Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Terör olgusu Türkiye'de tamamen bittiğinde, en azından şu çözüm süreciyle silahlar bırakılır, Türkiye dışına çıkılır. Örgütün 'eylem yapmadan siyasetle fikirleri konuşuyoruz' sözüne uyması halinde ve buna bağlı bazı gelişmelerle Terörle Mücadele Kanunu'nu ortadan kaldırabiliriz'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye'de şu anda 60 tutuklu ya da hükümlü gazeteci bulunduğunu, bunun nedeninin de Terörle Mücadele Kanunu (TMK) olduğunu söyledi.
New York'ta, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM), tarafından, Kuzey Amerika'da Türk medya kuruluşlarında çalışanlara yönelik 'Kuzey Amerika Medya Buluşması'na katılan Bülent Arınç, Türkiye'de hapiste olan gazetecilere yönelik bir soruya verdiği yanıtta, tutuklu ya da hükümlü gazetecilerden yaklaşık kırkının 'terör örgütünün propagandasını yapmak, örgüte yardım yataklık yapma' ya da benzeri suçlamalara muhatap olduğunu savundu.
Bülent Arınç, ''Bunlar gazetecilik sıfatını kullanıyorlar ama kanun karşısında yargılanırken sıfatları Terörle Mücadele Kanunu'na aykırı eylemlerde bulunmak' diye konuştu.
Arınç, bu gazetecilerin bazılarının soruşturmanın gizliliğini ihlal etme, adli yargılamayı etkileme suçlamaları ile karşı karşıya olduğunu, bazılarının örgütsel suçlamalar kapsamında yargılandığını diğerlerinin ise diğer adi suçlara yüzünden hapiste olduklarını anlattı.
Terörle Mücadele Kanunu'nu (TMK) tamamen ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını belirten Bülent Arınç, 'Bunu kimse de talep etmiyor. Sadece iyi bir şey yaptık, örgütün propagandasını yapmak, 'Sayın Öcalan' demekle bile mümkündü, buna ceza veriliyordu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ndeki hükümleri dikkate aldık, 'propagandanın suç oluşturabilmesi için şiddete yöneltmesi gerekir' diye bir madde koyduk. Bundan basın yayın yoluyla işlenen suçlardan epey istifade eden oldu. Ama örgüt gibi çalışmak, örgütün içinde bir eylem elemanı olarak çalışmak halen suç olarak devam ediyor' diye konuştu.
Yaptıkları mesleki etkinlikler, yazdıkları kitaplar, yazı yada çizdikleri karikatürler dolayısı ile suçlanan bir kişinin bile olmadığını savunan Bülent Arınç, 'Ama farklı suçlamalar var. Bu farklı suçlamaların da farklı kanun uygulamasından doğduğunu anlatmak istiyorum' dedi.
'TERÖRLE MÜCADELE KANUNU KALDIRILABİLİR'
Türkiye'de görev yapan gazetecilerin yanı sıra uluslararası basın özgürlüğü kuruluşlarının da sıkça eleştirdiği Terörle Mücadele Kanunu'nun kaldırılma olasılığına da değinen Bülent Arınç, ''Terör olgusu Türkiye'de tamamen bittiğinde, en azından şu çözüm süreciyle silahlar bırakılır, Türkiye dışına çıkılır. Örgütün 'eylem yapmadan siyasetle fikirleri konuşuyoruz' sözüne uyması halinde ve buna bağlı bazı gelişmelerle Terörle Mücadele Kanunu'nu ortadan kaldırabiliriz. Ama şu anda bu mücadele de bir şekilde devam ettiğine ve bunun sonuçları da herkes için aynı şekilde geçerli olduğuna göre bu kanuna dayalı olarak suçlamalar devam edebilir ve bunun arkasından da bazı sonuçları hep beraber görebiliriz. Keşke mümkün olabilse hiçbir şekilde gazeteci sıfatını taşıyan bir insan suçlanmasa, cezaevinde olmasa ve yargılanmasa'' diye konuştu.
Anayasanın 10. maddesine göre herkesin yasalar önünde eşit olduğunu ve ayrımcılık olamayacağını belirten Arınç, 'O yüzden hükümeti yıpratmak, Türkiye'yi bir karanlık tablo içine hapsetmek amacıyla hareket edenler bir tarafa, samimi olarak 'niye bu kadar gazeteci var' diye soranlara ancak böyle şekilde cevap veriyorum' dedi. ABD ve Kanada'da görev yapan gazetecilerin sorunlarını dinleyip, sorularını yanıtladı. Toplantıda, Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürü Murat Karakaya, Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk, Kamu Diplomasisi Koordinatörü Cemalettin Haşimi de kendi çalışma alanlarına ilişkin bilgiler verip, kendilerine yöneltilen sorulara karşılık verdi.