İçişleri Bakanı Efkan Ala, 17 Aralık operasyonu ve sonrasında yaşanan gelişmelerle ilgili, "Türkiye'ye verdiği zarar büyük ama başarı şansı sıfıra yakın bir yapı. Böyle bir şey olamaz. Türkiye artık onları geride bıraktı. Şimdi bunu da aştı yoluna devam edecek. Türkiye'de siyasi iradeyi örselemeye, siyasi iradeyi sandık dışında belirlemeye artık hiçbir ittifakın gücü yetmez" dedi.
Ala, özel bir televizyon kanalında yayımlanan programında gündeme ilişkin soruları cevapladı. Ala, Türkiye'nin içinden geçtiği süreci nasıl tanımlayacağına ilişkin soru üzerine, Türkiye'de halk iradesi üzerinde çeşitli mekanizmaları kullanarak vesayet oluşturmak isteyen bir ruh bulunduğunu, bu ruhun zaman zaman devlet kurumları, STK'lar, iş dünyası ve uluslararası alanda ilişkilere girerek vesayet anlayışıyla siyasi iktidarı sınırlandırma girişimde bulunduğunu belirtti.
Türkiye'de çok partili hayatın adeta 'vesayetler tarihi' olduğunu ifade eden Ala, Türkiye'de bugüne kadar oluşturulan ve demokratik sistem olarak sunulanın, demokratik sistem olmadığını dile getirdi. Askeri rejimin, asgari demokrasi verdiğini kaydeden Ala, AK Parti'nin iktidara geldiği günden beri demokrasiyi daha fazla öne çıkardığını ve reformlar yaptığını söyledi.
Ala, 28 Şubat için "bin yıl sürecek" denildiğini ancak 10 yıl sonunda 28 Şubat döneminde alınan kararların Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla kaldırıldığının altını çizdi.
1960'dan beri IMF'ye borçlu olunduğunu ancak son dönemde bu borcun da ödendiğini hatırlatan Ala, 3. Köprü ihalesi, 3. Havaalanı ihalelerini, Marmaray'ın açılışı ve nükleer santral görüşmelerinin Türkiye'nin kredibilitesine büyük katkı sağladığını söyledi.
İçişleri Bakanı Ala, Türkiye'nin bugünkü dış politikasının AK Parti öncesi politikalarla kıyaslanamayacağını belirterek, "mazlumların yanında duran bir lider imajı oluştuğunu ve bundan sonra gelen hadiselerin bu imajı yıkmaya yönelik girişimler" olduğunu ifade etti. Türkiye'nin "dört dörtlük büyüme gösterdiği" bir dönemde ve seçime 3 ay kala yürütülen senaryoların, AK Parti'nin başarılı olmasıyla "çok güçlü" bir Türkiye'nin ortaya çıkmasını engellemeyi amaçladığını belirtti.
17 Aralık'ın akabinde hükümet temsilcilerinin "saflığımıza geldi" açıklamalarıyla ilgili bir soru üzerine Ala, 28 Şubat sonrasında, temel hak ve özgürlükler konusunda alınan kararlar sonucunda dini cemaatler ve dini hassasiyetleri olan yapıların özgürlük alanında önemli gelişmeler gösterdiğini hatırlattı. Din ve vicdan hürriyetinin AK Parti'yi en çok motive eden amaç olduğunu söyleyen Ala, "Biz aynı hassasiyete sahip insanların ve diğerlerinin de kendilerini rahat hissetmeleri için elimizden geleni yaptık" dedi.
Ala, imam hatipler ve başörtüsü konusunda yürütülen mücadeleyi hatırlatarak, özgürlükler konusunda "Böyle bir ortamı sağlamışken, sizin kendilerine sunduğunuz imkanlarla büyüyen gelişen bir yapının size karşı yapabileceklerinin bir sınırı olmalı. Problemler olabilir ama problemler siyasi iradeye kast edici, halkın iradesini yok edici boyutlara ulaşamaz, ulaşmamalı" diye konuştu.
Bürokrasinin içinde bir paralel yapının oluştuğunu ve tabanın da bundan haberi olmadığını ve buna karşı olduğunu belirten Ala, "Ama sorgulamalı, sorgulamaya başlamalı" ifadesini kullandı. Bu yapıların, yetkilerini kötüye kullanarak darbe hareketine giriştiğini vurgulayan Ala, hem insanların iyi niyetini hem de yasaların kötüye kullanıldığını söyledi.
"EMNİYETTEKİ YER DEĞİŞTİRMELERİN SADECE BİNİ '17 ARALIK' İLE İLGİLİ"
Ala, emniyet teşkilatındaki yer değişmelerle ilgili bir soru üzerine, kendilerinin kara propagandayla karşı karşıya olduklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Yer değiştirme denilen şey, aynı il içerisinde bir birimden alıyorsunuz, başka bir birime veriyorsunuz. Bu görevden alma değil, başka bir yere tayin de değil. İstihbarat biriminde ya da organize suçlar biriminde çalışanları, eğer görevlerini kötü kullanma varsa alıp başka bir birime veriyorsunuz. Yer değiştirme 260 bin polis içerisinde. Burada çok az bir oradan söz ettiğimizi bilmeliyiz. Bu yüzde 0,5 yani bu tür problemli olarak değişenler. Ve bunlar geçen yılda ondan önceki yılda rutin olarak değişenler de var. Bunlardan şu anda değişenler çok daha az. 260 bin kişilik bir teşkilat içerisinde çeşitli nedenlerle yer değiştirenler hep olagelmiştir. Geçen yıl bu tür değiştirmeye 15 bin kişi tabi tutulmuşken, bu sene henüz bu bin kişiye dahil olmak üzere 5 bin kişi. Bunların bini 17 Aralık ile ilgili. Geri kalanı hiç 17 Aralık olmasa da yapmanız gereken değişiklikler."
Emniyet içerisinde hukuk dışı ve problemli gördükleri işlemlerin olduğunu ifade eden Ala, "Bunu yapanlar takdir edersiniz ki orada kalamazlar. Kalmamalılar. Kaldığı zaman bize sorulmalı. 'Nasıl oluyor bu kadar problem var hiç kimse de yerinden kıpırdamıyor' diye... İşini doğru yapan, işini kanunların, yönetmeliklerin, mevzuatın gerektirdiği biçimde yapan hiçbir polisimize hiçbir yanlış yapılamaz. Bunlar taltif edilir ama işini doğru yapmayan, aldığı yetkiyi kötüye kullanan, görevini kullanan varsa onun da gereği yapılır. Devlette böyle çalışır" diye konuştu.
"HERKES ŞUNU ÖĞRENECEK; İKTİDARIN YOLU SADECE SANDIKTAN GEÇER"
Ciddi bir projeyle karşı karşıya olduklarını ama söz konusu bu projenin başarılı olma şansının bulunmadığını vurgulayan Ala, şunları kaydetti:
"Türkiye'de bürokratik devletten, demokratik devlete geçişin birçok aşamasını geride bıraktığımızı anlayamayan, anlayamamış bir yapı, bir ittifak. Türkiye'ye verdiği zarar büyük ama başarı şansı sıfıra yakın bir yapı. Böyle bir şey olamaz. Türkiye artık onları geride bıraktı. Şimdi bunu da aştı yoluna devam edecek. Türkiye'de siyasi iradeyi örselemeye siyasi iradeyi sandık dışında belirlemeye artık hiçbir ittifakın gücü yetmez. Herkes şunu öğrenecek iktidarın yolu sandıktan geçer."
Ala, Hatay ve Adana'da durdurulan tırlarla ilgili "Burada hukuk dışı bir organizasyon tespit edilmiştir" yönündeki açıklamalarının anımsatılması üzerine, konuyla ilgili soruşturmanın devam ettiğini ve oldukça bir aşama kaydettiğini bildirdi.
Türkiye'yi mücadele ettiği yapılara destek veriyormuş gibi göstermenin tahammül edilebilir bir şey olmadığının altını çizen Ala, "Böyle işleri devletimizin, milletimizin affetmesi mümkün değil. Mücadele edilen birimin dosyası açılarak bunlarla ilgili ilişki varmış gibi göstermek bir ihanettir. Vatana ihanetin tarifi budur" dedi.
"BAŞBAKANI DİNLEYENLER İHANET ŞEBEKESİNİN ÜYELERİ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışma ofisinde bulunan dinleme cihazıyla ilgili soruşturmanın sorulması üzerine Ala, bunun çok büyük casusluk faaliyeti olduğunu söyledi. Bu işin hem sorumlusu hem de uygulayıcısı olduğu tespit edilen rütbeli iki polisin yurt dışına gittiğini belirterek, soruşturma tamamlandığında uluslararası hukuk sisteminin devreye sokularak gereğinin yapılacağını bildirdi.
İki polisin birinin yakın zamanda, diğerinin ise çok önce yurt dışına çıktığını bildiren Ala, bu kişilerin hangi ülkeye gittiğini bildiklerini kaydetti. Bakan Ala, Başbakanın dinlenmesi işini yapanların ihanet şebekesinin üyeleri olduğunu ifade ederek, kayıp dinleme cihazlarının da soruşturulduğunu dile getirdi.
"MİT SINIRLI VE BERRAK BİR YETKİYE SAHİP OLACAK"
MİT Yasası'nda öngörülen düzenlemeyle TBMM'nin gelişmiş ülkelerde olduğu gibi teşkilatın ne yapıp yapmayacağına karar vermesini hedeflediklerini belirten Ala, "Bunlar olumsuz değil olumlu şeyler. Her şey yasa içerisinde olsun. Meclis ne yapılıp ne yapılmayacağına karar versin" diye konuştu.
Devletin bazı kurumlarının olması gerektiği yerde bulunmadığını ama olmaması gerektiği yerde olduğunu ifade eden Ala, bunun bir düzene sokulması gerekliliğinin ortaya çıktığını vurguladı. Bakan Ala, yeni yasayla MİT'in sınırsız ama muğlak etkiden sınırlı ama berrak bir yetkiye sahip olacağını bildirdi.
Kendilerinin geldikleri yer, yaptıkları siyaset ve duruşları itibariyle belli bir cemaati ya da belli bir grubu hedef almalarının mümkün olmadığını vurgulayan Bakan Ala, devlet içerisinde paralel bir yapı gibi çalışan oluşuma karşı olduklarını, gelinen noktada bir grup yerine yanlışlıkların üzerine gidildiğini söyledi.(trthaber)