri sevdiklerinin ve yaşadıklarının acısı tazeliğini koruyor.

Felaketten kurtulmayı başaran ve köydeki sağlam kalan bazı evler ile AFAD tarafından oluşturulan konteynerlerde yaşamlarını sürdürenler, o günü ve sonrasında yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.

Selde evi ile aracı suya kapılan Cihan Şen, yaşadıkları korku ve acının dün gibi hafızalarında olduğunu söyledi.

Şen, selin köylerindeki evleri yıkıp geçtiğini, komşularını da kendilerinden kopardığını ifade ederek, "Biz o gece sabaha kadar uyumadık. İkinci gelen sel evlerimizi aldı götürdü." dedi.

"Hepsi canımız, ciğerimiz, arkadaşımız, kardeşimizdi"

Felakette yaşamını yitirenlerden bazılarıyla ikinci sel gelmeden yarım saat önce kahvaltı yaptıklarını aktaran Şen, şöyle devam etti:

"Ben sabah marketimde yumurta haşladım ve çay demledim. 30 kişi hep beraber benim orada kahvaltı yaptık. Hatta Arif Karadeniz vardı rahmetli. En son benim orada kahvaltıyı yaptı öyle gitti. Aracı vardı, 'Ben şunu alıp geleyim.' dedi. Arabayı caminin yanına çekiyor ama o anda gelen suyla gidiyor. Aynı dün gibi. Allah bir daha yaşatmasın. 15 kişi gitti buradan. Hepsi canımız, ciğerimiz, arkadaşımız, kardeşimizdi. 15 kişiden 5'i hala kayıp. Sabah hep beraberdik ikinci selin geleceğini tahmin etmedik."

Şen, selde canlarını zor kurtardıklarını belirterek, "Üç çocuğum var. Onlar kayınvalidemi taşıdılar. Ben 90 yaşındaki annemi sırtıma alıp taşımaya çalıştım. Su çok yükselmişti, gidemiyorduk. Orada annemi komşuya bıraktım." diye konuştu.

Yaşlı annesi yürüyemediği için onu bırakıp dağlara tırmanmak zorunda kaldıklarını sesi titreyerek anlatan Şen, devletin de felaketin ardından kendilerini hiç yalnız bırakmadığını vurgulayarak, şöyle dedi:

"Devletimizden, askerimizden Allah razı olsun. Askerimiz mesela bizi hiçbir gün burada yalnız bırakmadı. Yemek olsun, temizlik olsun hep onlar yaptı. Ayancık'ta evlerin zemin katlarını yine onlar temizledi. Keşke Babaçay komple gitseydi de o insanlar gitmeseydi. O yavrucuklar ben esnaf olduğum için her gün yanıma gelirlerdi. 'Cihan amca dondurma, çikolata ver.' derlerdi. Onlar bugünkü gibi hiç gözümün önünden gitmiyor. Allah yakınlarını kaybedenlere sabırlar versin."

"Çok büyük acı ve hüzün var, anlatılacak gibi değil"

Selzede Rukiye Şardan da sele kapılmaktan komşularının çocukları sayesinde kurtulduklarını anlattı.

Çocukların uyarmasıyla son anda evden çıkmayı başardıklarını ifade eden Şardan, "Neler yaşamadık ki nasıl anlatsam. Gücü olanlar kayalıklara tırmandı, gücü olmayanlar aşağıda kaldı." dedi.

Şardan, en çok kaybettikleri komşuları için üzüldüklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Onları kaybettik hüzün nasıl olmasın. Sabah kalkıyorduk, evlerimiz yan yana. Oturuyor, birbirbirimizi görüyorduk. Birbirimizin elinden bir bardak su içtik, çay içtik. Çok büyük acı ve hüzün var, anlatılacak gibi değil. Evimiz gitti, komşularımız gitti. Ne diyelim Allah daha beterinden korusun."

Selden ormana kaçarak kurtulan Fikri Ün ise kaybettiklerinin acılarını yüreğinde hissettiğini belirterek, "Acı devam etmez mi? Her şeyimiz gitti. Komşularımız gitti. Aklımıza geldikçe hüzünleniyor, üzülüyoruz." ifadelerini kullandı.

Engelli üç kişiyi sırtında çatıya çıkararak kurtardı

5 çocuk, 6 torun sahibi Kabakaya, 11 Ağustos gecesi suyun yükselmesiyle, evlerinde komşularıyla 15 kişi çatıya çıkarak kurtarılmayı beklediklerini dile getirdi.

Evleri dört katlı olduğu için kurtulduklarını ifade eden Kabakaya, "Yaşamayan bilemez bizim neler yaşadığımızı. O gece çok vahim bir geceydi. İki engelli komşumuzu sırtımda dördüncü kata kadar çıkardım. Eşim de engelli onu da çıkardım. Helikopter geldi onları bindirdik. Hepimiz ayrı yerlere gittik. Gelinimiz ayrı köye, oğlum ayrı köye gitti. Eşim ile beraber bizi yurda yerleştirdiler." diye konuştu.

O gecenin her zaman aklında olduğunu vurgulayan Kabakaya, şunları kaydetti:

"Yağmur gece saat 02.00 gibi şiddetlendiğinde biz oğlumla dışarı çıktık etrafa bakmaya, sonra eve geldik. Bir sel geldi. Ama daha da artacağını düşünemedik. Komşularımızın arabaları suya gitti. 10-15 araba gitti. Su biraz azalınca millet arabalarına bakmaya gitti. Orman İşletmeye ait tomruklar vardı. Tomruklar da sulara karıştı. Daha da şiddetlenince çatıya çıktık. Helikopter bekledik. Dua ettik. Oturduğumuz evler yan yanaydı. Domino taşı gibi baştan bir yıkıldı mı bizi de etkileyecekti. Burada yaklaşık 20 saat yemeden içmeden bekledik."

AA