Ankara
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, "Fetih 1453" sinema filminde "Fatih Sultan Mehmet" rolünü canlandıran Devrim Evin'in, filmin devamı niteliğindeki "Fetihten Sonra" isimli televizyon dizisinde de "Fatih" rolünü canlandırması için yapılan sözleşmenin haksız yere feshedildiği gerekçesiyle açtığı davada yerel mahkemenin "indirimli tazminat" kararını bozdu.
En geniş bütçeli Türk filmi olarak tanıtılan ve 2012'deki ilk gösterim gününde 300 bin seyirci tarafından izlenerek rekor kıran "Fetih 1453" adlı filmin başrol oyuncusu ile yapım şirketi davalık oldu.
Filmde Fatih Sultan Mehmet rolünü oynayan ve filmin devamı niteliğinde olan "Fetihten Sonra" isimli televizyon dizisinde de "Fatih" rolünü canlandırmak üzere sözleşme imzalayan oyuncu Devrim Evin, dizi sözleşmesinin haksız yer feshedildiğini öne sürerek Med Yapım Televizyon ve Filmcilik AŞ aleyhinde 500 bin avroluk cezai şart için icra takibi başlattı.
Evin'in avukatları, davalı Med Yapım'ın icra takibine itiraz etmesi üzerine bu kez "Sözleşmenin ilgili maddesi gereğince, yapımcının sözleşme gereklerini yerine getirmemesi ve sözleşmeyi haklı bir neden olmaksızın feshetmesinden dolayı 500 bin avro cezai şartı ödemesi gerektiği, bu nedenle itirazının iptali ve yüzde 20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsili" istemiyle dava açtı.
İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde görülen duruşmada, Devrim Evin'in avukatı, müvekkilinin "Fetih 1453" adlı filmde Fatih Sultan Mehmet rolünü oynadığını, filmin başarısı üzerine davalı yapımcı ile 7 Haziran 2012'de oyunculuk-yapımcılık sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkilinin "Fetihten Sonra" adlı yapımda rol almasının kararlaştırıldığını anlattı.
Müvekkilinin başka herhangi bir işte çalışamayacağı, başka bir dizide görev alamayacağı şartlarını da içeren sözleşme gereği Evin'in tüm enerjisini bu diziye harcamak için 6 ay Devlet Tiyatroları'ndan ücretsiz izne ayrıldığını belirten avukat, taraflar arasındaki oyunculuk sözleşmesinin tek taraflı feshedildiğini bildirdi.
Davalı Med Yapım vekili ise "dizinin prodüksiyonundan vazgeçilmesi üzerine sözleşmenin feshedildiğini ve davacı tarafın haksız icra takibi başlattığını, sözleşmenin feshinin haklı nedene dayandığını, dizinin yayımlanacağı AKS TV şirketinin projeyi iptal etmesi nedeniyle sözleşmelerin ifasının imkansız hale geldiğini" savunarak davanın reddini istedi.
"Ekonomik yönden davalının mahvına sebebiyet verir"
Mahkeme, davayı kısmen kabul etti.
Kararda sözleşmede kararlaştırılan cezai şart miktarının, ekonomik yönden davalının mahvına sebebiyet verebileceği ancak cezai şart miktarının 263 bin 32 lira 85 kuruş olarak takdiri halinde 10 bin 461 bin 15 kuruş damga vergisi de katılmak suretiyle 273 bin 494 lira üzerinden takip devam ettiği takdirde şirketin mahvına sebep olmayacağı kaydedildi.
Yerel mahkeme, "sözleşme ile belirlenmiş cezai şart miktarının likit oluşu göz önüne alınarak hükmolunan alacağın yüzde 20'si oranında icra inkar tazminatının tahsil edilmesi gerektiğine" de karar verdi.
"Cezai şarttan makul oranda indirim yapılabilir"
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'ne geldi.
Daire, yerel mahkemenin kararını bozdu.
Gerekçede somut olayda uyuşmazlığın, sözleşmede kararlaştırılan cezai şart miktarının ekonomik yönden davalının mahvına sebebiyet verecek ölçüde yüksek olup olmadığı noktasında toplandığı belirtildi.
Tacir sıfatını haiz bir borçlunun, fahiş olduğu iddiasıyla cezai şarttan indirim yapılmasını mahkemeden isteyebileceği ifade edilen gerekçede, kararlaştırılan cezai şart miktarının, ekonomik yönden borçlunun mahvına sebebiyet verecek ölçüde yüksek olduğunun saptanması durumunda cezai şarttan makul oranda indirim yapılabileceği vurgulandı.
Ancak bu şekilde bir indirime gidilebilmesi için borçlunun ekonomik durumu yönünden ayrıntılı inceleme yapılması ve kararlaştırılan cezai şartı ödemesinin ekonomik yönden mahvına sebep olup olmayacağı konusunun belirlenmesi gerektiği kaydedilen gerekçede, "Bu nedenle sözleşmenin feshi tarihi itibarıyla bir değerlendirme yapılması gerekmekte olup yapılacak bu değerlendirme de şirketin aktif, pasif ve öz varlıkları itibarıyla cezai şartın ödenmesinin mahvına sebebiyet verip vermeyeceği noktasında olmalıdır." tespiti yapıldı.
Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davalı tarafından Kasım 2012'de feshedildiği ve feshin de haksız olduğunun anlaşıldığı vurgulanan gerekçede, şunlar kaydedildi:
"Bu tarih itibarıyla sözleşmeyi feshedip 1 milyon 185 bin 800 lira cezai şart alacağı için 27 Aralık 2012'de aleyhine icra takibi başlatılan davalı şirket, 22 Şubat 2013'te genel kurul toplantısı yaparak kar dağıtımı kararı almış, 2014'te 2 milyon 891 bin 305 lira kar payı dağıtmıştır. Ayrıca yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları ile tespit edilen davalı şirketin bilançolarındaki aktif ve pasifler de göz önünde bulundurulduğunda bu miktar ödemenin davalının ekonomik mahvına sebep olmayacağının anlaşılmış olması karşısında, bu hususlar nazara alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir."
AA