Türkiye'den müthiş başarı
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Türkiye, son dört yıldan beri üst üste dünyanın milli gelirine oranıyla en büyük bağışçı ülkesi oldu" dedi.
Zeybekci, Necip Fazıl Kültür Merkezinde düzenlenen İl Danışma Meclisi Toplantısı'nda geçen yıl "Taksim Meydan Projesi"nde kopartılan fırtınayı herkesin bildiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu sırada Afrika gezisinde olduğunu anımsatan Zeybekci, "Başbakan Yardımcımız, platformdakilerle görüşme yaptı ve ne istediklerini sordu. Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç, onlarla görüştü. Hükümetle görüştüler, çıktılar dışarıya. Gazeteciler sordu, 'ne istediniz' diye? 'Hükümete taleplerimizi ilettik' dediler. Üçüncü havaalanı, üçüncü köprü, Körfez Geçiş Köprüsü, nükleer santraller durdurulsun... Talepler bu şekilde devam ediyor. Hani ağaçtı, hani Taksim'di?" diye konuştu.
Zeybekci, olaylar sırasında yabancı basının iki hafta önce canlı yayın araçları kiraladığını, 15 gün boyunca yayın yaptığını hatırlatarak, gösterilerde yer alan 150 yabancı ülke vatandaşının sınır dışı edildiğini anlattı.
Dönemin Başbakanı Erdoğan'ın Afrika gezisinden dönüşünde havaalanında coşkuyla karşılandığını anımsatan Zeybekci, şunları dile getirdi:
"Yüz binler havaalanına gitti, onu karşılamak için. Daha sonra İstanbul Kazlıçeşme'de tarihin en büyük mitinglerinden biri yapıldı. 2 milyon partilimiz Kazlıçeşme'ye toplandı. Orada bu milletin evlatlarına sahip çıkıldığı gösterildi. Bu kalabalığı dünya medyası, 'hükümet karşıtı gösteriler' diye gösterdi. Bu kadar art niyetliydiler. Türkiye ile ilgili niyetlerini saklamadan, açıkça ortaya koyuyorlardı. Sanki bu milleti yeniden alt edeceklerini düşünüyorlardı. Sonbaharda en yakınımızdaki örgüt iyi hazırlanmış. 17 ve 25 Aralık'ta bir savcı çıktı, binlerce sayfa, yaklaşık 20 çuvalın içine doldurdukları evraklarla suç duyurusunda bulundu. O dosyaların bütününün özeti olarak da bin sayfanın üzerinde iddianame verdi. Bin sayfalık iddianameyi yaklaşık 15 dakikada okuyan mahkeme bir karar verdi.
Verilen kararda şunu diyordu. Listede adı geçen şirketlerin ve şahısların mal varlıklarının dondurulmasına, paralarına el konulmasına ve yasaklanmasına karar verdi. Bu şirketler, nükleer santral inşaatında yer alan Türk şirketleri, üçüncü havaalanını alan Türk şirketleri, Körfez Geçiş Projesi'ni yapan Türk şirketleri. Üçüncü köprüyü yapan Türk şirketleri ve tüp geçidi bitiren ve ikincisini alanlardı. Mayıs'taki talep edenlerle, 17 Aralık'taki darbeciler aynı şeyi istiyorlardı. Bu ülkeye ve geleceğimize kastediyorlardı."
Zeybekci, iddiaların odak noktasının yolsuzluk ve hırsızlık olduğuna işaret ederek, 4 bakan ve Fatih Belediye Başkanı'nı bir araya getirip "çete" diye tanımladıklarını söyledi.
"O çetenin başını da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nı, hazırladıkları o iddianameyle 'dönemin Başbakanı' diyerek, iddianamenin içine dahil etmeye çalıştılar" diyen Zeybekci, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir oyun, darbe, tuzak vardı ama Allah'ın da bu milletin de tuzağı vardı. O tuzakları da başlarına geçti ve deşifre oldular. Yalanları ve iftiraları ortalara döküldü. Hiç kimse AK Partili'lerin karşısına geçip de 'yetimin, bu milletin ve devletin hakkını ben koruyorum' demesin. İçimizden biri bu ülkede yetimin hakkını, milletin hakkını ve devletin bir kuruşuna tenezzül ederse Allah'ın önünde söylüyoruz, onun o elini kopartmak boynumuzun borcudur. O uzanan eli kırmak, boynumuzun borcudur. Yoksa haram olur bu noktalar, bu mevkiler bize. Bu emanet bize haram olur.
Biz asla yalan söylemiyoruz, söz verdik mi canımız pahasına tutuyoruz, emanete ihanet etmiyoruz ve ettirmiyoruz. 30 Mart tarihinde kapı kapı dolaştılar. Yemin billah ettiler, 'yüzde 30'un altında kalacaklar' diye. Ben şahidim. Bir arkadaşım bunların topuyla iddiaya giriyor ve beş takım elbise kazanıyor. Kapı kapı dolaşıp da Kuran'ın üzerine yemin ettirmediler mi? Ablama geldiler, ablama. 'Hırsızın şaşkını öyle gelirmiş' derler ya. Ablam köyde yaşıyor, ona gelmişler. Hepsini gördüm. 30 Mart'ta bu millet bunlara dersini verdi mi, tuzaklarını bunların başlarına geçirdi mi? Allah'a şükürler olsun. 10 Ağustos tarihinde de aynı şeyi demediler mi, aynı şeyleri yapmadılar mı? 10 Ağustos'ta da bu millet baş hizmetkarını tarihinde ilk defa birinci turda seçti. 'Durmak yok, yola ve hizmete devam' dedi."
"TÜRKİYE, BU BÜYÜME ORANIYLA DÜNYADA İLK 5'E GİRDİ"
Üçüncü köprünün inşaatına başlandığını anımsatan Zeybekci, çok önemli hizmetlerin devreye alındığını anlattı.
Zeybekci, "Türkiye, bir dünya devleti haline geliyor" diyerek, şu bilgiyi verdi:
"Türkiye, dar kabuğunun içerisinde, sadece dar kabuğuna bağlı coğrafya içinde bir tarafa gözünü diken ülke olmadı. Türkiye, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olmak üzere. Çok güzel belirtiler vermeye başladı. Türkiye, son dört yıldan beri üst üste dünyanın milli gelirine oranıyla en büyük bağışçı ülkesi oldu. Bugün Somali'de, Myanmar'da Türkiye var. Dünyanın herhangi bir yerinde inleyen biri varsa Türkiye orada. Milli gelirine oranla dünyada bir numara. Amerika'dan daha fazla bağış yapan ülke haline geldi. Rakam olarak Amerika ve İngiltere'den sonra üçüncü sıraya geldi.
2002 yılında Türkiye, dünyanın 21. büyük ekonomisiydi ve şu anda 17. büyük ekonomisi haline geldi."
Zeybekci, 2002'de gayri safi yurt içi hasılanın 230 milyar dolar olduğunu, 2013 sonu itibarıyla 822 milyar dolara ulaştığına dikkati çekerek, ülkenin satın alma gücü bakımından da çok iyi bir noktaya geldiğini vurguladı.
Milli gelirin 2002 sonunda 3 bin 492 dolar, 2013 sonu itibarıyla 10 bin 800 dolara çıktığını anımsatan Zeybekci, şunları dile getirdi:
"Türkiye, ortalama 12 yıl boyunca her yıl yüzde 5,1 büyüdü. Buna 2008 ve 2009 krizleri de dahil. Türkiye, bu büyüme oranıyla dünyada ilk 5'e girdi. Türkiye, istihdamla ilgili dünyada bir numara haline geldi. 2008 krizinden sonra Avrupa Birliği toplamda 28 ülke, 5 milyon sigortalı sayısı aşağıya inerken, Türkiye'de 2009 yılında 20 milyon sigortalı çalışan vardı. 2014 yılının ağustos ayında da bu sayı 26 milyona geldi. Avrupa'da 5 milyon insan işini kaybederken, Türkiye 6 milyon vatandaşına iş sağlamış. Bu oranıyla Türkiye, dünyada bir numara olmuştur.
Kırsaldan göç eden vatandaşlarımız ve evinde ev hanımı olarak oturan vatandaşlarımız geldiler, dediler ki 'biz de iş istiyoruz.' 2007 yılında nüfusun yüzde 44'ü 'ben iş istiyorum' derken, 2014 yılında 'yüzde 51'i ben iş istiyorum' diyor. Ona rağmen Türkiye'de işsizlik aşağıya gidiyor. Türkiye'de şu anda 26,5 milyon kardeşimiz iş sahibi. Bir yılda 1,2 milyon vatandaşımız yeni iş sahibi oldu. Ayrıca, Türkiye'de biz görevi devraldığımızda enflasyon yüzde 30'du. 2012 itibarıyla enflasyon 45 yılın en düşük seviyesine geldi. Bize inanan ve güvenen insanlarımızın dualarıyla ve hükümetimizin almış olduğu kararlarla istediğimiz noktaya gelecek."
Toplantının ardından Bolu Valisi Ahmet Zahteroğulları ve Bolu Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz'ı ziyaret eden Zeybekci, kentten ayrıldı.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.