USTA BAŞMÜDÜRE DOST NASİHATLARI
-HAYALİ İHRACATTA MÜDÜR DESTEKLİ VURGUN-
HAYALİ İHRACAT SORUŞTURMASI İZMİR’E KADAR DAYANDI!
KAÇAKÇILIK MÜDÜRÜ İLE KAÇAKÇI KOYUN KOYUNA..
Sevgili okurlarım, yol arkadaşlarım. Aylardan en hayırlısı olan Ramazan Ayını ve beraberinde Ramazan Bayramımızı huzur içerisinde geçirdik. (trafik kazaları hariç) Bu bayramda doğal olarak sevdiklerimle bir araya gelirken, işimi de ihmal etmedim. Bir süredir sizlere seri yazı olarak aktardığım Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Sayın Mustafa Kemal Gül’ün soruşturduğu hayali ihracat dosyalarını iyice okuma fırsatını buldum. Sizlere bu yazımda, belki de bugüne kadar en geniş kapsamlı hayali ihracat soruşturması olan bu soruşturmanın İzmir Boyutunu aktarmak istiyorum. Tabiî ki birde kamu görevi yapan bir gazeteci olarak, hayali ihracat soruşturmasının merkezi olan İstanbul’da görev yapan başmüdür Tevfik Usta’ya da naçizane bir iki uyarı da bulunmak istiyorum.
“Bunlar dost uyarısı Sayın Usta”
Önce Sayın Tevfik Usta’ya sözümüzü ya da uyarılarımızı ya da yukarıda belirttiğimiz gibi dost tavsiyelerimizi söyleyelim. Sayın Usta, sizden önce görev yapan başmüdürü bir kamu görevlisi olarak televizyon programlarında, gazetelerde hem de internet sitemizde defalarca uyarmama karşın, İstanbul Gümrükleri’nde hiçbir önlem alınmadığı gibi her nedense iş inada bindirilip iş ‘Sende kimsin beni uyaracak?’ a kadar getirildi. Amacım yalnızca önleminizi almanız ve devletin parasının üç beş çakal tarafından çarçur edilmemesini istemekten başka ne olabilirdi! Nitekim sonuçta ne oldu? Kargo Gümrüğü’nde iş patladı. Halen de devletin savcısı, hâkimi, müfettişi, polisi soruşturmayı sürdürüyor..
“Tüyü bitmemiş yetimin hakkı ne olur yenmesin!!”
Sayın Usta, yukarıda da söz ettiğim gibi amacım üç beş çakala devletimin, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmemek!! Bakın Sayın Usta öncelikleİstanbul Gümrükleri çok büyük bir görev sahası. Siz niyedir bilinmez ama işleri tek yardımcıyla sürdürmek istiyorsunuz.
Diğer yardımcılarınıza görevler verseniz, iş yükünüz azalmaz mı?
Ya da İstanbul Gümrükleri’ni daha etkin bir şekilde yönetmenize yardımcı olmaz mı?
Bir de haklarında iddianame hazırlanan, üstelik mahkemelerde gümrük personeline, devlet görevlisine yakışmayan iddialarla yargılanan personelinize karşı daha seçici davranmanız gerekmez mi?
Şu suçludur bu suçludur demiyorum. Elbette insanlar, suçları ispat edilene kadar suçsuzdurlar. Ama hiç olmazsa bu kişiler bu süreç bitene kadar aktif görevler yerine pasif görevlere verilemezler mi?
Bu sorun sizin başınızı ileri de ağrıtmaz mı?
Bilmiyorum benden söylemesi.. Sadece gazetecilik görevi yapan, gümrükleri iyi bilen biri olarak ben böyle düşünüyorum. Son karar yine sizin tabiî ki..
“Görevde tutmanızın bir mantığı var mı?”
Anlayamadığım ya da anlamakta güçlük çektiğim tercihleriniz var. Örneğin, Kargo Gümrüğü’ndeki iddianamede yer alan gümrük muayene memuru C.B.’yi Ambarlıda tutmanızın herhangi bir gerekçesi var mı? Çok mu çalışkan yoksa görüntüsü itibariyle sizi ‘Bu adam harama el uzatmaz’ izlenimi mi veriyor? Ne diyeyim tabiî ki karar sizin.
“İlginç olayı size aktarıyorum..”
Sayın Usta, son günlerde İstanbul’da yaşanan ilginç bir olayı da size aktarmayı kamu görevi yapan bir gazeteci olarak bir borç biliyorum. Bakın neler yaşanmış? Adresi ve firma unvanı bende olan bir antrepoya Başmüdürlüğünüzden oluşturulan bir ekiple gidilir. Sayım yapılır ve antrepoda bir eşyanın yerinde olmadığı görülerek tutanak düzenlenir. Daha sonra adı geçen antrepoya yine size bağlı Kaçakçılık İstihbarat Gümrük Muhafaza Müdürlüğü ekipleri gider ancak onlarda eşyanın yerinde olduğuna dair bir tutanak düzenler. Bu bir iddia, anlatılanlar doğruysa eğer bu ne yaman çelişkidir ki bir bölüm görevliniz ‘eşya yerinde değil’; bir kısım görevliniz de ‘eşya yerindedir’ diyerek tutanak düzenleyebilir. Umut ediyorum ki; bu iddianın üzerine sonuna kadar gideceksiniz. Eğer dilerseniz konuyla ilgili olarak bana ulaştırılan evrakları da sizlere iletebilirim.
“SİZE ÇOK GÜVENİYORLAR”
Sayın Usta Başbakan Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın ve onun ustalar kabinesinde yer alan Gümrük ve Ticaret Bakanı Sayın Hayati Yazıcı’nın yolsuzlukla mücadelede ne kadar kararlı olduğunu hepimiz biliyoruz. Biliyorum ki, siz dürüstlüğünüz ile o makama geldiniz. Sizi o göreve getirenler de, tabiî ki sizden duyarlı olmanızı bekleyecekler!.. Onları mahcup etmemenizi isteyecekler!.. Ne diyeyim ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN!
“Gelelim Hayali İhracat Vurgununa..”
Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Mustafa Kemal Gül’ün soruşturduğu hayali ihracat soruşturması İstanbul, Ankara derken İzmir’e kadar uzandı. İzmir’in 6 yıldır değişmeyen başmüdürünün görev sahasında devletimi çimento torbalarıyla dolandırdıkları anlaşıldı. Aliağa’dan yapılan hayali ihracat olayları, savcılık ve polisin titiz çalışmaları sonucu gün yüzüne çıkartılmış! Savcılık ve polis o kadar iyi çalışmış ki, yapılan dinlemelerde kaçakçı ile devlet görevlilerinin iç içe olduğu adeta belgelenmiş. Belgelere HAYALİ İHRACATTA İZMİR VURGUNU işte böyle yansımış.
“Müdür, müdür kaçağın müdürü”
Şüpheli Seydi Battal KARAASLAN’ın liderliğini yaptığı suç örgütünün 16.12.2010 tarihinde gerçekleştirdiği eylemde; ihracata konu olacak malların konteynır içerisine konduğu ve iç gümrükte muayeneye sunulduğu, konteynırın muayeneden çıktıktan sonra mührünün sökülerek içerisindeki malların dış gümrüğe giderken indirilip yerine çimento yüklendiği, bu şekilde kaçakçılık eyleminin gerçekleştirildiği, örgütün bu eyleminin gümrük işlerini ise şüpheli L.T.’nin takip ettiği, S.S.B. isimli şüphelinin karşı gümrükte görülen tek belge olan konşimentoyu değiştirdiği belirlenmiştir. Suça konu ihracatın Ü.D.’ye ait Ü.C. Limitet Şirketi adına gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Yapılan araştırma sonucunda; İzmir Aliağa Gümrük Müdürlüğü’nden alınan cevabi yazıda 16–17.12.2010 tarihinde Ü.C Ltd. Şti. adına 3 beyanname olarak ihracat beyannameleri açıldığı, buna istinaden 274.002 Euro’luk ihracat gerçekleştirildiği tespit edilmiştir.
Şüphelilerin eylemi ne şekilde gerçekleştirdiklerine dair konuşma tutanakları aşağıya çıkarılmıştır.
15.10.2010 tarihinde şüpheli B.K. ile şüpheli L.T.’nin yapmış olduğu görüşmede; L.T: “İyi canım hala yemekteyiz sen ne yapıyorsun?” , B.K: “İyiyim abi problem var mı?” diye sorduğu; bunun üzerine L.T.’nin “Yok her şey çok güzel ağabeyin burada oturuyoruz, konuşuyoruz sohbet muhabbet güzel bir insan tanışacaksın sen de zaten” dediği; yine şüphelilerin aynı gün yaptıkları görüşmede B.K.’nin, “Önce neci ağabey yani memur mu?” diye sorduğu, L.T.’nin, “Müdür müdür, müdür, kaçağın müdürü” şeklinde cevap verdiği, B.K.’nin “İsmi ne?” diye sorması üzerine “Bir senesi var burada yav ismi Fikret diyeceğim sana. Tam doğru dürüst hiç telaffuz etmedik bende ayıp olur diye hiç ismiyle de şey yapmadım. Yani müdürüm falan diye hitap ettim ben. Adamın bir senesi var. Bir sene sonra emekli olacak tamam mı? Bu bir sene içerisinde de adamın düşüncesi ne yaptım, yaptım hesabına geliyor. Bir sene buradayım dedi. Elimden gelen her şeyi gösteririm dedi. Fiyatları zaten benim yanımda konuşmadılar anladın mı?. Lafları kestiler yani o esnada yine sana sabah söylemiş olduğum fiyatlar geçerlidir” şeklinde cevap verdiği; B.K.’nin “Dedin mi ağabey bizim firmalarımız Uzakdoğu” diye sorduğu, L.T.’ nin de “Ben onlara söyledim. Dedim ağabey Uzakdoğu dedim. Firmaları zaten vekâletlere falan bakmadı. Ben bunlara Pazartesi günü dedi sistemden dedi bakacağım dedi. Şuan dedi bakamıyorum dedi. Dedim müdürüm bunları beğenmezsen elimde daha dedim çok firma var dedim hiç merak etme dedim hangisi” şeklinde cevap verdiği; Yine B.K.’nin “Demedin mi bizim bir tek işimiz ihracat başka bir şey yok” diye sorması üzerine L.T.’nin “Ha başka hiçbir şey yok dedim. Sizi fazla kasmayız dedim” şeklinde söylediği; B.K.’nin “Şimdi ne bekliyoruz” diye sorması üzerine L.T.’nin “Vallaha şimdi müdür pazartesi günü firmalara bakacak. Pazartesiden sonra Süleyman'a diyecek ki, Süleyman başlayın diyecek, Süleyman başlayacak, Süleyman tescili ayarlamış, kırmızıyı ayarlamış, dibinde de zaten müdürler bu adam, görünürde hiçbir şey yok, ben dedim ki müdürüm siz okey verirseniz ben burada bir depo tutacağım bir yer tutacağım yüklemelerimi buradan yapacağım seri bir şekilde, sen bana dersin 5 konteynır 10 konteynır ne kadar istersen ona göre ben çalışmamı yapacağım. Yani siz ne derseniz ona göre hareket edeceğim dedim. Tamam dedi. Benden start almadan sakın hareket etmeyin dedi. Ondan sonra, biraz adamlar bizim verdiğimiz fiyat doğrultusunda gidecekler biz ne dediysek o 1 ile 1.25 arası” dediği,
-06.11.2010 günü Battal KARAASLAN’ın Binnaz METİN’le yapmış olduğu görüşmede;Binnaz METİN “….Bana faks geçti bizimki, mektup yazmış, torbası 6,15’ten çimento buldum demiş, bir torbasına çimento buldum demiş acenteyi pazartesi günü Süleyman soracak demiş Aliağa Gümrüğü’nden yapılacakmış bir konteynır 300 bin Euro’ymuş” dediği görüldü.
Ümitsizliğe kapılmayın!!
Evet! Değerli okurlarım. Okudunuz işte kaçakçı ile devlet görevlilerinin nasıl koyun koyuna olduğunu.. Adam tabir-i caizse ‘Sen ne dersen ben onu yaparım’ diyor kaçakçıya ama sakın bunları okurken ümitsizliğe de kapılmayın. Unutmayın ki, devletimiz savcısıyla, polisiyle, devlet adamlarıyla bu kirli ilişkilerin hesabını sonuna kadar soruyor!..
Sevgili okurlarım; yazım uzun oldu biliyorum. Bu nedenle son yılların en büyük hayali ihracat olayında İzmir boyutunu daha sonra da işleyeceğimi belirterek şimdilik bu kadar diyorum. Görün bakalım o hayali ihracat soruşturmasında daha neler var neler!! Hepsini aktaracağım size. Hiç şüpheniz olmasın. Sağlıcakla kalın, mutlu kalın!!
Yazarımız A.O Kalaycı’ya tüm okurlarımız aykutonurkalayci@gmail.commail adresinden, Aşağı Öveçler Mahallesi 1329.Sokak No: 6/1 Çankaya/ANKARA yazışma adresinden ve de 0312 473 66 08 fax numarasından ulaşabilirler!!