AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, NTV ve Star Tv'de ortak yayınlanan "Özel Röportaj" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı..
Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) seçimin yenilenmesi kararına ilişkin seçmenin tatmin ve ikna edilebildiğini düşünüp düşünmediği sorulan Yıldırım, seçimlerin yenilenme kararıyla ilgili sahada vatandaşların ilk günlerde biraz kafasının karışık olduğunu, ancak konuştukça, meseleyi izah ettikçe bu kuşkunun, tereddüdün ortadan kalktığını gördüklerini söyledi.
Bu durumun şu anda sokağın gündeminde olmadığını dile getiren Yıldırım, sokağın artık yavaş yavaş adaylardan projelerini, hangi vaatlerinin olduğunu, İstanbul'un geleceği ile ilgili neler söyleyeceğini beklediğini aktardı.
Yıldırım, yaptırdığı son bir anket olup olmadığı sorusuna şu yanıtı verdi:
"Anketler sürekli yapılıyor da, ben yapmıyorum. Partiler yaptırıyor. Karşı ittifak da yaptırıyor, bizimkiler de yaptırıyor. Benim 15., 16. seçimim. Bu güne kadar anketler üzerinden kampanya yürütmedim. Benim için anket, o gün sandıktan çıkan sonuçtur. Anketleri şunun için de düşünmüyorum. Anketler yavaş yavaş yönlendirme aracı olarak kullanılmaya başladı. Bunu da oy verecek seçmenin iradesine biraz da saygısızlık olarak görüyorum. Seçmenin iradesini yönlendirmek bana çok doğru gelmiyor. Tabi kampanya da ikna etmek, kendinizi anlatmak, onları dinlemek tamam, bu seçimin olmazsa olmazıdır ama manipülasyon yaparak, ajite ederek şartları bir sonuca kanalize etmek çok dürüstçe gelmiyor. En doğru anket sandıkta çıkan ankettir."
Binali Yıldırım, en son 1963 yılında İstanbul'da seçimin iptal edildiğini, ancak orada kazanan adaydan alınarak, kazanmayan adaya verildiğini, o günden bu güne de Türk demokrasisinde muazzam bir gelişme olduğunu söyledi.
Ortada sonuçlanmış bir seçim olmadığını vurgulayan Yıldırım, "Kazananı, kaybedeni olan bir seçim de yok. Bir seçim tekrarı var. Neden? Kazanan ve kaybeden belirlenemediği için yenilenen bir seçimden bahsediyoruz. Biz bu kadar yakın çıkınca oy farkı, rakibimin açıkladığı 29 bin, Yüksek Seçim Kurulu 27 bin küsur açıkladı. İptal oylara bakıyoruz 321 bin. Aradaki farka bakıyoruz 27 bin. 10 kattan fazla. Doğal olarak biz burada bir usulsüzlük, bir yanlışlık olduğu kanaatine vardık ve itiraz ettik İlçe Seçim Kurulu'na. Sayımlara girdi. Küçük bir miktar sayıldı, fark birden 16 bin bizim lehimize azaldı."
Yıldırım, "Bu oylar nereden geldi kardeşim, çalınan oy yoksa? Bu sayımda bu oyların nasıl geriye geldiğini, bunun birisinin cevabını vermesi lazım. Biz sadece yüzde 10'u saydırabildik. Bu durumu görünce dedik ki 'Tamamı sayılmalı' bu oyların. Çünkü bu seçim hiçbir zaman kimsenin içine sinmeyecek." ifadelerini kullandı.
"İlçe Seçim Kurulları işlerini düzgün yapmadılar"
"Esasında bu seçimin mağduru, 8,5 milyon oy veren İstanbulludur" diyen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim temasta olduğumuz insanlar genellikle bu konuları anlatınca insanın içine sinmediğini kabul ediyorlar. Ama benim söylemek istediğim bir şey var. Mağdur ne rakibim, ne ben. Birinci derecede mağdur İstanbulludur. Niye? '31'inde gittim oyumu verdim iş bitti, kulağım rahat, güzel sayacaklar, dökecekler, seçim sonucunu ilan edecekler.' Bu olmadı. Bu mağduriyeti yapan kim? Seçim Kurulu. İlçe Seçim Kurulları işlerini düzgün yapmadılar. En masum şekilde bunu söylüyorum. Böyle değil, organize bir kötülük var ama ben onu işlerini düzgün yapmadılar, layıkıyla yapmadılar diye daha insaflı şekilde ifade ediyorum ve 8,5 milyon oy verenin oylarının yerli yerine gitmesini sağlamayadılar. Ben 16 bin oyu bana verilip de, çöpe atılan oyu kurtardım. O kadarcık sayımla. O insanların mağduriyetini giderdim ama geri kalanları gideremedim."
Yıldırım, şimdi YSK'nın "Bu işi yapanlar hakkında soruşturma başlatılsın" dediğini ifade ederek, "Neye yarar kardeşim. Yani bir seçimin yenilenmesi kolay bir şey mi? Aslında kendi kendini de ele veriyor. Biz bu işi beceremedik. Onun için sorumlular soruşturulsun, cezalandırılsın. Bir de karşı oy yazanlar var biliyorsun. O da evlere şenlik." dedi.
Sandık başkanları listelerini kontrol edip etmedikleri yönündeki soruya da Yıldırım, bütün partilerin didik didik ettiğini, son şeklinin verildiğini, bundan sonra sandık başkanlarına yönelik bir itirazın tüketilmiş bir itiraz olduğunu söyledi.
Yıldırım, bu seçimin güvenilirlik açısından, şaibelerden uzak olması açısından daha iyi bir konumda olduğunu, şartların buna göre iyileştirildiğini, partilerin çok daha dikkatli olacağını, YSK'nın ise çok çok daha dikkatli olacağını ve verilen oyun yerli yerine gideceğini kaydetti.
"Küskün seçmen tabirini kabul etmiyorum"
Binali Yıldırım, seçimler yorumlanırken küskün ya da sandığa gitmeyen seçmenin belirleyici olduğu yönündeki söylemler bulunduğu şeklindeki soruya da, şu yanıtı verdi:
"Ben bu tabire itiraz ediyorum. Küskün seçmen tabirini, hele hele AK Parti'de ben kabul etmiyorum. Bizim de seçmenimizde küskünlük olmaz. Bizde küskünlük sabah başlar, akşam güneş batmadan biter. O da sevgiden gelir. İnsan sevdiğine sitem eder, küser ama her zaman resmin tamamına bakmayı tercih ederiz. 'Sandığa gitmeyen seçmen' doğru, var. İstanbul dışında muhtarlık seçimi için gidenler var. Bizim hedefimiz esasında 24 Haziran seçimleridir. 24 Haziran seçimlerindeki katılım oranı yüzde 89'a yakın. Burada yüzde 84. Yani 4,18'lik bir katılımda eksiklik var. Bu seçmen grubu da yaklaşık 400 bin. Bu seçmeni sandığa getirmenin yollarını arıyoruz."
Hedefledikleri, sandığa gitmeyen 1 milyon 700 seçmen olduğunu belirten Yıldırım, "Ama bunun yüzde 10'unu çıkarmak lazım. Çünkü yüzde 90'ın üzerinde bir katılım hiçbir zaman olmamış bizde. Yani geriye kalıyor 800-900 bin seçmen. Bu seçmen kitlesi üzerinde kampanyamızı daha fazla yapıyoruz. Tabi 31 Mart'ta oy verenlerin de aynı şekilde durduğu yerde durması lazım." ifadelerini kullandı.
Seçimin bayram tatilinin arkasına denk gelmesine yönelik özel bir çalışmalarının olup olmadığı sorulan Yıldırım, "Vatandaş istediği yere gitsin, gezsin, dolaşsın, rahatlasın. Dinlenmiş bir vaziyette sonra tekrar gelsin istiyoruz. Bunun için de biz hazırız. Her türlü desteği vermeye hazırız. Zannediyorum İstanbullular geleceklerini belirleyecek bu seçim için dönüp gelecektir." şeklinde konuştu.
"Biz karşılıklı bir yayına çıkma konusunda prensip olarak 'Tamam' dedik"
AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, Ekrem İmamoğlu ile ortak televizyon programına çıkma konusundaki son düşüncesine ilişkin soruya da, "Biz karşılıklı bir yayına çıkma konusunda prensip olarak 'Tamam' dedik. Herhangi bir çekincemiz yok. Hatta bizim bu kampanyadan sorumlu genel başkan yardımcımız, Cumhuriyet Halk Partisi'ndeki arkadaşlarla temasa geçecek ve bunun alt yapısını hazırlayacaklar. Olay şu aşamada böyle. " yanıtını verdi.
Sorulan bu soruya daha önce "Tek başıma karar veremem" şeklinde bir söylemi olduğu hatırlatılan Yıldırım, "Sosyal medya infazı onun tipik örneğidir. Şimdi bana yayıncı arkadaşımız bir başka kanalda dedi ki, 'Şimdi bu fikri ben ortaya attım. Bunu ben yapmak isterim' dedi. Ben ona 'Tek başıma karar veremem' dedim. Arkasından da 'Diğer aday arkadaşın buna rıza göstermesi lazım'. Şimdi bu kısmını atınca hemen bombardıman. İşte 'Hiçbir şeye tek başına karar veremiyor', 'Liderine soracak', 'Cumhurbaşkanına soracak' gibi tamamen kötü niyetli, tamamen operasyonel bir şekilde bu açık, dürüst bir söylemi çarpıtarak algı oluşturmaya çalıştılar. Benim geçmişimi bilenler neyi yapamayacağımı, ne yapacağımı çok iyi bilirler. Beyefendi Brüksel'deyken 15 Temmuz'da, biz alçaklara meydan okuduk. Onun için bu şeyler bize sökmez. Bu ucuz ayak oyunları bana sökmez." değerlendirmesinde bulundu.
"İSPARK'ın karı hiçbir zaman eksiye düşmemiş"
Yıldırım, İBB Genel Sekreterinin 3 tane arabası olduğu yönündeki iddialara ilişkin, "Herhalde yaz-kış lastiğiyle karıştırdı arkadaş. Adamın bir tane arabası var, çoğu kere de Fatih'te oturduğu için yürüyerek gelip, gidiyormuş işe. Bu kadar çarpıtma olamaz. Bu arkadaşın yaptığı en güzel iş, söylenenleri değiştirerek sosyal medyada köpürtmek veya hiç söylenmeyeni söylenmiş gibi takdim ederek onun üzerinden saldırmak." diye konuştu.
Yıldırım, "Bir kaç tipik örnek vereyim. Mesela, bu seçimlerle ilgili itiraz sürecinin başladığı ilk günlerde biz dedik ki 'Bütün oyların sayılmasını istedik, CHP engelledi.' Buna 'Hayır, biz itiraz etmedik.' dedi. Halbuki ben biliyorum iki, üç tane itiraz ettiklerini, engellediklerini bizzat ben biliyorum." dedi.
İSPARK'ın zarar ettiği iddialarına ilişkin de Yıldırım, kurumun bugüne kadar zarar etmediğini belirterek, şirketin kurulduğu 2005'ten bugüne kadar eksiye düşmediğini söyledi.
Yıldırım, İSPARK'ın bütün hesaplarının kamuya açık, yüzde 100 devlete ait bir anonim şirket olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla kirayı düştükten sonra karı azalabiliyor veya eksi de olabilir. Ama toplamına baktığınız zaman eksi de olabilir dedim ama olmamış. Hiçbir zaman 2005'ten beri eksiye düşmemiş, hep artı. Az olmuş, çok olmuş ama sürekli kar eden bir kuruluş. Zaten mantığı yok. Niye zarar edecek kardeşim? '2 bin 500 kişi çalıştırıyorsun aldığın park parası eğer onların maaşını da çıkarmıyorsa, o işi niye yapıyorsun?' diye sorarlar adama. Artı, bir başka şey olabilir. Kayıt dışı çalıştırırsın. Aldın parayı yatırmadın, cebine attın. Böyle bir şey de olmaz. Hepsi kayıt içi. Dolayısıyla tamamen algı oluşturmaya yönelik saçma sapan bir şey. Baktım bütün detayları geldi. Bu kadar insan orada çalışıyor. 2,2 milyar ciro yapılmış, 845 milyon SGK, Katma Değer Vergisi, Damga Vergisi, Kurumlar Vergisi olarak da ödenmiş bu süre içerisinde. Devlete 750 milyon, İBB'ye 300 milyon lira ödemiş, üstüne üstlük de karı da var."
İBB'nin borçlarına ilişkin iddiaların hatırlatıldığı Yıldırım, "Belediyenin bütçesi ne kadar? Şirketleriyle beraber 60 milyar. Üçte biri kadar borcu var. Madem o kadar iddialı, kendi yönettiği belediyenin borcu ne kadar açıklasın? Borçsuz hiçbir kimse olamaz. Vatandaşın da şirketlerin de devletlerin de belediyelerin de borcu var. Önemli olan iflas etmemek. Gelirlerin personel maaşını karşılamıyorsa iflas etmişsin demektir. Bizim onun için yüzde 30 şartı vardı ama bugün bunu uygulayan belediye kalmadı. O bakımdan görüldüğü gibi borç öyle bütçesinden fazla değil, bütçesinin üçte biri kadar. Bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediyesi, mali yeterliliği, mali itibarı şu anda en yüksek belediyedir." değerlendirmesini yaptı.
"Benim muradım İstanbullulara faydalı olan neyse onu konuşalım"
Yıldırım, Ekrem İmamoğlu ile ortak yayına çıkmasına ilişkin de şunları söyledi:
"Tabii bu yayının İstanbullara bir katkı sağlamasını ben önemsiyorum. Tercihim ağırlıklı İstanbul olmalı. Onu söyleyince onu da çarpıttılar. 'Korkuyor musun, diğer konularda cevap veremeyeceğin için mi istemiyorsun?' gibi yine aslı astarı olmayan şeyler söylediler. Her şeyi konuşurum ben, hiç arkadaşımızın siyasi tecrübesinden kat kat tecrübem var, yaşadıklarım da var. Bu bir hakikat. Benim İstanbul belediyeciliğim 1994'te başladı. Yeni İstanbul'a aday oluyor falan değilim. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan ile 4,5 sene İstanbul'a çalışmışız. Bütün Marmara'yı deniz taşımacılığıyla buluşturmuşuz. Her şeyi konuşuruz ama benim muradım İstanbullulara faydalı olan neyse onu konuşalım. İstanbulluya ne yapacağız, gençlerine, kadınlarına, kültür ve sanat hayatına hangi katkıları sağlayacağız, İstanbul'un ekonomisin nasıl daha geliştireceğiz? İstanbul'u Avrupa'da 10 büyük kentten biri haline getireceğiz, bütün bunları konuşmak lazım."
"Rakibinizi ne kadar samimi buluyorsunuz? Örneğin yayın arasında gelen bir mesajda diyor ki 'CHP'nin adayı İmamoğlu şimdiye kadar 27 Mayıs'ı hiç anmamış, seçim döneminde birdenbire tweet atmaya başlamış gibi, nasıl görüyorsunuz?" sorusu üzerine Yıldırım, "Bu fark edilmiyor mu? Onlar zaten bunu gizlemiyor ki. Bu kampanyamızın esası dedikleri 'biz AK Parti seçmeninden bir oy devşirmesi yapabilir miyiz, yapamaz mıyız?' Bunun üzerine kurulu." yanıtını verdi.
Yıldırım, şöyle devam etti:
"Kur'an-ı Kerim okuması ve sürekli partisinin adını ağzına almaması, parti mensuplarını kampanyasına dahil etmemesi size ne çağrıştırıyor? Bu bile başlı başına bir ölçüdür. Bir aday partisiyle anlam ifade eder. Hatırlayın Bedrettin Dalan, tekrar adaylığı sırasında Anavatan Partisi düşüşteydi, çıktı dedi ki 'Ben ANAP değilim, ben Dalan'ım.' Millet 'kim olursan ol' dedi, oy vermedi. Yoksa Bedrettin Dalan başarısız bir belediye başkanı mıydı? Çok başarılı bir belediye başkanıydı. Onun için partini, parti kimliğini yok sayamazsın, partinle vatandaşın önüne çıkmalısın, benim kanaatim o. Dolayısıyla zaten aday, rakibim genellikle benim gördüğüm, beni kopyalıyor. Yani halkla daha sıcak ilişkiler içerisinde, halkın içinden ayrılmadığı görünümünü veriyor ama taklidimden sakınmalarını ben tavsiye ediyorum vatandaşlarıma."
İBB'nin web sitesi için 80 milyon lira harcandığına ilişkin iddiaların da sorulduğu Yıldırım, "Külliyen yalan. Bunların hepsi belgeli şeyler, bunları söylersiniz ama hemen doğruları karşısına çıkar. Onun için 15 milyon İstanbullunun desteğine talipseniz, bu şehri yönetmeye talipseniz önce güven sorununuz olmaması gerekiyor diye düşünüyorum." yanıtını verdi.
İmamoğlu'nun AK Parti'den oy almak için çaba içinde olduğunu söylediği hatırlatılan Yıldırım, "Genellikle bizim mahallelerde dolaşıyor da dolaşsın bir mahsuru yok. Benim ona bir itirazım da yok. Ama sırıtmaması lazım. 27 Mayıs meselesine CHP zihinsel olarak kapalıdır. Bu sene mi aklınıza geldi geldi kardeşim? Sorarlar adama. Bu biraz sırıtıyor." dedi.
Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben İstanbul'da yaşayan, İstanbul'un zorluklarını göğüslemeye çalışan, geleceğini İstanbul'da arayan herkesten oy istiyorum. Buna CHP seçmeni de dahil, buna HDP'ye oy veren ya da vermeyen Kürt hemşehrilerimiz de dahil, buna Saadet Partisi tabanı da dahil. Bütün kesimlerden destek istiyorum. Çünkü ben siyaseti hizmet aracı olarak görmüşüm, hayatım boyunca da rozetimi çıkarıp, herkese hizmet götürmüş birisiyim. Anadolu'nun her köşesine bakarsanız, bölünmüş yollara, tünellere, internet ağlarına, havalanlarına, tren yollarına, hastanelere bakarsanız bunu görürsünüz. Biz İstanbul'a hangi hizmeti yaptıysak Hakkari'ye de aynı hizmeti yaptık veya İzmir'e daha fazlasını yaptık. Orası bize oy vermiyor diye öyle bir anlayış bizim siyasetimizde yoktur. Biz hizmet vatandaş içindir, siyaset seçimde yapılır, seçimlerde çıkarsınız vatandaşın önüne, derdinizi anlatırsınız, vatandaşın derdini dinlersiniz, destek talep edersiniz, vatandaş da kararını verir. Size verir veya vermez. O iş orada biter. Ondan sonra başlarsınız projelerinizi gerçekleştirmeye."
"Üniversiteye hazırlanan gençlere de toplu ulaşımda indirim"
Ekonomik zorlukların İstanbul'da daha çok hissedildiğini bildiklerini dile getiren Yıldırım, "Bu vardır ama bunu aşacak olan kadrolar yine AK Parti kadrolarıdır. Geçmişten de bunun örnekleri var. 2008-2009 küresel krizi Türkiye'yi teğet geçti. Bütün dünya kasıp kavruldu ama biz o işin üstesinden geldik. Onun üzerine bir 17-25 yaşadık, Gezi olayları yaşadık, 15 Temmuz yaşadık, alçak darbe girişimini ve bütün bu badirelerden hamdolsun milletimizin desteğiyle çıktık. Şimdi bu anlamda İstanbul'da yaşayan çeşitli kesimlere yönelik vaatlerimiz var. Bir de 5 yıla yayılmış projelerimiz var." diye konuştu.
Gençlere ve engellilere aylık 10 GB ücretsiz internet sözü verdiklerini aktaran Yıldırım, gençlere tüm müze ve tiyatroların, belediyenin tüm spor tesislerinin ücretsiz olacağını kaydederek, "Biliyorsunuz öğrencilerin Akbil'i 40 liraya düşürülmüştü. Şimdi ona liseyi bitirip de üniversiteyi kazanamayan, üniversiteye hazırlanan gençleri de dahil ediyoruz ve 1 yıl boyunca onlar da bu indirimden yararlanacaklar." dedi.
İstanbul'daki 935 amatör kulübe belediyenin destek verdiğini, amatör spor kulüplerine yapılan desteği 100 bin liraya çıkaracaklarını, Uluslararası E-Spor Olimpiyatlarını İstanbul'da düzenlemek istediklerini kaydeden Yıldırım, bu konuya da büyük önem verdiklerini söyledi.
Aile bütçelerine destek
Aile bütçelerine katkıda bulunmak istediklerini kaydeden Yıldırım, "İSPARK, ilk 1 saat ücretsiz olacak, her yerde, herkese." dedi. İSPARK'a ilişkin şikayetlerin belirtilmesi üzerine Yıldırım, bu konuda da çalışma yapacaklarını aktardı.
"Belediye barışı" konusuna da değinen Yıldırım, şöyle konuştu:
"İGDAŞ, İSKİ veya diğer birimlerle vatandaşlar davalık olmuş, ihtilafa girmiş. Bunlara da diyoruz ki 'gelin barışalım', el uzatalım, kucaklaşalım istiyoruz. Böyle bir vatandaş-belediye barışı getiriyoruz. Cezaları siliyoruz, çünkü pratik olarak alınması mümkün değil, yaklaşık olarak 300 milyonun üzerinde bir ceza görünüyor, bunu sileceğiz, ana parayı ödeme kolaylığı getireceğiz. İSPARK'ı da buna dahil edeceğiz. Doğalgazda yüzde 10'luk indirim öngörüyoruz. İSKİ ile suyla ilgili yüzde 46'ya varan, daha çok kalabalık aileler için daha az ödeme sistemini öngören bir düzenleme yapılmış idi. Elektriğe 80, doğalgaza 50 lira destek. Bu esasında Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapıldı, dar gelirli ailelere bu uygulanıyor. Şu anda 350 binden fazla aile bunu almaya başladı. Gelen elektrik faturalarını belirli bir kilovata kadar oradan 80 lirasını devlet ödüyor."
"AK Parti Grubu 'olur' demese indirimler çıkmazdı"
İBB Meclisinde AK Parti Grubu'nun istemediği bir kararın geçemeyeceğini kaydeden Yıldırım, su ve ulaşım indirimlerinin kimin yaptığı konusundaki tartışmalara ilişkin şunları söyledi:
"AK Parti Grubu 'olur' demese çıkmazdı. Bunu çarpıttılar. 'Bizim kararımızdı da sahiplendiniz'. Kardeşim kim verdi oyu? Oyu veren AK Parti. Demek ki makul, düzgün bir şeymiş. Hatta değiştirerek verdiler. Yani su indirimi, onların teklifi farklıydı, AK Parti Grubu'nun ki farklıydı. Ulaşımdaki teklif, CHP Grubu'nunki farklı, AK Parti Grubu'nunki farklı. Her ikisinde de AK Parti Grubu'nun verdiği teklif kabul edildi. Gayet doğal bir şey yani. Neticede oylama yapılıyor. Tabii keşke ittifakla çıksa. Belki bazı kararlar ittifakla da çıkabilir. Yani Meclisin gücünü anlatmaya çalışıyorum. Başkan, Meclisle uyumlu çalışmak zorunda."
"Ortak sayaç okuma modeli getiriyoruz"
Yıldırım, Avrupa ve Asya yakası dağıtım şirketleriyle ilgili şikayetlerin olduğunu, bu konunun direkt belediyeyle ilgili olmamasına rağmen bu konuda İstanbulluların hakkını, hukukunu korumak adına vaziyet etmeye kararı aldıklarını, sorunların çözülmesi için gayret edeceklerini söyledi.
Yıldırım, şöyle devam etti:
"İlk etapta elektrik faturasını, su faturasını, gaz faturasını daha da indirmek için ortak sayaç okuma modeli getiriyoruz. Doğalgazcı gidiyor okuyor, elektrikçi gidiyor okuyor, o gidiyor su okumaya geliyor. Bunu kaldırıyoruz, bir sefer rahatsız edeceksin, gidecek okuyacaksın, orada ortak maliyet olacak ve onu da üçe böleceksin. Buradan bir azalma olacak. İkinci bir konu da belediye vergisi var, elektrik üzerinden yüzde 5, iş yerlerinde yüzde 1. Konutlardaki belediye vergisini tamamen kaldıracağız. Bu da ciddi bir iyileştirme sağlayacak. Akıllı şehir uygulamalarına geçeceğiz. İstanbul'un tamamını biz ekranda hangi sokakta lamba var, hangisinde yok, otobüs nereye gitti gitmedi hepsini görebileceğiz. Bunu da gençlerle yapacağız. Günde 31 milyon 500 bin veri toplanıyor. Bu verileri analiz edip buradan akıllı şehir uygulamalarına yönelik programlar yapacağız ve akıllı şehir konseptini hayata geçireceğiz."
Yıldırım, İstanbul'da okuyan tüm öğrenciler için ücretli staj yeri bulmalarını sağlayacakların, kırtasiye desteklerini artıracaklarını belirterek, "İstanbul'un 70 bin sokağı var. Sokakları da caddeler gibi gece gündüz pırıl pırıl aydınlık olacak. Kamera olacak, lambalar olacak. Güvenlik. Kadınlarımız gece yarısı sokaklarında rahatça gezebilecek. Bu çok önemli. Bu da sahadan bize gelen önemli bir talep." dedi.
Yıldırım, engelliler için hizmetleri artıracaklarını, ev kadınlarına aile bütçesine katkı sağlaması için, el emeği göz nuru işlerinin Büyükşehir Belediyesi birimlerinde satışa sunacaklarını, ailelere bin liraya kadar katkıyı öngördüklerini söyledi.
"Motosikletler iki köprüden de bedava geçecek"
Motosikletlilere de müjde veren Yıldırım, "Motosikletler, iki köprüden de bedava geçecekler. 3 milyon geçiş ücreti var. Bir para değil, bir de biliyorsunuz, bu trafiği rahatlatmış olacağız. Motoparklar yapacağız. Onlara özel park yapacağız. Bariyerleri, oto korkulukları değiştireceğiz." dedi.
Evlenen çiftleri de destekleyeceklerini belirten Yıldırım, istihdam projelerini de şöyle açıkladı:
"Her yıl 50 bin gencimize kısmi zamanlı iş vereceğiz. Bunu Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile beraber planladık. Onlar destekleyecekler. Türkiye çapında bir proje bu. İstanbul aslan payını alacak. 50 bin gencimizi her yıl istihdam edeceğiz. Ayrıca Gençler Dairesi kuracağız belediyede. Bu dairede girişimcilik hangarları kuracağız. Yazılım, kodlama, yapay zeka, katma değeri yüksek teknolojik ürünler, akıl terini esas alan işler. Gençlere 100 bin liralık girişim sermayesi vereceğiz. Projeleri eğer başarılı olursa zaten o projeleri biz de satın alacağız veya başkaları da ihtiyacına göre satın alacağız."
Entegre edilmiş taşımacılıkta İstanbul kartı kullananlara deniz taşımacılığının ücretsiz olacağını aktaran Yıldırım, bunun amacının denizin daha çok kullanılması olduğunu ifade etti.
Binali Yıldırım, her mahallede en az bir kreş olacağını, ihtiyacı olan okulların temizliği ve çevre bakımı için okullara görevli temin edeceklerini ifade ederek, "Son önemli vaadim, 'bomba', öğretmenler toplu taşımadan ücretsiz yararlanacak. Tamamen ücretsiz. Polisler, askerler gibi. 108 bin öğretmen var. Bunlar da toplu ulaşımdan para vermeden yararlanacak. Bu geç kalmış bir şey." diye konuştu.
Yıldırım, İstanbullulara rahat akan bir trafik sunacaklarını, ilk etapta toplu ulaşımın yüzde 48'inin raylı sistemle yapılmasını hedeflediklerini vurguladı.
AA