YENİ TÜRK CEZA KANUNUNDA GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU
YENİ TÜRK CEZA KANUNUNDA GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU
Bir kamu göreviyle görevlendirilen kişi, bu kamu faaliyetinin yürütülmesi sırasında, görevinin gerekli kıldığı yükümlülüklere uygun hareket etmek zorundadır. Öyle ki; kamu faaliyetlerinin gerek eşitlik gerek liyakatlilik açısından adalet ilkelerine uygun yürütüldüğü hususunda toplumda hâkim olan güvenin ve inancın sarsılmaması gerekir.
Kamu görevlisinin görevini, kendi görev alanına giren yetkilerini kötüye kullanmak suretiyle, kanun, idari düzenlemeler veya talimatların öngördüğü usul ve esaslardan başka biçimde, etkin-aktif ve icrai olarak yapmasıdır. Suçun görev sırasında kanunun verdiği yetkinin sınırları aşılarak ya da aranan şekil şartlarına uyulmayarak, görevin gereklerine (takdir yetkisini amacı dışında kullanma, bir işlemle ilgili Kanun ve Yönergelerin öngördüğü ön koşullara aykırı hareket etme vb. gibi), aykırı hareket etmek suretiyle işlenmesi olanaklıdır. Kamu görevlisinin, kendi görev ve yetki alanına girmeyen, ‘kamu görevliliği unvan ve nüfuzu’nun kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirdiği eylemleri bu suçun kapsamı içine girmez.
Görevi kötüye kullanma eylemlerine ilişkin TCK 257. maddesinin 1. fıkrası, Ceza Kanunumuzdaki genel ve tamamlayıcı hükümlerdendir. Bu nedenledir ki, kamu görevlisinin, kanunun kendisine yüklediği görevin gereklerine aykırı hareket etmesi, Ceza Kanunu veya bir başka özel kanunda tanımlanan suçu oluşturuyorsa, 257. maddenin 1. fıkrası uygulanmaz. Çünkü 1. fıkranın 1. cümlesinde görevin gereklerine aykırı hareket etme eyleminin, kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında kalmış olması aranmaktadır. Örneğin bir kamu görevlisinin yetkisini kötüye kullanarak bir kimsenin evine girmesi halinde, kanunun konut dokunulmazlığını bozma suçuna ilişkin 116. ve kamu görevinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılarak suçun işlenmesi nedeniyle cezanın artırılmasını öngören 118/1-e maddesi uyarınca ceza tayini yoluna gidilmelidir.
Maddenin 2. fıkrasında görevin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme gösterme eyleminin oluşması için, kamu görevlisinin görevini savsaması veya geciktirmesi gerekir. Savsama ve geciktirme farklı anlamlar taşımaktadır. Savsama kanunun veya diğer bir hukuk kaynağının emirlerini yerine getirmemektir. Gecikme ise, kamu görevlisinin görevini gereken zamanda yapmaması, geç yapmasıdır. Kamu görevlisinin savsadığı veya geciktirdiği işlem görevi ve yetkisi içinde bulunmalıdır. İhmal edilen konunun görev kapsamına girip girmediği saptanmadan suçun oluşup oluşmadığı konusunda bir düşünceye varmak olanaklı değildir.
Maddenin 3. Fıkrasına göre kamu görevlisinin görevinin gereklerine uygun davranması için veya bu nedenle kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlaması bazı hallerde görevi kötüye kullanma suçunun oluşmasına yol açacaktır. Ancak bunun için fiilin zorlama suretiyle irtikâp suçunu oluşturmaması gerekir. Kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için, kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlaması ile rüşvet suçu meydana gelir. Buna karşılık kamu görevlisinin görevinin gereklerine uygun davranmak amacıyla kişilerden yarar sağlaması durumunda rüşvet suçu değil kural olarak icbar suretiyle irtikâp suçu oluşacaktır. Ancak somut olayda kişinin menfaat sağlamaya yönelik olarak zorladığı yönünde somut dayanak noktalarının bulunmaması durumunda fiil görevi kötüye kullanma olarak değerlendirilerek cezaya hükmedilecektir. (bkz; terazi hukuk dergisi 2007)
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.