SİYASETTE FARUK ÇELİK FARKI-

Aykut Onur KALAYCI

ŞEHİT KIZI ALEYNA, AHMET TÜRK VE HATİP DİCLE

-SİYASETTE FARUK ÇELİK FARKI-

Değerli okurlar zor ve bazen çirkin ama kıyasıya rekabetin yaşandığı seçim sürecini geride bıraktık. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, 12 Haziran seçimlerinin ülkemize ve halkımıza hayırlar getirmesini diler; yüzde 50 oy oranıyla tekrar iktidar olan Ak Parti’yi tarihi seçim zaferinden dolayı kutlarım.

ALEYNA, AHMET VE HATİP

Bu haftaki yazımın ilk bölümünü, şehit kızı Aleyna, DTP’li Ahmet Türk ve milletvekilliği adaylığı düştüğü için basında adını yeniden duymaya başladığımız Hatip Dicle’ye ayırdım. İzninizle önce Aleyna’dan söz etmek isterim sizlere..

Hani babası terör örgütünün döşediği mayın nedeniyle Tunceli’nin Nazimiye kırsalında katledilen şehit kızı Aleyna var ya işte o bebecikle girmek isterim söze.. Aleyna henüz 9 aylık. Daha babacığının kokusunu hissetmeden, yüzünü dahi görmeden, onunla bir kez bile parka gitmeden yetim kaldı Aleyna Bebek. Aleyna bebeğin dramını o büyük medyamız ucundan kıyısından gördü. Sanki Aleyna bebeğe demokrasi lazım değildi ya da babacığı Gökhan Büyükaslan’ın en önemli hakkı olan yaşam hakkı kendisine olsa da olurdu olmasa da. Aynı olayda, şehit olan Hakan Yavuz adlı meslektaşıyla sade bir devlet töreniyle uğurlandı Gökhan Büyükaslan. Geride acılı bir eş ve 9 aylık kızı Aleyna’yı bıraktı. Şehitler son yolculuğuna o bilindik hamasi nutuklarla uğurlandı. Ateş yine maalesef düştüğü yeri yaktı.

Hatip Dicle manşetlerde..

Peki ya Hatip Dicle olayı nasıl görüldü medya ve kamuoyunda.. Hemen söyleyeyim; ‘BÜYÜK BİR DEMOKRASİ AYIBI’. Elbette Hatip Dicle’ye yapılan da bir haksızlıktı. Dicle’nin durumu Aleyna’dan farkıydı ama sorun aynı sorundu hak, özgürlükler ve demokrasi. Dicle’nin haberleri, medyada manşetlerden ve birinci sayfalardan inmedi. Herkes demokrasi havarisi kesildi bir anda. Başta bazı yazarlar olmak üzere Hatip Dicle ile yatıp kalkmaya başladı herkes. Aleyna bebekten söz eden var mıydı peki ya da Aleyna’nın uğradığı haksızlıktan söz eden var mıydı? Yaşam hakkı elinden alınan Gökhan Büyükarslan’nın adını hiç gördünüz mü yazarların köşelerinde? Tabii ki kocaman bir HAYIR.

AK Parti neden suçlu olsun?

Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşmesini, AK Parti iktidarına bağlayanlara da birkaç sözüm olacak! Allah aşkına Yüksek Seçim Kurulu (YSK) AK Parti’ye mi bağlı? Ya da YSK, AK Partili üyelerden mi oluşuyor? Bu haberleri okudukça ya da televizyonda gördükçe yaşadığım yerin Türkiye olmadığına kapılıyorum bir an.. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden bağımsız olarak seçilip TBMM’ye girecek olanlar ‘Hatip Dicle olmazsa bizde olmayız’ gibi söylemlerde bulunuyorlar. Hani siz Kürt Halkı’nın sorunlarını Meclis’e taşıyacaktınız? Bırakın Dicle sorununu, hukuki zeminde demokratik çerçevede belli olsun. Siz girin Meclis’e ve görevinizi yapın.

Sözcüleri de Sayın Elçi

DTP sözcülerini de seçmiş Şerafettin Elçi ile Ahmet Türk. Elçi, Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinde bakanlık yapmış bir kişi. Ahmet Türk ise, birçoğumuza göre aşiretinin de gücüyle yıllarca o partiden bu partiden milletvekili seçilmiş bir isim.

Urfa’da ÇELİK gibi zafer!

Başbakan Recep Tayip Erdoğan İzmir’de olduğu gibi Urfa’da da çok iyi bir analiz yaparak kabinesinin en çalışkan bakanlarından biri olan Faruk Çelik’i Şanlıurfa’dan aday gösterdi. Sayın Çelik’i bir dost ortamında yakından tanıma fırsatım oldu. Çalışma Bakanı olduğu dönemdeki icraatlarını anlattı sohbette.. Söylediklerinin en önemlilerinden biri İŞKUR’u nasıl kurtardıklarıydı! Sözlerinden Sayın Çelik’in Devlet Bakanlığı döneminde de boş durmadığı ortaya net bir şekilde çıkıyordu. Faruk Çelik, mesai arkadaşlarıyla yıllardır kanunu bile olmayan Diyanet İşleri Başkanlığı’na nasıl resmiyet kazandırdıklarını, gelmiş geçmiş bütün iktidarlarca ihmal edilen yurt dışında yaşayan Türklerin akraba topluluklarının sorunlarını çözmek için nasıl Akraba Toplulukları Daire Başkanlığı oluşturduklarını büyük bir heyecanla anlattı tekrar yaşıyormuşçasına..

İşte o Çelik, son seçimlerde seçim bölgesi Şanlıurfa’da 12 aday arasında adeta lokomotif görevi gördü. Aşiretlerin yıllardır süren hâkimiyetlerine bir son verdi. Sayın Çelik’in başına üzücü bir olayda geldi bu arada.. Kardeşi Bursaspor yönetimi ile ilgili çıkan olaylardan dolayı tutuklandı.. Tabi bizim aslan medya da malzemeyi buldu ya verdi veriştirdi Çelik’e.. Yok efendim ‘bir daha Çelik bakan olamazmış; yok efendim böyle kardeş olur muymuş’ diye.. Ama ne oldu Faruk Çelik’in kardeşi suçsuz olduğu için salıverildi.

Sevgili okurlar devlet adamı ülkemizde çok zor yetişiyor. Bence Faruk Çelik gibi değerlere hepimizin sahip çıkması gerekli. İşi vatandaşa hizmet olan ve bu görevi layıkıyla yapan her kişiyi incitmemeli ve ne olursa olsun küstürmemeliyiz.

İşte yeni bakanlığın son hali

Gelelim şimdi de bizim yeni filizlenmeye başlayan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndaki son duruma.. Sizlere Sayın Erdoğan’ın açıkladığı son oluşumla ilgili kulağıma gelen duyumları aktarmak istiyorum. Duyumlarıma göre, müsteşar başkanlığında bakanlığa son şekli verilmesi için geceli gündüzle toplantılar yapılıyormuş. Öncelikli konu ise, İstanbul Gümrüklerinin ikiye bölünmesi ele alınıyormuş. Bunlardan biri Gümrükler Avrupa Yakası Bölge Müdürlüğü ile Anadolu Yakası Bölge Müdürlüğü olarak tasarlanıyormuş. Bana göre bu olay gerçekleşirse İstanbul Gümrükleri’nde özellikle reform olur. Yine kulağıma gelen bilgilere göre, Hakkâri Gümrük ve Muhafaza Baş Müdürlüğü kapatılıyor, bu başmüdürlük yeni kurulacak Gürbulak Bölge Müdürlüğü’ne bağlanıyor. İzmir Bölge Müdürlüğü’nden bazı müdürlükler Aydın’a kaydırılarak Aydın Bölge Müdürlüğü kuruluyor. Hizmet bölgelerinde de geniş çaplı değişiklikler düşünülüyor. Edindiğim önemli bilgilerden biri de, İstanbul’daki görev süreci 12 yıla çıkarılıyor!!

Ya özlük hakları?

Kısacası modern, çağa uygun bir gümrük yapısı için önemli adımlar atılıyor. Ancak bu yapılanma süreci içerisinde gümrük çalışanlarının özlük haklarının da unutulmaması gerekli. Eğer özlük haklarında iyileştirme yapılmazsa atılan bu güzel adımların eksik kalacağı da unutulmamalı. Maaşlarda, mesailerde ve çalışma saatlerinde de Avrupalı gümrükçülere tanınan haklar bizim gümrük çalışanlarımıza da sunulmalı.. Sevgili okurlar kısa yazar notlarının ardından yeni bir konu ve yeni bir yazıda buluşmak üzere hepinize sağlıklı günler diliyorum.

YAZARIN NOTU:

1-)  Gürbulak’ta Çelebi Devrimi adlı yazımda belirttiğim konulara itirazı olan okur mailleri aldım. Zamanı geldiğinde bu konulara da elbette değineceğim. Elinde bilgi ve belge olan herkes bana aykutonurkalayci@gmail.com adresinden ulaştırabilir. Ancak bu karalama yöntemiyle olacaksa hiç boşuna zahmet edilmesin.

2- ) Sayın Müsteşar; Belki haberiniz var belki de yok Ama ben yok olduğunu zannediyorum. Ambarlı Gümrüğü’nde bir muayene memuru var. C.B. olan bu memurun adı kargo gümrüğü operasyonunda geçiyor. Üstelik iddianamede de bu ad dillendiriliyor. Öğrendiğim kadarıyla adı iddianamede bile geçen bu kişi Ambarlıda ithalat-ihracat işlemlerinin başında bulunuyor.  Bilmem ama bu kişinin böylesi bir aktif görevde bulunması ne derece doğrudur. Tabii ki takdir sizlerin..