SUÇLU GÜMRÜK MÜŞAVİRLERİ Mİ?
Müfettişler, Suçluyu (Gümrük Müşavirleri) Bulmuş!
‘ÇARPICI RAPOR 6’
ALTIN İTHALATI-İHRACATINA DİKKAT!..
Gümrük müfettişlerince hazırlanan bir hayali ihracat raporunda, Habur ve İpekyolu Gümrük Müdürlükleri’nde ihracat beyannamelerine ilişkin olarak Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği Genel Sekreterliği nezdinde yapılan kıymet araştırmalarının bazılarında adı geçen birlikçe kıymet araştırmalarına gidilen ihracat beyannamelerine konu eşyanın kıymetinin yüksek bulunduğuna dair yazı asıllarının iadeli taahhütlü posta yoluyla anılan gümrük idarelerine gönderilmesine karşın; gümrük görevlilerince bu posta zarflarının teslim alındığı halde evrak kaydının yapılmadığı buna karşın aynı beyannamelere ilişkin kıymetlerinin uygun bulunduğuna dair sahte evrakların gümrük müdürlüklerine fakslanan sahte faks yazıları esas alınarak ihracat beyannamelerinin kapatılmış olduğu müfettişlerce tespit edilir.
Bahse konu raporu, baştan sona kadar iyice okudum. Müfettişlerce haklarında işlem yapılması istenen 50’ye yakın gümrük müşaviri var. Şimdi buradan yetkililere sormak istiyorum:
1-) Müfettişler evrakları alan ve kayda sokmayan gümrük görevlileri kimdir ve soruşturma raporunun devamında ‘bu gümrük görevlileri suçsuzdur’ denilmiştir ve soruşturma raporuna dâhil edilmemiştir.
2-) Müfettişler sahte evrakları kayda alan memurlar ile gümrük beyannamesini kapatan muayene memurlarıyla aralarındaki ilişki nedir? Gümrük müşavirleri hakkında acımasızca kanaat oluşturturken, gümrük memurlarının kollanması sadece aidiyet duygusu mudur yoksa gümrük görevlileriyle arasındaki özel bağ mıdır bilinmez ancak müfettişlerin bu konuda görevlerini bağımsızlık ve dürüstlükle yapmadıkları da açıktır. Konunun müfettişler tarafından ayrıntılı olarak açıklanması gerekmektedir.
Belki yetkililerin ellerinde çok sayıda hayali ihracat raporu olduğundan dolayı, bu raporu araştırmaları için kendilerine kısa bir ipucu vereyim; o da gümrük müfettişlerince karnelerin alınması istenen 50 gümrük müşavirini kapsayan dosyadır. Bu konuya şimdilik bu kadar diyorum değerli okurlarım, devamı ilerleyen günlerde yine bu sütunlarda olacak!.. Ve şimdi ise, gündemin yoğunluğundan dolayı uzunca bir süre ara vermek zorunda kaldığım çarpıcı rapora kaldığımız yerden devam ediyorum.
'Rapordan Çarpıcı Bölümler - 6'
Şimdi çarpıcı raporun 6. bölümünü yine noktasına virgülüne dokunmadan olduğu gibi aşağıda sizlerle paylaşıyorum, buyurun:
“Sonuç olarak tüm teknik ve fiziki takipler göz önünde bulundurulduğunda yapılan yazışmaların planlı olduğu ve paslaşmalı olduğu, kaçakçılık yapmak amacıyla kurulan örgüte yardım etmek amacıyla iğfal kabiliyetini haiz yanıltıcı yazışmalar yapıldığı, gayrifaal paravan bir tabela firması olan ve kaçakçılık yapmak amacıyla göstermelik şahıslar adına devr alınan Bi-Fa Şirketinin mağdur edileceği gerekçesiyle toplamda % 124’lere (anti damping vergisi, ek gümrük vergisi, gümrük vergisi ve bunların KDV’si) varan kamu alacağının garantisiz bırakıldığı, keza Çin’in yüksek oranlı damping uygulayarak yerli kumaş üreticilerini çökertme politikasından korunma amacıyla getirilen önlemler etkisiz kılınarak yerli üreticilerin mağdur edildiği; teknik ve fiziki takiplerin yapılmadığı ve dolayısıyla menşe saptırması durumunun tespit edilmediği varsayıldığında hem haksız rekabet ortamı oluşması nedeniyle yerli üreticilerin büyük zararlar uğrayacağı hem de hazine kayıplarının büyük miktarlara ulaşacağının aşikar olduğu, bunun da Çin’in yüksek damping uygulaması nedeniyle Devletin iktisadi bütünlüğünü bozacak nitelik gösterdiği,
Yönünde tespit ve değerlendirmelere ulaşılmıştır.
Bi-Fa Tekstil İnş. Taah. Gıda Hay. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin yaptığı ithalarda menşe saptırması yapıldığı konusunda ihbar olup olmadığına yönelik yapılan araştırmada; İstanbul Kaçakçılık İstihbarat Gümrük Muhafaza Müdürlüğü’ne 22.02.2012 ve 02.03.2012 tarihli ihbarların yapıldığı tespit edilmiştir.
Yapılan ithalatların incelenmesinde; Bi-Fa Tekstil İnş. Taah. Gıda Hay. San. Ve Tic. Ltd. Şti./Ömertepe Köyü Ilıca Yolu Bila Aziziye/Erzurum firmasının tüm ithalarının Almanya’da mukim MULLER &SOHNE HOMEFASHİON GMBH&CO KG/AM SHİEBANGER 6-14 92526 OBERVİECHTACH/DEUTSCHLAND firmasından yaptığı, bu firmadan yaptığı ithalatlar dışında başka ithalatının olmadığı, Halkalı Gümrük Müdürlüğü tescilli beyannamelerde ise adres olarak Ömertepe Mah. Ilıca Yolu Üzeri Aziziye/Erzurum’un gösterildiği; eşyaların gümrük işlemleri Halkalı Gümrük Müdürlüğü’nde Angora Gümrük Müşavirliği Ltd. Şti.’nin yaptığı, Merkan Gümrükleme’nin gümrük işlemlerini yaptığı beyannameleri M/34/1577 karne numaralı Haluk MÜFTÜOĞLU’nun imzaladığı, Angora Gümrük Müşavirliği Ltd. Şti.’nin gümrük işlemlerini yaptığı beyannameleri M/06/0090 karne numaralı İbrahim CEYLAN’ın imzaladığı, beyannameler kapsamı eşyalara ilişkin düzenlenen tutanaklarda Gümrük Müşavirliği firma yetkilisi olarak Ahmet UYĞUR’un imzasının bulunduğu; 5515 pozisyonunda beyan edilen Çin menşeli kumaş cinsi eşyaların anti damping vergisinin % 87 ve 5407 pozisyonunda beyan edilenlerin ise % 70,44 olduğu, eşyaların gümrük vergisinin % 8 olduğu, 15.09.2011 tarihinden itibaren Çin menşeli boyanmış kumaşlar için % 20 oranında ilave gümrük vergisi getirildiği; tescil edilen giriş beyannamelerinin toplam tutarının yaklaşık 2.700.000 USD olduğu, bu kapsamda menşe saptırmasından kaynaklanan topla vergi (anti damping vergisi, ek gümrük vergisi ve gümrük vergisi) kaybının takriben 3.000.000 USD olduğu, yine yapılan konuşmalarda bekleyen 300 konteynırdan bahsedildiği ve bu konteynırlar kapsamı eşyaların kıymetinin gerçekleştirilen ithalatlar göz önünde bulundurulduğunda yaklaşık 21.000.000 USD’ye denk geldiği, anlaşılmıştır.
Barbaros Hayrettin AKSOY’un konuşmaları üzerine yapılan araştırmalarda; Barbaros Hayrettin AKSOY’un Dlop Teks Tekstil Ürünleri Üretim San. Ve Satış Mağazaları Zincirleri İthalat İhracat Ltd. Şti. adına tescilli 44035/12.10.2011 ve 45322/25.10.2011 tarihli/sayılı transit beyannameleriyle Müller&Sohne Homefashion GMBH&CO KG firmasına ham kumaş gönderildiği, yine konuşmalardan gönderilen bu kumaşların Bi-fa firması üzerinden tekrar Türkiye’ye sokulduğu, anlaşılmıştır.
Konu mevzuat yönünden incelendiğinde;
Eşyanın menşei konusunda, 4458 sayılı Gümrük Kanununun, 19. Maddesinde ‘Üretimi birden fazla ülkede gerçekleştirilen eşyanın bir ülke menşeli sayılabilmesi için, o ülkede yeni bir ürün imal edilmesi veya imalatın önemli bir aşamasının ve ekonomik yönden gerekli görülen en son esaslı işçilik ve eylemin o ülkede bu amaçla donatılmış işletmelerde yapılması gerekir’ ve 20. Maddesinde ‘Esas amacının, Türkiye tarafından belirli ülkelerin eşyasına uygulanan hükümleri aşmak olduğu tespit edilen veya yapılan araştırma sonucunda hakkında bu yönde bir kanaat oluşan bir işçilik veya işlemle üretilmiş eşya, 19 uncu maddeye dayanılarak o ülke menşeli sayılmaz’ hükümlerinin yer verilmiştir.
Bu kapsamda 20inci madde uyarınca; Bi-Fa Tekstil İnşaat Taahhüt Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti. unvanlı tabela/paravan firmasının gizli sahibi Barbaros Hayrettin AKSOY ve bu kişinin işbirlikçisi olup işin Almanya organize eden Şenol İKİZ’in yüksek damping vergisi ve ek mali yükümlükten kaçınmak amacıyla Çin menşeli kumaşları Almanya’da boyatmalarının veya benzer işlem ve işçiliğe tutmalarının bu eşyalara menşe kazandırmayacağı açıktır (Açıkça yapılan konuşmalardan Çin menşeli kumaşların büyük bir kısmının boyanmadan/hiçbir işçilik ve işlem görmeden Müller firmasının deposunda sadece etiketleri değiştirilerek Türkiye’ye sokulduğu anlaşılmaktadır) Çünkü bu kişilerin menşe saptırması yapmak istemelerinin nedeninin Türkiye tarafından Çin menşeli kumaşlara getirilen anti damping vergisi ve ek gümrük vergisi önlemlerini etkisiz kılmak olduğu ortadadır. Kaçakçılık örgütü üyesi şahısların bu hükümleri aşarak ve bu yolla hiç vergi ödemeyerek kendilerine yerli üreticilere ve eşyasını kaçakçılık yapmadan dürüst yollarla ithal eden ithalatçılara nazaran rekabet üstünlüğü sağlamayı ve bu haksız rekabet avantajı sebebiyle kaçakçılık rantı elde etmeyi amaçladıkları görülmektedir.
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun uygulanmasına yönelik merci Gümrük Yönetmeliğinin; 41. Maddesinde “….2) Gümrük İdaresince yapılan incelemede sonucunda şahadetnamenin gerçekliği veya eşyanın gerçek menşeine ilişkin bilgilerin doğruluğu hakkında yeterli bir kanaat elde olunamaz ve tereddüt devam eder ise, şahadetname bu kanaati uyandıran tüm bilgi ve belgeler ile birlikte sonradan kontrol talebiyle Müsteşarlığa gönderilir. Müsteşarlıkça ihracatçı ülke gümrük idaresi nezdinde yapılan incelemeler sonucunda elde olunacak bilgiler çerçevesinde, duruma göre yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılması için keyfiyet ilgili gümrük idaresine bildirilir.
3) Yürürlükteki İthalat Rejimi Kararında belirtilen ticaret politikası önlemleri çerçevesinde dampinge karşı vergi veya ek mali yükümlülüğe tabi olan eşya için yükümlülerce yazılı olarak talepte bulunması halinde, tahsil edilmesi gereken vergi veya ek mali yükümlülük emanet hesabına alınmak veya teminata bağlanmak suretiyle eşya araştırma sonucu beklenmeden teslim EDİLEBİLİR’ hükümleri getirilmiştir.
Bu doğrultuda konu ile ilgili olarak, Yönetmeliğin 41. Maddesine göre eşyanın gerçek menşeine ilişkin bilgilerin doğruluğu hakkında yeterli bir kanaat elde olunamadığı ve tereddütün devam ettiği durumlarda teminat alınması yükümlünün yazılı talebine bağlanmış ve yükümlü ancak teminat verdiği takdirde eşyanın teslim edilebileceği belirtilmiştir. Burada yükümlüğe iki tercih hakkı sunulmuştur. Yani yükümlü ancak teminat verdiği takdirde eşyasını teslim alabilecektir, teminat vermediğinde ise eşyayı teslim alamayacaktır, yine yükümlü teminat verse bile gümrük idaresi eşyayı teslim etmeyebilecektir. Bu düzenlemeden, bırakın eşyanın menşei konusunda bulgu, tespit, şüpheleri veya yeterli bir kanaat olmaması durumunu çok daha hafif olan tereddüt halinde bile eşyanın teminatsız olarak yükümlüsüne teslim edilmeyeceği anlaşılmaktadır, keza eşyanın vergi veya ek mali yükümlülükleri için teminat verilse bile gümrük idarelerine eşyayı teslim edip etmeme konusunda takdir yetkisinin verildiği de ortaya çıkmaktadır.
İş bu raporumuzda ayrıntılı olarak değinildiği ve değerlendirildiği üzere, elde edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde; netice olarak, kaçakçılık yapmak amacıyla bir araya gelen kişilerden oluşan bir örgüt kurulduğu, Bi-Fa Tekstil firmasının bu örgütün kurduğu firmalardan sadece biri olduğu, bu firmanın örgütün kaçakçılık faaliyetlerini perdelemek için başkaları adına kurdurulan paravan bir tabela firması olduğu, şirketin gayri faal olduğu ve adresinde ve Erzurum ili genelinde böyle bir firmanın bulunmadığı, son zamanlarda kaçakçılık örgütü lideri Barbaros Hayrettin AKSOY’un kaçakçılık faaliyetlerini daha rahat gerçekleştirmek amacıyla İstanbul’da da bir şube açtırmayı düşündüğünün anlaşıldığı; kurdurulan bu firmanın yüksek anti damping vergisi ve ek gümrük vergisi önlemlerini etkisiz kılmak ve bu konularda getirilen hükümleri aşmak için Çin menşeli kumaşları menşe saptırması yaparak yurda kaçak yolla sokma dışında hiçbir ticari ve üretim faaliyetinin olmadığı; keza örgütün yurtdışı ayağını yürüten kişiler ile örgütün yurda kaçak olarak soktuğu kumaş kumaş cinsi eşyaların dağıtımını yapan, satan ve satılan firma ve kişilerin de bulunduğu; yine örgütün sahte teminat mektupları vererek ve dahilde işleme rejimi hükümleri ihlal ederek yurda kaçak eşya sokan grubunda yer alan Ferruh İLVAN’ın da son zamanlarda aynı şekilde menşe saptırması yaparak kaçakçılık yapmaya başladığı; yine bir kısım Gümrük ve Ticaret Bakanlığı görevlilerinin bu kaçakçılık örgütüne yardım ettikleri ve ayrıca ‘kaçakçılığı önleme, izleme ve soruşturmakla görevli olmakla’ birlikte kaçakçılık suçunun işlenmesine sebebiyet verdikleri; bu noktada Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ziya Altunyaldız ve Müsteşar Yardımcısı Vekili Neşet Akkoç’un emir, talimat ve yönlendirmede bulunduğu, diğer görevlilerin ise bu emir, talimat ve yönlendirmeler neticesinde kaçakçılık örgütü üyelerine yardım etmede rol aldıkları; değerlendirilmektedir.”
Çarpıcı raporun devamı, önümüzdeki günlerde yine bu sütunlarda olacak!.. Bekleyin!..
YAZARIN NOTLARI:
1-) Geçenlerde bir okurumdan aldığım e-mailde; çocuklarının İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde tedavi gördüklerinden dolayı İstanbul’da kalmak için mazeret bildirmiş ama hiçbir şekilde bir mazereti bulunmayan İstanbul’dan tayini çıkan yaklaşık 12 yıl İstanbul’da görev yapan müdür H.Y. ve eşi muayene memuru N.Y. ise 28.06.2013 tarihinde atamaları Doğu Anadolu Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü’ne yapılmış; çok kısa bir süre sonra da tayinleri bu sefer Ankara Bölge Müdürlüğü olarak değiştirilmiş; daha sonra da nasıl olduysa tekrar İstanbul’a dönmüşler! Bana gelen mailin kısa bir özeti bu, yetkililer bu çiftin İstanbul’da kalış nedenlerini açıklarlarsa sütunlarım onlara daima açıktır.
2-) İstanbul Atatürk Hava Limanı Kargo ve Yolcu Salonu’ndan yapılan altın ve gümüş ithalat-ihracatlarına da dikkat çekmek istiyorum; yetkilileri buradan göreve davet ediyorum.
3-) Bundan kısa bir süre önce muayene memurluğundan istifa eden A.K. gümrük müşavirliğine başlamış, iddia odur ki adı geçen kişinin İstanbul gümrüklerinde kadrolaşma çalışması yaptığı yönünde…