Ünlü Sanatçı Ahu Tuğba son yolculuğuna uğurlandı

1 Eylül'de ABD'de hayatını kaybeden Yeşilçam'ın unutulmaz isimlerinden Ahu Tuğba için Atlas Sineması'nda bir veda töreni düzenlendi.

Türk Sineması deyince akla ilk gelen isimlerden biri olan Ahu Tuğba, 1 Eylül'de Miami'deki evinde KOAH hastalığı nedeniyle hayata gözlerini yumdu.

69 yaşındaki Tuğba'nın ölümünün şüpheli bulunması üzerine otopsi istenmiş, bu nedenle oyuncunun cenazesi Türkiye'ye bir türlü getirilememişti.

Prosedürlerin tamamlanması sonrası Ahu Tuğba'nın cenazesi, ölümünden 27 gün sonra ABD'den Türkiye'ye getirildi.

Bugün Atlas Sineması'nda Tuğba için bir veda töreni düzenlendi. Törene ailesi, arkadaşları ve meslektaşları katıldı.

Serpil Çakmaklı, veda törenine katılımın az olması nedeniyle başta Banu Alkan olmak üzere meslektaşlarını eleştirdi.

Tören öncesi basın mensuplarıyla konuşan Ahu Tuğba'nın kızı Anjelik Calvin ise annesinin vefatından sonraki sürecin kabus gibi geçtiğini söyledi ve "Hiçbir evlat annesini öyle görmek istemez. Allah düşmanımın başına vermesin" dedi.

Anjelik Calvin, tören sırasında "Şurada yattığına inanamıyorum. Toprağa verelim, duasını edelim rahatlayacağım" diyerek gözyaşlarına boğuldu.

Sahnede konuşma yapan Anjelik Calvin, "Tabutu başında ne denir ki... Şov yapmaya gerek yok, Allah katında görevimizi yerine getirmek için buradayız. Sinemaya 40 yılın üzerinde emek veren bir kız çocuğu düşünün. Koşulsuzca sinemayı seven, ülkesini seven bir kız çocuğu... Onun için buradayız. Teşekkür ediyorum, konuşamıyorum affedin beni. Onu kendi canımdan çok seviyorum. Onu çok seviyorum, yüreğim dağlanıyor" ifadelerini kullandı.

Oyuncu Nuri Alço ise “Ne yazık ki böyle bir acı günde bir araya geldik. En son telefonda konuşmuştuk. Ev problemi vardı, kiracısını çıkarmıştı. Oranın düzeni için aradı. Onu konuşuyorduk gene üç defa aradı. Maalesef üçüncüsünde açtım ama çok değişik bir sesle bir ağlama sesi. Acı bir haber geldi, duydum. Tabii ki kendimizi o anda kaybettik. Ahu gerçekten çok kuvvetli, yüreği kuvvetli, hiç korkmayan, yılmayan ve dini inançlarına bağlı bir kız arkadaşımdı” diye konuştu.

Ahu Tuğba'nın cenazesi, anma töreninin ardından Teşvikiye Camii'ne getirildi.

Tuğba'nın kızı Anjelik Calvin, "Allah'tan geldik Allah'a gideceğiz, kim olursak olalım. İstiyorsa Cumhurbaşkanı, dünyanın en büyük yıldızı olalım, döneceğimiz yer Allah'ın yanı. Benim tek isteğim, hepinizden duanız. Onu seviyorsanız on saniyenizi ayırıp bir Fatiha okuyun. Başka hiçbir şey istemiyorum. Tek isteğim sizden duanız. Gelenlerden de Allah razı olsun. Türk basınından da basın mensubu kardeşlerimizden de. Biz burada görevimizi yapmaya, toprağa vermeye, huzura kavuşturmaya geldik. Allah'a şükür olsun ki Yüce Rabbime, onu kendi doğduğu topraklara getirebildim. Gavur ellerde bırakmadım onu. Benim tek amacım annemin mezarı doğduğu ülkede olsun dua edeni olsundu" şeklinde konuştu.

Calvin, "O benim annemdi. Benim arkamdan dua eden bana Allah'ı kitabı tanıtan. Ne güzel bir anne ki; bana Kur'an-ı Kerim gibi büyük bir miras bırakmış, ahiretimi kurtarmış. Benim hakkım ona helaldir. Yaradan Rabbime şükür olsun. Hepimize ibret olur inşallah, sevenlerimiz hayattayken onlara sarılmayı biliriz ben çünkü sarılamadım. Tek bir şey söyledi 'kızım beni burada bırakma, bir şey olursa' dedi. Onu da Allah'ın izniyle yerine getirdik" ifadelerini kullandı.

Cenaze töreninde konuşan manken ve oyuncu Yaşar Alptekin, "Her şeyden önce şunu bilmemiz lazım; ondan geldik ona gideceğiz. Her canlı ölümü tadacaktır. Her canlı önümü tadacaktır derken burada bir şifre var. Her canlı ölecektir demiyor, tadacaktır diyor. Dolayısıyla Rabbim geride kalan sevdiklerine sabır ihsan eylesin. Rabbim onu cennetine nail eylesin. Peygamberimize komşu eylesin, günahları varsa eğer Rabbim affetsin inşallah. Güzel bir insandı. Şimdi gerçek sahibine yolladık, sıra yavaş yavaş bize geliyor" dedi.

Cenazeye katılmayan diğer sanatçı ve oyunculara tepki gösteren oyuncu Serpil Örümcer, "Maalesef bizim mesleğimiz nankördür ve çabuk unutulur. Her şey bir anda unutuluyor. Şimdi ayaktayım, ama yarın bir gün ben de ölürsem bana da aynı şey olacak. Kimden vefa görmüşüm ki ben. Ben başka dostlardan vefa gördüm, iyilikler gördüm. Ben evsiz kaldım, sokaklarda kaldım. Torunlarımı sokakta büyüttüm. Maalesef bu böyledir. Benim arabalarımı kullanan o sanatçı arkadaşlarım, evlerine bıraktığım, dağıttığım kişiler bana selam vermediler. Ölünce mi gelecek bunlar, hadi canım. Hepimizin başı sağ olsun, nurlar içinde yatsın. Allah rahmetler eylesin, mekanı cennet olsun" diye konuştu.

"50 YIL ONUNLA ÇOK GÜZEL DOSTLUKLARIM GEÇTİ"

Nuri Alço ise "Türk sinemasının gerçekten çok değerli bir oyuncusunu, artistini kaybettik. Ahu Tuğba, gerçekten yüreği gibi güzel, dürüst, doğrucu, hiçbir şeyden korkmayan bir insandı. Birçok filmlerde beraber oynadık. Her evden çıkışında dualarını eksik etmezdi. Benim en son hastalığımda bile kendisi aradı, göz yaşlarıyla dualarını yaptı. Ne yazık ki ölüm haberini alınca şok olduk. Güzel bir insandı, KOAH hastalığı vardı, nefes alamıyordu. Zaten burnunda et vardı, ondan da bir sorun yaşıyordu. Son anda işte trafik kazasında kemiklerini, kaburgalarını kırmasından dolayı nefes almakta daha güçlük çekiyordu. 10-15 gün içerisinde buraya gelecekti. Kısmet olmadı gelmesi, güzel bir insanımızı kaybettik. Benim 50 yıl onunla çok güzel dostluklarım geçti. Sahne hayatlarını mı anlatayım, film setlerindeki anılarımızı mı anlatayım, Türkiye'de korkusuz dediğim zaman aslanla gezerdi, aslan yetiştirirdi. Kulüplere falan aslanla giderdi, böyle bir insandı. Türkiye'de onun gibi sinema sanatçısı 3 4 tane lüks makam arabası olup, 25 metre uzunlukta teknesi olan ilk kadın sanatçıdır. Biz 30 senelik abi-kardeş gibi 50 sene yaşadık kendisiyle. Annesi zaten bana emanet etmişti, ne dersem sözümden çıkmazdı. Güzel bir insandı onu kaybettik. Çok genç yaşta kaybettik. Kader, bir şey diyemiyoruz. Nurlar içerisinde yatsın, toprağı bol olsun. Başımız sağ olsun" dedi.

Teşvikiye Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Ahu Tuğba, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.