Somali’deki Türkiye Büyükelçiliği’ne yönelik canlı bomba saldırısında yaralanan polis memuru Mustafa Bozkurt, olayla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca açılan soruşturmada “tanık” sıfatıyla ifade verdi. Polis memuru Sinan Yılmaz’ın şehit olmasıyla sonuçlanan saldırıyla ilgili bilgi veren Bozkurt olayı şöyle anlattı:

“Ek bina, büyükelçiliğin ana binasına 300-400 metre mesafedeydi. Toplam 24 özel harekat polisi görev yapıyordu. Ek binayı 12 polis korumaktaydık. 27 Temmuz günü ek binanın içindeki tek nöbet noktası olan iç kapıda nokta nöbetçisiydim. Binanın dış güvenlik kontrolünü Somali güvenlik görevlileri sağlamaktaydı ama o gün ek binada Somali güvenlik güçlerince herhangi bir önlem alınmadı. Saldırının olduğu sırada nöbeti yeni devralmıştım. Elçilik dış kapı tarafında büyük bir patlama oldu. Toz bulutu çıktı ve parçalar havada uçuştu.

‘Canlı bombayı vurdum’

Patlamayı duyduktan sonra “saldırı oldu” düşüncesiyle kendimi nöbet noktasında güvenli bir yere siper aldım. Patlamanın ardından 4 terörist elçilik ek binasına el bombası atıp silahla ateş açarak girmeye çalıştı. Siper aldığım yerden 4 teröristi püskürtmeye çalıştım. Teröristler ateşle karşılık vermem sonucunda dış kapının yanındaki kum torbalarının arkasına kaçtı. Bu teröristlerden üçü, el bombası atıp bahçeye tekrar girdi.

‘Şehadet getirdim’

Sağdaki üç teröristi silahla vurup yere düşürdüm. Sola kaçan 2 teröriste doğru ateş ettim. Canlı bomba olduğunu sonradan öğrendiğim teröristi vurdum. Onun ah dediğini duydum. Üçüncü teröriste ateş edecekken ilk terörist yerden kalkıp, benim 5 metre yakınıma kadar geldi. Silahıyla ateş etti. Ben de ona dönüp ateşle karşılık verdim. Sol taraftaki canlı bomba olmayan diğer terörist ise merdivenlerden çıkıp bana ateş etti. Ben de ona doğru ateş ederken vurulup düştüm.

Teröristlerden birinin yakınıma attığı el bombasıyla yaralanıp bilincimi kaybettim. Düştükten sonra teröristler benim öldüğümü sandılar. Bilincim açıldıktan sonra sağ ayağımdan yaralanmama karşın sol ayağım ile sekerek sesli olarak şehadet getirip teröristlere yöneldim. Karşımdaki teröristler şehadet getirmeme şaşırıp bir süre duraksayıp kendi aralarında bir şeyler konuştular. İki teröristin yanına gitmemle birlikte canlı bombanın yanındaki teröristin silahını iki elimle tutup almaya çalıştım. Terörist de silahını iki eliyle tutup vermemeye çalıştı. Bu teröristin arkasındaki canlı bomba olan terörist boğuştuğum teröristin beline sarılıp destek olmaya çalıştı. Ben teröristleri binanın merdivenlerine doğru sürüklemeye çalıştım. Arkadaki canlı bombanın ayağı merdiven boşluğuna düşünce dengesini kaybetti.

Silahına sarıldığım terörist ise dengesini kaybedip düştü. Düşmenin ardından teröristin silahı bende kaldı. Silahını aldığım teröristi başından vurdum. Diğer canlı bombaya ateş etmeye çalıştım ama silahın şarjörünün canlı bombada kaldığını gördüm. Şehit olan arkadaşım Sinan Yılmaz binanın arka tarafında bulunuyordu. Çatışmaya nasıl katılıp şehit olduğunu bilmiyorum.

‘İşbirliği yaptılar’

Sürekli elçilik binasının içindeydik. Dışarıya güvenlik gerekçesiyle hiç çıkmıyorduk. El Şebab’ın El Kaide ile ilgili ilişkili terör örgütü olduğunu biliyorum. Olaydan önce bize El Şebab’ın saldırı yapacağına dair istihbari bilgiler gelmekteydi. Bundan dolayı meydana gelebilecek bir saldırının El Şebab tarafından yapılacağını tahmin ediyorduk.
Kapıdaki Somali güvenlik kuvvetlerinin El Şebab ile işbirliği yaptığını düşünüyorum. Çünkü normal zamanda elçilik dış kapısında Somali güvenlik kuvvetleri nöbet tutuyordu ama olay günü kapıda nöbet tutmayıp herhangi bir önlem de almadılar. Teröristlerin uyuşturucu bir ot ile kendilerini uyuşturup acıyı hissetmediklerini bu sayede daha kolay saldırıyı gerçekleştirdiklerini tahmin ediyorum.” TOLGA ŞARDAN / Milliyet