Gül, TMSF'nin Çukurova Grubu'ndan devraldığı şirketlerle ilgili açıklama yaptı. Gül, Digiturk'ün, Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) yayın ihalesini kazanması nedeniyle futbol takımlarına TFF kanalıyla önemli paralar ödediğini, takımların da haklı olarak Digiturk'ün durumu ile yakından ilgilendiğini belirtti. Türkiye'de futbolda naklen yayın gelirlerinin takımlarının gelirleri içerisinde en önemli kalemi oluşturduğuna işaret eden Gül, "Futbol takımlarımız açısından endişe edilecek bir durum yok. Çünkü Digiturk şimdiye kadar ödemelerini aksatmadan yapıyor. Bizim yönetimimiz döneminde de temmuz ayında yüklü miktarda bir taksit vardı onu da ödedik. TFF bu parayı aldı ve takımlarımıza dağıtacak. Bundan sonraki süreçte de eğer satmazsak diğer taksitlerin ödenmesi devam edecek. Satarsak da alıcı bunlarla muhatap olacak" şeklinde konuştu.
Kamu hukukunun yetkilerini kullanıp varlık satışı yapabileceklerini dile getiren Gül, "Şirketin bütünlüğünü bozmayan, muhafaza eden mekanizma ile borçlarından ayrı olarak satış yapabiliriz. Digiturk normal bir işletme olduğu için bu mekanizmayı işletebiliriz. Biz varlık satışı da yapsak bu şirketin borçları ödenecek" ifadelerini kullandı.
Digiturk'ün diğer Çukurova şirketlerinden ayrı olarak sağlıklı bir işletme olduğunu vurgulayan Gül, sürecin dinamik yürüdüğü için tarafların tutumlarına göre her türlü gelişmeye açık bir mekanizma olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Mal sahiplerinin satış mekanizmasını kullanmalarını, onların rızaları ile satılmasını önceliyoruz. Satışlarda da maksimum faydayı sağlamak zorundayız. Her mal sahibi malının en yüksek fiyata gitmesini ister. Kimse 'ben bunu ucuza satayım' demez. Dolayısıyla burada onay mercii biziz, tarafların üzerinde anlaştıkları rakamı TMSF'nin uygun bulması durumunda rızayı satış dediğimiz mekanizmayı işletiriz. Bu noktalarda anlaşamazsak TMSF icrai kanalı işleterek değişik satış yöntemlerini kullanır. Hisse satışında diğer şirketler nasıl satılıyorsa o şekilde satılır. Hisse satışında şirketin borçları da yeni hissedarın sorumluluğundadır."
TMSF'nin Çukurova Grubunu ve Digiturk'ü itibarsızlaştırma gibi bir çabası olmadığını vurgulayan Gül, şöyle devam etti:
"Eğer biz itibarsızlaştırmaya yönelik bir hareket içerisinde olsaydık çok önceden bu varlıklara gelirdik. Biz artık bıçağın kemiğe dayandığı noktada bu şirketin varlıklarına gittik. Grup bize borcunu ödeyemediği zaman onlara ilave süreler verdik. İlave sürelerin en son zamanına kadar bekledik. Kredi temin edemediler. Bize 'BMC ve Show TV şirketlerini verelim satın, paraya çevirin alacağınız alın dediler' biz de bunu kabul ettik. Show TV ve BMC'nin yönetimine girdik" diye konuştu.
"Şirketin piyasaya 500 milyon dolar borcu var!"
Gül, bu şirketlerin yönetimine girdikten sonra durumlarının pek iç açıcı olmadığını gördüklerini belirterek, şunları söyledi: "Yönetime girdiğimizde gördük ki BMC yaklaşık 4-5 aydır faaliyetini durdurmuş. Çalışanlarına borçlarını ödeyememiş bir şirket haline gelmiş. En önemli gelir unsurlarından biri olan savunma sanayi projeleri nedeni ile oraya olan yükümlüklerini yerine getirememiş. Hatta savunma sanayinin teminat mektuplarını paraya çevirmek sureti ile alacaklarını alma noktasına gelmiş. Faaliyetlerde olduğu dönemlerde dahi çalışanına parayı ödeyememiş bir işletme görünümünde. Bu işletmenin normal şartlarda bu hale gelmesi mümkün değildi. Çok kötü bir yönetim ve sahipsizlik noktasındaydı. Sanki şirketin yönetimi ile grup arasında bir kopukluk olmuş. Hisse sahiplerinin bize söylediği bir şey var. 'Biz bu şirketin bu kadar kötü durumda olduğunu bilmiyorduk'. Şirketin piyasaya yaklaşık 500 milyon dolar borcu var."
İşletmecilikte en önemli şeylerden birinin işletmenin faaliyet karı üretmesi olduğunu vurgulayan Gül, "Bir işletme faaliyet karı üretebiliyorsa ürettiği ürünün piyasada karşılığı var ise işletmenin böyle bir noktaya gelmesi son derece olağanüstü bir durum olur. Eğer faaliyet karı üretmiyorsa o şirketi bırakırsın. Çünkü sen on liraya mal ettiğin şeyi devamlı sekiz ve yedi liraya satacak durumda olursan o işletmenin yaşama şansı olmaz. İşletmenin de faaliyette olmasının da bir anlamı olmaz" şeklinde konuştu.
"Savunma sanayi projelerinde BMC en önemli alıcılardan"
Gül, rekabetin olmadığı mekanizmalarda hem iyi hizmet üretilemeyeceğini hem de işletmelerin tek olmasının etkisiyle çok aşırı kar elde edebileceklerini belirterek, şunları kaydetti: "Savunma sanayi projelerinde BMC en önemli alıcılardan biri. Bizim bu çerçevede işletmenin tekrar faaliyete geçmesi noktasında bir hareketimiz var. Bazı işletmeler sırf oradaki alacağını alamamaktan kaynaklanan iflas durumuyla karşı karşıya kalmıştı. Öyle işletmeler varki bir kısmı biz gelmeden önce iflas istemişlerdi. Bizim kanunumuzda alacaklıların iflasını istemeyi engelleme hakkımız var. O mekanizmayı kullanarak şimdilik işletmeleri iflastan kurtardık" ifadelerini kullandı.
İşletmelerin iflastan kurtarılması neticesiyle hem alacakların alınması hem devletin alacağını alması hususunda hem de üçüncü şahıs alacaklarının alınması noktasında umut olduğunu ifaden eden Gül, şöyle devam etti: "Eğer işletmeler iflasa gitmiş olsaydı oradaki çalışanlar alacaklarını iflas masasındaki varlıkların satışından alacaktı. İflas masası bu varlıkları çok verimli şekilde satamayacaktı. Dolayısıyla hem işletme yok olmuş hem de oradaki insanların tamamı işsiz kalacaktı. İşletmeyi devamlı faaliyette tutmak kaydıyla şimdilik oradaki insanların önemli bir bölümünün işsiz kalmasını önlemiş olduk." -"İki bin işçi ücretlerini alamadı"
Yaklaşık iki bin civarında işçinin ücretlerini alamadığını belirten Gül, "Önemli bir bölümünün orada kalması için çaba gösteriyoruz. Eleman fazlalığı mahiyetinde bir şey varsa onların tazminatlarını ödeyip göndereceğiz. Şu an mevcut mekanizmayla bu işçi sayısı fazla. Bizim ilkemiz, öncelikle hak edilmiş alacakları olan işçilerin özellikle çalıştıkları döneme ait paralarını ödemek. Biz en fazla onun üzerinde duruyoruz" ifadelerini kullandı.
Grubun Savunma Sanayi Müsteşarlığı'na karşı edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmelerinin kısmen fesih gördüğünü dile getiren Gül, şöyle devam etti: "Dolayısıyla bu işletmenin tekrar faaliyete geçirilmesi de imkansız olacaktı. Bu durum savunma sanayi açısından olumsuz bir durum. TMSF olarak mal sahibinin hakkı, devletin hakkı, çalışanların hakkı ve üçüncü şahısların haklarını en rasyonel şekilde ölmüş bir işletmeden almaya çalışıyoruz. BMC çalışanlarına Show TV'den aldığımız parayla paralarını ödedik. Bizim böyle bir zorunluluğumuz yok sadece ödetme imkanımız var. O imkanımızı toplumsal faydayı sağlamak noktasında kullanıyoruz."