YAĞLI VURGUN!

Aykut Onur KALAYCI

YAĞLI VURGUN!

6 MİLYON DOLARLIK HAYALİ İHRACAT

‘YAĞ GÖNDERDİK’ DİYEREK HAYALİ İHRACAT YAPMIŞLAR!!

6 MİLYON DOLARLIK HAYALİ İHRACATA TEFTİŞ KURULU YENİDEN EL ATTI!..

Sevgili etkihaber okuyucuları, çok değerli dostlarım;

Rahmetli Turgut Özal’ın iktidarı döneminde adını hafızamıza kaydettiğimiz hayali ihracat olayları o yıllardan buyana hız kesmedi. Gözünü devletin kasasına dikmiş hırsızlar ne yazık ki, yalnız o yılların iktidarında değil her yeni hükümette devleti hortumlamayı sürdürdü. Devlet bu gibi oluşumlarla mücadele etmedi mi? Tabii ki de etti ama ‘yeterli mi?’ diye sorarsanız işte o tartışılır. Sizlere bu yazımda, yine bir hayali ihracat olayından söz edeceğim. Belgesiyle her şeyiyle ispatlanmış ve bütün detaylarıyla gereğinin yapılması için yargıya teslim edilmiş bir hayali ihracat olayından..

Yeşil Dolarlar Yerine Dava

Hayali ihracatın, daha doğrusu devletin hortumlandığı iddia edilen yer İzmit ilimiz. Olaya adı karışan firma ise, birçok işadamının veya ticari kimlik taşıyan herkesin yakından tanıdığı önemli bir şirket. Şirket madeni yağ işi yapıyor.  Firmamız o kadar büyük ki, çeşitli tarihlerde tam 29 ihracat beyannamesi kapsamında 6 milyon dolarlık ihracatı gerçekleştiriyor. İşte tam bu ortamda yani yeşil dolarların hayalinin kurulduğu ortamda şeytanın işi yok ya biri sarılıveriyor telefona.. ‘Heeyyy’ ‘Uyumayın’ ‘İhracat hayali’ ‘Adamlar malı götürüyor’ diyor..

‘HEPSİ SAHTE’

İlgili Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kaçakçılık savcısı ve ilgili gümrük yetkilileri hemen harekete geçiyor. Adı bende saklı şirketin ihracatları ivedilikle mercek altına alınıyor. Duyumlarıma göre, 2 ay içerisinde yapılan inceleme sonucunda tosunların pardon özür dilerim firmanın yaptığı ihracatların tamamının hayali ihracat olduğu, bahse konu maddenin yani ürünün ‘madeni yağ’ değil ‘değersiz atık yağ’ olduğu anlaşılıyor.  29 beyannamenin hepsinin firma tarafından düzenlendiği ve devletin mührü, muayene memurlarının kaşelerinin hepsinin sahte olduğu anlaşılıyor.

Gümrük Müsteşarlığı konuyla ilgili yaptığı incelemede, firmanın ayrıca hayali ihracatlarda o dönemde orda görev yapmayan muayene memurlarının adlarının da kullandığını belirler. Vurgunla ilgili İzmit’e giden gümrük kontrolörü, firmanın hayali ihracat yaptığını incelemeleri sonucunda kanaat getirerek 2008 tarihli soruşturma raporu hazırlar ve Cumhuriyet Başsavcılığı’na raporunu teslim eder. Savcılık incelemesi sonucunda da, firmanın yöneticileri ve sahibi hakkında kaçakçılık suçlarına bakan ağır cezada dava açılır. Bu dava halen sürmektedir.

Gümrük işin peşini bırakmadı..

Aradan iki yıl geçtikten sonra, dosyayla ilgili karanlık bir nokta bırakmamak için 2010'da yeniden bu sefer Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu tarafından 2 müfettiş görevlendirilir. Müfettişler önce firmaya yazı yazarak beyannamelerin kendileri tarafından düzenlenip düzenlenmediğini sorarlar. Firmadan aldıkları cevap ise oldukça ilginçtir."Nevşehir'de bir şahıs var. Biz malları ona sattık; gümrükteki işlemler için de o şahsa yetki verdik; o da bu sahte beyannameleri düzenledi" Bu cevap üzerine yapılan araştırmada, gerçekten Nevşehirli bir şahsın olduğu fakat bu şahsın sahte belgeleri düzenlemediği anlaşılır. Üstelik bana gelen bilgiler, bu kişinin yağ işiyle de uğraşmadığı gariban biri olduğu yönünde..

Bu hayali ihracatta cevaplanması gereken şu sorular var. Ben deniz Aykut Onur Kalaycı şimdi siz okuyucularımın da izniyle muhataplarına bu soruları sormak istiyorum:

1-    Bu firma, bu ihracatlarla ilgili olarak dâhilde işleme izin belgesi kullanmış mıdır?

2-    Beyannameler sahte ise, eşyalara ne olmuştur?

3-    6 milyon dolarlık beyannameler sahte ise, bu para neyin karşılığıdır?

4-    Bu meblağ firmanın hesabına geçti mi?

5-    Döviz beyan tutanaklarındaki döviz limitleriyle, beyannamedeki limitler neden birbirini tutmuyor?

6-    Bu yapılan ihracatlardan, KDV- ÖTV gibi herhangi bir vergi iadesi alındı mı?

İki yıl sonra tekrar dosyanın açılması umut veren bir gelişme!. Dosyanın gereği hakkında müfettişlerin gereğini yapacağına da hiçbir kuşkum yok. Birde diyorum ki, benzeri firmalarla ilgili olarak geçmişe yönelik bu türlü dosyalar incelenirse daha neler çıkar neler herhalde. O zaman yandı gülüm keten helva değil mi sevgili okuyucularım.

YAZARIN NOTU:

Gümrükte yıllarca süre gelen gümrük ve muhafaza çekişmesi aynen devam ediyor..  Bunu söylüyorum çünkü; büyük ümitlerle gümrük muhafaza memuru olan 4 yıllık yüksek okul mezunu arkadaşlar bu camiada çalışmaya başladıklarından itibaren çok şaşırdıklarını bana gönderdikleri maillerle anlatıyorlar.

Dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin 12 saat nöbet–12 saat istirahat vardır! 24 saat nöbet, 24 saat istirahat var. Dolayısıyla çalışanlar sosyal hayatlarının bittiğini; kendilerine özel bir takım işlerini yapamadıklarını; cumartesi pazarlarının olmadığını ama gümrükte çalışanların ise cumartesi pazar çalışmadıklarını çalışsalar bile bir iki mesai yatırıldığı takdirde görevli geldiğini söylüyorlar.

Başta da belirttiğim gibi 24 saat gümrüğün her şeyinden sorumlu gümrük muhafaza olduğunu; bu kadar yeni gümrük muhafaza alınmasına rağmen halen çalışma saatlerinin düzene girmediği; gümrük muhafaza genel müdürlüğü yetkililerinin bu aksaklıkların giderilmesi için bir çaba göstermediklerini de belirtiyorlar.

Buradan şunu da söylemek istiyorum. Gümrükten emekli olan bir kişi unvanına göre gümrük müşavir karnesi ve müşavir yardımcısı karnesi alırlar. Ama ne yazık ki, gümrüğün çilesini çeken ve unvanının başında da gümrük yazan gümrük muhafaza gümrükçü olarak kabul edilmediğinden dolayı bu karne onlara verilmemektedir. Bu konuyla ilgili mahkemelerde davalar sürmektedir. Bu davaları da yakından takip ediyorum. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere..