Yemen’e giden Türk silahları

Yemen’e giden TÜRK silahlarında İran izi!...

Türk-Yemen ilişkilerini zedeleyen ‘esrarlı’ silah kaçakçılığı aydınlanıyor!.. Türkiye’den kargolanıp Aden’de ihbar edilen Türk Malı 36 bin travmatik silahın gerçek kaçakçılığı perdelemede kullanıldığı ortaya çıktı. İşte tuzağın perde arkası…

‘İlk sevkiyat açığa çıktığında, olayı basit bir kaçakçılık olarak değerlendirdik. 20 ay sonraki ikinci sevkiyatın ardından 40 gün arayla gönderilen üçüncü ve dördüncü kargolarla Türkiye’nin bir tuzağa çekilmek istendiğini gördük… Birilerinin son iki yıl zarfında Türk malı 35 bin 615 travmatik silahı Türkiye üzerinden Yemen’e gönderip sonra da ihbar etmesini başka nasıl izah edebilirsiniz ki!”

Geçen iki yılda Türk-Yemen ilişkilerini zedeleyen ‘esrarlı’ silah kaçakçılığı girişimleri aydınlanıyor. Aradan geçen sürede Türk limanlarından Yemen’e gizlice gönderilen ‘kurusıkı’ silah sevkiyatlarının izini süren güvenlik birimleri, meselenin iç yüzünü aydınlatan ciddi bilgilere ulaştı. Türkiye’den ihracatı yasak olmayan, özellikle Körfez ülkeleri ile Suudi Arabistan’a satılan kurusıkı tabancaları kim, neden bisküvi kutuları içine saklayıp gizlice Yemen’e sokmak ister ki? Girişteki sözlerin sahibi, söz konusu silah sevkiyatlarının üçüncü bir ülke tarafından perdeleme operasyonunda kullanıldığını, bu yolla Türk-Yemen ilişkilerine ve Ankara’nın Arap sokağında yükselen imajına zarar vermek istendiğini söylüyor. Türk yetkili, söz konusu unsurun, Türk malı kurusıkı silahları Yemen kamuoyuna gerçek silah gibi lanse etmeye çabaladığının altını çiziyor. Soruşturmaya vâkıf yetkiliye göre, elde edilen istihbarat bilgileri akla İran’ı düşürüyor.

Türkiye’ye Tuzak

Zira Türk gümrüklerinden ‘bisküvi’, ‘mobilya’, ‘mutfak’ ve ‘tuvalet ekipmanı’ kaydıyla çıkarılan 36 bin ‘travmatik silah’ Yemenli isyancıların eline geçse dahi bir anlam ifade etmeyecekti. Çünkü Türkiye’de ‘kurusıkı’ diye tabir edilen bu silahlar özünde plastik mermi atıyor. Üzerinde yapılacak değişikliklerle gerçek mermi atabilseler de uzun soluklu ve verimli olmuyor. Yemen’de kişi başına 2,5 silah düştüğü, çarşı-pazarda 50-100 dolara Kalaşnikof satıldığı göz önüne getirilip kurusıkı silahı gerçek silaha dönüştürmenin maliyeti hesaplandığında söz konusu sevkiyatların ‘zihinleri bulundurmak’ maksadıyla yapıldığı anlaşılıyor.

Dünya basınına yansıyan haberler üzerine açıklama yapan Türk Dışişleri, söz konusu silah sevkiyatlarının asla Türkiye’den verilmiş bir izne dayanmadığını duyurdu. Türkiye’nin Yemen’in içinden geçtiği ulusal uzlaşı sürecinde, ihtiyaç duyulan güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesine destek verdiğini, bu sürece olumsuz yansıyabilecek her türlü girişime karşı duracağını ifade etti. Açıklamayla yetinmeyen Ankara, önce 10 Şubat’ta gizlice Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan’ı, ardından Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’yı meseleyi incelemek üzere Yemen’e gönderdi. Yemen Ulusal Güvelik Servisi yetkilileriyle görüşen Fidan, Türkiye’nin konuyla ilgili bilgilerini paylaştı, sevkiyatlarda dahlinin bulunmadığını kaydetti. Aynı yetkili, Fidan’ın Yemen’e eli dolu gittiğini, Yemenli makamların da Fidan’a bu işten Türkiye’yi sorumlu tutmadıklarını aktardığını söylüyor.

Başkent Sana’da yaşayan bir kaynak, Ankara’daki yetkiliyi teyit ediyor. Yemen hükümeti gibi halkın da kurusıkı silahları Türklerin gönderdiği propagandasına inanmadığını, sadece İran’a yakın internet sitelerinin sıcak tutmaya çalıştığı bu konunun ülke gündeminden düştüğünü anlatıyor. Türk silahlarının ihbar edilerek Yemen medyasına taşındığı günlerde ele geçirilen silah yüklü İran gemisinin dikkatlerden kaçmadığını vurguluyor: “Yemen güvenlik birimleri limanda bulunan Türk malı silahlara odaklanmışken, rastlantı sonucu aynı günlerde (23 Ocak) İran’a ait ağır silah yüklü bir gemi yakalandı. Yemen İstihbaratı, ‘Cihan 1’ adlı gemide milyonlarca insanın hayatına mal olabilecek patlayıcı bulunduğunu, gemide bulunan ağır silahların basit bir kaçakçılığın çok ötesinde olduğunu ifade etti. O tarihten sonra görüştüğüm Yemenli yetkililer, kurusıkı silah sevkiyatlarının Cihan 1 gemisini perdelemek amacıyla yapıldığını dillendirmeye başladı. Bizdeki kanaat de bu yönde...”

Aynı kaynak, Türkiye’den gelen konteynerlerin sözde talep eden yerel firma tarafından gümrükten çekilmemesine, aksine çoğunun limana ulaşır ulaşmaz ihbar edilmesine de dikkat çekiyor: “Söz konusu silahlar gümrükten çekilmediği gibi ihbar ediliyor. Nasıl oluyorsa olayı hep önce Yemen’de İran’a yakın haber siteleri ile bir TV kanalı duyuruyor! Eldeki veriler bir araya getirildiğinde birilerinin Yemen’de Türkiye’ye tuzak kurduğu görülüyor. Yemen’de ‘kaçak silah’ denince akla İranlıların geldiğini de unutmayın!”

Diğer taraftan Yemen’i Suudi Arabistan’a karşı ön cephe olarak kullanmaya çalışan İran’ın ülkedeki normalleşme sürecinden rahatsız olduğu biliniyor. Geçiş sürecindeki siyasi boşluktan yararlanıp Saada bölgesinde Sünni Selefilerle çatışan ayrılıkçı Şii Husilere destek sağlamaya çabaladığı ortada. Nitekim Yemen hükümeti Cihan 1’de ele geçirilen İran malı ağır silahların varış noktasının Husiler olacağını düşünüyor. İran’ın bu teşebbüsü, BM Güvenlik Konseyi Yaptırımlar Komitesi’ni de harekete geçirdi. Konuyu ciddi bir şekilde ele alan komite, Tahran’a karşı yeni yaptırımlar için zemin oluşturmaya başladı.

Acem casusluk çetesi çökertildi!

Yemen hükümetindeki İran rahatsızlığı sadece silah sevkiyatına dayanmıyor. Rahatsızlığın temelini Yemen İstihbaratı’nın 19 Temmuz 2012’de İran’a ait bir casusluk şebekesini ortaya çıkarması oluşturuyor. İstihbarat, liderliğini eski bir İran Devrim Muhafızı’nın üstlendiği çetenin 7 yıldır Yemen ve Afrika Boynuzu’nda casusluk faaliyeti yürüttüğünü, Şiilik propagandasının yanı sıra Yemen’in kuzeyindeki Husi ve güneyindeki Hirak ayrılıkçı hareketlerine destek sağladığını, üyeleri arasında Suriyeli bir diplomat bulunduğunu, Sana’daki İran ve Suriye büyükelçilikleriyle bağlantılı olduğunu açıkladı. İran çetesinin yakalanması üzerine açıklama yapan Cumhurbaşkanı Abdu Rabbu Mansour Hadi, İran’ın politikalarından ne denli rahatsız olduğunu sergilemekten kaçınmadı. Tahran’ı hedef alan sert açıklamalarda bulundu: “Tahran,  ülkenin içişlerine karışmasın, Yemen’i rahat bıraksın.”

Türkiye’nin Yemen Büyükelçisi Fazlı Çorman’a İran’ın ülkede ne kadar etkin olduğunu soruyoruz. Çorman, son yaşananların ardından Tahran’ın halk nazarındaki itibarının büyük oranda azaldığını, buna karşın kuzeydeki ayrılıkçı Husiler üzerindeki etkisinin sürdüğünü belirtiyor: “Husi halkı İran gibi Şii. Suudi Arabistan sınırında yaşayıp Suudilerle çatışıyorlar. Tahran bu grup üzerinde etkili. Bunun yanında İran Yemen’de sesiz propaganda yürütüyor. Ortada gözükmeden çalışıyorlar. ‘Husiler ile bağımız yok’ deseler de Kuzey-Güney ayrımını destekliyorlar.”

Silahlı eylemleriyle ülkeyi istikrarsızlığa sürükleyen Husilerin (Genç Müminler Hareketi/Şebâbü’l-Mümin) en büyük destekçisinin İran olduğu, Tahran’ın ihtiyaç duydukları silahları Eritre üzerinden kendilerine gönderdiği iddia ediliyor. Ülkedeki Şii yapılanmadan rahatsız olan Suudi Arabistan, sınırdaki Saade bölgesinden İran desteğiyle Suudilere ateş açan Husileri havadan bombalıyor. Mısır, Ürdün, Türkiye ve Fas gibi bazı ülkeler de Yemen’in İran’ın etkisine düşmemesi için Sana hükümetine ciddi manada destek veriyor.

Ankara’daki yetkiliye, Türk hükümetinin İran’dan böyle bir tuzak bekleyip-beklemediğini soruyoruz. Suriye krizinden sonra ilişkilerin gerildiğini vurgulayıp Türkiye’nin PKK konusunda da İran’dan istediği samimiyeti alamadığını hatırlatıyor: “Türkiye’den 35 bin 615 kurusıkı silahı, gerçek silah gibi gizlice transfer edenler Türkiye’yi ‘eylemcileri silahlandıran ülke’ konumuna sokmak istiyor. Bu açıdan sevkiyatların provokasyon amacıyla yapıldığını düşünüyoruz. Türkiye üzerinden başka bir ülke tarafından yapıldığı ortada. İran da yapmış olabilir. Tahran’ın bu tür örtülü operasyonlar konusunda becerikli olduğu biliniyor! Yemen’de konteynerlerle ilgili haberlerin ilk İran eksenli internet sitelerinde çıkması ilginç. Onların Yemen’deki faaliyetleri ortada. Noktaları birleştirince zihinlerde İran algısı oluşuyor.”

İran’ın Ankara Büyükelçiliği’ne Yemen’de yaşananları nasıl değerlendirdiklerini sorduk. Basın Müsteşarı Abdolreza R. Shaghaghi, kendilerinde bu konularla ilgili bir bilgi olmadığını, Yemen makamlarından da bu yönde bir şikayet almadıklarını aktardı.   

SEVKİYATIN ARKA YÜZÜ

1. Sevkiyat: 22 Mart 2011’de Birleşik Arap Emirlikleri gümrük muhafaza ekipleri gelen bir istihbaratı değerlendirip Dubai Limanı’nda Türkiye’den gelen bir konteyneri detaylı aramaya tabi tuttu. Konteynerde mobilya ürünleri içine gizlenmiş şekilde 16 bin adet plastik mermi atan travmatik silah çıktı. 6 kişi gözaltına alındı. Konu Türkiye’ye aktarıldı, emniyet İstanbul’daki üretici firmaya ulaştı. Firma sahibi silahları üçüncü kişilere peşin parayla sattığını, sınır ötesine çıkarılmasıyla bir ilişkisi olmadığı savunmasını yaptı. Yargılanan firma sahibi silah kaçakçılığı suçundan ceza aldı, lisansı iptal edildi.

2. Sevkiyat: 3 Kasım 2012’de Türkiye’den Aden Limanı’na gelen kargoya ihbar dolayısıyla müdahale edildi. Türk şirketine ait bisküvi kutularına gizlenmiş olarak üzerinde ‘Roger’ yazan, ‘imitasyon olduğu düşünülen’ 2 bin 500 adet tabanca ele geçirildi. Kargonun göndericisi Türk şirketiydi. Silahların üreticisi henüz tespit edilemedi. Türk Emniyet birimleri, Yemen makamlarından temin edilen silah numuneleri üzerinde balistik inceleme başlattı. Soruşturmayı Beyşehir Savcılığı yürütüyor.

3. Sevkiyat: 13 Aralık 2012’de Yemen’deki Hudeyde yolu üzerinde yapılan polis çevirmesinde Türk yapımı olduğu iddia edilen 7 bin tabancanın ele geçirildiği iddia edildi. Sana Büyükelçiliği, Yemen makamlarından, silahlara ilişkin bilgi talep edip, inceleme yapma izni istedi. Ancak yetkililer bu talebi yanıtsız bıraktı.

4. Sevkiyat: 24 Ocak 2013’te Yemen Gümrük Muhafaza Birimleri, Aden Limanı’na 15 Kasım’da gelen ancak herhangi bir firma tarafından çekilmeyen kargoyu aradı. 3 Kasım’da Türkiye’den ‘mutfak ve tuvalet ekipmanı’ kaydıyla yola çıkarılan konteynerde gizlenmiş şekilde yaklaşık 10 bin adet küçük travmatik silah ile 115 plastik alaşımlı tüfek ele geçirildi. Gümrük İdaresi Başkanı Muhammed Zemam’ın daveti üzerine Türk Büyükelçi silahları yerinde inceledi. Büyükelçi ile Zemam ortak basın açıklamasında söz konusu sevkiyatla Türkiye’nin ilgisinin bulunmadığı ifade edildi.

5. Sevkiyat: Mayıs 2013’te Taiz kentinin Moka Limanı yakınlarında denizden küçük botla ülkeye sokulmak istenen kaçak silahlar emniyet birimlerince fark edildi. Kaçakçılarla yaşanan çatışmada bir asker yaralandı. Ele geçirilen kurusıkı tabancaların Türk malı olduğu anlaşıldı. Yemenli yetkililer, gümrüklerde başlatılan sıkı denetimden sonra silah kaçakçılığının denizden yapılmaya başlandığını, ocak ayından bu yana bu şekilde 6 teşebbüsün engellendiğini duyurdu.