YÖK Başkanı Saraç: Sistem artık başarıya endeksli bir şekilde gelişmektedir

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, 'araştırma üniversitesi' olgusunun kalkınma planlarında dikkate alınan bir ölçüt olduğunu belirterek, "Sistem artık başarıya endeksli bir şekilde gelişmektedir" dedi.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Araştırma Odaklı İhtisaslaşma Projesi'ne ilişkin, "YÖK tarafından araştırma ve aday araştırma üniversitelerimizin belirlenen ihtisas alanlarıyla ilgili enstitü, ortak araştırma merkezi, merkez, bölüm kurmaları teşvik edilecektir. Üniversitenin büyüme rotasında ve kadro taleplerinde bu rapor dikkate alınacaktır. Aynı ihtisas alanındaki üniversitelerin ortak çalışmalar yapmaları teşvik edilecektir." dedi.

Saraç, İstanbul Teknik Üniversitesi'nin (İTÜ) ev sahipliğinde, YÖK Başkanlığı koordinasyonunda İTÜ Ayazağa Yerleşkesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen "Araştırma Odaklı İhtisaslaşma Programı Sektör Eşleşmesi Toplantısı"nda konuştu.

Yeni YÖK olarak hayata geçirdikleri ve en fazla önem verdikleri ana projelerinden birisinin üniversitelerin ihtisaslaşması olduğunu belirten Saraç, bu yolda önemli mesafeler katettiklerinin altını çizdi.

Bu konunun bir ayağının, ihtisaslaşan üniversitelerin, diğer ayağının da ihtisas alanlarının belirlenmesi olduğuna işaret eden Saraç, şöyle konuştu:

"Burada 2 nokta öne çıkar. Birincisi bu ihtisas alanlarının ülkemizin kalkınma planları doğrultusunda yer alan hedefleri ve bilim hayatımızın öncelikleri dikkate alınarak oluşturulması. Diğer önemli nokta da belirlenen üniversitelerimizin bu öncelikli alanlardaki yetkinlikleridir. YÖK olarak her işte yöntemin de hedefler kadar önemli olduğuna inanıyoruz. Bunun için bu ve benzeri tüm belirleme ve destekleme faaliyetlerimizde liyakat ve ehliyeti bir düstur ve en önemli faktör olarak belirledik. Bugünkü toplantımızın konusu olan kalkınma planındaki öncelikli sektörler ile araştırma üniversitelerinin eşleştirilmesinde de aynı yöntemi izledik."

11. Kalkınma Planı'nda yer alan tedbirde, "Araştırma üniversiteleri yetkinlikleri dikkate alınarak öncelikli sektörlerle eşleştirilecek, belirlenen hedeflere ulaşmak için oluşturulan projelere dayalı iş modelleri uygulamaya konulacak ve bu iş birlikleri desteklenecektir." hedefinin bulunduğunu aktaran Saraç, bu sektörlerin kimya, ilaç, tıbbi cihaz, elektronik, makine-elektrik teçhizat, otomotiv, raylı sistem araçları ve gıda arzı güvenliği olduğunu, bunların alt alanlarını da belirlediklerini kaydetti.

Sektörlerle eşleştirilen üniversitelerin yetkinlikleri ve kapasiteleri ortaya konuldu

Prof. Dr. Saraç, daha sonraki aşamada bu sektörlerle eşleştirilecek üniversitelerin alan sektör bazında belirlenmesi gerektiğini belirterek, "Bunun için yeni YÖK'ün ana projelerinden olan ihtisaslaşma ve misyon farklılaşması projesi neticesinde Türk yükseköğretim sisteminde yer alan 'araştırma üniversiteleri' üzerinde bir çalışma yapılması ve üniversitelerimizin yetkinlikleri, kapasitelerinin ortaya konulması icap ediyordu. Bu konuda TÜBİTAK tarafından hazırlanan Araştırma Üniversitelerinin Alan Bazında Yetkinlik Analiz sonuçları dikkate alındı. Elbette alan eşleştirmeleri yapılırken üniversitelerimizin fikirlerinin ve tercihlerinin de alınması önemli idi, bu minvalde onların tercihlerini de aldık. Üniversitelerimizden tercihleri alındıktan sonra her bir rektörümüzle ayrı ayrı görüşmeler yapıldı." ifadelerini kullandı.

İzlenen bu bilimsel yöntem sonucu 11. Kalkınma Planı'nda yer alan tüm sektörlerin ve alt alanların, bir veya birden fazla üniversite ile eşleştirildiğini ve açıkta hiçbir alanın kalmadığına dikkati çeken Saraç, eşleştirilen alan ve üniversiteleri şu şekilde sıraladı:

"Kimya alanında İTÜ, İzmir Yüksek Teknoloji, Ege, Ankara, Selçuk, ODTÜ, Gazi ve Gebze Teknik. İlaç sektöründe Ankara, Hacettepe, Ege, Erciyes, İstanbul ve İstanbul Cerrahpaşa. Tıbbi cihaz alanında Boğaziçi, Hacettepe, Gazi, İstanbul, İstanbul Cerrahpaşa. Elektronik alanında Boğaziçi, ODTÜ, Yıldız Teknik, Gebze Teknik ve İzmir Yüksek Teknoloji. Otomotiv ve raylı sistemler alanında Yıldız Teknik, Gebze Teknik, İTÜ, Çukurova, Boğaziçi, Uludağ ve ODTÜ. Makine elektrikli teçhizat alanında Yıldız Teknik, Gazi, İTÜ, Çukurova, ODTÜ, Selçuk, İstanbul Cerrahpaşa, Erciyes, Boğaziçi. Gıda arz güvenliği alanında Ankara, Erciyes, Çukurova, Ege, Uludağ, Hacettepe, Selçuk, İstanbul."

"Üniversitelerimizin belirlenen ihtisas alanlarıyla ilgili enstitü, merkez, bölüm kurmaları teşvik edilecek"

11. Kalkınma Planı'na göre yapılan bu eşleştirmelerin, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığına iletileceğini aktaran Saraç, böylece gelecek yıllarda yapılacak yatırım programlarındaki karar alma süreçlerinde üniversitelerin uzmanlık alanlarının dikkate alınmasının sağlanacağını söyledi.

Prof. Dr. Saraç, Araştırma Odaklı İhtisaslaşma Projesi'ne ilişkin, "YÖK tarafından araştırma ve aday araştırma üniversitelerimizin belirlenen ihtisas alanlarıyla ilgili enstitü, ortak araştırma merkezi, merkez, bölüm kurmaları teşvik edilecektir. Üniversitenin büyüme rotasında ve kadro taleplerinde bu rapor dikkate alınacaktır. Aynı ihtisas alanındaki üniversitelerin ortak çalışmalar yapmaları teşvik edilecektir. Bu çalışmanın bir dolaylı sonucu da yeni YÖK'ün Türk yükseköğretimine kazandırmış olduğu 'araştırma üniversitesi' olgusu zaman geçtikçe daha da oturmakta, kalkınma planlarında dikkate alınan bir ölçüt olmaktadır. Bu da bu üniversitelerimize elbet daha da farklı misyon ve mesuliyetler yüklemektedir. Sistem artık başarıya endeksli bir şekilde gelişmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

"Ülkemizin kalkınma planında yer alan hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacak"

Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Saraç, araştırma üniversitelerinin eşleştirilmesindeki hedef ve beklentinin sorulması üzerine, bu eşleştirmelerde öncelikle kamu yararının umulduğunu söyledi.

İdarelerin gerçekleştirecekleri ve tesis edecekleri işlemlerde öncelikle kamu yararını öngördüklerini vurgulayan Saraç, şunları kaydetti:

"Bu eşleştirmeler neticesinde ülkemizin kalkınması yolundaki süreçte öncelikli olduğu tespit edilen ve kalkınma planında yer alan bu hedeflere, bilim hayatının daha hızlı koşabilmesi ve yetkinliklerini daha verimli bir şekilde kullanabilmesi mümkün olacak. Dolayısıyla bu, ciddi bir planlamanın sonucu ortaya çıkacak. Bu, üniversitelerimize yönelik de bir sonuç üretiyor. Artık araştırma üniversiteleri de kendi içerisinde ihtisaslaşmaya doğru gitmekte. Bir büyük resimli ihtisaslaşma var, bunlar araştırmaya yönelik ama araştırma üniversiteleri çok geniş kapsamlı olduğundan ve pek çok birimi bulundurduğundan dolayı kendi içerisinde de bir ihtisaslaşması icap ediyor ki bu eşleştirmeler ihtisaslaştırmayı da gerçekleştirecek. Diğer bir husus da üniversitelerimizin bu alanlara ilişkin yaptığı çalışmalarda, alana ilişkin tayin edilen diğer üniversiteyle birlikte iş yapma modeli geliştirmeye teşvik edilecek. Türkiye'nin kalkınma yolundaki gidişatı önemli, bu husus ancak bilim zemininde bilim kurumlarının desteğiyle hızlanabilir."

"Üniversitelerimizin uluslararası sıralamalarında 1-2 yıl içerisinde daha iyi neticeler göreceğiz"

Prof. Dr. Saraç, "Üniversitelerin eşleştirilmesinin Türkiye'deki üniversitelerin uluslararası arenalarda görünürlüğüne nasıl katkı sağlayacak?" sorusu üzerine, üniversitelerin insan kadrosunun da bilim insanlarının da belli alanlardaki çalışmalarının çıktılarının görünürlüklerinin bu üniversitelerin yetkinliklerinin tespit edilmesinde yer aldığını dile getirdi.

Bunların tespitindeki verilerin üniversitelerin görünürlükleriyle de ilişkili olduğunu kaydeden Saraç, "Aynı yere ikinci defa yoğunluk verdiğinizde o görünürlüklerini daha da artıracak. Dolayısıyla bu araştırma üniversitelerimizin daha sonraki sıralamalarda bu alanlarda temayüz edeceğine inanıyorum. Gerçekten de bu görünürlüklerine olumlu etki edecek." dedi.

Üniversitelerin yetkinlikleri, geleneği buluşturmaları ve yetiştirdikleri insanlar itibarıyla sıralamalardaki pek çok üniversitenin önünde bilim ürettiklerini vurgulayan Saraç, "Fakat sıralama kuruluşları önemli bir ölçüde şöhret algısı, ticarileşme kaygısı gibi saiklerle de bu sıralamaları gerçekleştirdiğinden üniversitelerimizin de algı yönetimine belki diğer üniversiteler kadar önem vermediğinden dolayı hak ettiği yerde durmadıklarını düşünüyoruz. Bu algı yönetimine de algı dediğimiz Türkiye ulusal ölçeğinde değil uluslararası düzeydeki algı, tanınırlığı kastediyoruz. Buna da önem verildiğinde çok yakında 1-2 yıl içerisinde sıralamalarda çok daha iyi neticeler göreceğimize inanıyoruz." diye konuştu.

İTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Koyuncu da araştırma üniversiteleri için çok önemli bir dönüm noktasında olduklarını, YÖK önderliğinde oluşturulacak sektörler eşleştirmeler, iş birlikler, iş modelleri sayesinde hem araştırma üniversitelerinden bilgi akışının çok daha hızlı gerçekleşeceğini hem de yapılan çalışmaların katma değerinin çok daha yüksek olacağını anlattı.

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal ile proje kapsamındaki araştırma ve aday araştırma üniversitesi rektörlerinin katıldığı toplantı, açılış konuşmalarının ardından basına kapalı devam etti.

AA